Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@ern07_

Rujumu sürüp klasik hareketle onu yaydığımda çalan telefonuma bakmak için masadan kalktım. Son 1 saattir aramayan kalmamıştı. Babam hariç...

"Efendim abla?"

"Kızım gene ne yaptın tüm ülke seni konuşuyor!"

Tekrar masanın önüne geçip yarım kalan makyajımı tamamlamaya devam ettiğimde ablama ne cevap vereceğimi düşünüyordum.

"Cevap versene merakta bırakma insanı!"

"Sadece insanların gerçek yüzlerini masaya döküyordum, bu kadar konuşulacağını tahmin etmemiştim."

"Yaa sen öyle san bir gecede MYT'ın hisseleri %95 düşmüş. Müdür tutuklanmış. Şirket Star Level'la mahkemelik. Daha neler neler! Gene ne oluyor Almira?"

"Haberlerden ne öğrendiysen onlar oluyor."

"Madem bu konuda konuşmayacaksın asıl sorumu sorabilir miyim?"

"Sor."

"Şimdi ne olacak? İşsiz kaldın nerede çalışacaksın? Bak ben diyorum gel bizim şirkete."

"Hayır abla, asla oraya gelmeyeceğim. Hem zaten Star Level'la bugün görüşmem var işi aldım diyebilirim."

"Bildiğimiz Star Level?"

"O kadar da şaşırma kız kardeşin iş dünyasının başarılı kadınlarından."

"Öyle ama Star Level'ın hemen seninle görüşme ayarlamasını beklemiyordum."

"Demek ki beni işe almak için bekliyorlarmış. Bu da kılıf olur onlara."

"Öyle olsun bakalım. İyi görüşmeler o zaman, sakın stres yapma kendinden emin ol. Sen yaparsın."

"Annem 1 sen 2."

"Deme öyle, hem tutma beni işim gücüm var."

Telefon yüzüme kapandığında doğrulup çantamı aldım. Almam gereken bir görüşme vardı. Bunu da başarıyla atlatacaktım.

...

"Günaydın Almira Hanım, Rasim Beyler sizi yukarıda bekliyorlar. Arkadaş size yardımcı olacaktır."

"Bu taraftan Almira Hanım."

Önümde ilerleyip bana yön gösteren çalışanı inceledim. Çok genç duruyordu, incecik bir vücuda sahipti. Saçları arkada topuz yapılmıştı. Bir kapının önünde durup bana döndüğünde yaka kartına baktım. "Alaz Ormancı" Hiç te erkek olduğu anlaşılmıyordu. İçimde saklı olan şeytan ortaya çıkıp aklımı çelmeye başladığında sinirle soluyup odaya girdim. Çalışan şaşkın ve gergin bir şekilde bana baktı. O da haklıydı kim durduk yere sinirlenirdi ki?

"Hoş geldiniz Almira Hanım."

"Hoş buldum."

"Buyurun oturmaz mısınız?"

"Tabii."

Koltuğa oturup beni inceleyen yüzlere baktığımda tebessüm ettim. Yalancıktan güldüğüm belli oluyor muydu acaba?

"Belli oluyor."

"Sus sen!"

Minik şeytanım bana hakaretler yağdırmaya başladığında yüz ifademi bozmamaya çalıştım. Bir insanın iç sesi bu kadar mı sinir bozucu olurdu...

3 saat sonra

"Anlamadığınız bir yer yok değil mi?"

"Yok hayır anladım teşekkür ederim."

"Ne demek efendim, o zaman hayırlı olsun diyelim."

Ayağa kalkıp hepsiyle el sıkıştığımda Gülten Hanım da benimle beraber kalkıp çıkmıştı.

"Aklına takılan bir soru olursa beni aramayı unutma. Masanın üzerinde son 10 ayın dosyaları var onların gözden geçirilmesi gerekiyor."

"Tamamdır Gülten Hanım."

"Lütfen, hanıma hiç gerek yok doğrudan ismimle hitap edebilirsin."

"Peki Gülten, o zaman iyi günler."

"İyi günler iyi çalışmalar dilerim."

