@ern07_
|
"Ne oluyor burada?" Aray hızlı adımlarla yanıma gelip yere çöktüğünde bir parmağıyla göz yaşlarımı sildi. "İyi misin?" Kafamı iki yana sallayıp yüzümü kapattığımda hıçkırarak ağlamaya başladım. "Şşş sakin ol yok bir şey biz buradayız." Saçlarımı okşayıp beni yatıştırmaya çalıştığında Emre'nin sesini duydum. "Efendim içeride hiç kimse yok." "Hayır içerdeydi onu duydum oradaydı." "Ama kimse yok." "Oradaydı diyorum." "Bir dakika kim neredeydi ne oluyor?" ... Her şeyi baştan sona Aray'a anlattığımda tüm ekiple Aray'ın odasındaydık. Biraz olsun sakinleşmiştim ama bir yandan da utanç içinde kıvranıyordum. İçimdeki korku utançla bastırıldığı için şu anda sapık umurumda bile değildi. Tek derdim herkesin gözü önünde küçük bir çocuk gibi ağlamamdı. Ne zamandan beri bu kadar ağlak olmuştum ben? Ağlamaktan kızarıp şişmiş gözlerimle Aray'a baktım.Düşünceli bir şekilde elindeki kahvesini yudumluyordu. Bardağı bırakıp masada oturanlara göz gezdirdi. Ben hariç herkes masada oturmuş ne yapacaklarını düşünüyorlardı. En sonunda gözleri beni buldu. "Şimdi bu adam İtalya'ya kadar seni takip etti?" "Evet." "Ve odana girdi?" "Evet." Emre ve cin suratlı adama baktığında gözlerinde şüpheli bakışlar vardı. "Siz ikiniz tüm gece boyunca kapının önündeydiniz değil mi?" "Evet Aray Bey, yerimizden bile kıpırdamadık." "Hiçbirinizin katta olmadığı bir saat var mıydı?" "Vardı ama o zaman böyle bir konu yoktu ortada." "Odada ses cihazı olabilir mi?" "Nasıl yani?" "Odaya birinin girmesi imkansız, eğer ses cihazı varsa Almira'yı korkutmak için koymuş olabilirler." "Odada ses cihazı yok akşam yemeği sırasında Almira Hanım odasını kontrol etmemizi istedi o zaman bir şey çıkmamıştı." "Neden odanın kontrol edilmesini istedin?" "2 gündür yemeği getiren çalışan odamı garip garip inceliyordu. Şüphelendiğim için istedim." "Aramadan sonra ne yaptınız?" "Aramadan sonra Almira Hanım'ın telefonuna gelen fotoğrafı kim çektiğini bulmak için bazılarımız otelden çıkmıştı. Kapının önünde tek Emre vardı." "Fotoğraf atıldığında Emre'yi odama çağırmıştım o sırada başka bir kadın tabakları almak için odaya girmişti." Kaşlarını çattı, eliyle yüzünü sıvazlayıp gözlerini bardağına indirdi. Nihayet konuştuğunda gözleri direk beni buldu. "Odayı arayın." Herkes odayı aramak için çıktığında Aray sandalyesinden kalkıp yanıma geldi. "Bak sana bir şey yapmasına izin vermeyeceğiz. Korkma." "Nasıl korkmayayım biri tarafından takip ediliyorum ve güvende değilim." "Ama biz seni koruyacağız. Onu yakalayacağız ve lütfen endişelenme seni koruyacağıma söz veriyorum." "Teşekkür ederim." "Şimdi iyisin değil mi?" "Evet, ya sen?" "İyi olduğunu duyduğuma göre iyi olabilirim." "Kötü müydün?" "Sayılır ama sen boş ver beni." "Peki." "Yarın sizin gününüz değil mi?" "Evet ama kafam çok karışık." "İstersen günleri değiştirelim." "Hayır o kadar hazırlandık, hem bir şey olmaz hallederim." "Peki, ama gene de dinlenmen gerekiyor." "Çocuklar