Yeni Üyelik
10.
Bölüm

9. Bölüm

@dilanates

Sağ tarafımda akıp giden yola sessizce bakarken içimde fırtınalar kopuyordu. Üçümüz de o kadar alışmıştık ki bu olanlara yaşadığımız dehşet verici olay bizi duraksatmamıştı. Evin bodrumundan getirilen yedek lastikler arabaya takılır takılmaz yollara düşmüştük yine. Ve yine sessizdik. Sanki 2 saat önce üzerimize ateş açmamışlar gibi. Eskiden olsa ortaya bir sürü soru atardım. Ama benimde içimden gelmiyordu konuşmak bu sefer. Yorum yapmak veya fikir yürütmek istemiyordum. Sadece güvende olacağımız bir yer bulup orada kalmak istiyordum. Çünkü köşeye sıkıştırılmış olmaktan bıkmıştım.

 

“ Şurada duruyorum. Birşeyler yiyelim ve nereye gideceğimizi konuşalım.”

 

Karan bunları der demez arabayı sağa kırdı. Nereye gidecektik gerçekten. Gidecek bir yer kalmış mıydı bize? Dört bir yanımız sarılmış gibiydi. Nasıl oluyorsa her gittiğimiz yerde bizi buluyordular. Gidecek yerimiz yardım isteyecek kimsemiz yoktu. Öyle bir çukurun içine girmiştik ki bizi bizden başka koruyacak kimse yoktu. Arabanın durmasıyla Karan’ın telefonunun çalması aynı ana denk geldi. Barış ve ben pür dikkat Karan’ı dinliyorduk. Çünkü telefonu açmasının üzerinden iki saniye geçmeden deli gibi bağırmaya başlamıştı.

 

“ Ulan seni bulunca ölmek için yalvaracaksın. O gün geldiğinde kimse seni benim elimden alamayacak. Ölüm senin için bir kurtuluş olacak. Canını öyle bir yakacağım ki. ”

 

Telefonu kulağından uzaklaştırır uzaklaştırmaz kafasını direksiyona vurmaya başladı. Hem Barış hemde ben ne yapacağımızı şaşırmıştık. Elimi direksiyona atıp başını tuttum. Bir süre sabit durduktan sonra usulca kafasını kaldırıp bana baktı. Gözlerinde ki yıkım benim bile canımı yaktı. Anlamıştım ne olduğunu. Dillendirmek istemiyordum ama anlamıştım. Ne yazık ki olmuştu korktuğum şey. Bütün bunları kimin yaptığını öğrenmiştik sonunda. Muhtemelen anlamıştı hafızamın geri geldiğini. Ve kendini açık etmekten çekinmemişti.

 

“ Karan çok üzgünüm. Gerçekten çok üzgünüm. Böyle yapma ne olur. Güçlü olmamız gerek.”

 

“ O mu? Yani Akın mı gerçekten. Ben inanamıyorum abi hala. Bu adam gerçekten hasta. Hatta psikopat. Bütün bunları neden yapsın yoksa.”

 

“ O benim kardeşim gibiydi. Ulan ben onun ölümüyle yıkıldım. Mahvoldum. O ise benim arkamdan plan yapmakla uğraşıyormuş. Ben bunca zamandır her yerde onun cesedini ararken o benim arkamdan iş çeviriyormuş. ”

 

Evet Karan yıkılmıştı. Bütün bunları yapan kişinin Akın olduğunu tahmin ediyorduk ama gerçeği öğrenmek bambaşkaydı. Benim için de yıkım olmuştu. Onu öldürmemiş olduğuma bile sevinemiyordum. Ama Karan daha kötü olmuştu. Başka birşey daha vardı. Akın telefonda ona ne söylediyse Karan kahrolmuştu.

 

“ Ne dedi telefonda. ”

 

“ Birşey yok. Buradan gidelim. Artık hiçbir yer güvenli değil nasıl olsa. Şerefsiz bir şekilde buluyor bizi. Senin eve sürüyorum Barış. ”

 

“ Abi tamam da ne dedi bu herif sana. Ne oluyor.”

