Yıllar önce dört krallığın bulunduğu bir diyarda yeşil bir zümrüt bulunur. Paylaşılamaz ve savaş çıkar, bu savaş esnasında zümrüt 3 parçaya ayrılır. Krallıklardan üçü zümrütü kötü amellerine alet edeceği için diğer krallıktan parçaları toplaması için bir şövalye görevlendirilir. Şövalye zümrüt parçalarını toplar ve saklamak için dünyaya giderken açılan geçitte saldırıya uğrar. Artık bir lakabı vardır: Yaralı Şövalye. Dünya`da kaybolan zümrüt parçalarını ararken bu parçalardan bir tanesinin yıllardır âşık olduğu kadının boynunda olduğunu öğrenir. Kıza zarar gelmemesi için ona yıllarca uzaktan bakar ve artık görevi kızı korumaktır. Bunun adına bir örgüt kurar ve örgütüne kızın göz rengi olan "Zümrüt Yeşili" adını verir. Bu ikili yıllar sonra karşılaşır. Kız sanılanın aksine korkak ve pısırık değildir. Tek sorun tüm diyarın bu ikiliyi öldürmek istemesidir. Ardından birlikte çalışmaya başlarlar fakat başlarına geleceklerden habersiz bir şekilde...
Çocuklarla tehdit edilmek? Güvendiğin insanların sana ihanet etmesi? Lanetli bir aşk, intikam, öfke ve ihanet... O zaman şimdi soruyorum: Uras Demirkan`ın örgütünde misin? Yoksa Lalin Beyoğlu`nun çetesinde mi?
"Masalın sonunda aşkı büyük olan taraf ölürken diğer taraf her zaman onun aşkının esiri olarak kalır ve yaşayan taraf, ölen tarafın aşkına hayatı boyunca tutsak kalır Gecenin Prensesi."
"Masalın sonunda kötüler ölür Gökyüzü Lordu ama masallar her zaman mutlu bitse dahi iyi olanlar, kötü olanların yaptığı acımasızlıkların bedelini hayatları boyunca aşkı ile ödemek zorunda bırakılır."