Birbirimizle vedalaştıktan sonra zıt yönlere döndük. Şirket başlangıcım için pazartesi gününü vermişti. Bu süreçte istediğim gibi takılabilirdim.Tek sorun istediğim bir şeyin olmamasıydı. Anlaşılan işim olmamasına rağmen burada takılacaktım. Az önce beni görüşme odasına götüren çalışanı gördüğümde yanına ilerledim.

"Merhaba."

"Merhaba Almira Hanım, bir ihtiyacınız mı vardı?"

"Şirketi gezdirebilir misin Alaz?"

"Tabii önden buyurun lütfen."

...

Yaklaşık 1 saat süren gezinin sonunda restaurantta oturmuş kahvemi yudumluyordum. Şirketin en üst katında bulunuyordu ve çıkana kadar bayılmanın eşiğine gelmiştim. Asansörle sadece 11. katına gelebilmiştik ve restaurant binanın 20. katındaydı. Merdiven çıkmaktan bacaklarım ağrımıştı.

"Neden bu kadar yüksekte restaurant?"

"Belli bir nedeni var mı bilmiyorum."

"Peki yemekleri odamıza sipariş edebiliyor muyuz?"

"Elbette."

"İyi, çalışanlardan bahseder misin biraz?"

"Bildiğiniz üzere her bölümün çalışanları farklı. Çalışanlar üçe ayrılıyor. Baş asistan, baş asistanın yardımcısı, ve bölüm sorumlusu. Üst kademeler bölüm sorumlularıyla ve baş asistan yardımcılarıyla pek denk gelmezler. Sizin gibi yetkililerin görüştüğü tek kişi baş asistanları oluyor."

"Peki sen hangi bölümde nesin?"

"Ben yazılım bölümünde baş asistan yardımcısıyım."

"Baş asistan yardımcısı neyle ilgileniyor?"

" Ben asistanın görevlerini hafifletmek ve ondan öğrenmek için çalışıyorum. Eğer asistan herhangi bir sebepten ötürü o gün gelemezse ben onun yerine geçerim."

"Kimin yardımcısısın?"

"Ben Lale Hanım'ın yardımcısıyım. Sanırım sizin asistanınız da Lale Hanım olacak."

"Peki öyleyse Alaz teşekkür ederim."

"Rica ederim efendim, başka bir sorunuz ya da arzunuz var mıydı?"

"Hayır yok teşekkürler."

"İyi günler dilerim."

"Sana da."

Alaz yanımdan ayrılıp gözden kaybolduğunda etrafa baktım. Geldiğimizden beri karşı masadaki kadınlar beni izliyor, gıcık gıcık bakıyorlardı. Bu hiç de hoş olmayan davranışlarının bir karşılığı olmalıydı. Sakince yerimden kalkıp dedikodumun yapıldığı masaya gittim. 3 kadında gergin bir şekilde bana bakıyordu.Yaka kartlarına baktım. Ahu, Senem, Karmen. Üçlü şeytan grubuna yakışacak isimler tam olarak bunlardı.

"Bir sorun mu var?"

"Hayır Almira Hanım, yanlış anladınız galiba."

"Madem yanlış anladım, neden bana ters ters bakıyordunuz Ahu Hanım?"

"Almira Hanım özür dileriz kusura bakmayın rahatsız ettiysek."

"Kusura da baktım rahatsız da oldum özrünüz ne işe yaradı?"

"Biz siz Lale Hanım'dan konuşunca-"

"Dur tahmin edeyim Gülten'in yardımcılarısınız. Beni sevmediniz o yüzden dedikodumu yapıyorsunuz."

Masada derin bir sessizlik oluştuğunda mekandakilerden bazıları bize bakmaya başlamıştı.

"Doğru tahmin değil mi?"

"Öyle."

"O zaman haddinizi bilin ve susun bir daha bu davranışlarınızı yakalarsam uyarıyla kalmayacağımı iyi bilin."

Arkamı dönüp tatlı tatlı çıkışa ilerlediğimde üzerimdeki gözleri aradım. Birisi beni izliyordu ama kendini belli etmiyordu.

"Geldiğin gibi düşman edinmek harika olmalı."

"Sus lütfen."

"Beni susturamazsın! İç seslerde konuşmalı!"

