Yeni Üyelik
6.
Bölüm

Bölüm 4

@elizinhikayeleri

 

Kaç saattir bu şezlongta yatıyordum bilmiyorum. Hava kararmaya başlamıştı. Öyle güzel hafif hafif esiyordu ki, bir iki saatliğine uyuduğuma bile eminim. Gözlerimi açtığımda karşımda ki sahışlarla hafif bir tartışma yaşamıştım. İki tane genç adam karşıma geçmiş beni izliyordu. Aşırı derecede rahatsız olmuştum, üzerime havlumu serdiğimde kalkıp gittiler.

 

Şezlongta yatar pozisyonda çantama doğru eğilerek çantamdan aldığım kolayı çıkardım. Doğrulduğum sıra yine o iki kişiyi gördüm bu sefer de solumda şezlonglarda yatıyorlardı. Hiç umursamadım, elimde ki kitabı okuyarak kolamı içmeye başladım.

 

Öyle güzel bir aşk hikayesi okuyordum ki, iki baş karakter uzun bir ayrılıktan sonra sonunda kavuşmuştu. Kadının eşine olan özlemi öyle büyüktü ki, daha da güzel anlatamazdı. İçime işlemişti cümleleri. Çok hoşuma gitmişti dedikleri, aklımda tutabilmek için kısık sesle tekrar okudum paragrafı.

 

《Seni çok özledim adam... Varlığını, kokunu, sesini... Bana aşk ile bakan gözlerini özledim." dediğim an gülümseyerek elini belime yerleştirdi ve dudaklarıma bir öpücük bırakarak alnını alnıma dayadı.

 

"Bir daha asla... Sensiz asla." dedi. 》

 

Tam o sıra solumda ki sahışlar bana tekrar laf atmaya başlamıştı. Ve Türk olduklarını anlamış olmuştum. Biraz daha burada kalırsam olayın büyümesinden korktuğum için eşyalarımı toparlayıp çantamın fermuarını çektim, şezlongun altına sokarak denize doğru yürümeye başladım.
Hiç düşünmeden kendimi soğuk suya bıraktım. Bir on dakika yüzdükten sonra hava iyice soğumaya başlamıştı. Hava da bir saate kalmadan kendini karanlığa bırakmak üzereydi.

 

Denizden çıkıp eşyalarıma doğru ilerlediğim sıra arkamdan birinin kolumdan tutması ile irkildim. O iki sahıştan biriydi. Kolumu var gücümle çekmeme rağmen kurtulamamıştım. Arkamda ki sahış bana yaklaşarak "Bizi hiçe sayarak hata ettin," dediğinde korkmaya başladım. Gözlerim dolmuştu, aşırı korkuyordum. Nefes alışverişlerim hızlanmıştı. Sahil de kimse yok denilecek kadar sakindi. Bağırma yeltendiğimde iri eliyle ağzımı kapattı. İşte şimdi ağlamaya başlamıştım.

 

Gözyaşlarım yüzümü ıslatmaya başladığında bir erkek sesi daha duyuldu. Bu erkek sesini tanıyordum ama Suskun beydi bu. Bıraksanız iyi edersiniz demişti.
Tekrar konuşmaya başladı.

 

"Kim olduğumu öğrenince pişman olacaksınız. Bırakın kızı."

 

Ağzımı tutan kişi "Kimmişsin?" diye sorduğunda Suskun adını soyadını söyledi. Söylediği saniyede de arkamda duran kişi beni bıraktı ve koşa koşa sahilden uzaklaştılar. Suskun bey yanıma hızlı adımlar işe yaklaşarak beni izledi bir kaç saniye. "İyi misin?"
Konuşamıyordum. Korkmaya başlamıştım. "Ekim iyi misin?" Sadece kafa salladım.

