@gdscgny
|
AZRA Sabahın ilk ışıkları gözlerimi yakıyordu. Nedenini bilmediğim derin bir boşluk vardı içimde sanki fokurdayan bir kazandaydım. Yavaşça gözlerimi açtığımda gözlerime inanamadım tüm haşmetiyle yanımda yatıyordu. Üstü çıplaktı altında sadece bir şort vardı. Yanıma uzanmış olduğunu anladım. Allah'ım teni tenime değiyordu ve yakıyordu bu adam ne kadar sıcaktı, gözlerimi yavaş aşağıya indirdiğimde üstümde sadece ince askılı tişört ve şort vardı. "Yok, artık, neler oldu ve biz ne zaman bu hale geldik hatırlamıyordum." Yüzüm ve bedenim alev alev yanıyor. Bana dokunduğu yerler kavruluyor, aslında benim her yerim ateşler içinde çölde kurumuş ve bir damla suya hasreti. Ben ne yapacağımı bilmez bir durumda salak salak, aval aval adamın yüzüne bakıyordum, birden oda gözlerini açtı. O an bir şey oldu. O bana, ben ona sadece bakıştık. Kalbim kuş gibi çırpınıyor ve ben hala adamın suratına bakıyorum. Konuşmak için ağzımı açtım sesim yok. Birden O yataktan küfrederek kalktı. Ne zaman beni kucağına aldı suya soktu fark etmedim. Vücudum beni taşımıyordu. Gözlerimin kapandığının farkına varmadım. Gözlerimi bembeyaz bir odaya açtım. Kolumda serum ve yanımda ki sandalyede Brain oturmuş beni izliyordu, bana doğru yaklaşarak, "Tam yedi günümü benden çaldın Turk, bana yedi gün borçlusun ve sana unutturmam tamam mı? Dünya’ya hoş geldin" "Hı" Hastanede bir hafta Anna olarak yatmışım. Doktorun anlatmasına bakılırsa vücut direncim çökmüş bu durumun viral olabileceğini, sebebinin anlaşılmadığını söyleyip durdu. Uyandığımda Brain yanımda bulunca aklıma ilk olarak yatak gelmişti ama konuşmak istemiyordum. Tüm bu sorunları yaşadığım adamla bu konuyu konuşmak istemiyordum. Konuşmadık da. O da benden uzak duruyordu, üç gün içinde kendimi toplamış ayağa kalkmıştım. Haa bu arada, Alex ile tanışmıştım. Gerçekten çok yakışıklı muhteşem bir şeydi. Konuşmayı ve gülmeyi seviyordu, eğlenceli idi anlattıklarını bazen anlamasam da, anlamadığımı belli etmiyordum. Tebessümüm ona yetiyordu. Kahve saçları kıvır kıvır başında, açık yeşile çalan ela gözleri ve yüzü her genç kızın kalbini durdururdu. Çok sıcakkanlıydı. Alex bana bu korkunç kâbusun içinde o kadar iyi gelmişti ki tekrar nefes aldığımı ve unuttuğum Azra’nın varlığını hatırlatmıştı. Hastaneden çıktığımız gün yanımda Amerikalı yoktu. Her şeyle Alex ilgilenmişti. Arada Edgar uğramış ve bana yeni kıyafetler getirmişti. Alex beni Anna olarak biliyordu ben ve yaşadıklarım hakkında bilgisi yoktu. Onunla otele geldiğimde yukarı daireye çıkmak istemedim. Brain denen mahlûk iki gündür ortalıkta görünmüyordu. Nerede olduğunu çok merak etsem de Alex'e sormadım. Daireye geldiğimizde elimdeki çantayı aldı, daire kapısını açarak ve koluma girdi. Brain kafası ellerinin arasın dan kaldırarak bize baktı. Sıfır tıraşları uzamış, kirli sakal, gözleri kıpkırmızıydı. Onu ilk defa böyle dağınık, yıkık ve pejmürde görünüyordum. Ne yalan söyleyeyim onu böyle görmek bunca zaman sonra akıl alır gibi değil di şaşırmıştım O ise gözleri Alex'le benim kolumdaydı. Neden O korkutucu bakışlarıyla bakıyordu ki? Alex kolunu çekerek "Brain ne haldesin farkında mısın? Bu ne hal, bir şey mi oldu, kızı hastaneye attın ve ortadan kayboldun kuzen. Nerelerdesin?" "Önemli bir kaç pürüzü hallettim, siz hazırlanın, ne zaman isterseniz yola çıkabilirsiniz." "Neyin var, sen içtin mi?" Brain cevap vermeden yerinden doğrularak farklı bir odaya geçti. Bende Alex’le kuzen olduklarını öğrenmiş oldum. Bu arada bir kere bile bana dönüp bakmadı. İlginç! İnsan nasıl oldun, iyi misin diye sormaz mıydı? Sorardı. Bana ne oluyordu bilmiyorum ama ondaki uzaklık beni şaşırtmıştı. Bana neden yabancı durduğunu anlamadım. Neden bilmiyorum ama dokunulmaz duruşu bana etkilemişti. Anlaşılan benle Amerikalının işi bitmişti. Alex bilgisayarın başında uğraşırken, ben alacaklarımı çantama yerleştirerek eksiklerimi tamamladım. Brain içerideki küçük odada çalışıyordu. “Her şey tamam Anna yola hazırız ve Brain söyle hemen çıkalım.” ”Olur, da şimdi mi, hemen mi, sabah yola çıksak olmaz mı”? "İyiysen hemen çıksak çok iyi olur, sen Brain'a haber ver çok geç kalındı." Neden sen söylemiyorsun? Güldü yanıma gelerek “Bence senin söylemen daha doğru olur. Belki söyleyecekleri vardır sana.” Odanın kapısını tıklattım. Kapının diğer tarafından gelen ses "Gel Alex"******* |
0% |