Yeni Üyelik
9.
Bölüm

8.Bölüm

@dilanates

Camdan dışarı bakıyordum ama dışarıda ki hiçbir şey dikkatimi çekmiyordu. Hastaneden çıkalı ve bu eve geleli iki gün olmuştu. İki gündür konuşmak içimden gelmiyordu. Karan ise beni beklemeye yeminli gibiydi. Asla zorlamıyor konuşmam için ısrar etmiyordu. Aslına bakacak olursam bu tanıdığım Karan'ın aksine çok farklı biri gibiydi. Derin bir nefesi ciğerlerime doldurup oturduğum pencere pervazından kalktım. İlk gözüme çarpan Karan'ın koltukta uyuyan bedeniydi. Uyuduğum oda da bir yatak daha vardı ama o burada uyumayı tercih etmişti. Benimle aynı odada uyumak istemiyordu. Onu anlıyordum. Ama canım yanıyordu yine de. Akın'ı vurduğum gece gözümün önünden gitmiyordu. Bunca zamandır hiçbir şey hatırlamazken kendimi kandırıp durmuştum. Akın ile muhteşem anılarımız yoktu. Onunla ilgili hatırladığım güzel şeyler sadece ilk birlikte yaşamaya başladığımız zamanlardı. Şimdi herşeyi hatırlıyordum ve bu çok canımı yakıyordu.

 

“ Erken uyanmışsın.”

 

Karan’ın sesini duymamla irkildim. Onu izliyordum ama uyandığını farkedememiştim. Aklım hiç yerinde değildi. Hatırladığımdan beri kulağımdan gitmeyen bir kurşun sesi de cabasıydı.

 

“ E-evet. ”

 

Karan konuştuğumu duyunca şaşırmıştı. Gözlerinin parlamasından anlamıştım bunu. İki gündür kendi kendine konuşuyordu resmen. Beni kendime getirmek için birşeyler anlatıyordu. Şimdi benden bir cevap almak onu sevindirmişti. Yerinden kalkıp yanıma geldi. Ne yapacağını beklerken saçlarımı karıştırıp mutfağa yönelmesi hiç beklediğim bir şey değildi.

 

“ Hadi git elini yüzünü yıka. Sonra da o Barış’ı uyandır. Herif iki gündür uyuyor resmen. Bende o sırada kahvaltıyı hazırlayayım. ”

 

Karan herşey normalmiş gibi davranıyordu. Bu iyi gelmişti aslında. Farklı davransaydı utanabilirdim. Küçük adımlarla Barış’ın odasına yöneldim. İçeri girip girmemek konusunda tereddüt ediyordum. İki gündür uyuyordu Karan’ın dediği gibi. Allah muhafaza ölmüş olabilir miydi? Kendi düşünceme kendim kaş çatıp odanın kapısını çaldım. Ses gelmeyince tekrar denedim. Yine ses gelmeyince odaya girdim usulca. Barış bilgisayarının başında kulağında kulaklıkla birşeyler izliyordu. Şaşırmıştım. Uyanıksa neden içeri gelmemişti. Ne izlediğine bakmak için yanına giderken varlığımı hissetmiş olmalı ki kulaklığı çıkarıp arkasını döndü. Bilgisayarın ekranını kapattı anında ama ben herşeyi görmüştüm. Bu o gecenin görüntüleriydi. Benim Akın’ı vurduğum gecenin. Ellerim buz kesmişti. Silahı ateşlediğim yerde gelmiştim. Barış panikle ayağa kalktı. Titriyordum ve o da bunu farketmişti.

 

“ Arsen kendine gel. Titriyorsun. Sakin ol lütfen. Hay ben benim ağzıma.”

 

Barış kendi kendine küfredip bana sarılırken ağlamaya başlamıştım. Günlerdir o kadar tepkisizdim ki büyük bir patlama olmuştu. Çığlık çığlığa ağlıyordum. Karan sesimizi duymuş olmalı ki ayak sesleri odaya kadar geldi. Sonra birden bire bıçak gibi kesildi.

 

“ Lannn! Ne oluyor lan burada. Bırak kızı şerefsiz herif.”

