Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@ern07_

Bir boşlukta gibiydim. Yol yoktu, ışık yoktu, ses yoktu, koku yoktu. Hiçbir şey yoktu sadece ben vardım. Süzülüp gidiyordum. Sanki uzayda gibiydim. Ama burada yıldızlar da yoktu. Ellerimle etrafa dokunmak istedim ama ellerimi hareket ettiremiyordum. Daha doğrusu hissedemiyordum. Gözlerimi kapattım. Neredeydim ben? Neden buradaydım? Zihnimden bir yıldırım hızıyla parlayıp geçen düşünceyle gözlerimi araladım. Boşluktaydım bir şey göremiyordum. Ben göremiyordum. Zihnimin aralık kapısından içeriye sızan düşüncelere haykırdım. Olamazdı bu olmuş olamazdı. Bilincim yavaşça kapandı. Ya da ben öyle sandım.

Sanki yıllar geçmiş gibiydi. Zaman algımı kaybetmiştim. Ne zamandır burada süzülüp gidiyordum? Bana ne olmuştu? Duyduğum mırıltıyla etrafımda döndüm. Hala bir şey göremiyordum. Mırıltı yavaş yavaş bir ağıta dönüştüğünde korkuyla yutkundum. Bu ses neden bir gerçeği yüzüme vuruyormuş gibi hissettiriyordu? Ağıt yavaş yavaş isyana dönüşmeye başlamıştı. Deliriyor muydum acaba? En son neredeydim acaba? Bulunduğum yerde uyuya kalıp rüya mı görüyordum? Ama rüya değilde daha farklı bir alem gibiydi burası. Çok farklıydı. Zihnime uğrayıp önümde koca bir yumak halinde duran anıların önüne kendimi bıraktım. Ellerim iplikleri buldu ve yavaş yavaş onları ayrıştırmaya başladı. Bir ipliğin diğer ipliklerden her ayrılışında zihnime anahtar kelimeler düşüyordu. Ve bu asıl korktuğum şeyin gerçekleştiği düşüncesini güçlendiriyordu.

Geriye bir iplik kalmıştı. İsyan sesi bana onu açmamı fısıldadığında şaşkın şaşkın ipliğe baktım. Bir ipliği nasıl açabilirdim ki? Ben öylece o ipi izlerken fısıltı bir çığlığa dönüştü ve bana o ipliği açmam konusunda yalvarmaya başladı. Bu ses dayanılabilecek gibi değildi. Aceleyle ipliği ayırmaya çalıştım ve gözlerime minik bir ışık çarptı ve ben hatırlamadığım bir ana ışınlandım.

Bir sahanın ortasındaydım. Tribünlerde onlarca insan vardı. Hepsi ıslık çalıyor, tezahürat yapıyor, alkış tutuyordu. Yanımdan hızlıca geçip giden kişiye baktım. Tanıdık geliyordu ama çıkaramamıştım. Kaleye yaklaştı ve ayağındaki topa vurdu. Topu izledim sahadan fırlamış bir şekilde tribünlere gidiyordu. Gözlerim topun ilerlediği yönde kaydı ve bir kıza çarptı. Kumral saçları yüzüne vuran yaz güneşiyle altın sarısı gibi parlıyordu. Gözleri ne renkti bilemiyordum ama gözündeki altın kenarlı gözlük çok hoş duruyordu. Sakin ve her şeyden habersiz bir şekilde suyunu içiyordu. Yüzü toptan yana değildi. Birileri ismini haykırıp ona yöneldiğinde, arkadaşları onu omuzlarından tutup çektiğinde yüzünü topun olduğu tarafa çevirdi. Kaşlarımı çattım. Bu an oldukça ürperticiydi sonunu tahmin edebiliyordum ve işin berbat tarafı zaman durmuş bir şekilde bu anı zihnime kazıyordu. Bir kaç adım atıp dudaklarımı araladım ve zaman o anda kayıverdi. Top kızın yüzüne çarpıp gözlüğünün camlarını patlattığında korku ve şokla ona bakakaldım. Yüzü kanlar içinde kalmıştı. Gözleri sıkı sıkı kapanmış elleriyle gözlerine baskı yapıp çığlıklar atıyordu. Az önce yanımdan geçip giden çocuk "Selin" diye haykırarak oraya koştuğunda acıyla yüzümü buruşturup geriye adımladım. Belli ki çocuk kızı seviyordu ve sevdiği kıza zarar vermişti. Ne yazık ve acıydı...

