Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Giriş (2)

@elizinhikayeleri

Sabah erkenden holdinge ayak bastığım gibi kahve makinesine koştum. Uyanmış sayılmazdım. Kahve makinesine kapsül yerleştirdikten sonra gözlerimi ovuşturarak bardağımın dolmasını bekledim. Gözlerim mola odasının beyaz duvarında ki saate gitti gözlerim, saat henüz sekizdi. Dokuz gibi holdingimizin büyük patronu geliyordu.

Kendisi gelmeden, en ufak bir dosyaya bile dokunmama kızıyordu. Gelir gelmez beni odasına çağırır, ikimize kahvaltı söyler ve işe koyulurdu. Senelerdir böyleydi bu. Aramızdan akarsu bile geçmezdi. Son bir haftadır kozmetik mağazasında ki maceram yüzünden benim ile dalga geçip duruyordu. Tüm holdingde Doğan bey yüzünden domates gibi geziyordum. Kahvemi yudumlayarak yavaş yavaş masama doğru gittim saat yavaş yavaş ilerliyordu, ilk gelen çalışanlardan biriydim bugünde, erken gelmemi fırsat bilerek diğer bilgisayarları açtım, masaların üzerini topladım. Tam, patronumun odasına girip hava alması için camları açacaktım ki, arkamda ki öksürük sesiyle ürkerek arkamı döndüm.

"Günaydın," diyerek kendini odasında ki koltuğa attı. Gülümseyerek, "Hayırdır? Eslem mi uyutmadı? Sude'mi uyutmadı Doğan beyciğim?" demem ile suratıma yastık yemem bir oldu. "Teşekkür ederim ya hiç gerek yoktu," demem ile bu sefer gülümseyen o oldu. Hemen sonra lafına girdi.

"Tüm hafta düşündüm, Avrupa'ya açılmak istiyorsak, Avrupa'ya açılmış bir holding ile ortaklık yapmamız lazım. Bir kaç araştırma yaptım. Listeleri masana bıraktım, gerekli mailleri at hepsiyle görüşelim, toplantı yapalım farklı holdinglerle illa ki buluruz kabul edecek birisini."

Beraber hızlı bir kahvaltı yapmamızdan hemen sonra Doğan bey'in istediği gibi mailleri yolladım. Bir kat saat sonra cevap veren ilk şirket Erdemoğlu Holding'ti. Gelen maili görür görmez Doğan beye aktardıktan hemen sonra gönderenin ismine baktım. Google'de arattığım isim, Erdemoğlu Holding'in sahibinin oğlu ve Holding'in başına geçecek isimdi anlaşılan, hemen bir patrona mail atarmış gibi hızlıca yazdığım mesajı yolladım. Bir kaç dakika sonra cevap gelmesine şaşırmıştım. Mesajın içeriğini gördüğümde ise, başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü.

Gönderen: suskun.erdemoglu@erdemoglu.com.tr

Alıcı: ekimhanzade@turkmenholding.com

Konu: Aşk İksiri

Bana ödettiğin parfümlerin parasını unutmadım, ortaklığımız boyunca hesabını sorma vaktim olacak. Erdemoğlu Holding ile ortaklığınız hayırlı uğurlu olsun Sayın Ekim Hanzade hanım, toplantıda görüşmek üzere.

—-------------------------------

 

"Her şey hazır mı? Ekim bak toplantıda en ufak bir sorun istemiyorum. Bizim için ne kadar önemli olduğunu biliyorsun."

Soğuk terler döküyordum resmen, ya benim yüzümden olmazsa bu ortaklık? Ne hesap verecektim Doğan bey'e? Beni balta ile doğrar, minik parçalara keser, çöp konteynerine atardı. Öyle pamuk pamuk patronluk yapmasına aldırmamalıydım. Tepesi atarsa yapardı. Gencecik yaşımda solup giderdim.

Manşet olurdum her yerde, bir parfüm reyonu kırdı, sonu oldu diye.
Olayın aslına bakarsak, ben kırmamıştım. O beni itelemişti. Belki de suçlu olduğunu kabul etmiştir ve sesini çıkarmayacaktır? Mümkün olabilir mi?

"İşte ondan sonra da baktım olmuyor on beş kişi öldürdüm..."

Holding başkanı oğlu merhametli olur, çalışanları var ne de olsa onlara karşı iyi davranıyordur? Ah, hadi ama Ekim. Adama tüm reyonun parasını ödettin. Kollarını açıp sarılacak değil ya. Ne yapacaktım ben? Şaşırmıştım.

