Yeni Üyelik
23.
Bölüm

Sözler Sussun

@dikenligul


Uğur gözlerinden ateş çıkararak karısının masasına doğru yürüdü.


Kadın çekilen sandalyeye daha yeni oturmuştu ki kollarında hissettiği parmaklarla ayağa kalkmak zorunda kalmıştı.


"Gel benimle" İki kelime yetmişti işte Aysu'yu yerinden kaldırmaya.


Aysu, karşısında kaşlarını çatarak ayağa kalkan arkadaşına durması için elini kaldırdı. "Konuşup geleceğim. Sen Uğuralp'i alıp eve geçer misin?"


Sarp, gözünü karşısındaki adama çevirip sinirle bakmaya devam etti. Ağzının içinden tıslayarak "Tamam Aysu" dedi.


Aysu, hala kolunu sıkan adama döndü. Uğur sinirli bakışlarını karşısındaki adamdan alarak konuşan kadına baktı. "Hadi ben senin zorba biri olduğunu biliyorum ancak bari insanlar öğrenmesin" diyerek kolunu kavrayan eli aşağıya indirerek ellerini birleştirdi. "Böyle kaçmayacağıma daha çok emin olursun." diyerek ona şaşkın bakan adama omuzunu silkti. "Nereye gidiyorsak götür de konuşalım artık." Uğur, onaylamazca kafasını iki yana sinirle sallayarak yürümeye başladı. Masada onlara şaşkın bakışlarla bakan kadına doğru yürüdüler.


"Asi sen evine git" Asi sinirle yerinden kalktı.


"Uğur, işimiz daha bitmedi. Eniştem buna çok kızacak!" diye itiraz eden kadına Uğur cevap verecekti ki, elindeki baskı ile gözleri önce elini sıkan karısının ellerine daha sonra karısına kaydı. Aysu onu öne iteklerken kadının önüne bu sefer kendisi geçmişti.


"Eniştene Uğurun önemli bir işinin çıktığını söylersin"


"Ne önemli işi?"


"Ben tatlım. Bu adamın en önemli işi benim yani karısı!" Asinin dudakları istemsiz olarak kıvrıldı. "Okey aynen böyle derim bende. Eniştem bu habere çok sevinecek." diyerek Uğura göz kırptı Asi. Aysu bu kadının sarı saçlarını yonmak istedi bir an. O nasıl kocasına göz kırpardı!


Uğur, "Hadi Asi oyalama beni." diyerek karısını çekiştirerek mekandan çıkardı.


Asi, yanına gelen adamı tanıdı. Mekana geldiklerinden beri onlara sinirli gözlerle bakan adam demek Uğurun karısının arkadaşıydı.


"Uğurun neyi oluyorsun?" Asi, sarı saçlarını omzunun arkasına atarak adamın kızgın yeşillerine baktı. "Bunu sana söylemeyeceğim."


"Bana bak kızım!" diyerek kadını kolunu tutarak kendine çekti. "O kadın benim her şeyim. Eğer o Uğur piçi onu seninle aldatıyorsa o adamın kafasını keserim."


Asi, bir anda adamın sert vücuduna yapışırken neye uğradığını şaşırdı. Yeşil gözler orman yangınları kadar korkutucu görünüyordu. Annesinin en asi kızı olan Asi bile bu görüntü karşısında korktu. Bu halini kardeşi Dicle görse herhalde dalga geçerdi onunla. Adamdan ne kadar korksa da Asi ruhunu terk etmeyecekti. Adamın kulağına yaklaşarak fısıldadı.


"Sen onun her şeyi olabilirsin ancak kocası değilsin! Arkadaşın şu an kocasının yanında. Kocası senden daha çok her şeyidir onun.." Adam sinir ile kulağındaki nefesin sahibine bakıyordu şimdi.


"Benimle oyun oynama. Seninle oyun oynayacak yaşta değilim bücür." diyerek kadının kolunu savurdu ileri, kadın ayda yılda bir giydiği topuklu ayakkabılara içinden küfür ederken dengesini sağlayamadan yere düştü. Bileğine giren acıyla yüzü buruştu.


"Asii" Adını yakışıklı arkadaşından duyan Asi, buruşan yüzünü zorla toplayıp gülümsedi. Kucağına koşarak atılan çocuğu tuttu. "Asi neden yere düştün?"


"Ayağım kaydı yakışıklım. Gördüğün gibi bir anda kendimi yerde buldum."


