@ern07_
|
10/D Mikroskobik Canlıları Meriç: Var ya fizikteki soruları Albert bile çözemezdi, daha zorunu arasak biz bulamayız cfdgvhbjn Gülfem: O kadar zor mu yaa Meriç: He valla fizikçi bu sınav acımamış önceki sınavın intikamını alıyor Gülfem:Off Meriç: Dert etme kız ben sana özelden soruları atarım Yusuf: Bana da at Meriç Meriç: Bak bak paşaya bak başka bir emriniz var mıydı sultanım Yusuf:Var, ingilizce sınavının sorularını da at Meriç: Oldu istersen matematikçinin evine sızıp senin kağıdını da düzelteyim Yusuf: Olur düzelt Meriç:Hadi ordan be yılışık başka kapıya Yusuf:Alındım gücendim Tuana: Yusuf ben sana atayım mı? Yusuf: Olurr, teşekkür ederim Ege: Bak bak orası burası ayrı oynamaya başladı Ege: Bana da atar mısın Tuana? Siz: Siz bugün okuldaydınız niye soruları istiyorsunuz ki? Ege: Değildik Yusuf: Yoo kim demiş biz okulda değildik Siz: Şu an inandım Arda: Napıyonuz Arda: Canım sıkıldı Arda: Çekirdek kola? Arda: Halı sahanın arkasındaki parkta Arda: Niye kimse yazmıyo Arda: Olm yazsanıza ben niye tek başıma deli gibi yazıyom Arda: Gene ne yaptım Ege: FİZİKÇİNİN SINAVINDA KOPYA ÇEKERKEN YAKALANDIĞIN İÇİN FİZİKÇİ TÜM ERKEKLERDEN 5 PUAN KIRDI YA ARDA diye düşünüyorum Arda: Olm benim suçum mu sen şişeni yere düşürmeseydin hoca kağıtları görmeyecekti Ege: Kes Siz: Ben çekirdek kolaya varım Arda: Bak gelen nasıl geliyor Arda: Yerim fıstığım benim gel sen hatta diğerleri gelmesin Ege: İğrenç Arda: Sus . . . İkisi de birbiriyle sataşmaya başladığında gülerek telefonu kapattım ve yatağa uzandım. Arda garip hissettiriyordu. Ne olduğunu anlamıyordum ama ona karşı hisler besliyordum. Belki de bu hisler arkadaşça hislerdi ben emin olamıyordum. Derin bir nefes aldım. Ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Canım sıkılıyordu. Telefona gelen bildirimle doğruldum ve telefonu aldım. ARDA A: Selam naber? S: İyi senden naber? A: İyilik, napıyorsun? S: Uzandım sıkılma seansı yapıyorum, sen? A: Aynı A: Çekirdek kola yapıyor muyuz? A: Ben grupta öyle dedim ama çok yorulmuşum şimdi fark ettim S: Biliyorum antrenmandan yeni çıktın sonra yaparız A: He iyi A: Sıkılmaktan başka ne yapabiliriz? S: Film izleyelim mi? A: Olur S: Tamam sen odayı aç ben bir şeyler alıp geliyorum A: Ok A: Pardon, tamam S: Aferin A: d: S: *) Yataktan fırlayıp koşarak mutfağa indiğimde abim ne oldu dercesine bana bakıyordu. "Arkadaşımla film izleyeceğiz, dolapta bir şeyler var mı?" "Yok" "Ya ne demek yok ya?" "Ben yedim" "Abii" Abim gülerek mutfaktan çıktığında dolapları karıştırmaya başlamıştım. İki çikolata bir de jelibon hariç başka bir şey yoktu. "Anneee" "Efendim" "Evde abur cubur başka bir şey yok mu?" "Ada tezgahın altında poşetler var ama daha yerleşmedi alabilir misin?" "Alırım" Ada tezgahının altındaki dolabı açıp poşeti ortaya döktüğümde ablamın ne tepki vereceğini az çok tahmin ediyordum. Poşetlerden bulduklarımı kucağıma toplayıp hızlı hızlı merdivenleri çıkmaya başladığımda bendeki bu heyecanı anlamış değildim. Olabilir miydi? Onu seviyor olabilir miydim? Bunu sonra düşünecekler listesine atıp ana odaklandım. "Ne yapacaksın tüm bunları?" "Yiyeceğim" "Fazla değil mi?" "Yemediğimi geri indiririm" "İndirmeyeceğini biliyorum odanda saklıyorsun kalanları" "Sen benim odamı mı kurcalıyorsun?" "Evet" "En azından dürüstsün" Ablam kafama minik bir darbe vurup aşağıya indiğinde nihayet odamdaydım. Her şeyi yatağın üstüne atıp bilgisayarımı kucağıma aldım ve Arda'nın attığı linkle sinema izleyeceğimiz uygulamaya girdim. Ekran başında dalıp gitmiş gibi görünüyordu. "Arda?" "Hm?" "Ne izleyeceğimizi buldun mu?" "Bulamadım daha" Dudaklarını büzüp film arayışına tekrar döndüğünde etrafımı düzenleyip onu beklemeye başladım. "Buldum" "Hangi film?" "Spektral diye bir film. Böyle şeyleri seversin sen" "Konusu ne?" "Sürprizz" "Ya sevmeyeceğim bir şeyse?" "İmkansız" "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" "Huylarını, hobilerini her şeyini biliyorum" "Hepsini aklında mı tutuyorsun?" "Sana dair her şeyi evet" Açık sözlülüğü bana bir şeyi haykırırken o sesi duymamazlıktan geldim. Ben bile birisi ban "Hobilerin neler?"dese bir cevap veremezdim ama o cevap verebiliyor hemde ezbere biliyordu. Onun bana göre seçtiği filmi aşırı beğenmiştim. Haklıydı böyle şeyleri seviyordum. "Beğendin mi?" "Evet, çok güzeldi teşekkür ederim" "Etmene gerek yoktu ama rica ederim" Gülümsediğinde içimde yeşeren yeşilliğe bakmaya başladım. Bana hep kibar ve nazik davranırdı. Porselen bir bebektim onun gözünde. Sakınırdı beni. Her şeyden. Birde onun gözüyle bana baktım. Onunla olmayı seviyordum. Yanındayken diğerlerine göre daha çok gülümsüyordum. En yakın erkek arkadaşımın yanında bile bu kadar cıvıl cıvıl olmayan ben onun yanında bir garipleşiyordum. Ona kapılıyor olabilir miydim? "Gözlerin çok güzel" "Hm?" "Gözlerin diyorum bir ışık taneciğinden daha güzel parlıyor, bir elmastan daha değerli, bir kuyumcudan daha iyi değer biçiyor. Gözlerin çok güzel, sen çok güzelsin" -DEVAM EDECEK- |
0% |