Bulunduğum andan kopartılıp tekrar boşluğa atıldığımda düşünceli bir hal takınmıştım. Bu anı hiç hatırlamıyordum. Bedenim sarsılmaya başladığında korkuyla etrafa baktım. Tabii kide yine boşluk...

"Selin, güzel kızım, bir tanem. Uyan artık ne olursun."

Bilincim tamamen açıldığında gözlerimi açtım. Hiçbir şey yoktu. Hala boşlukta mıydım yoksa? Ellerim gözlerimi bulduğunda bir kadının sesinin sevinçle yankılandığını duydum. Gözlerimde neden bez vardı.

"Göremiyorum"

Kadının sevinç ağlayışı birden acılı bir feryada dönüştüğünde bezi sökmeye çalıştım. Birileri ellerimi tutup engel olmaya çalışırken bağırdım.

"Bırak beni, göremiyorum hiçbir şey!"

"Hanımefendi sakin olun lüt-"

"Kes sesini ve çabuk elimi bırak sana göremiyorum diyorum!"

"Efendim elinizi bıraksam bile göremezsiniz, hatta kendinize büyük bir zarar verirsiniz lüt-"

"Boş boş konuşma ve çabuk ellerimi bırak. Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Bilmiyorsan tanıtayım Efe Öz'ün en küçük kızı Selin Öz-"

Aklıma bir bıçak darbesi gibi inen gerçekle yutkundum. Selin... Ben Selin'dim. O anıda gördüğüm kızdım ben. Yüzüme top gelmişti. Camlar patlamıştı. Gözlerim... Gözlerim çok acımıştı. Bağıran çocuk Arda'ydı. Beni sarsıp ağlayan kadın annemdi. Ben neredeydim? Ne olmuştu? Sakinleştiğim için ellerimi bırakan kadın sesine soru yönelttim.

"Ben neredeyim?"

"Hastanedesiniz efendim."

"Bana ne oldu?"

"Size..."

"Bana ne oldu dedim."

"Yüzünüze gelen darbe sonucu gözlük camlarınız patladı. Gözünüz cam parçacıkları tarafından parçalandığı için görme yetinizi kaybettiniz efendim."

Bulunduğum yerde sessizlik oluştuğunda annemin hıçkırıklarını duymaya devam ediyordum.

"Baba?"

"Söyle kızım."

"Baba, ben görme yetimi mi kaybettim?"

Babam sustu. Konuşmadı.

"Abi?"

"Söyle güzelim."

"Ben artık göremeyecek miyim?"

Abim de sustuğunda sinirlerim gerilmeye başlamıştı. Neden kimse cevap vermiyordu? Neden her şeyin bir şakadan ibaret olduğunu söylemiyorlardı?

"Abla?"

"Selin, özür dilerim ama evet. Bir daha göremeyeceksin Selin."

Boğazıma oturan yumruyla yutkunmaya çalıştım. Başımda çok keskin bir ağrı vardı. Sanki beynime bir bıçak saplanmış gibi. Bana bir daha göremeyeceğimi söylüyorlardı.

"Yalan söylüyorsun."

"Hayır Selin lütfen."

"Kes sesini bana yalan söylüyorsun. Nasıl göremem ben burada işte gözlerim."

"Selin lütfen yapma."

"Arda nerede?"

Hepsi sustuğunda sinirle doğruldum. Omzumdan beni tutup ittirmeye çalışan elin sahibine döndüm.

"Bir daha o elin bana temas ederse bu hastanede çalışmayı unut. Şimdi çek şu elini."

"Efendim-"

"Başlatma efendine çek şu elini."

Titreyen sesim beni azap çukuruna çekerken hıçkırdım. Göremeyeceğimi söylüyorlardı benim. Nasıl olurdu bu? Arda benden görme yetimi almıştı. Sevdiğim çocuk bunu bana nasıl yapardı?

"Bundan sonra ne olacak?"

"Bilmiyoruz, bebeğim."

Bize ne olacaktı?

...

Bu sorum cevapsız kalmıştı. Zaten sorumu duyan da yoktu. Arda'ya kırgın ve sinirliydim. İçimde ona karşı bir duygu vardı. Nefret miydi? Kin miydi? Tiksinti miydi? İntikam mıydı? Bilmiyordum. Hiç birini bilmiyordum. Tek bildiğim benden gözlerimi çalan kişinin Arda olduğuydu. Bilinçli olmasa bile bir şekilde benden gözlerimi almıştı. Onu affedemezdim.


-DEVAM EDECEK-

Loading...
0%