"Canın acıyor mu Asi"


"Yok yakışıklım iyiyim ben bak" derken ayağını kıpırdatmaya çalışırken giren acıyla inledi.


"Sap amca, Asinin ayağı acıyor." Sarp sinirle nefesini dışarıya verirken yere eğildi. Kadının ayağına bakacakken kadının müdahalesiyle karşılaştı.


"Dokunmasana be canım acıyor zaten!"


"Eğer dokunmama izin vermezsen daha çok acır."


"O da ne demek sen şifacı mısın? Ne o dokununca tüm acım dinecek mi?"


"Evet!" diyerek işine döndü Sarp. Kadının ince bileğine dokunduğunda kendi bileğinin beyaz bir el tarafından tutulduğunu gördü. Gözlerini kadına çevirdiğinde karşısındaki ela gözlerin dolu olduğunu gördü. "İntikamını sonra alırsın ama ne olur şimdi canımı acıtma"


Sarp tüm öfkesinin dindiğine şaşırdı. Ela gözlerde onu sakinleştiren bir şey vardı. Dudaklarında istemsizce bir gülümseme belirdi. "Ben doktorum Asi kız. Yeminim var bu yüzden istesem de intikamımı şimdi alamam. Hadi bırak elimi de bakalım bileğinin durumuna"


Asi, adamın bir anda yumuşayan yüzüne ve gülümseyen dudaklarına bakakalmıştı. Kalbinin hızlanması neye alametti? Gözleri adamın marifetli ellerine bakarken acıyı dahi hissetmez olmuştu.


Adamın ayağa kalkmasıyla gözleri de yukarıya çıktı. "Ayağını biraz oynat bakalım." Asi korkarak ayağını oynattığında o keskin acının yerini sızlamaya bıraktığını fark etti.


Adam gülümseyerek ona bakıyordu. "Çıkmıştı, yerine oturttum. Muhtemelen hafif bir sızı vardır. Bugün ayağını yormamaya çalış yarına geçer sızı." derken elini kadına uzatmıştı. Kadın ağzı açık bir şekilde adama baktı. Adam ayağını nasıl yerine takmıştı ki, daha da şaşırtıcı olan ise ayağını yerine takarken Asi niye hiçbir şey hissetmemişti? Adamın elini biraz daha yaklaştırmasıyla küçük beyaz elini güçlü büyük ellere teslim etti. Adam onu nazikçe ayağa kaldırırken bir elini de geniş omuzlarına attırmıştı.


"Ayağına basmamaya çalış, benden destek al. Bal yanak ablanın çantasını al gidiyoruz hadi."


.......................................


Aysu, kocasının jipinde sessizce yolculuk yapıyordu. Nereye gittiklerini sormamıştı çok istekli görünmemek için. Araba büyük bir villanın önünde durdu. Kapı kendiliğinden açıldığında bahçeye giriş yaptılar. Aysu karanlıkta bile bahçenin güzelliğini görebiliyordu. Araba taşlı yolda durunca Aysu kapıyı açıp indi. Bahçede gördüğü çiçekleri hipnoz olmuşçasına kokluyordu.


"Burası çok güzel" diyerek arkasında kollarını birbirine kavuşturmuş kendisini izleyen adama döndü.


"Beğenmene sevindim. Oğlumuzun da en sevdiği yer burası." Aysu, adama bakarken burada birlikte yaşadıklarını hayal etti. Ne güzel bir evdi. Tam da istediği gibi.


"İçeriye geçelim" diyerek yürüyen adamı takip etti.


Koltuklara karşılıklı oturduklarında Uğur sorusunu sordu.


"Niye o restorana geldin Aysu?" Aysu, gözlerini kaçırarak etrafı izliyor gibi yaptı.


"Sarp ile akşam yemeği için sözleşmiştik. Senin orada olduğunu bilmiyord-"


"Aysu ne olursun artık yalanları, sırları bir kenara bırakalım. Birbirimize açık olalım."


Aysu kafasını karşısındaki adama çevirdi. Gözlerindeki yalvarışa kayıtsız kalamadı. "Sarp bana üçünüzün fotoğrafını attı."


Adam anladığını belirtircesine kafasını salladı. "Peki gelme amacın neydi?"


Aysu sıkılarak ellerine baktı. "Bunun nedenini ben de bilmiyorum"


Uğur yerinden kalkarak Aysu'nun koltuğuna oturdu. Gözlerini karısına dikti. "Ben tahmin ediyorum." Aysu ellerine bakmaya son vererek kafasını yanındaki adama çevirdi.


