@gdscgny
|
Ben Feyza Demir, tek hayalim uçak pilotu olmak, tüm gücümle bunun için çalıştım. İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliğini bitirmiş ben, yabancı dile olan yatkınlığım ve hırsım, kendime olan inancım, güzel fiziğim, ince uzun boylu oluşum, siyah saçlarım, süt beyazı çarpıcı tenim, güzeldim ve bu güzelliğin bilincindeydim. Kendimi, Manisa'da evlenip sıradan bir hayat yaşamak isteyecek kişi değildim. Özgür ruhtum ve dünyayı görme hevesim baskındı. Okul bitince babamdan, kendime ait bir ev istedim. Babam beni tümden kaybetmek istemediğinden kırmadı. Dedeme kalsa "Okul bitti hadi eve dön, evlen, bir kızın makine mühendisliği ile ne işi var" diye söylense de "ben sadece çalışmak istiyordum. “Ben kaptan olacağım merak etme dede" dedikçe bana öldürecekmiş gibi baktı. "Vella havle Vella kuvvete, Allah ona benzetmeye” diyerek yakındı yakındı durdu. Şimdi uçak uçurmak için ders alıyorum ve hosteslik yapıyorum tek hedefim artık kaptan olmak. Babam havalananına yakın güvenlikli bir sitede güzel bir terası olan bir dublex aldı. Bu ev benim için hazineydi. Tam üç yıldir özgürlüm , işimi seviyordum, çok mutluydum ve karışanım yoktu. Arada yalnızlık koysa da bu halimi seviyordum. Uçuşlarımda Avrupa en sevdiğim kıtaydı. Alışmıştım iş hayatımın düzenine,Benim hayatım düzeni, bir günün gecesinde başladı değişmeye. Ö gece, Amsterdam'a seferim vardı. Yola çıktığımızda her şey gayet yolunda, yolcularla teker teker ilgileniyordum. Birinci sınıfa, kokpite Cavidan ve ben bakıyorduk. Uçak kalktıktan sonra Amsterdam'a yaklaştığımızda uçak birden türbülansa girdiğinde ayağım kayıp sendelediğim an bir eli belimin tam ortasında hissettim. "Teşekkür" dönüp baktığımda bir çift siyah gözler benle buluştu. "attenzione cara" dedi. Adamın ne dediğini anlamasam da, gözlerindeki yoğun bakış beni utandırmıştı. Bu tür bakışlara alışıktım ve kaile almazdım. Küçük tebessümle İngilizce teşekkür ettikten sonra yerine geçmesini ve kemerini bağlamasını söyledim. Sorunsuz geçti. O hafta iki seferim vardı. Üç gün sonra babam aradığında "Bir sürprizim var kızım. Artık yalnız değilsin. Beyza'yı sana gönderiyorum bebeğim. Ona iyi bak. " Sonunda emeklerinin karşılığını almıştı."Kazandı Tıp değil mi baba?" "Seni arayacak" "Baba gözün arkada kalmasın ona iyi bakacağım, Kardeşim hayallerine kavuşarak dünyayı bana ve dedeme verdi." Telefonu kapadığımda kalbim kuş gibiydi. Bu hayatta belki de yenileceğim tek kişiydi Beyza, o benim hem kardeşim, kızım, oyuncak bebeğim, Yalan dünyada güveneceğim tek arkadaşım, hayallerimin sırdaşıydı ve onun kredisi kalbimde sonsuzdu. Akşam terminalde Beyza’yı beklerken, oturduğum kafe de aklıma beş gün önce beni belimden tutup düşmeme engel olan bir çift siyah göz geldi. İki gün önceki İtalya seferimden ki dönüşte uçakta olduğunu fark etmiştim. Önünde bilgisayarı sürekli bir şeyler yazıyordu. Ben kokpitte baktığımdan servisi Cavidan yapıyordu. Adamı izlemiştim ilginç bir tipti. Beyaz gömleğini bileklerine kadar kıvırmış, yakasını açmış laptopuna eğildikçe kasları belirginleşiyordu. Ne