 

Karan beni Barış’ın kollarından söküp alırken tepki veremiyor ağlamaya devam ediyordum sadece. Konuşabilsem ve ya hareket edebilsem Barış’ı kurtaracaktım. Evet Karan Barış’a vurmaya başlamıştı. Ortam çok tuhaf bir hal almıştı. Ben kendimi deli zannediyordum. Ama diğer ikisininde benden eksik kalır yanı yoktu. Karan sebebini anlayamadığım bir şeyden ötürü Barış’ı dövüyordu. O ise dayak yiyen kendi değilmiş gibi kahkahalarla gülüyordu. Barış konuşunca deliliğini tasdiklemiş oldu.

 

“ Lan tamam dur. Karnıma ağrı girdi. ”

“ Lan it. Niye ağlattın kızı. Ahtapot gibi sarılmıştın birde. Ben duymayayım diye dimi. Ulan doyamıyorum seni dövmeye gel buraya.”

 

“Karan dur. Beni o ağlatmadı. ”

 

Ben konuşunca Karan direk bana dönmüştü. Barış ise sırıtmaya devam ediyordu. Hayır yani komik birşey de yoktu. Neye bu kadar gülüyorsun diyip bende dövecektim şimdi.

 

“ Neden ağladın Arsen. Birşey mi oldu? Bak bu ağlattıysa eğer bana yalan söyleme. ”

 

“ Hayır dedim ya Karan. Ben videoyu görünce kötü öyle işte ben kötü ”

 

Tekrar ağlamaya başlayınca Barış gülmeye başladı. Sinirlenmiştim. Öfke gözümü bürüyünce Barış'a doğru gidip tekme atmaya başladım. Karan'ın yumruklarının yanında bir etkisi yoktu muhtemelen ama yine de iyi hissettiriyordu. Ama o gülmesini kesemiyordu.

 

“ Ben ağlarken neden gülüyorsun. ”

 

“ Dur bir abicim ya. Yemin ediyorum siz ikiniz beni gülmekten öldüreceksiniz. Mutluyum o yüzden gülüyorum. ”

 

“ Biri burada ne olduğunu bana anlatsın artık. Hemde hemen!”

 

“ Kardeşim o gece Arsen Akın’ı ölümcül bir yerden vurmamış. Bak size söylemedim. O gün eve gittiğim de bir CD buldum. Mektubun yanındaydı. Sinirlenip izledim ve o gecenin kaydı vardı içinde. Videoyu sana da izleticektim. 2 gündür videoyu temizleyip görüntüyü düzeltmek ve nereden geldiğini bulmak için uğraşıyordum. Kaynağı bulamadım ama görüntü hazır. Arsen’in görmesini istememistim. O konuda özür dilerim güzelim. Tekrar o anı yaşamanı istemezdim. ”

 

“ Ona güzelim deme.”

 

“ Lan ben ne diyorum sen neye takılıyorsun. Hadi gelin bakın videoya. Arsen izleyemem diyorsan sorun değil. ”

 

“ İzleyeceğim. ”

 

Hiç düşünmeden cevap vermiştim. Akın’ı ben öldürmemiş olabilir miydim gerçekten. Bunun ihtimali bile ruhumun hafiflemesine yetmişti. Kendimi daha iyi hissediyordum. Daha önce Karan da söylemişti ama o an beni kandırmak için o şekilde konuştuğunu düşünmüştüm. Şimdi Barış bunu söylüyordu ve videoyu izleme düşüncesinden kendimi alamıyordum.

 

“Arsen bu iyi bir fikir değil. Herşeyi hatırlamış olman tekrar tekrar yaşamak zorunda olduğun anlamına gelmiyor.”

 

“ İzleyeceğim Karan. Dediğin gibi herşeyi hatırlıyorum. O gece sen gittikten sonra neler olduğunu en iyi ben biliyorum. Videoyu izleyeceğim ve daha sonra size bütün herşeyi anlatacağım.”

 

“ Buna gerçekten hazır mısın Arsen? Kendini mecbur hissetme. Biraz daha zaman tanı. Biz Karan ile hallediyoruz bir şekilde.”