Genç kadın iç sesiyle kavga ederek mekandan ayrıldığında mekanın en ucundaki adam ayaklanıp az önce kadının oturduğu masaya geldi. Kimse onun mekanda olduğunu fark etmediği için masa değiştirmesini garipsememişti. Adam ön masayı dinlemeye başladığında hafifçe tebessüm etti. Geldiği gibi insanları ürkütmüş, düşman kazanmıştı. Bu her açıdan kötü bir durumdu çünkü burada sevilmiyorsan eninde sonunda kuyun kazılıyor ve gönderiliyordun ama bu sefer durum farklı gibiydi. Kadında bir şeyler değişikti. O değişikliği bulana kadar durmayacaktı.

"Kadın psikopat galiba."

"Ah Gülten Hanım keşke şimdi o olsaydı."

"Hayır yani tüm mekanın ortasında öyle konuşmakta cesaret ister."

"Ne kadar cesaretli olursa olsun eninde sonunda kapıyı bulur. Onun gibiler burada fazla barınmaz."

"Öyle deme bence, kadın gerçekten başarılı. Dünya çapında milyon dolarlık projeleri var. Öyle kimseye ezdirmez kendini."

"Ay sen nereden biliyorsun Karmen! Sanki yıllardır arkadaşısın da kendi ezdirmez diyorsun. Bak gör 2 hafta dayanır ancak. Çalışanları ürkütüyor."

"Güzel kadın ama gıcık."

"Ya siz beni deli etmek için mi buradasınız! Ne güzeli hemen hayranı oldunuz."

"Ahu abartıyorsun."

"Abartmıyorum, kadının neresi güzel."

Başka masadaki kadın lafa atladığında Ahu denen kız ters bir bakış attı.

"Kıskandın galiba senden güzelini görünce."

"Ay sen ne karışıyorsun sana ne be!"

Genç adam masanın desenlerini izlemeye başladı. Yeşile kaçan ela gözleri beyaz tenine ahenkle karışmıştı. Masaya biri yaklaşmıştı,uzun boyluydu. Hatta genç adamla neredeyse aynı boydaydı. Genç adam masaya konan bardakla irkilip abisine baktı.

"Çok takıyorsun."

"Sadece merak ettim."

"Etme."

"Neden?"

"Zararlı çıkan sen olursun."

"Ne zararı var sanki."

"Kadını rahatsız edersin belki."

"Etmem beni fark etmedi bile."

"Nereye kadar takip ettin?"

"Evine."

"Oğlum sen psikopat mısın sapık mısın?"

"İkisi de değil sadece meraklıyım."

"Bak her şeye meraklıyım diyorsun bir gün başına patlayacak."

"Bir şey olmaz bana."

"Her neyse, kadını bırak.Bir daha takip ettiğini öğrenirsem seni babamın önüne atarım."

"Babam ne yapacak sanki?"

"Polise ihbar ederim tacizci var diye."

"Umurumda değil."

"Aynısını kardeşimize yapsalar hoşuna gider mi?"

"Kardeşimiz dikkat çeken birisi değil."

"Lan ne fark eder, kişiden kişiye değişir dikkat çekicilik. Belki adamın birine göre kardeşimiz çok çekici."

"O zaman o adamı oyarız sorun çözülür."

"Kadının babası da seni oysun gör bakalım."

"Bunaltma beni."

"Ben uyarımı yaptım. Sen uzak duracaksın."

"Hayır."

"Delirtme beni kadından uzak dur. Tüm medyada rezil olursun bak."

"Derdin medya mı kadının güvenliği mi?"

"Kardeşimin aptallığı."

"Doğru söylüyorsun kız kardeşimiz aptal."

"Lafı çevirme."

Adam omuz silkti.

"Bak, yaptığın hoş bir davranış değil. Bir insanı evine kadar takip etmek ve onu rahatsız etmek kimsenin hakkı değil. Bu yaptığın cezalık bir davranış. Sırf meraklı olduğun için birini takip edemezsin. Gerekirse merakını gömeceksin ama birini dahi rahatsız etmeyeceksin"

"Umurum dışı."

"Bıktım usandım senden ne lanet bir insansın ya. Gidiyorum ben."

"Bay bay."