 

Hayatımın şokunu yaşamıştım. Daha fazla dayanamadım, ağlamaya başladım. Göz yaşlarıma hakim olamıyordum. Oluk oluk ağlıyordum sadece. Suskun bey daha fazla dayanamadı, bana doğru bir adım attı ve hiç beklemediğim bir hareket yaptı. Bana sarıldı. Neden bilmiyorum kendimi güven de hissediyordum şu an. İlk defa böyle bir duygu yaşıyordum, birinin kollarında kendimi hiç güven de hissetmemiştim. Şu an öyle huzurlu hissediyordum ki. Bir dakika. Suskun bey kokumu içine mi çekiyordu? Bana mı öyle gelmişti? Beni sakinleştirmek için olmalıydı. İşe de yarıyordu. Saniyeler sonra omzuma bir öpücük kondurdu ve benden ayrıldı.

 

Neler olmuştu? Tanrım, öpmüştü beni. Derin derin nefes almaya başlasam anlar mıydı? Şu an zaten kıpkırmızı olduğuma emindim. Belli etmemeye çalışıyordum. Fakat başarılı mıyım bilmiyorum. "Ekim? İyi misin?" Dedi bir kez daha.
"İyiyim Suskun bey," demem ile kaşlarını çattı. "Suskun diyecektin hani?" diye sorması ile yine bir anlamsızlık içime girmiştim. Bu adamın derdi neydi böyle? Duygularım saniyeler içinde değişti, ne olduğunu ben de anlamadım ama sanırım az önce yaşadığım korkudan, hemen sonrasında şaşkınlıktan ve şimdi de yaşadığım bu inişli çıkışlı duygulardan aşırı denilebilecek seviyede etkilenmiştim.

 

Bağırarak Suskun bey'e patlamıştım. Şimdi ise otel odama dönüyordum. Tanrım, neler demiştim az önce ben? Adama resmen, 'Yeter karşında oyuncak mı var bir bey de diyorsun bir deme diyorsun. Kuklan mıyım ben senin? İstediğin gibi beni ayarlayabileceğini mi sanıyorsun?" diye denizin kenarında bağırmış durmuştum.
Şimdi yaptığım hatanın farkına varıyordum fakat çok geç kalmıştım. Kafamı duvarlara vursam ne fayda? Daha fazla bu durumu kaldıramazdım. Anlamsızlıklar içindeyim. Canım yanıyordu, neden bilmiyorum. Sanki, biri kalbimi yerinden sökmüş, elleriyle sıka sıka yormuş ve yerine tekrar takmış gibiydi.

 

Daha fazla burada kalmak istemiyordum. Bu gece olanlar çok fazlaydı. Saatin gece on olmasına andırmadan Doğan beyi aradım ve bana geri dönüş bileti almasını istedim.

 

(Suskun'un anlatımı)

 

Uyandığımda saat sabahın on biriydi, sanırım dün gece sigarayı fazla kaçırmıştım. Başım çok ağrıyordu. Zor bela komidinde ki telefonuma uzanıp gelen bildirimlere baktım. Ekim hâlâ takip istediğimi kabul etmemişti. Mesaj atıp rahatsız etmek istemiyordum dün bana çok kızmıştı ve haklıydı. Ona kızamıyordum. Ayla yüzünden kızın kalbini kırmıştım. Bir şekilde gönlünü anlamıydım. Daha önce ki tecrübelerim sağ olsun, artık kadınları anlamıştım.

 

Bir kadın ancak canı yandıysa bir erkeğe meydan okurdu, bağırırdı. Bir kadın ancak korktuysa gözünü karatırdı. Zamanında yetişemediğim için kendime kızıyordum. Gidip özür dilemem lazımdı. Odamdan üzerimde ki eşofmana ve tişörte aldırmadan çıktım. Ekim'in kapısı aralıktı ve içerden sesler geliyordu. Bir şey mi olmuştu yoksa?

 

Birden içeri daldığımda içeride bulunan iki temizlikçiyi korkutmuştum. Özür dileyerek Ekim'i görüp görmediklerini sorduğumda olumsuz bir cevap verdiler. Ters giden bir şey vardı. Ekim'e ait tek bir eşya yoktu etrafta sağ tarafımda duran giyinme dolaplarına doğru ilerleyip korkarak kapılarını açtım. Boştu.

 

Ekim gitmişti...

 

Loading...
0%