 

“ Hayır Barış yeterince zaman tanıdım kendime. Bir an önce bu olay bitsin istiyorum. Bunun tek yolu benim herşeyi anlatmam. Bilmediğiniz çok şey var.”

 

“ Tamam abicim sen bilirsin.”

 

Barış rahatlamıştı biraz. Beni düşünüyor ve bekliyorlardı bunun farkındaydım. Ama herşeyi öğrenmek istediklerini de anlayabiliyordum. Bütün herşey buna bağlıydı. Kendimle birlikte onları da karanlıkta bırakamazdım. Bütün olanları bilmeye hakları vardı. Benimle birlikte tehlikedeler. Bunu bitirmek zorundayım. Bilgisayar tekrar açılınca başına üşüştük. Videoyu başlatırken ikimize de bakmıştı Barış. Sanki gerçekten hazır olup olmadığımızı anlamak ister gibiydi. Başlattığın da videoya odaklandım. O sokaktı. Önce Karan ardından ben giriyorduk. Çok hızlıydık. Bizden bir dakika sonra Akın geliyordu. Videodan belli olmuyordu fakat arkamızdan bağırdığını hatırlıyordum. Bir saniye sonra ben durup arkama dönüyorum ve çantamdan çıkardığım silahı Akın’a doğrultup bağırıyordum. Dursun gelmesin diyeydi. Bunu çok net hatırlıyordum. Onu vurmak gibi bir niyetim yoktu. Ama olan olmuştu. Akın bir kaç saniye duraksayıp tekrar koşmaya başlamıştı. Ve bende o an gözlerimi kapatıp ateş etmiştim. Video da herşey on saniye gibi bir sürede gerçekleşmişti. Oysa ki bana o an saatler gibi gelmişti. Karan’ın bana doğru koşuşu dehşet içinde Akın’a bakışı bana doğru bağırıp sokağın başına doğru koşması herşeyi şuan yaşıyordum tekrar. Gözlerimden bir damla yaş süzüldü. Karan gözden kaybolunca Akın’ın başına gidip yere çöktüğüm yerde hepimiz dikkat kesildik. Akın hareket ediyor kalkmaya çalışıyordu. Daha sonra benim kafamı kaldırıp karşıya bakıp konuştuğum yerde Karan kaskatı kesildi. Direk bana dönmüştü. O gece orada birinin daha olduğunu tahmin ediyor ama benim onunla konuşmuş olmama inanamıyordu. Video benim ayağa kalkıp oradan uzaklaşmamla son buldu. Karan hala bana bakıyordu.

 

“ Arsen o kimdi? Seninle konuşan kimdi?”

 

“ Deniz. Oturduğumuz bina da oturan biriydi. Karan bana o silahı verende oydu. ”

 

Karan şok üstüne şok yaşıyordu. Asla böyle birşey beklemediğine emindim. Şuan eskisinden daha çok meraklı olduğuna da emindim.

 

“ Ben hiçbir şey anlamıyorum. Gerçekten kafayı yiyeceğim. Arsen ben seni o evden kapının kilidini kırarak çıkardım. Kimseyi görmüyor dışarı çıkmıyordun. Bu adam kim? Sana nasıl ve neden silah verdi?”

 

“ Herşeyi anlatacağım Karan. Oturalım mı?”

 

Bunu demiş ve salona yönelmiştim. Ayakta duracak gücüm yoktu. Anlatacağım şeyler çok zor ve kötü şeylerdi. Konuşmaya başlamadan önce derin bir nefesi ciğerlerime bağışladım.