Genç adamın abisi küfürler ederek oradan uzaklaştığında genç adam sırıtarak etrafı izlemeye başladı. Gerçekten sapık mıydı? Kendisine göre sadece meraklıydı. O merakın başına ne işler açacağını bilmeden masadan kalkıp kadının peşine düştü.

Pazartesi-

"Hoş geldiniz Almira Hanım."

"Hoş buldum, ama bana sadece Mira diyebilirsin."

"Tamamdır Mira Hanım, Gökhan Beyler sizi yukarıda bekliyorlar."

Gökhan yeni genel müdürümdü. 40'lı yaşlarında kısa boylu bir adamdı. Duyduğum kadarıyla şirkette pek sevilmiyordu. Asansöre yönelip içeriye adımladım ve gözlerim köşedeki adamı buldu, sakin bir şekilde telefonuna bakıyordu. Tuhaf bir aurası vardı ve bu aura pekte hoşuma gitmemişti. Gideceğim kata basıp kapının kapanmasını izlerken arkamda hissettiğim kıpırtıyla gerildim. Niye bu kadar korkunç bir ortama kendi isteğimle girmiştim ki? Merdiven çıkabilirdim aslında. Hepsi üşengeçliğim yüzündendi. Ama hayır bu asansör herkesin hakkıydı, hem ben niye durduk yere rahatsız olmuştum? İç sesim saklandığı köşeden çıkıp konuştu. "Ne kadar psikopat bir insansın sen." Onu susturup tekrar eski yerine gönderirken nihayet asansör 7. kata gelmişti. Adamda benimle aynı katta indiğinde artık kalp krizinden ölecektim. Boşuna gerildiğimin farkındaydım ama bu adamı da hiç sevmemiştim. Uzmanlar her zaman hislerimize güvenmemizi söylerdi. Ve hislerim şu anda adamdan uzak durmamız gerektiğini bağırıyordu. Oda kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım. Sonunda o korkunç histen ve adamdan uzaklaşmıştım.

"Girebilirsin."

"Merhabalar Gökhan Bey."

"Hoş geldin Almira, otur lütfen."

Kapıyı ardımdan kapatıp koltuğa yöneldiğimde Gökhan Bey kahve doldurmakla meşguldu.

"Bir şey içer misin?"

"Yok teşekkür ederim."

"O zaman doğrudan konuya geçeyim. Karan Holdingle bir ortaklığa başlayacağız. Fakat bu ortaklık sadece bir bölümümüzde değil tüm bölümlerimizde olacak. Bir nevi şirketlerin bir kısmını birleştireceğiz. Görüşmeler uzun süreceği için şirketler bunu bir gezi görüşmesi olarak ayarlamak istedi. Karan Holding'in İtalya merkezi bizi orada 2 haftalığına ağırlamak istedi. Hem turistik gezi hemde iş bir arada olacak. Senden istediğimiz ise yazılım bölümü temsilcisi olarak gitmen. İşe henüz yeni başlamış olabilirsin ama bu konular hakkında az çok bilgin var değil mi?"

"Elbette."

"Pekala öyleyse asistan ve yardımcılarından birini seç. Odana görüşme detayları ve konuları hakkında dosya bıraktırdım. Akşama kadar sunum dosyası ve tanıtım hazırlamanı istiyorum. Bitirdiğinde bana at kontrol edeceğim. Asistanlarında sunumlar için hazırlansın. Gerekli evrakları akşama kadar doldurmayı unutmayın."

"Tamamdır Gökhan Bey."

Odadan ayrılıp tekrar asansöre yöneldiğimde karşıdan gelen adamla oflayarak merdivenlere yöneldim. Kaçmak istemiyordum ama hislerimi de dinlemeliydim. Aceleyle odama girip asistan seçmek için düşünmeye başladığımda odama giren Alaz'la gülümsedim.

"Şirket görüşmeleri için İtalya'ya gidiyoruz. Asistan yardımcım sensin."

"Ne? Ne zaman?"

"Yarın."

"Kusura bakmayın müsait değilimde diğerlerinden seçseniz?"

"Olmaz ben seni seçtim. Müsaitlik durumunu ayarlarsın yapacak bir şey yok."

