@ern07_
|
Saatlerdir dışarıyı izliyordum. Bulanık hava kasvetiyle beni iyiden iyiye içine çekiyor, modum düşüyordu. Ne kadardır buradaydım? Kafamı sıradan kaldırıp saate baktım. Okul bitmek üzereydi. Toparlanmam gerekiyordu. Doğruldum ve dolabıma yöneldim. Hafta sonuna olan ödevleri alıp çantama yerleştirdiğim de kapı açılmış içeriye biri girmişti. Kafamı çevirdim. Arda dedikleri çocuk bu olmalıydı. Siyah saçları terden alnına yapışmış parlıyordu. Okul takımının forması üzerindeydi. Beni görünce gülümseyip olduğu yerde durdu. Nefes nefeseydi. "Merhaba." "Merhaba." "Sen neden salona gelmedin?" "İstemedim." "Çekindin mi? Duyduğuma göre okula yeni başladın." "Yok çekinmedim de istemedim işte." "Anladım, bu arada ben Arda." "Selin, memnun oldum." "Bende." Gülümseyip önüme döndüğümde yanıma yaklaştığını hissettim. Eli sıramın üzerindeki kitabı buldu ve incelemeye başladı. "Güzel bir kitap mı?" "Bilmiyorum daha okumadım." "Okursan söylersin o zaman olur mu?" "Olur tabii" Çalan zille çantamı sırtıma aldım ve gözlerine baktım. Kapkaranlık gözleri vardı ama parlıyor gibiydi. "Beni bekleyebilir misin?" "Tabii" Hızlıca çantasını toplayıp hazır olduğunu belirttiğinde sınıftan çıktık. "Neden bu kadar sessizsin?" "Sadece yeni sınıf olduğu için alışma sürecindeyim." "Yeni insanlar,yeni öğretmenler, yeni dersler diyorsun yani." "Evet ama bir başka açıdan bakarsan biraz da sınıftakilerden çekiniyorum." "Biraz fazla umursamazlar ve egoistler ama birbirimize alışacağız diye düşünüyorum." "Tam bir hayvanlar." "Bazıları diyelim ona." Gülüp ona baktığımda gülümseyerek beni izlediğini fark ettim. Tatlı bir bakışı vardı. "Kitap okumayı seviyor musun?" "Evet ama antrenmanlardan çok vakit kalmıyor." "Anladım, peki hangi türler?" "Biyografi türlerini daha çok seviyorum." "Dur tahmin edeyim futbolcuların yaşantılarını konu edinen kitaplar." "Doğru tahmin." "Başka kitaplara yönelebilirsin, mesela romantikler?" "Kesinlikle hayır,aşkı kendim öğrenmek istiyorum." "Aşkın ne olduğunu bilmiyorsun o kitaplardan öğrenirsin işte." "Aşk öğrenilmez yaşanılır,hissedilir." "Romantizm kitaplarındaki karakter gibi konuştun." "A a a hayır minik romantik tanrıçası bana romantizm kitaplarını yedirmeye çalışma." "Romantik tanrıça mı?" "Aynen öyle." "Garip." "Aynen öyle." "Sana bu kelimeyi yasaklayabilirim yapma şunu." "Bakarız." "Ya Arda!" Gülerek beni hafifçe ittirdiğinde somurtup önüme döndüm. Gıcıktı ama hayvan değildi. İyi açıdan. "Telefon numarası?" "Ver ben kaydedeyim." Telefonunu bana uzattığında numaramı kaydedip ona geri verdim. "Görüşürüz minik tanrıça." "Görüşürüz futbol adam." İkimizde zıt noktalara hareket edip araçlarımıza bindik ve huzur alanlarımıza doğru yol aldık. Aslında o an fark etmemiştim ama kalbimdeki çiçek bahçeleri o zamandan beri onu bekliyordu. Onu seviyordum. O benim şansımdı. En güzel şansımdı... ... ARDA A: Günaydınn S: Günaydınn A:Napıyorsunn S:Kahvaltı saatini bekliyorum senn? A: Antrenman yaptım dinleniyorum S: Maça hazır mısın? A: Her zaman *) A: Peki ya sen? S: Hazırımm A :Motivasyon vermeyi unutmaa S: Merak etme senin adını tezahürat edeceğim :) A: Güzell S: Ne güzel? A: Benim adımla tezahürat yapman S: :) S: Bana vereceğin şeyi gene vermeyi unutma A: Unutmam merak etme :) A: Hadi ben kaçtım koç çağırıyor S: Görüşürüzz