 

“ İlk onun evine taşındığım zamanlar sorun yoktu. Ufak tefek kıskançlıkları oluyordu ama beni zorlamıyor kısıtlamıyordu. Bir gün dışarı çıkmıştım. O evde değildi. Bütün günü arkadaşlarımla geçirmiş eve de biraz geç dönmüştüm. İlk o zaman başladı. Eve geldiğimde zil zurna sarhoştu. Bütün evi dağıtmıştı. Ben içeri girer girmez bağırarak üstüme geldi. Sonrası malum. Gözümü açtığım da sabah olmuştu. Yerde yatıyordum. Bayılmıştım. O ise koltukta sızmıştı. O gün zor bela yerden kalkıp odama gittiğimi ve eşyalarımı topladığımı hatırlıyorum. Ağzımdan ve burnumdan akan kan yüzümde kurumuştu. O sıra Akın gelip yalvar yakar beni durdurdu. Sarhoş olduğunu pişman olduğunu bir daha asla içmeyeceğini söyledi. Benim ilk hatam o gün orada kalmaya devam etmek oldu. O günden sonra çok değişti Akın. ”

 

Birazdan anlatacaklarım çok daha dehşet verici şeylerdi. Kendimi buna ne yaparsam yapayım hazırlayamazdım. Biraz soluklandım ve kaldığım yerden devam ettim.

 

“ Artık içmiyordu dediği gibi ama psikolojik şiddete başlamıştı. Her an yanımda oluyor ve yaptığım herşeyde bir kusur arıyordu. İlk olarak dışarı çıkışımı kısıtlamaya başladı. Bunu arkadaşlarımın yanında sorun çıkararak yapıyordu. Ondan etkilenmeyen tek arkadaşım Serhandı. Akın ne yaparsa yapsın benimle görüşmekten vazgeçmiyordu. O zaman anlayabilseydim herşeyi keşke. Daha sonraları Akın’ın fiziksel şiddeti başladı. Tam o dönemde de kaçıp gitmeyeyim diye beni eve kilitlemeye başladı. Ayda bir defa Serhan ile görüşebiliyordum. O da sadece dikkat çekmemek için. O zamanlarda da yanımızdan hiç ayrılmazdı. Hep yorgun ve yaralı olurdum. Bir gün Serhan birşeyler farketmeye başladı. Bir ihtimal kurtulduğumu düşünmüştüm. ”

 

Anlattıkça yeniden yaşıyordum herşeyi. Sanki yaralarım acıyordu yeniden. Hem utanıyor hem kızıyor hem üzülüyordum. Ben bütün bunları yaşarken Karan’ın yüzü beyazlamıştı. Bu kadarını o da beklemiyordu muhtemelen.

 

“ Serhan birşeyleri kurcalamaya başlayınca ve çat kapı gelmeye başlayınca Akın komşu yalanını uydurdu. Beni tehdit etmişti. Eğer Serhan’a birşey belli edersen onu öldürürüm demişti. Korkuyordum. Herşeyi yapabilirdi. Hastaydı Akın. Ruhu hastaydı kalbi hastaydı. Saf bir kötülük taşıyordu kalbinde. Bunu bana en büyük işkencesini yaptığı zaman anlamıştım. ”

 

İstemsizce elim boynuma gitti. Yara izim sızlıyordu. O anı tekrar hatırlamak beni mahvediyordu.

 

“ O yara izi nasıl oldu?”

 

Karan kendi canını yakmaya çalışıyordu. Hiçbiri onun suçu değildi oysa ki. Ama o başıma gelen şeyleri öğrenip kendi canını yakmak istiyordu.

 

“ Serhan çok soru sorunca durumu zor toparlamıştı. Benim bir suçum yoktu ama yine benden bilmişti. Serhan gider gitmez beni banyoya sürükledi. Duşa kabinin içine soktu ellerimi tuttu ve duş başlığın takıldığı yere ellerimi bağladı. İpleri çok sıkı yapmıştı asla kaçamıyordum. Arkam ona dönüktü. Ona dönmeye korkuyordum. Tam o anda bir çubuğu sırtımda ilerletti. Önce ne olduğunu anlamadım. Daha sonra çubuğu değdirdiği yerler yanmaya başladı. Duşa kabinin zemini kanımla kaplanmıştı. Bağırıyor ağlıyor ve hatta yalvarıyordum durması için. O ise sadece sen bir yılansın diyip duruyordu. İşi bittiğinde benimde işim bitmişti. Beni banyoya kilitleyip gitti. O kadar acı çekiyordum ki ilk defa o gece ölmek için yalvardım Allah'a. Banyo da kendimi öldürebileceğim hiçbir şey yoktu. Olsaydı o gece kendimi öldürürdüm. ”

 

“ Kezzap mı? ”

 

Barış bunu dehşetle söylemişti. Evet sırtımda kezzapla çizilmiş bir yılan deseni vardı. Ve bu benim hayatımda yaşadığım en kötü andı.

