@gdscgny
|
Fanusta Yaşam Kaçırılalı yıl oldu sanki kendi yatağımın, odamın resmi beynimde silikleşti. Fanustu evim; içini dışını süslediğim evim. Dışı ne kadar siyah olsada içi beyazdı. Ördekler önümdeki küçük gölde yüzüyorlar, çevresi kır çiçekleri, gelincik çiçekleri ile dolu, ağaçların dalları bahar çiçekleri ve memleketim kokuyor. Siyahın hâkim olduğu tüm renkleri zihnimden sildim, karanlığa resti çektim. Gülmek için ruhuma betimlediğim resmi kalbimdeki tabloya özlemle çizdim. Hareket ettim, koştum oynadım, yattım yuvarlandım. 20 m² lik alanda yaşamayı, aklımı korumayı inatla öğrendim. Bu benim dünyamdı tıpkı Japon balığı gibi hareket edebilirdim sahip olduğum alanda. Bu yirmi metrekarelik alanın dışında onun hayatı vardı. Eskisi kadar izlemez olmuştum. O çok rutindi artık yaptığı tüm hareketleri ezbere biliyordum. Onu izlediğim sıralarda geniş omuzlu, uzun boylu, dazlak kafalı, yakışıklı bir yüzde korkunç itici bir bakışı vardı sanki feleğin tüm çemberinden geçmiş, her türlü kanı içmiş ve gözünü kırpmadan her bulduğu insanı yok edecek kadar korkunçtu. Eminim asker bir tarafı vardı. Tek bildiğim para karşılığı iyi iş yapıyordu. Belki paralı asker ya da kiralık katil ikisinden biriydi muhtemel kuvvetle askerdi. Siyahın bulandığı yerde bulunan bu fanusun içinde kurduğum bu renkli dünya; duş aldığım ve lavaboda dişlerimi fırçaladığım, saçlarımı kurutup, kabinden bornozla çıktığım bir gün son buldu. Camı yumrukluyordu korkuyla yerimde zıpladım. O telefonda birine bağırarak duymuyor olsam konuşuyor ve sürekli camı yumrukluyor. Buz gibi gözlerle bana bir garip bakıyordu. Kulağımın dibinde silahı sıktığı andan beri bana bu kadar dikkatli ve keskin hiç bakmamıştı, cipte ateş ettiğinde bakışları buna yakındı ama yine de bu kadar korkunç değildi. Ruhum daraldı bir şey olmuştu ve olan ne ise benle ilgiliydi. Bölmeden gelen poşetteki eşofmanları aldım ve kabine tekrar girerek hemen üstümü giyinip tekrar dışarı çıktığımda bir elinde silah diğer elinde telefon hala konuşuyordu. Onun bana dönüşü ile içimde ki korku hat safhadaydı. Elim ayağım titredi. Cama yaklaştı ve elini cama dayayarak konuşmaya devam etti.
George Brain Graham
İlk defa bir iş bu kadar uzamış ve çuvallamıştım. Bu lanet kız çocuğu başıma dert olmuştu kızı öldürmem istenmişti ve ben kızı öldürmüştüm ve tam on ay kız fanustaki balığımdı lanet olsun, lanet olsun “Damn my fucked up job” Ah onların istediği kız ölmüştü. Neden şimdi tekrar bu konu açılmıştı ki? "John John söyler misin tam on aydır sesiniz çıkmadı. Ben bu kızı nerede saklasaydım, bu zamana kadar kız mı kalır, ölüsü de dirisi de yok. Nereden çıktı? Şimdi kızı istiyorlar. Delirtme beni, senatoya çıkarma. Amerika gibi bir ülkede kaçak bir insan saklanır mı?" Onlar bana kızı öldürmem için para verdiler. Saklamam için değil, O yaralı halinde öldürecektim ya da tedavi edilecekti John delirdin mi? Yunanistan’dan çıkarken kız öldü. Bak şimdiye kadar yaptığım hiçbir işle ilgili detay vermedim sana ve vermem ama senin için istisna yapıyorum kızın ölüsünü ülkeye sokmadım. John altı aydır iş yapıyorum. Ayak bağımı mı var?" "Doğru kız öleli çok oldu. Onu gömdüm." "Teminat mı istiyorsun? Kanıt mı? Kemiklerini gönderim DNA testi yaparsınız hı John oldu mu? “Öldü diyorsam öldü. Tamamı ona göre hareket edin anlaşıldı mı?” "Bak John yeni bir iş aldım bir süre Hindistan’da olmam gerekecek ben yokken çiçeklerimi sularsan sana adresimi gönderim, ölen anneme de yarenlik yap olur mu?" “Bana bağırma sadece onlara ne söylemen gerektiğini sen iyi bilirsin. Ha başka çuvalla para verecekleri işleri olursa hayır demem ona göre, yukarısı olmayan kızı istiyorsa merak etme ben daha yukarısını biliyorum sen tasa etme." Telefonu kapadım. Sorun vardı ya da açık. Bir ihtimal o geliyor olabilir mıydı? Kız artık akvaryumdaki balığımdı, onu benden almak için çok geç kalınmıştı. Hasta bir pisliğin tekiydim. Merakım hala onun beni bulamamış olmasıydı. Video izleyen herkes kızın öldüğüne emin olurdu, tek bir kişi bu işte bir bit yeniğinin olduğunu anlardı. Bu ufaklığı teslim edeceğimde, beklediğim kişiden hala ses yoktu. Korkuyu gözlerine nakış gibi işlediğim kıza baktım. 33 yaşındaydım ve yıllardır huzurla uyudum tek gecem yoktu. Irak, Afganistan ve birçok yerde bulunmuştum. Önceden devlet adına, CIA adına, sonra bağımsız çalıştım şimdi devlete iş yapan aile şirketi adına öldürüyor ya da sorunları ayakaltından çekiyordum. Şirket tarafından numara almış dosya ile ilgili görevleri yerine getirirdim. Öldürdüğüm insanların benim için anlamı asla olmadı, şirkettin ve CIA’nın ayak bağlarını temizlemek, adlarına anlaşma yapmak için eğitilmiştim. Zor olan ise her gece kâbuslarımın mazinin derinliğine dalmasıydı. Bunca zaman sonra ilk defa numaralı dosyanın içinden birini çekip aldım ve bu fanusa koydum. Şimdi ‘kız nerede’ diyorlar. ‘Cehennemin dibinde yiyorsa gelinde alın.’ |
0% |