aramasını bitirsin odama geçeceğim." "Gerek yok, odamda kalabilirsin." "Yok sağ ol, rahatsızlık vermek istemem." "İstemedin ama verdin." "Ne?" Utanç içinde kızardığım da yerimde kıpırdanıp ona baktım. Muzip bir şekilde sırıtmış anlamamı bekler gibi bakıyordu. Arabada söylediğim cümle aklıma geldiğinde gülümsedim. "Déjà vu." "Şaka bir yana hayır,rahatsızlık vermedin bu koca odayı bir insan daha kullanırsa boşa gitmemiş olacak." "Hayır, odamda kalırım ben sıkıntı yok." "Tekrar girmeyeceği ne malum?" Kalbim sıkıştığında derin bir nefes aldım. Galiba burada kalsam daha iyi olacaktı ama buraya da girme ihtimali vardı. "Buraya girmeyeceği ne malum?" "Odada biri varken girmeyeceğini düşünüyorum ama ben odada olmadığım sürece burada olmasan senin için iyi olur. Yanında birileri olmadan dolaşmanı tavsiye etmem." "Dolaşmam zaten." "Yanında her şeye karşı silah olsun." "Şu anda bile var." "Güzel, ama o silahla birilerini vurmaya çalışma. Karşına çıkarsa bacaklarına ateş et öldürme onu biz hallederiz." "Benim intikamım." "Birini öldürmek kolay değildir. Omuzlarına çok ağır bir yük biner. Kaldıramazsın." "Belki ben o yükü çoktan omuzlarıma almışımdır." "Sanmıyorum, alsaydın böyle olmazdın." "Nasıl olurdum?" "Kendin olurdun." "Nereden biliyorsun?" "Çünkü ben o yükü omuzlarımda taşıyorum. Oradan biliyorum." Derin bir sessizlik vücutlarımıza dolandığında başka yöne baktım. Gözleriyle beni izliyordu. Bir süre sonra yanımdan ayrılıp diğer odaya geçtiğinde derin bir nefes aldım. Kalbim küt küt atmaya başlamıştı. "Bakıyorum da birilerinin maskesi pıt diye yere düşmüş. Kalbi de küt diye atmış." "Saklandığın yerden gelebildin demek." "Evet bazen vücuduma geri dönebiliyorum o zamanları da değerlendiriyorum." "Sen benim içime kaçan ruh falan mısın?" "Hayır ben bizzat senim." "İnanamadım." "İnansan şaşarım, gidiyorum ben." "Gene nereye?" "Sana ne?" "Bana benzedin." "Bu vücudu kullanan bir insan istemesede sana benziyor. Egoist." "O kadar mı gıcık bir insanım?" Cevap alamadığımda oflayarak kafamı geriye yatırdım. Derin düşünceler beni bekliyordu. Düşünülmesi ve karar verilmesi gereken şeyler... ... "Uyku Hanım günaydın." Birisi omzumu çürütecek sertlikle dürtmeye başladığında. Kaşlarım çatılmıştı. Uykumu tam açabilmiş değildim. Mırıldanıp başımdan gitmesini söylediğimde bir kıkırdama sesi duydum. "Almira Hanım toplantı saati yaklaşıyor." "Hmm?" "Toplantı, sunum-" Yerimden fırlayıp gözlerimi araladığımda başımın dönmesiyle geri yerime oturdum. "Günaydın!" "Günaydın, saat kaç?" "11.40" "20 dakika kala uyandırmayı yeni mi akıl ettiniz." "Kusura bakmayın efendim, Aray Bey uyumanız gerektiğini söyledi." Gözlerimi Aray'a çevirdim. Üzerinde siyah bir gömlek ver gri bir pantolon vardı. Gömlek üzerine tam oturduğu için ve kollarını birbirine doladığı için kumaş gerilmiş kaslarını gözler önüne sermişti. Saçları geriye doğru yatırılmış ve yüzünü açığa çıkarmıştı. Buradan bakılınca çok yakışıklı