"Biriyle tanışmak için bir nedene ihtiyacımızın olması gerektiğini bilmiyordum."
"Neredeyse iki yıldır aynı okulda okuduğun biriyle böyle aniden tanışmak için mi? Evet bir nedenimizin olmasına ihtiyacımız var."
"Senden hoşlanıyorumdur belki?"
***
"İnsan en çok kendine veda eder, kırık bir kalple birlikte..."
Günlerin birbirini takip ettiği bu dünyada kendi içinde tabut taşıyan ruhun gözyaşları da saklanırdı. Esra çocukluğu boyunca ailesi ve arkadaşları tarafından yaşadığı psikolojik şiddet yüzünden herkesten uzak bir alan kurmuştu kendine. Kimseye güvenmiyordu. Yaşaması için tek sebep kendisiydi onun için. Hayatı her zamanki gibi sıradan ilerlerken bir gün hayatına giren yeni insanlarla her şey tamamen değişmişti. Yeni bir hayat, yeni bir düzen, belki de yeni bir şehir... Esra kendini korumak için içine sığındığı sert kabuğundan kurtulup insanlara şans verebilecek mi?
Kalp akıl işi değildi. Kalbe söz geçiremezdin. Eğer sevdiyse, sevme diyemezsin. Dinlemezdi. Onu sevmek istememiştim ama en çok da onu sevmiştim. O ise beni hiç sevmemişti. Onun için çocukluğundan öylesine bir hatıraydım sadece.
Nazlı`yden. Nazlı Aladağ. Babasının Nazlı kızı. Annesinin baş belası. Abilerinin kıymetlisi. Onunsa hiçbir şeyi.
Emre. Benim kalbimin en büyük yanlışı.
************
Hâlâ eski Naz`sın."
"Değilim," dedim keskin bir tonla. Eski Nazlı severdi onu, çok aşıktı ona. "Çok zaman geçti üstünden. Büyüdüm ben."
"Evet," dediğinde gözleri gözlerimi buldu. Gözlerimin içine bakarak konuştu. "Büyümüşsün."
"Niye geldin?" Sesim istemsiz sitemli bir şekilde çıkmıştı. "Sıkılmıştın buralardan, öyle diyordun abime en son?" abime dediğim kısmı özellikle bastırmıştım.
"Naz, sen bana sinirli misin?"
"Ben sana niye sinirli olayım, Emre?" dedim kendimle çelişip, sinirli konuşurken. "Sen benim hayatımda mısın ki sana karşı herhangi bir duygu besleyeyim?"
Şaşırmıştı. "Biz beraber büyüdük, Naz. Değil miyim hayatında?"
"Değilsin!" dedim bir hışımla. "4 yıl oldu, Emre. 4 yıl. Öyle senin her yaz burada olmandan bahsetmiyorum ben. 4 yıldır hiç gelmedin sen. Arayıp sormadın bile. Sence sen benim hayatımda mısın?"
***
“Elvin,” dedi tekrar Görkem. Sesi buz gibiydi. İçi dondu kadının. Adını hiç bu kadar duygusuz söylememişti adam. Kadın ilk defa adından nefret etti. “Ben–”
“Sana sus dedim, Görkem!” diye bağırdı kadın hızlıca adama doğru dönerken. Gözleri ateş saçıyordu. Adam ilk defa onun sesinden irkildi. “Devamını getirme. Bizi çıkmaza sokma. Yapma tamam mı!” Dudaklarını ıslatıp gözlerini ondan kaçırdı. “Hazırlan çabuk, ineriz birazdan.”
Kadın ondan uzaklaşmak için tekrar arkasını dönmüştü ki adamın söylediği şeyle öylece çakılı kaldı durduğu yerde. Hareket edemedi. “Düğün olmayacak Elvin, kimse bizi beklemiyor. Herkes gitti.”