Gıcık patron rolü oynamayı sevmiyordum ama restaurantta yaşananlardan sonra o kızlardan biriyle iş yapasım gelmemişti.

"Bakın gerçekten gelemem, Ahu var o işinde çok iyi."

"Hayır kesinlikle Ahu olmaz sen geleceksin Alaz, şimdi evrakları hazırla ve bana Lale'yi gönder."

"Almira Hanım-"

"Bir daha müsait değilim dersen seni atarım."

"Peki Almira Hanım."

Sinir bozucu biri olabilirdim ama ben neye karar verdiysem üzerine çok düşülmemesi gerekiyordu.

"Beni çağırmışsınız."

"İş için İtalya'ya gidiyoruz. Dosya masada duruyor. Detayları oku ve gerekli dosya ve sunumları hazırla. Saat 4'de hepiniz odamda olun sunum çalışacağız."

"Tamamdır ben hemen hazırlıyorum."

"Son olarak Alaz'ın yarın ne işi var?"

"Sanırım kardeşinin doğum günü var."

"Bir doğum günü için mi bu kadar ısrar etti."

"Anlamadım?"

"Yok bir şey işine."

Saatler süren çalışma sonunda bedenimi esneterek yerimden kalktım. Yarım saat sonra toplantı vardı, asistanlarımı kontrol etsem iyi olacaktı. Odamdan çıkıp yan bölüme ilerlediğimde giriş kapısından içeri giren adamla kaşlarımı çattım. Burada ne işi vardı? Han kafasını kaldırıp bana baktığında hızla merdivenler yöneldi. Canım ülkemde parasını veren dışarıya elini kolunu sallayarak çıkıyordu. En büyük örneklerden biriside şu anda bana küfredip hakaretler yağdırarak üzerime yürüyen Han'dı.

"Seni lanet sürtük mahvedeceğim hayatını!"

"Tabii"

"Pislik."

Elini kaldırıp bana hamle yaptığında gözlerim bize doğru koşarak gelen güvenliklere kaydı. İşlerini düzgün yapsalar bu adam şimdi burada olmayacaktı. Tek hamlede elini tutup ters çevirdiğimde inleyerek eğildi.Babamı sevdiğim tek konu beni dövüş tekniklerinde geliştirmesiydi hem dört dörtlük bir kadındım hemde bir o kadar egoist. Canım kendim.

"Bana bak seni haysiyetsiz it bir daha bana ya da başka bir kadına elini kaldırırsan o eli alır münasip bir tarafına takarım. Sen ne hadle benim karşıma çıkar bana el kaldırırsın! Sen kendini ne sanıyorsun!"

"Seni mahvedeceğim."

"Hapishanede duvarları kazıma işlemin bittiğinde gel mahvet bundan o kadar basit kurtulamayacaksın."

Güvenlikler iki kolundan tutup onu sürüklemeye çalıştığında arkasından el sallayıp diğerlerine döndüm.

"Herkes işinin başına!"

Çalışanlar bir bir odalarına çekilirken hiçbir şey olmamış gibi davranmam onları hayrete düşürmüştü. Oysaki habersizlerdi ki karşılarında Almira Tanbayrak duruyordu. Kendimi kimseye kolay kolay ezdirecek değildim. Büyük bir sakinlikle Lale'nin odasına ilerlerken avukatıma konuyla ilgili detay verip işlem başlatmasına dair mesaj attım.

"İyi misiniz Almira Hanım?"

"Mükemmelim, dosyalar hazır mı?"

"Hazır."

"O zaman Alaz'ı da alıp odama gelin."

"Tamamdır efendim."

Odadan çıkıp kendime ait alana yöneldim. Neden olaysız bir gün geçiremiyordum? Neden her şey bu kadar hızlı ilerliyordu? Hep böyle olacaksa çekilmezdi ki.

"Bir şeyleri akışına bırakman gerekiyor."

"Bırakırsam her şey üst üste geliyor ama."

"Kendinden önemli mi?"

"Değil."

"O zaman bırak hayat kendisi aksın her şeyi kontrol edemezsin."

"Yapım böyle."

"Ama kendinde şikayetçisin bu durumdan."