gözüküyordu. Aslında her hali yakışıklıydı. "OHA ilk defa birine yakışıklı gözüyle baktın!" "Sus." "Bunu kutlamaya gidiyorum." Aray gülümseyip yaslandığı yerden doğrulduğunda aceleyle yerimden kalkıp odama gittim. Arkamdan güldüğüne yemin edebilirdim, hatta geri dönüp kanıtlayadabilirdim ama şu an vaktim yoktu. Üzerime kırmızı bir elbise giymiştim. Saçlarımı dağınık topuz olarak toplamıştım. Boynumda gümüş bir kolye seti vardı. Hafif bir makyajla yüzümü renklendirdiğimde Lale kapıyı çalıp içeriye girdi. "Efendim toplantı başlamak üzere." "Hazırım, Alaz geldi mi?" "Evet o toplantı odasında bizi bekliyor." "Gidelim o zaman." Toplantı odasına girdiğimde gözler üzerime çevrildi herkese kısa bir bakış attığımda gözlerim Aray'ı buldu. Beni izliyordu ama yüzünde hoş bir ifade yoktu. Ne olmuştu? ... Toplantı bitmiş herkes dağılıyordu. Alaz ve Lale sunumları toplamıştı ben ise kalanlara proje hakkında detay veriyordum. Aray'a çok benzeyen bir adam yaklaştığında ona doğru döndüm. Elini uzatmıştı. "Uray Karan, yazılım mühendisiyim." "Memnun oldum Uray Bey, projede birlikte çalışacağız değil mi?" "Evet, aslında bu konu hakkında konuşmak istiyordum. Müsaitseniz detaylar hakkında konuşalım mı? " "Tabii, hemen geliyorum." "Tamamdır." Uray odadan çıkıp gözden kaybolduğunda Aray'ın bakışlarının üzerimde dolandığını hissettim. Soluk grileri sabit durmuyor vücudumda dolanıyordu, sonunda gözleri gözlerimle buluştu ve bana hafifçe tebessüm etti. Sahte bir gülüş olduğu belliydi ama üzerine gitmek istememiştim. "Emre yanından ayrılmasın." Kafamı salladım ve üzerimdeki garip duyguyla onu olduğu yerde bırakarak otelin kafe bölümüne gittim. Sabah gayet normaldi ama şimdi garip davranıyordu. Sebebini merak ettiğim için iç sesimi çağırdım. "Ne var?" "Sence bir şey mi olmuş?" "Vayy, merak ettin demek. Garip." "Hm, garip." "Bir şey olduysa bilmiyorum sonuçta ben iç sesinim git sor." "Saçmalama asla." "Kendin bilirsin, Uray denen adamla fazla yakın durma." "Niye?" "Bilmiyorum hoşuma gitmedi." "Sadece iş konuşacağız." "Sen sadece bunu yapacağız dediğinde hiç hoş şeyler olmuyor." "Cidden." "Odadan bir şey çıktı mı?" "Sormadım." Bugün iç sesimin üzerinde bir gerginlik vardı ve böyle olduğu günlerde hiç iyi şeyler olmuyordu. "Emre." "Buyurun Almira Hanım." "Odadan bir şey çıktı mı?" Başta sessizliğini korusa da sonunda konuşmaya karar verip cevap verdi. "Ses cihazı çıktı, sizi korkutmak için yapmış olmalı çünkü sizin duyduğunuz sesler orada kayıtlıydı." "Uzaktan kontrollü ses cihazı mı?" "Evet, bağlandığı cihazı arıyoruz. Ek olarak fotoğrafın çekildiği yer karşı oteldeki bir oda. Kayıtlarda boş gözüküyor ama..." "Bana onu bulun sadece yarım gününüz var." "Bulacağız efendim." Kafeye girip gözlerim içeriyi taradığında Uray'la göz göze geldim. Adımlarım ona yönelirken durum değerlindirmesi yapıyordum. Aray'a benziyordu ama gözleri onun aksine maviydi. Konumu itibariyle güçlü bir kişiydi ve yazılım