Kendimi Japonya-Tokyo bileti ararken buldum. Çok heyecanlıydım. Orası Ellie ve Félix`in ülkesiydi. Sorarsınız şimdi "Ellie ve Félix kim?" Diye. Onlar benim karakterlerim. Aslında çok karakterlerim var.
Çünkü aynı zamanda kendi kendime yazarım ve sürekli boş vakitlerimde yeni bölümler yazmak için sabaha kadar otururdum. Japonya`ya gitmek hayalimdi. Aslında duruma bakılırsa maddi durumumuz pek yoktu.
Bedenim bu olanları kaldırmıyordu ve titriyordu. Çok geçmeden arkamdaki adam kolumu yine tuttu. Tuttuğu anda bağırdım. "Ben hastalıklıyım! Sana da bulaşır! Benden uzak dur!" bir yandan da kolumu çekiyordum.
Gözlerimin içine bakarak; "Biliyorum.." dedi. Masumluğunu, sinsilik yer almıştı. "Seni de bu yüzden sürgün ediyorlar. Amca`nın asıl amacı seni sevmesi değil. Denek olarak görmesi." İç çeker. Çekerken de gözlerini devirir. "Benimle gel. Bende Japonya`ya gidiceğim. Sana yardım edebilirim. Bu hastalıktan kurtulursun."
Koyu kahve, saçlarımı ve kahverengi gözlerimin yerine; açık, grimsi saçım ve yeşile yakın gözlerim vardı. Bu virüs... Hepimizin Dna`sını değiştiriyordu. Aynı ruh fakat değişen beden. Acıyı hissetmemem... Benim bir özelliğimdi. Merve`nin ki ise hassasiyet ve çok ciddiye alma. Emre`nin ki, ciddiye almayıp, çok gülme. Yiğit`in ki ise, fazla ego ve sinirlilik. Sare`nin ki, Ali`nin ki, Sarin`in ki, Cemre, Eda, Coşkun Hoca, Ece, Ayşe Teyze, Annem, kardeşim Aslı... Onlar... Onlarınki neydi? Onların sorunu neydi? Kim bu virüsü ortaya koymuştu? Bu işareti nerden hatırlıyordum? Yoksa biz... Biz asıl kuklalar mıyız? Kuklayı dışarıda ararken, içimizden çıkması...
KİTAP KİTAPYURUDU, D&R, VE DİĞER UYGULAMALARDA SATILIYORDUR
İg: ezgisudemir_