"Sadece her şeyin bu kadar hızlı olmasından şikayetçiyim. 1 aylık olayları neden 1 haftada yaşıyorum ki."

"Her şey çok uzarsa sıkılırsın."

"Sus lütfen."

"Sussam bile her zaman buradayım istediğim zaman konuşurum."

"Tamam yeter bu kadar, Lale geldi."

Yarım saat sonra

"Mola verelim mi?"

"Hayır devam ediyoruz sonra."

"Gülten Hanım-"

"Oradan bakınca Gülten Hanıma mı benziyorum? Bitirmemiz gerekiyor eğer 1 saat içinde bitirirsek bu akşam yemeğe çıkıyoruz."

"O zaman bitiriyoruz. Alaz sen başla."

Alaz tekrar sunuma başladığında telefonuma ardı ardına mesajlar düşmeye başlamıştı. Ablamdan olduğunu düşünüp telefonumu kapattım.

Sunum sonunda bittiğinde kayıtları,dosyaları ve evrakları Gökhan Bey'e gönderip şirketten çıktık.

"Ahularıda mı çağırsaydık?"

"Bugün siz çalıştınız o yüzden sadece sizle. Başka bir zamanda onlarla."

"Peki nereye gidiyoruz?"

"Siz nereye gitmek isterseniz. Bugün bendensiniz."

Arabaya bindiğimizde Lale yan koltukta, Alaz ise arka koltuktaydı. İkiside 5 yaşındaki çocuklar gibi sevinmişlerdi.

"Çok mutlusunuz bakıyorum da."

"Patronumuzla yemeğe çıkıyoruz. Hemde ilk defa."

"Gülten Hanımla hiç çıkmadınız mı?"

"Hayır."

"Yani bu bir ilk."

"Bizim için ilk. Ahularla çıkıyordu yemeğe."

"Anladım."

Gültenle iyi anlaştıkları için beni sevmemişlerdi. Bu kinleri bu yüzden olmalıydı. Ve bende onları daha da kışkırtmak istermişim gibi sadece Lale ve Alaz'la yemeğe çıkıyordum. Ama hata onlardaydı. Gereksiz yere dik dik bakarlarsa onlardan hoşlanmayacağım belliydi.

"Boğaz'a yeni bir restaurant açılmış. Orayı deneyelim mi?"

Arabayı boğaz tarafına çevirdim. Bu benim boğaza ilk gidişim olacaktı. Restaurant'ın önüne geldiğimizde arabayı valeye verip içeri girdik. Yeni açılmasına karşın oldukça kalabalıktı ve boş masa yok gibi gözüküyordu. Garsonlarla konuşup bir masa bulduğumuzda mekanın en ucunda kalmıştık.

"Hiç yoktan iyidir."

"Bir dahakine rezervasyonla gelelim."

Olayları bilmediğim için sessizliğimi koruyordum. Genellikle evden çıkmazdım. Dışarıya dair pek bir bilgim yoktu. Yemekleri sipariş edip beklemeye başladığımızda izlendiğimi hissedip kafamı diğer masalara çevirdim. Yanılmıyordum. 2 çaprazımızdaki masada oturan adam beni izliyordu. Onu fark ettiğimi bildiği halde gözlerini benden çekmeyişi rahatsız etmişti. Niye bana bakıyordu ki?

"Senden etkilenmiş."

"Kes sesini."

"Ne?"

Bakışlarımı adamdan çektiğimde o da bana bakmayı kesmişti.

"Ne oldu Alaz?"

"İyi misiniz?"

"Evet, neden?"

"Bir anda kes sesini dediğinizi duydukta yanlış duyduk galiba."

"Hadi cevap ver cevap ver ne diyeceksin? Yazık."

"Sus artık."

Bu sefer minik şeytanıma içimden cevap verdiğimde kafamı sallayıp yanlış duyduklarını söyledim. Tekrar üzerimde hissettiğim gözlerle kıpırdanıp adama baktım. Tacizci falan mıydı?

"Yemek servisi başlamıştır."

Garson aramıza girip beni izlenmekten kurtardığında derin bir nefes alıp yemeğe odaklanmaya çalıştım. Yemek bitmiş hesap ödenmişti. Alaz ve Lale şimdi ne yapsak diye konuşuyorlardı. Onlara katılmak isterdim ama hem yorgundum hemde evde hazırlanması gereken pek çok şey vardı.