camiasında benimle aynı konumdaydı. Yanına yaklaşıp oturduğumda tebessüm etti ve doğrudan konuya girdi. ... Genç adam yerinde kıpırdanıp mekanın bir diğer ucundaki masaya baktı. Kadının üzerindeki kırmızı elbise kendisi gibi dikkat çekiciydi. Dün gece yaşattığı minik kabustan sonra buna devam edip etmemesi hakkında kararsızdı. Abisi peşini bırakmasını söylüyordu ama o merakına yeni düşüyordu. Onu bu hale getiren neydi? Öğrenmenin tek yolu onu korkutmaktı. Pekala bu yaptığı hiç hoş olmayabilirdi ama daha mantıklı bir seçenekte yoktu. Bu oyunda suçlu olan o değildi kadındı. Yani kendisine kızmayı bir yerden sonra bırakıyordu. Genç kadın büyük bir güvensizlikle etrafa baktı. Fazla tedirgin hissediyordu ve şu anda ona izleniyormuş gibi geliyordu. Karşısındaki adam bu durumu fark ettiğinde sordu. Kadın sadece biraz rahatsız olduğunu o yüzden böyle olduğunu açıklayıp konuyu kapattı. Daha fazla insanın öğrenmesini istemiyordu. Projenin tüm detayları bittiğinde kadın aceleyle masadan kalkıp vedalaştı. Mavi gözlü adam başta şaşırmıştı ama üzerine düşmek istememişti. Kadın büyük bir aceleyle kendi odasına doğru gitti, o sapık cidden kafedeydi. Bunu hissetmişti ve kafeden ayrıldığından beri kendini güvende hissediyordu. Aklına gelen bir şeyle ablasını arayıp oda kapısının önüne geldi. Bu iş buradan değil Türkiyeden çözülecekti. Saatler geçmişti. Artık odasında oturmaktan sıkılmıştı. Dışarıya çıkmakta istiyordu ama korkuyordu. Sapığının istediği şey yavaş yavaş yüreğine işliyordu. Kollarını önünde bağlayıp gözlerini yumdu. İş hayatında başarılı bir kadındı. Belkide düşmanlarından birisi onu ortadan kaldırmak için bu yöntemi deniyordu. Aslında Han olabilirdi, ama hayır o şu an yargılanıyordu ve daha fazla dikkat çekmemek için böyle bir şey yapmazdı. Ahu ve yanındakiler olabilir miydi? Ama onlarda bir kadındı ve bu kadar nefret edilecek bir şey yapmamıştı. Derin bir nefes aldı. Fark ettiği tek şey adamın kendisini kişisel olarak etkilediğiydi. Korktuğu için sürekli olarak maskesini düşürüyordu ve adamda bunu bilerek daha fazla oynuyordu. Ama kadının sabrıda taşıyordu. Madem bir oyun oynanacaktı kurucu kendisi olmalıydı. Madem bir oyun oynanacaktı korkutan o olmalıydı. Madem bir oyun oynanacaktı oyunun katili o olacaktı. Hışımla yerinden kalkıp dikkat çeken şık bir elbise giydi. Saçını açık bırakıp koyu bir ruju dudaklarına yaydığında kendinden emin bir şekilde aynaya baktı. Güzeldi ve bunu kullanacaktı. Odasından çıkıp yan odaya yöneldi. Kapıyı tıklatıp beklemeye başladığında içeriden çıkacak şeyi beklemiyordu. Üzerinde sadece bir havlu olan bir adam karşısına çıktığında gözlerini kaçırdı. "Benimle bir akşam yemeği?" "Olur derim." ... "Bu yemeğin olayı nedir?" "Bu adam beni her yere kadar takip ediyor değil mi?" "Evet?" "O zaman restauranta kadar takip edecektir. Ama içeriye normal müşterilerin girmesine izin vereceksiniz." "Geleceğini nereden biliyorsun?" Gerilmişti. "Bilmiyorum