 

“ Zorlamayın Barış! Birşey yok diyorsam yoktur.”

 

“ Tamam o zaman yiyecek birşeyler alalım evde yeriz. Yolda yemeyelim ev yakın zaten. ”

 

“ Tamam.”

 

Akın telefonda ne demişti bilmiyorum ama Karan çok sinirlenmişti. Karan’ı bu kadar öfkelendirecek ne demiş olabilirdi ki. Aklıma birşey gelmiyordu. Ama bunu öğrenecektim. Karan sakinleşir sakinleşmez bu konuyu tekrar açacaktım. Kızması umrumda bile değildi. Bu yolda birlikteydik ve o şekilde davranılmalı. Birbirimizden birşeyleri gizleyemeyiz. Kendi kendimi yeterince gaza getirdikten sonra önünde yavaşlayarak durduğumuz markete baktım. Galiba bugün de makarna yiyecektik.

 

“ Siz durun abi. Ben iki dakika birşeyler alıp geliyorum. ”

 

“ Barış sigara da al kardeşim. ”

 

“ Bende bira istiyorum Barış. ”

 

“ Tamamdırr.”

 

Barış uzaklaşırken Karan’a döndüm yüzümü. Çok düşünceliydi. Hatta o kadar ki bana bakıyordu ama beni görmüyordu. Akın bütün bunları benim yüzümden yapıyordu. Tamam biliyorum hastaydı. Zaten bunca şeyi hasta bir zihinden başkası da yapamazdı. Dünyanın her yerinde kadınlar çocuklar öldürülüyordu. Belki de kaçmasam onlardan biri olacaktım bende. Ama bu hep böyle mi olacaktı. Hep kaçmamız mı gerekecekti. Artık devam edemiyorum. Çok yoruldum. Eminim Karan ve Barış’ ta çok yoruldular. Onları da kendimle birlikte sürüklemek beni çok üzüyor.

 

“ Ne düşünüyorsun? ”

 

“ Ne zamana kadar kaçabileceğimizi. Çok yorulduk Karan. Hem ben hem siz. Kaçmaya gücümüz kaldı mı? Benim yok. Az önce telefonda ne dedi söylesene. ”

 

“ Arsen bu konuyu kapat. Birşey söylemedi. ”

 

“ Ne demek birşey yok Karan ya. Şu haline bak. Birşey söylememiş halin mi bu. ”

 

“ Lan iki dakika bıraktım sizi. Ne oluyor sesiniz dışarı kadar geliyor.”

 

“ Söylesene Karan bende senin gibi birşeyleri gizlemeye başlarsam ne olacak. Bende yapabilirim. ”

 

“ Arsen sus artık. Sus sus!”

 

“ Susmayacağım. Yeter artık. Anladın mı yeter. Ya şimdi anlatırsın herşeyi ya da ben gidiyorum. Birbirimizden birşeyleri gizleyerek zaten bir yere varamayız. Yol yakınken giderim daha iyi.”

 

“ Şuan da saçmalıyorsunuz. Hadi eve gidelim Karan. Arsen abicim sende bir sakinleş. Karan vakti gelince anlatır zaten. ”

 

“ Ne anlatması Barış ya. Onun keyfi geldiğinde iş işten geçmiş olursa. Ona yardım edebiliriz. Ama o ne yapıyor -”

 

“ Seni istedi lan! Anladın mı seni istedi. Ne dememi bekliyorsun. Ne diyeyim Arsen. Adam resmen dalga geçer gibi benim olanı bana geri ver dedi. Al bu bilgiyle ne yapıyorsan yap şimdi.”