"Sonra da onlar beni öldürdü, ama cennette dediler ki vay Doğan senin ailen var kızların oğlun karın var, biz seni geri gönderelim ama yunus balığı olarak göndereceğiz..."

Belki de sevimli davransam işe yarardı? Severdi belki beni sesini çıkarmazdı. İşe yarayabilirdi bu, denemeliydim.

"Lan!"

Duyduğum bağırış ile oturduğum koltukta korkudan zıplamama engel olamadım. Karşımda ki siyah takım elbisesinin içinde ki adama diktim gözlerimi, tatlı bir gülümseme yapmaya çalıştım fakat işe yaramamıştı.

"Ondan sonra da buraya geldim," demesini anlamamıştım. "Efendim?" Diye sorduğumda ise oflayarak toplantı masasının etrafında ki koltuklardan birini çekerek oturdu, bir şişe suyu kafasına dikti ve kafasını bana çevirdi. "Beni niye dinlemiyorsun?"

"Yok. Olur mu öyle şey? Dinledim Doğan bey," demem ile ne anlattım diye sormaması için dualar etmeye başladım ama işe yaramadı, toplantı salonundan çıkmadan hemen önce "Aklında her ne varsa toplantıdan sonra anlatacaksın." dedi ve gitti.

Aferin, Ekim. Sinirlendirdin Doğan beyi şimdi tüm toplantı boyunca bana saçlarımı yolduracak. Çalan şirket telefonuna çevirdim kafamı bilmediğim bir numara arıyordu. Telefonu elime alıp açtım.

"Türkmen Holding. Yönetim sekreteri Ekim Hanzade, merhaba"

"Merhaba. Ben Hakan Erdemoğlu, bir ortaklık meselesi varmış Suskun bey ile görüşmüşsünüz. Sizin ile toplantı yapmak için yola çıktı yaklaşık yarım saat önce. O ortaklığı kabul etmeyeceksiniz. Yoksa sayın patronunuzun şirketini batırmak için elimden gelen her şeyi yaparım." dedi ve o telefon suratıma kapandı. Hakan Erdemoğlu? Kimdi bu?

Yıllarımı verdiğim bu şirketi bir erkek yüzünden mi kaybedecektim? Stajyer olarak başladığım, yönetici sekreteri oldum. Doğan bey sayesinde o kadar çok başarı elde etmiştim ki, şimdi hepsini kaybedemezdim.
Hele ki bir erkek yüzünden kaybetmek mi? Asla!

Ben düşüncelerim içinde boğulurken toplantı odasının sürgülü camlarının açılması ile bakışlarımı soğ tarafıma doğru yönelttim. Gelen, kalem müdürümüz Barış bey'di. "Buyurun?" demem ile yüzünde ki endişeli bakışlar ile "Doğan bey burada mı?" diye sordu. Cevap vermeden kafamı olumsuz şekilde salladım. "Tamam, ortaklık imzalandı Ekim, toplantı iptal oldu. Söylemediler mi?" Bir kez daha kafamı olumsuz şekilde salladım.

Barış bey'in hemen arkasında beliren Doğan bey'i gördüğümde beklediğim tek şey kalem müdürümüzün gitmesiydi. Toplantı iptalinden haberim bile yoktu, Doğan bey böyle bir kararı asla benden habersiz almazdı.
Barış bey, holdingimizin patronuna bir kaç kağıt imzalattıktan hemen sonra toplantı salonundan uzaklaştı. Ellerimi göğüslerimin altında birleştirerek kaşlarım çatık bir şekilde bir açıklama bekledim.

Hızlı adımlar ile bana ulaşan adam elinde ki iki kağıdı bana doğru uzattı. "Bu gidişin, bu dönüşün. Sabiha Gökçen Havalimanından kalkıp dönüşü İzmir havalimanına iniyorsun, ordan ben seni alacağım."

"Pardon?"

"Erdemoğlu Holding ile işler sandığımdan daha hızlı gidiyor. Beraber ilk ihalemize girmek üzereyiz, Türkmen Holding'i temsilen o ihaleye sen de gidiyorsun. Suskun bey yanında olacak. Yarın saat iki de Sabiha'dan biletiniz var, Fransa'ya gidiyorsunuz. Fransa'dan sen İzmir'e gelceksin, orada beraber buluşacağız. Dönüşü tek olacaksın. Suskun bey İstanbul'a dönecek. Hadi Ekim," demesi ile gözlerimi tavana kaldırarak "Yaşasın!" diye bana sormadan karar almasına isyan ederek elinde ki kağıtları çekerek hızla salondan çıktım.

¤♡¤

 

Loading...
0%