tahmin ediyorum." "Korkmuyorsun yani?" "Korkmuyorum, beni korkutamaz." "Bu güzel bir şey ama tehlikeli içeride benim adamlarım olmayacak. Ayrıca Emre nerede?" "Gideceğimiz mekanın yanında bir cafe var orada bekliyor ekiple." "Odanın başında biri var değil mi?" "Var ama bir şey soracağım." "Buyurun." "O ses cihazını odama kim bıraktı?" "Tabakları almaya gelen kadın olarak düşünüyoruz ama kadın otelde bile çalışmıyor. Kayıtlı değil ve senin odana girdiği saatte kameralar onu göstermiyor." "Kadını bulabilir miyiz?" "Yüzünü gördün mü?" Sıkıntıyla nefes alıp kafamı iki yana salladım. Aracı Aray sürüyordu bir eli direksiyondayken bir eli bacağının üzerindeydi. Bakışları kısıktı ve parmağıyla bacağında ritim tutuyordu. Benden daha çok gerilmişti ve sürekli olarak gözleri aynaya kayıyor arkamızı kontrol ediyordu. Üzerinde bej rengi spor gömlek vardı. Boynundan göğsüne doğru kayan gümüş zinciri gördüğümde merakla kafamı yana yatırdım. "Ne oldu?" "Boynundaki kolyeyi merak ettim." Eliyle kolyenin ucunu dışarı çıkartıp görünür kıldı. Bir alyanstı. "Eşinin mi?" "Evli değilim." "O zaman kimin?" "Gelecekteki eşim için tasarladım." "Ne özelliği var?" "Eşim hariç kimse öğrenemez." Muzip bir şekilde sırıtıp bana baktığında yamukça tebessüm ettim. Gülüşümün yüzüme o kadar yabancı olduğu fazla belli oluyordu galiba. "Garip bir şeyi merak ettin, bir gelişme. İddiayı ben kazanacağım belli." Ses çıkarmayıp cama döndüğümde derin bir nefes aldı. Bir soru soracak gibiydi. Gelsin diye bekliyordum. "Neden sadece korktuğunda gerçek yüzünü görüyorum?" Yavaşça kafamı ona çevirip yana yatırdım. "Ne?" "Korktuğunda kendin gibi konuşuyorsun." "Benim gerçek kişiliğimi gördün mü?" "Davranışların değiştiğinde anlayabiliyorum kişiliğini." "Demek çözdün beni ha?" "Daha sayılmaz uzun bir yolumuz var." "Hayır 2 haftan var." "2 haftadan uzun sürecek." "Sürmez çünkü gerçek yüzümü bulamadığında pes edeceksin." "Bizde pes etmek yok hanımefendi, erteleriz ama pes etmeyiz." Kaşlarımı kaldırıp alayla ona baktığımda gözlerini benden kaçırdı. Onunla tanışalı daha 2 gün olmuştu ama onun yanındayken kendimi garip hissediyordum. "Aşık mısın?" "Kesinlikle hayır olamaz öyle bir şey." "Okuduğumuz tüm kitaplarda böyle oluyordu." "Çok biliyorsun sus sen." Aray kafasını aniden bana çevirip şaşkın şaşkın bakınca kendimi yerin dibine sokmak istiyordum. Yanlışlıkla sesli konuşmuştum. "Bir şey mi dedin?" Ne yapacağımı ne diyeceğimi bilemiyordum. "Yoo sen yanlış duymuşsundur." "Öyle olsun." Garip bakışları emin olamayan bir şekilde önüne döndüğünde derin bir nefes aldım. Bu aralar nefes egzersizi yapmama gerek yoktu derin bir şekilde sürekli olarak nefes alıyordum yaşadıklarımdan dolayı. Sonunda mekanın önünde geldiğimizde tedirgin bir şekilde arabadan indim. Gözlerim etrafta dolanırken onu arıyordum. Geldiğim her yere benimle gelmeyi seviyorsa buraya da gelecekti. Ya da ben öyle düşünüyorum. Devam Edecek... |
0% |