 

“ Evet. O gece banyoda yattım. Daha doğrusu acıdan bayılmışım. Sabah beni odama taşıyıp sırtıma pansuman yaptı. Gündüzleri hiçbir şey yokmuş gibi davranır geceleri içinden bir canavar çıkardı. Bazen ağzımı ve ellerimi bağlayıp saatlerce beni izlerdi. Dayak yemekten daha kötü değildi ama kesinlikle daha korkutucuydu. Bazen videolarımı fotoğraflarımı çekerdi. Ölesiye korkuyordum ondan. Ama kendimi öldürmeye de cesaretim yoktu. Hala kurtulma umudum vardı çünkü. Bir gün o evden çıktıktan 5 dakika sonra kapı çaldı. Sen değildin gelen Karan. Denizdi. Bana sesleri duyduğunu beni kurtarmak istediğini ama gücünün olmadığını söyledi. Ona polise gitmesini söyledim ama o bana Bir keresinde Akın’ı takip ettiğini ve bir sürü polis arkadaşının olduğunu soyledi. Ağlayarak ölmek istiyorum ben. Kurtar beni dedim. O ise ölmek istiyorsan yardım edebilirim. Böyle adamlardan başka türlü kurtulamazsın dedi. Evinin balkonundan bizim balkonumuza bir poşet indirdi. İçini açtığımda silah vardı. O an tek düşündüğüm kendimi vurmaktı. O kadar çaresiz hissediyordum ki ölüm kurtuluş gibi geliyordu. Alnıma dayadım silahı. Ama o anda kapı yine çaldı. Bu sefer gelen sendin. Sen beni ilk o zaman kurtardın Karan. ”

 

Karan o kadar şaşırmıştı ki tek kelime edemiyordu. Ağzını açıp kapattı ama dudaklarından sözcükler dökülmedi.

 

“ Sonrasını biliyorsun Karan. O gece herşey olduktan ve sen bana Arsen kaç buradan dedikten hemen sonra Deniz geldi. Bana kendini öldürecektin onu değil diye bağırdı. O an anladım Denizin amacının benim ölmem olduğunu. Sebebini bilmediğim bir şekilde o kız benim ölmemi istiyordu. ”

 

” Kız mı? Deniz kız mıydı? Abi anlamıyorum bütün bunları. Arsen’i tanımayan bir kız neden ister bunu. ”

 

Karan düşüncelere boğulmuştu. Öyle ki Barış bir cevap beklemekten sıkılıp mutfağa yönelmişti.

 

“ Arsen bana bu Denizi anlatır mısın? Nasıl biriydi görüntüsü sesi. Bir tuhaflık var mıydı?”

 

“ Çok zayıftı. Benim şu anki halimden bile zayıftı. Sarı saçları vardı. Karanlık olduğu için göz rengini hatırlamıyorum ama sağ gözünün altında çok belirgin bir iz vardı. Daha çok ben gibi gözüküyordu. Neden ki? Sence tanıdığın biri mi?”

 

“ Arsen bizim Akın ile bir arkadaşımız vardı. Akın kaybolduktan sonra ona da ulaşamadım. Bir süre sonra cesedini denizde buldular. Akın’a aşıktı. Acıdan kendini attığını düşündüm. Ama şimdi anlattıklarından sonra bundan emin değilim. ”

 

“ Nasıl yani. Sence Akın’ı o mu götürdü. O zaman Akın ölmemiş olabilir Karan. O kurtarmış olabilir.”

