Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Giriş

@elizinhikayeleri

Ekim!”

 

Uykulu gözler ile karşımda ki adamın kim olduğunu çözmeye çalışıyordum. Niye uyandırmıştı ki şimdi beni? Üstelik, tamda rüyamda Barış Bektaş ile yemeğe çıkmıştık.

 

Gözlerimi ovuşturduğum sırada bir kez adım kulaklarımda yankılandı.

 

"Ekim! Kime diyorum ben?"

 

Ellerimi gözlerimden çekmem ile karşımda çalıştığım holdingin CEO'sunu görmem bir olmuştu. Tabi kii, saklanacak yer arıyordum.

 

"Hayırdır on dört şubat güzeli sevgilin uyutmadı heralde?" Diye sorarak benimle alay eden patronuma karşı elimde ki kalemi atmaya hazırlınıyordum.

 

Sakın diye uyardı beni. Hemen sonra ki hamlesi karşımda ki koltuğa oturarak ayaklarını minik sehpaya uzattı.

 

"Sude ile neler yapıyorsunuz bugün?" Diye sordum yüzümde ki gülümseme ile.

 

Doğan ile tam üç senedir beraber çalışıyorduk. Üç sene önce şirketi devrealdığında beni de kalem müdürünün asistanlığından, kendi asistanlığına almıştı.

 

Mükemmel bir patrondu, eşi de kendi gibi kusursuzdu.

İkisiyle de, iş dışında görüşüp dururduk. İkisiyle de aram çok iyiydi.

 

"Bugün de kendi sap gününü kutlamak için kendine parfüm hediye alacak mısın?" Diye sordu gülümseyerek. Benim sorumu umursamamıştı bile. Buna rağmen cevabım kendimden emin bir şekilde alacağım tabi kii olmuştu.

 

Bir süre Doğan ile konuşmamızdan sonra mesai saatimin bittiğini görmüştüm. Hızla holdingten çıkarak çarşının yolunu tuttum.

 

🩷

 

 

 

Hayatımın bir kozmetik marketinde değişeceği aklıma gelmezdi. Her zaman ki gibi kendi kendime hediye almaya gelmiştim.

 

Derin bir nefes alarak anında parfümlere doğru ilerledim. Teker teker hepsini sıkarak kokularını koklarken, arkamdan birinin beni itmesiyle, parfüm reyonuna yapıştım.

 

Tabii ki, asıl bomba burada patlıyordu. Raflara kaburgalarımı vurmanın etkisiyle ağıran kemiklere mi yansaydım? Tüm parfümlerin yere düşerek paramparça olmasına mı?

 

Sonrası mı? Büyük bir öfke ile beni iten kişiye doğru baktığımda yüzünde ki gülümseme ile uzun boylu bir erkek gördüm. Uyuz olduğu, utanmasa anıracakmış gibi gülmesinden belliydi. Kahkaha atmamak için zor tutuyordu kendini.

 

Buna rağmen elini bana uzatarak kalkmamı sağladı. Daha sonra ise dayanamadı, söze atıldı.

 

"14 Şubat için iksir mi yapacaktın yoksa kendine?"

 

Anlamamıştım. Kaşlarımı çatarak tekrarlamasını istedim. Bu sefer gülümseyerek, "Beni kendine aşık etmek için aşk iksiri mi yapmak istedin diyorum?"

 

Elimi arkamda hâlâ ayakta duran nadir raflardan birine atarak sağlam şişelerden birini alarak karşımda ki çocuğun kafasıma geçirdim. Hayır yani ne sanıyordu kendini?

 

Yerde duran çanta mı alarak onun yanından geçerken "çok yükseklerde uçuyorsun. İn aşağı," diyerek hızlıca üzerimde ki bakışlara aldanmadan kozmetik mağazasından çıkmak için ilerledim.

 

Arkamdan satış elamanın parfümlerin parasını istediğini duyduğumda ise yüzümde ki pişkin tebessüm ile, "Beyefendi ödeyecek," diyerek çıktım.

 

Pekala, az önce rezil mi vezir mi olmuştum bilmiyordum. Fakat bundan sonrası fazla karışıktı.

Loading...
0%