"Benden bu kadar, gideceğiniz yeri söyleyin bırakayım. Eve gidip bavul hazırlayacağım daha."

"Aslında düşününce benimde eve gitmem gerektiğine karar verdim. Bende valiz hazırlayacağım."

Masadan kalkıp çıkışa yöneldiğimizde gözlerim tekrar o adamı buldu. Tüm yemek boyunca beni izlemişti sapık falan mıydı bu? Siyah saçlı, mavi gözlüydü. Sakalları yeni yeni çıkmaya başlamıştı. Bir yerden tanıdık geliyordu ama çıkartamıyordum. O an aklıma gelen şeyle gözlerimi masasına çevirdim. Hesap alıyorlardı. Bu adam şirketteki tehlikeli aurayla aynı kişiydi. Beni takip etmişti.

"Bence sapık."

"Bencesi yok bunun düpedüz sapık."

"Ne yapacağız?"

"Beni daha fazla takip edip etmeyeceğini öğrenmeliyim."

Alaz ve Lale'yi evlerine bıraktığımda ana yola çıkmıştım. Takip ediliyordum. Arkamdaki araç onun aracıydı. Bizimle aynı zamanda restauranttan çıktığı için aracının plakasını almıştım. Başta peşimde değildi, ana yola çıktığımızda denk geldiğimizi düşünmek istemiştim ama evimin olduğu bölgede bu aracı daha öncede görmemiştim.

"Eve gitmek tehlikeli, polis merkezine gidelim."

İç sesimi dinleyip ev yolundan döndüğümde onun benimle dönmesi çıldırmam için geçerli bir sebepti. Araç karakola yaklaştığında arkamdaki araç yavaşlayıp başka yol sapmıştı. Ama bir kere plakasını almıştım, aptal. Koşar adım binanın içine girdiğimde etrafta 2 polis haricinde başka kimse yoktu. O polislerde zaten merakla bana bakıyordu.

"Takip ediliyorum."

"Anlamadım ne?"

"İş yerinden çıktığımdan beri sapığın teki beni takip ediyor. Ben karakola geldiğimde peşimden ayrıldı ama plakasını almıştım."

"Pekala bir şöyle oturun biz işlem başlatalım."

Saatler geçmişti ve hala bekliyordum. Güya işlem başlatacaklardı ama bir sonuç alamamıştım daha. Nihayet ilk konuştuğum polis memuru gelip plakayı sorduğunda söyleyip ayağa kalkmıştım. Gerekli olan bilgileri verip birkaç evrak imzaladığımda eve gitmenin tehlikeli olacağını varsayıyordum.

"Memur Bey, bu durumda eve gitmeli miyim?"

"Bu durumda kendi arabanızla eve gitmek tehlikeli olur. Arka bahçeden ekip arkadaşlarımızla birlikte çıkacaksınız. Onlar sizi evinize götürür."

Bu kadar mıydı yani? E hani ne olacaktı ya polis aracını da takip ederse? İçime sinmeyerek de olsa polislerle eve gittim.

"Telefonun açık mı?"

"Hayır, eve çıkınca açarım."

"Pekala, son bir şey daha."

"Söyle."

"34 ARM 89."

"Bizi takip eden şahıs."

"Evin önünde ne işi var?"

"Ne?!"

Korkuyla sağa sola baktığımda dairemin hizasında gördüğüm araçla olduğum yerde kaldım. Evimi zaten biliyordu. Şimdi ne yapacaktım? O araç orada olduğu sürece evime yaklaşamazdım. Aceleyle telefonumu açmaya çalıştım.

"Aptal telefon açılsan şaşarım zaten."

Neredeyse ağlayacaktım bu yaşadıklarım gerçek olamazdı. Telefonum açıldığında bildirim ekranında gördüğüm numarayla dikkatim dağıldı. Bilinmeyen numaradan 11 mesajım vardı. Arabanın farları bir anda açıldığında olduğum yerde kaldım.

Bir yeni bildiriminiz var...

Devam Edecek


Loading...
0%