iş yaptığını merak ettim doğrusu komikti ama akşamki Almanya dönüşümde uçakta onu tekrar görmem biraz fazla geldi bana. Yüzüme tebessüm yerleştirdim. Elin yabancısının adını yolcu listesinden okuyup öğrenirdim de saçma olurdu. Silkelenerek. ‘Hadi Feyza aptallaşma kim bilir neyin nesi kimin fesi?” İşte Doktor Beyza uzun saçlarını tepesinde topuz yapmış. Üstünde salaş bir tişört, altında yine bol bir kot, ayakların da spor ayakkabıları tam kendisini yansıtıyordu. Kehribar gözlüm. "Abla" sımsıkı sarıldı kollarımda ince vücudu kayboldu. Sonra biraz uzaklaşarak. Hayran gözlerle birazda ukalaca "Her zamanki gibi muhteşem ve evde kalmışsın" demez mi? "Kız öldürürüm seni nerede evde kaldım. daha yirmi sekiz yaşında bile değilim " " Hadi oradan, onu yiyenlere söyle, otuza yaklaştın otuz. Heba ediyorsun bu güzelliği ya şuna bak" yanağımı sıkarak sulu bir öpücük kondurdu. İkimizde sarmaş dolaş taksiye atladığımız gibi evin yolunu tuttuk. Susmuyordu. bıcır bıcır anlatıyordu. Anneme yenge demedi ama baba amca dedi annem onunda annesiydi. Annemde ona düşkündü. “Annem sana çok kızgın abla ‘Manisa'yı, evinin yolunu unuttu vefasız kızım diye ağlıyor’ bir ara izin alda okul açılmadan gidelim senle hasreti gidersin olmaz mı?” "Sonra kuzum sınavım var söz, sınavdan sonra gideriz bir ara olur mu?" "Söz mü?" " Aaaa bakarız kuzum. Eve gedik kızıl kapıdan sağ ayağınla gir kız uğur getir, birde bana aşkı getir." "Tamam, abla başka isteğin var mı?" "Ay yok şükür her şeyimiz de var. Çatlak ben eksikleri söyledim." "Ah! Abla evin çok güzelmiş şu terasa bak manzara bir harika." Tam bir hafta, Beyza evin tadını çıkardı. Çatlak terasımda mangal yaptı yuh! Tabi site içinde tüm karizma yerlerde, ikinci hafta kayıt işlemleri ile uğraştı zeka küpüm. Cerrahpaşa tıp dile kolay inek kızım benim. Ha bana gelirsek, üç sefer yaptım. Son seferim İtalya’ya gidiş dönüştü. Yine uçaktaydı. Anlaşılan Türkiye ile ticaret mi? Artık ne işi varsa sürekli yolculuk yapıyordu. Bugün Cavidan izinliydi. Hem kokpite, hem de vip servis yaptım. Daimi müşterimiz olan abonman almış İtalyan’a, serviste bir şey alır mısınız? Dediğimde bilgisayarından kafasını kaldırarak gayet ciddi bir edayla adımı gösterdi. “Feyza Demir” dedim. Zor telaffuzla “Feyza Demir” dedi. Gülümsedim “bir şey ister misiniz?” İkinci defa sordum. Teşekkür ederek alkolsüz kokteyl istedi. Getirdim "Kokpitten çıkmıyorsunuz uçağı siz mi kullanıyorsunuz?" "Ben kokpit hostesiyim ayrıca pilot adayı" "Ya vav beni şaşırttınız küçük hanım işte bu sürpriz" Bana dikkat mi etmişti inanılmazdı. Gülümseyerek komite doğru gittim. Kalabalık bir gündü, uçağın tüm bölümleri doluydu, sorunsuz yolculuk yapmıştık. İtalya'ya vardığımızda herkesin inmesini bekledim. Abonmanımız elinde küçük çantasıyla çıkış kapsına geldiğinde Adım Frank Silvaro acaba inince bir şey içer miyiz? Küçük hanım. "İtalyansın" "Evet" "Görev başında bir şeyler içmeyiz, özellikle yolcularla, şirket kuralı gülümsedim. Yine bu kibar teklifiniz için teşekkür ederim" "Evet tabi ben sizi rahatsız ettim." dedi ve kapıdan indi. |
0% |