"Söyle o zaman" diye fısıldadı.


"Kıskandın." diye fısıldadı adam da.


"Bu imkansız. Ben seni niye kıskanayım ki?"


Uğur gülümseyerek kafasını iki yana salladı. "Beni kıskandığını söylememiştim. Oğlunu kıskandığını kastetmiştim." Aysu sinirle ayağa kalktı.


"Hani birbirimize açık olacaktık. Sen resmen benimle oynuyorsun şu an."


Uğur da sinirden kızaran kadın gibi ayağa kalktı. Birbirlerinin nefeslerini soluyacak kadar yakındılar. "Öyleyse neden beni kıskandığını itiraf etmiyorsun. Oyun yok diyorsun ama bu oyunu ilk sen başlattın Aysu. Bana doğum kontrol hapları kullanmayı bıraktığını oğlumuz olacağını söyleseydin sizi bırakmazdım ve oğluma her baktığımda kendimden bu kadar nefret etmezdim." diye sonlara doğru bağırdı Uğur.


"Sen de korkak gibi nefret ettiğin kadının annen olduğunu anlatmadın. Bana başından geçeni anlatsaydın, en başından aramıza duvarlar örmeseydin senden nefret etmezdim!"


Uğurun kızgınlığı üzgünlüğe döndü. Aysu'nun ağzından nefret edildiğini ilk kez duyuyordu. "Benden çok mu nefret ediyorsun?" diye sordu.


"Evet senden o kadar çok nefret ediyorum ki.. Nefretimin, aşkımın büyüklüğü ile yarıştığı zamanlar ikilemde kalmaktan çok yoruldum."


Uğur, şaşkınlıkla Aysu'ya bakıyordu. Kadın ondan çok nefret ettiğini ama aynı zamanda çok da sevdiğini söylüyordu.


"Aysu, aklım almıyor artık. Ne istiyorsun benden? Ne olur yine git deme! Senden ancak bu kadar gidebiliyorum. Başka gidemem"


Aysu sinirlenerek adamın biçimli suratına bir tokat patlattı. Elinin ayası cayır cayır yanarken kafası yana düşen adama bakıyordu.


"Hani hiç gitmeyecektin hani bizim için savaşacaktın salaklık bende sana tekrar tekrar inandığım için salaklık bende" diye bağırdı. Adam kızaran yanağıyla karısına bakıyordu. Yüzündeki acı, kalbi kadar canını yakmıyordu.


"Senden nefret etmiyorum aptal adam. Seni canımdan çok seviyorum. O gün nasıl senden başka biriyle mutlu olabileceğimi söyleyebilirsin. Ben bu evlilikten de senden olan çocuğumdan da pişman değilim. Ben sadece beraber geçiremediğimiz yılların pişmanlığını yaşıyorum. Seninle yapamadığımız çocuklarımızın, gezemediğimiz yerlerin, sevişemediğimiz günlerin pişmanlığını yaşarken sen nasıl olurda hayatımdaki yerinden pişman olduğumu söylersin. Ben gitmeni istemiyorum. Hiç bir zaman da istemedim."diye bağırdı. "Ben mutlu olmak istiyorum." diye ağlayarak adamın göğsüne vurmaya başladı Aysu..


Uğur anlamıyordu. Göğsünde ağlayan kadınla ne yapacağını ne söyleyeceğini bilemeyerek konuştu. "Ama sen istedin gitmemi. Sen ayrı yollar çizmemizi istedin" Kadın kırmızılaşan gözlerini kocasına dikti.


"Yalandı aptal. Canım yanıyordu. Canımın yandığı kadar canını yakmak istedim. İlk görüşte o küçük yaşımda kalbim aktı kalbine, yüzüne her baktığımda seni sevdiğimi itiraf etmek istedim. Sensiz ben kaybolurum. Benim yolum sadece sana çıkar Kayalı. "


Uğur, karısının yanaklarını elleri arasına aldı. "Ya benim yolum? Benim yolum bile yok ki. Ben senin peşinden gelirim. Sen nereye gidersen benim pusulam o olur." diyerek karısının dudaklarına yumuşak bir öpücük koydu.


"Kalbim bir pusula, nereye dönersen dön her zaman seni takip edeceğim Su perim."


"Bense her zaman arkamda olduğundan emin olacağım Kayalı.."


Bölüm Sonu..


Loading...
0%