Arda'dan "Çoraplarımı bulamıyorum!" Kaşlarımı çattım ve dolabımdan çıkardığım ters çıkarılmış çorabı Utku'ya gösterdim. "Teşekkürler." "Rica ederim, ama bunun benim dolabım da ne işi var?" "Ben dolaplarımızı ortak kullanıyorum." "Ama ben kullanmıyorum." "Çokta umurumda." "Pislik, Efe nerede?" "Saha da." Kafamı sallayıp çıkışa doğru yöneldiğim de aklımda binlerce soru dönüyordu. Selin'in duygularından yavaş yavaş emin olmaya başlamıştım ve bugün üzerimde bir cesaret vardı. Ona açılmayı planlıyordum. Sahanın içine geldiğimde ayağımın önüne gelen topa sert bir cevap verim Efe'ye gönderdim. Dakikalar geçmiş ve biz sadece paslaşıyorduk. Konuşsam iyi olacaktı. "Selin'e açılmayı düşünüyorum." "Vaayy demek birileri inadını kırdı ha?" "Artık onunda bana duyguları olduğunu düşünüyorum." "Ya yoksa?" "Yoksa yok yapacak bir şey yok." "Garip peşini bırakmazsın diye düşünüyordum." "Bu ancak ona rahatsızlık verirdi." "Haklısın zaten rahatsızlık versen seni cehenneme direk şutlardım." "Sağ ol." "Rica ederim, nasıl açılacaksın?" "Maçı kazanırsak açılacağım peki bir plan yapmadım." "Aferin sana bir de şart koymuşsun oğlum maçı kaybetsek söylemeyecek misin duygularını çok saçma." "Sana göre." "Anlaşıldı bu maçta tam güç oynamazsak Arda Bey bir süre daha bizim başımızı ağrıtacak." "Başınızı ağrıtmıyorum." "Bunu dinleyenler bilir anlatanlar değil." "Off ne yapacağım ben Efe?" "Çok kasıyorsun önce rahatla. Neden korkuyorsun anlamıyorum. Dünya'nın sonu değil açıl gitsin işte." "Gözleri bile dünyamın sonuyken reddedişi kıyametim olur." "İğrenç şimdi şuraya kusacağım." "Ege'den bir farkın yok." "Neden acaba Ege ikizim olduğu için olabilir mi?" "Olabilir." Saatler geçmişti. Şimdi takım odasında koçun anlattığı şeyleri dinliyorduk. Artık sıkılmaya başlamıştım her maç aynı motivasyon konuşmasını yapıyordu artık ben bile ezberlemiştim. "Hadi göreyim sizi aslanlarım!" Birbirimize bol şans dileyip soyunma odasından çıktığımızda karşı takıma baktım. İri yarı çocuklardı ve hayvan gibi güçleri vardı. Kaybettikleri ya da kazandıkları tüm maçlarda en az 2 kişiyi sakatlamışlardı. Umarım bu maçtaki kişilerden biri de ben olmazdım. Duyduğum sesler, ıslıklar tezahüratlar arasından ince ve naif bir ses duymamla başımı sağa çevirdim.Tüm güzelliğiyle ayakta durmuş heyecanla beni izliyordu. Gözlerinde ki heyecan pırıltılarının içinde minik minik parlayıp sönen ışıkları görünce yüzüme geniş bir tebessüm yayıldı. Bu maçı kesinlikle kazanmak zorundaydım. "Arda!! Yaparsın sen inanıyorum sana!!" İçimdeki heyecan ve aşk ayaklanıp bedenimin içinde tur atmaya başladığında kıpır kıpırdım. Ama bir şeyler eksik gibiydi. Kafamı tekrar Selin'e çevirdim ve o an aklıma gelen şeyle başımdan aşağıya kaynar sular dökülmeye başladı. Lanet olsun, ona vermem gereken şey aklımdan tamamen çıkmıştı. Yüzümdeki değişimi fark edince kaşlarını çattı ve o an ikimizinde aynı şeyi hatırladığımızı anladım. Dudaklarını yavaş ve tane tane oynatıp bana demek istediğini gözlerime yazdığında özür dilermiş gib ona baktım. Ve onun gibi yaparak ona cevap verdim. "Unuttun." "Özür dilerim, ama önemsiz boş ver maçtan sonra öğrenirsin." Bu maçı kazanırsam o kağıdın bir anlamı kalmayacaktı ama kazanamazsam naneyi yemiş bulunuyordum. Şans benden yana olsun. Gözleri bana olsun... -DEVAM EDECEK- |
0% |