@ern07_
|
Günay bana maçta giyeceği hakkında son dakika raporu verirken bir yandan saçımı bağlıyor bir yandan da sınava girmeden önce aklımdaki bilgileri tartıyordum. Kafamdaki gürültü ve Günay'ın sesi iyice birbirine karışmaya başladığında oflayarak ellerimi saçımdan çektim ve Gün'e baktım. "Kızım alt tarafı bir maç için kıyafetten bahsediyorsun fazla abartmadın mı?" "Saçmalama Selin, alt tarafı bir maç dediğin hem final maçı hem de Mert'in oynayacağı maç." "Yine de çok kasıyorsun." "Kastığım falan yok." "Sen öyle san, bir topuklu giymediğin kaldı maç için." "Ya ama öyle deme." "Ne diyeyim?" "Hmm, bilemedim şimdi ne desen." "Düşünmeye devam et ama asla verdiğim cevaptan başka düzgün cevap bulamayacaksın." "Bulurum ben sen dert etme bebeğim." Yanağımdan aldığı makasla güldü ve kapıya yöneldi. Üzerinde ki bu neşe ve mutluluk kötü bir şeyi üzerine çekecek diye endişe duyuyordum. Üstelik bir diğer konu da Mert'ti. Okuldaki tüm kızlar onun peşindeydi ve Günay bunu hiç çekemiyordu. Durum böyle olunca diğer kızlar da onu çekemiyordu ve sürekli birbirleriyle çatışıyorlardı. Saçımla uğraşmaktan vazgeçip basit bir at kuyruğu yaptım ve Gün'ün peşine takıldım. Arkadaşım sıçrayarak, şarkı söyleyerek koridoru geçiyordu. Gözlerimi onun basabileceği yerleri tarayarak bir uğraşa devrettiğim de düşünmeye başladım. Fizik yazılısından sonra sınavlar bitiyordu ve kalan son bir hafta dersler boştu. Cumartesi yani 2 gün sonra ise Okullar arası futbol maçının finali vardı. Bizim takımımız şu anda liderliği taşıyor olsa da maçı kaybetmeleri liderliklerini alt edecekti. Kısacası maçı kazanmaktan başka şansları yoktu. Üstelik il genelinde sürekli olarak başarılarından bahsettirmiş, kazanacaklarına dair herkese güven vermişlerdi. Kazanamasalar kaybetmenin acısının yanında alay kaynağı olacaklardı. "Selin!" "Selin!" İsmimin dillendirilmesiyle arkama döndüm ve Ardayı gördüm. Bir yandan dağılan sürekli içinden bir şeyler dökülen çantasının ağzını kapatmaya çalışıyor bir yandan da beni gözden çıkarmamaya çalışıyordu. "Efendim?" "Maça gelecek misin?" "Evet, peki ya sen?" Sırıtarak sorduğum soruya cevap alarak tuhaf tuhaf bakınca gülümsemem söndü. Alay ettiğimi biliyordu değil mi? "Tabii kide geleceğim kızım saçmala ben yıldız oyuncuyum." "Yesinler yıldız oyunculuğunu gelmesen olmaz yani, illa ki kaybettireceksin karşı takıma." "Ben olmazsam takım olmaz, hem sen de mi iyi olduğumu düşünüyorsun?" "Tabii, futboldan pek anlamam ama bence iyi oynuyorsun." "Teşekkür ederim, sen öyle dedin diye daha iyi oynayacağım. Bak gör asıl yıldızlarımı o zaman." "Görürüz görürüz merak etme." Sessizleşti ve gözlerime dalıp gitti. Tamam biraz garipti ama ben onun bu hallerine zaten alışıktım. "Daldın gittin bakıyorum. Sınava çalıştın mı?" "Hayır." "Neden?" "Antrenmandan vakit kalmadı ki." "Arda!" "Ya ne koç salmıyor benim suçum yok." "Off, bu sefer fizikçi seni öldürecek." "Yok be o kadar da değil." "Sen öyle san geçen yazılıda 70 aldın diye sözlülerine 10 basan fizikçiden bahsediyoruz." "Harbi ya adam bana taktı. Diğer hocalar yazılıdan düşük alınca sözlüye 100 basıyor Selim Hoca 10." "E sen de çok basit bir yazılıdan 70 aldın adam haklı." "Ne! Basit mi? Çok zordu bir kere 70 aldığıma dua etsin." "Okulda sen hariç herkes yazılıdan 100 aldı Arda." "Onlar çok çalışmış o zaman." "Off yürü hadi derste sana sinirlenip bize patlıyor sonra." "Tamam ya bu kadar kasma." Alnıma bastırdığı parmağıyla beni ittirirken yere düşürdüğü şeylerle sırıttım. Bütün kopya kağıtlarını koridorun ortasına düşürmüştü ve nöbetçi hoca dik dik bir yere bir de Arda'ya bakıyordu. "Arda." "Efendim?" "Önce Ezgi Hocaya sonra da ayağının dibine bak." Dediğimi yaptığında fark ettiği şeylerle renkten renge girmeye başlamıştı. Gözleri bir endişenin bir donukluğun esiriydi. Ne yapacağını şaşırmıştı. Olaya el atma vakti geldiği düşününce onu o halde bırakıp Ezgi Hocaya yöneldim. "Hocam?" "Buyur canım." "Yazılıları okudunuz mu?" "Okudum ama sisteme daha işlemedim yarın akşam görürsünüz notlarınızı." "Tamam hocam,peki son soru hakkında karar verdiniz mi?" "Herkese o sorudan tam puan verdim." "Tamam hocam teşekkürler." "Rica ederim şekerim, sınavınız da başarılar" Gülümseyip arkama döndüğümde kopya kağıtları ve Arda'yı göremediğim için rahatladım. Eğer onun için yarattığım zamanı kullanamasaydı pekte iyi şeyler olmayacaktı. Sınıfa doğru yürümeye başladığımda yerde bulduğum ve Arda'ya ait olan eşyaları teker teker toplamaya başladım. Yeni bir çanta alması gerekiyordu. "Ne yapıyorsun!!" Günay'ın üzerime atlamasıyla sendelerken düşmemesi için için gülmeye başladım. "Yavaşş." "Kızım sende ne dengesizsin neredeyse yere yapışacaktın." "Belki de beni tutu diye yaptım." "Yaa yerim seni gel öpeceğim" "Dur dur." Onu uzaklaştırmaya çalıştığım da kapıdan kafasını uzatan Arda'ya eşyalarını uzattım ve tekrar odak noktama döndüm. Neyse ki şimdi durmuş beni öpmeyi kesmişti. "Bence senden hoşlanıyor." "Kim?" "Sence?" "Bilmiyorum kurcalamak istemiyorum." "Bir gün ağzından farklı bir cümle duysam inek keseceğim ya." "Bir gün sürekli olarak Arda senden hoşlanıyor demesen ben boğa keseceğim." "Bir demeyeyim de gör." "Tutamazsın kendini." "Çok da güzel tutarım. Her neyse Arda konusunu ne yapacaksın?" "Hiçbir şey akışına bırakacağım." "Bence sende ondan hoşlanıyorsun." "Tabii tabii." Kendimi sınıfa atıp sırama yöneldiğimde Gün hala konuşuyordu. Gözlerimi Arda'ya çevirdim. Sakin bir şekilde fizik defterini okuyordu. Ona baktığımı fark etmiş olacak ki kafasını kaldırdı. Tebessüm ettim ve o an gözlerine yıldız perilerinin geldiğine şahit oldum. -DEVAM EDECEK- |
0% |