 

Cümleler dudaklarımdan dua gibi çıkıyordu. Ben katil olmaya bilirdim. Ben bir cana kıymamış olabilirdim. Akın bana ne yapmış olursa olsun cezası onu öldürmek olmamalıydı. Çok canımı yakmıştı. Bir daha onu görmekte istemiyordum. Ama ben katil olmamalıydım. Ben bu değildim. Bu beni de öldürürdü. Bütün o kötü insanlardan ve hatta Akından bir farkım kalmazdı.

 

“ İşte burada devreye şu soru giriyor güzellik. Akın ölmediyse nerede. Deniz neden öldü. Ve size bunları o mu yapıyor?”

 

Barış’ın söyledikleri ortam da bomba etkisi yaratmıştı. Ben bunu hiç düşünmemiştim. Karan da düşünmemiş olacak ki hem şaşırmış hem sinirlenmişti. Böyle bir manyaklık onun işi olabilir miydi? Tamam hasta ruhluydu ama bu kadar süre uzakta durması normal miydi? Sonra aklıma bana bırakılan son not geldi. Ne demişti. Güçlenmeni bekledim. Bu kesinlikle Akın değildi. Akın benim güçlü olmamı istemezdi. Geçmişte güçsüz ve ona bağlı kalmam için bir çok şey yapmıştı.

 

“ Akın olamaz. Akın’ın bana yaptıklarını biliyorsunuz artık. O benim güçlü olmamı istemezdi. Akın olsaydı beni hemen bulur ve geri getirirdi bence.”

 

“ Doğru söylüyorsun ama o sizin ona ihanet ettiğinizi düşünüyordu Arsen. Sence planını değiştirmiş olamaz mı? Yoksa neden hem sen hem de Karan tehdit edilsin. Sizinle derdi olan başka kim olabilir ki? ”

 

Barış haklıydı. Ama yerine oturmayan şeyler vardı. Bir türlü aklıma yatmıyordu bunlar. Akın neden uzaktan izlesin bunca zaman.

 

“ Birşeyler yiyelim. Sonra tekrar düşünürüz. ”

 

Karan sessizdi. Birşeyler söylemiyordu ama nedense onunda benimle aynı fikirde olduğunu düşünüyordum. Ayağa kalkıp mutfağa yöneldim. Kahvaltı yapıp sakin kafayla düşünmek istiyordum. Serhan’ı da aramam gerekiyordu. Belki de herşeyi ona anlatmalıydım. Tam o sıra da dışarıdan silah sesleri gelmeye başladı. Karan’ın ilk işi beni yere indirip vücuduyla bedenimi sarmalamak oldu. Barış çoktan odasına yönelmiş ve silahıyla birlikte sürünerek salona dönmüştü. Issızlığın ortasında ki bir evde kapana kısılmıştık. Sesler çok yakından geliyordu. Ve birden bire herşey duruldu. İlk sessizlik çok ani gelmişti. Başka bir ses bekledim ama gelmedi. Barış pencere kenarından dışarı baktı ve bize doğru geldi. Hepimiz iyiydik ama dışarı da bir savaş olmuş gibiydi. Hep birlikte dışarı çıktığımız da arabanın tekerleklerinin patladığını farkettik. Ateş oraya edilmişti. İşte şimdi gerçekten burada sıkışıp kalmıştık.

 

Zaman geçiyor ve bize izler bırakıyordu. Çoğu insan fark etmiyordu bile bunları. Başına birşey gelene kadar. Tam şu anda evin önünde ki ağacın yapraklarının geldiğimizden daha yeşil olmasını fark

etmem bundandı. Ben zamanın izlerine onlar ise arabaya bakıyordu. Ve tam o anda başka biri de ağaçların arasından bize bakıyordu.

 

 

Bu bölüm biraz kısa oldu arkadaşlar. Bir takım sağlık problemleri yaşıyorum ve tedaviye başlayacağım. Yaklaşık 2 ay sürecek iyileşmem. Bu süreçte fırsat buldukça yazmaya devam edeceğim. Gecikmeler için şimdiden özür dilerim.

Bölümleri okuyup oy verirseniz çok sevinirim. Desteğiniz benim için çok büyük moral olacak. Teşekkür ederim ❤️

 

Loading...
0%