 

Araba da ölüm sessizliği oluşmuştu. Karan motoru çalıştırıp yola devam ettiğinde de eve girdiğimizde de kimseden ses çıkmıyordu. Herkes kabuğuna çekilmişti. Barış mutfakta birşeyler yapıyordu kendi kendine. Karan sigarayı alıp daha önce benim kaldığım odaya kapatmıştı kendini. Ben mi? Ben salonda oturmuş düşünüyordum. Bu evde son gecem de bileklerimi kesmiştim. Şimdi düşünüyordum da belki de amaç yanlıştı ama sonuç doğru olacaktı. Ben ölseydim Karan şuan da bu halde olmazdı. Üzerine yüklediğim yükten utandım. Kimsesizliğim bir bıçak gibi dayandı boynuma. Yutkunamadım. Bir ailem olsaydı bunları yaşamayacaktım. Bir damla göz yaşı çenemden boynuma doğru süzülürken geçtiği yerleri sızlatıyordu. Göz bebeklerim bile canımı yakıyordu. Ağlamamam gerekirdi. Bitmiş olmalıydı göz yaşlarım. Ama bana inat akıyorlardı. Yarım saat kadar daha bomboş bir şekilde oturduktan sonra Barış’ın çağırmasıyla mutfağa ilerledim. Karan da peşimden geldi. Yemek çok sessizdi. Herkes yemeğini yiyip bir köşeye çekildi. Bende sırt çantamı alıp odaya yöneldim. Bu gece uyumaktan başka yapılacak birşey yoktu.

 

Üşüyordum. Terliyordum. Sanki nefes alamıyor ama çok sık nefes almaktan dudaklarımın acıdığını hissediyordum. Maraton koşmuş gibi ciğerim de yanma vardı. Ama en son odaya gelip yattığımı hatırlıyordum. Göz kapaklarım birbirine yapışmıştı resmen. Ellerimi kaldırıp gözlerimi açmak istedim. Ama kollarım kalkmıyordu yerinden. Son bir güçle dudaklarımı araladım. Yardım istemeliydim. Ama bir sorun vardı. Sesim çıkmıyordu. Birinin elinin boğazıma sarıldığını hissettim. Kalbim çıkacak gibiydi. Ne sesim çıkıyordu ne de gözlerimi açabiliyordum. Boğazımda ki baskı git gide artıyordu. Nefesimin kesildiğini hissetmeye başlamıştım. Son bir güçle ellerimi kaldırıp boynuma sonra da ağzıma götürdüm. Ve o anda fark ettiğim şeyle dehşete kapıldım. Sesim çıkmıyordu çünkü çıkamazdı. Dudaklarım birbirine dikilmişti. Tırnaklarımla ipleri çıkarmaya bir yandan da nefes almaya çalışırken yerimden sıçradım. Karanlık oda da birden bire karnımın üstünde hissettiğim ağırlıkla rüyamın etkisi beni biraz daha kendine çekti. Çığlık atıp uzaklaşmaya çalışıyordum. Tek istediğim bu bir rüyaysa bitmesiydi. İki kere üst üste olmazdı.

 

“ Arsen güzelim. Arsen sakin ol benim. ”

 

“ Karan.”

 

“ Evet benim. Ne oldu kabus muydu? ”

 

“ Çok kötüydü Karan. Çok kötü.”

 

Birden gelen rahatlama hissiyle ağlamaya başlamıştım. Karan’ın kollarının arasına sığındım. Şuan da ihtiyacım olan tek şey onun kollarıydı sanırım. Karan derin bir nefes çekip kendiyle birlikte beni de yatağa geri yatırdı. O kadar sıkı sarılmıştı ki güven böyle birşey dedim. Şuan da dünya da en güvende olduğum yerdeydim. O bir yandan saçlarımı okşayıp bir yandan da kafamın üstüne minik öpücükler bırakırken ağlamam yavaş yavaş dindi. İnanılmaz bir uyku beni kollarına çekerken elimden gelen tek şey Karan’ın üstündeki kazağı elimle sıkıca tutmaktı. Bu şekilde gitmezdi. Bilmediğim şey ise zaten gitmeyeceğiydi. Herkes gidecek değildi. Öyle değil mi?

 

Kısa bir bölüm oldu üzgünüm. Herşey üst üste geldi ve ben fırsat buldukça anca bu kadar yazabildim. Normalde biraz daha devam ederdim ama size bir gerçek borçluydum.

Akın ortaya çıktı. Ne düşünüyorsunuz bu konu da. Neler olacak sizce?

Düşüncelerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. İyi okumalar. ☺️

 

Loading...
0%