@gecemavisii
|
Ben şimdiye kadar, yürek acısına kulaktan şifa verildiğini hiç duymadım. -William Shakespeare "Altay?" Onu görmüştüm. Günler önce yolda yürürken gördüğüm, duraktaki kehribar gözleri tekrardan hastanede görmüştüm. "Sana sesleniyorum!" Omzumu dürten Ali ağabeye yüzümü çevirdiğimde bana söylenmekle meşguldü. Umurumda değildi çünkü benimde aklım bir çift kehribar gözle meşguldü. Kesintisiz devam eden söylenmelerine ara vermesi için ağzına yanımdaki su şişesini teptim. Daha fazla oyalanıp dikkat çekmemek için yürümeye devam ettiğimde telefonuyla uğraşan kehribarlı kapıya çarpacaktı. Omuzlarını kavrayıp kendime çektiğimde kaşlarını çatarak sorgulayıcı bakışlarını yüzümde gezdirdi. "Önüne bak." diye çıkıştığımda kaşlarını daha fazla çatarak bana bakmayı sürdürdü. Kısa bir an gözlerim gözlerine kaydığında kendimi toparlayıp yanından sessizce uzaklaştım. "Ukala dev ne olacak?" diyen ince sesi kulaklarıma ulaştığında adımlarımı durdurdum. İçimdeki güzel yüzüne tekrardan bakma dürtüsüne engel olup yürümeye devam ettim. Arkamdan koşuşturan Ali ağabey yanımda durup "Oğlum bir dursana sen. Delirdin iyice." "Aynen abi. Delirdim. Senin söylenmelerin sağ olsun delirdim artık." "Ayıp ediyorsun." diye söylenmesine devam ettiğinde hafifçe gülüp adımlarımı hızlandırdım. Ali ağabey hep yanımdaydı. Küçüklüğümden beri ailem olmuştu ve sevdiğim tek insandı. "Cevap vermeyeceksin biliyorum ama o kıza karşı bakışlarını fark ettim Altay." Yolun ortasında durduğumda Ali ağabeyin dediklerini düşündüm. Haklı mıydı? Kehribar gözlü kıza benim bakışlarım farklı mı bakmıştı? Ne olursa olsun imkansızdı. Ben ve onu bir kelimeye sığdırırsak bu kesinlikle imkansız olurdu. ... Söylenerek telefonumu çıkardığımda arayan yabancı numarayı açıp "Alo?" dediğimde "Elay ben, Roza. Yarın sabah 8.00'da gelmiş olurum. Senin için de uygun mu?" Yarın mı? Annem sen ne ettin? Bana ev arkadaşım olacağını söylediği günün yarını kız geliyordu. "Benim için uygun değil. Hayırlı günler." deyip kapatmak vardı da neyse ki kötü bir insan değildim. "Uygun, Elay. Yarın görüşürüz o zaman." dediğimde başka bir şey duymak istemiyormuş gibi yüzüme kapattı. Sağ ol anne. Sayende ince düşünceli, kibar bir ev arkadaşım var. Sabır dileyerek numarayı kaydedip, kulaklığımı çıkardım. Rastgele bir şarkı açtığımda mırıldanarak hastaneye yakın evime doğru yola koyuldum. Apartmana girerken üst kat komşumuz "İşten mi geliyorsun kızım?" diyerek bezdiğim o soruyu sordu. Gülümseyerek başımı yukarı kaldırıp aşağı yukarı salladığımda o da gülümseyip konuşmasına devam etti. "Bende bu aralar halsiz hissediyorum kızım da. Bir bakıverir misin?" İstifamı verip Trabzon'a geri mi dönsem diye düşünmeden edemiyordum. Yine başımı salladığımda "Bir ara uğrarım Nihal abla. Görüşürüz." dediğimde teşekkür edip başını camdan içeriye soktu. Huzurla apartmana girdiğimde merdivenleri yavaşça çıkıp 2. kattaki evimin kilidine heyecanla anahtarımı uzattım. Aklımda çalan Survivor eleme şarkısıyla beraber evime adımımı attığımda mutluluğum tavan yapmıştı. Kapıyı çekip elimdeki eşyaları yere fırlattıktan sonra koşarak yatağıma ilerledim. Kendime yüzüstü bıraktıktan sonra anında uykuya daldım.
... Hastaneden çıktıktan sonra da aklımda sadece o vardı. Arabaya bindiğimizde arka planda çalan şarkının huzur verici melodisiyle kafamı cama yasladım. O sırada arabanın arka camını parçalayan kurşun bir ok gibi ensemin yanından geçtiğinde Ali ağabey arabayı hızlandırıp kurşunlardan kaçmaya çalıştı. "Kimsiniz lan!" diyerek haykırdığında arabanın torpidosunu açıp silahı kavradığımda dikkatlice camdan dışarıya göz gezdirdim. Kafamda hızla bir plan kurduğumda "Sağa dön." diye sakince komut verdim. Dediğimi yaptığında "Ormana gir." diyerek yeni bir emir verdim. Bunu da yaptıktan sonra arabadan inip bizim olduğumuz yerden uzaklaşıp 2 el ateş ettim. 2 arabayla bizi takip ediyorlardı. Muhtemelen arkadaki arabada patronları öndeki arabada ise adamları vardı. İstedikleri beni koz olarak kullanıp babamı konuşturmaktı. Bilmedikleri ise babam beni öldürseler bile onlara istediklerini vermezdi. Hiçbir zaman inanmadıkları şey de bana zarar veremeyecek olmalarıydı. Arabanın yanına gittiğimde adamlarına dağılın emri veren Nihat Taşkın'ın sesini duymuştum. Ali ağabey şok olmuş bakışlarıyla bana baktığında bende duraksadım. Nihat Taşkın... Öldüğü söylenilen dedemin adıydı. Bu ne demekti? Arkamızdan yükselen alkış sesiyle beraber hızla silahımın tetiğini çekmeye hazırlandım. "Merhaba Altay Taşkın." Yanında 3 tane adamı vardı ama daha fazla kişi olduklarına emindim. Onlara saldırmamızı bekliyorlardı. Ali ağabey öne atıldığında kolunu tuttum. "Altay-" Ormanın içinden hızla ilerleyen kurşun Nihat Taşkın'ın adamlarından birinin kalbini deşmişti. Ardı sıra gelen 2 kurşunla diğer adamları da ölmüştü. Bunu gülümseyerek karşılayan adamın bacağına tekmeyi savurduğum anda çatışma başlamıştı. Babam buradaydı. Burada olduğunu belli etmek için öldürmüştü dedemin adamlarını. Bunu bilen dedem "Hoş geldin oğlum." diyerek silahının ucunu bana doğrulttu. ... Gözlerimi kısarak uyandığım derin uykumdan sonra guruldayan karnım için buzdolabına ilerleyip dünkü çorbayı ısıtıp yemeye koyuldum. Telefonum titrediğinde gelen mesaja bakmak için doğruldum. "Acil hastaneye gel Roza!" Umay'ın attığı mesajı okuduktan sonra sızlanarak üstümü değiştirip, çorbayı dolaba kaldırdıktan sonra evden çıktım. Hastaneye geldiğim anda her yerde mafya kılıklı adamlar vardı. Gözlerim etrafı incelerken onun gözlerini buldu. Ukala dev? ❄️ İlk bölümlerimizin kısa olduğunun farkındayım. Kitabı tanıdığımızda bölümlerimiz daha uzun olacak🤎 Hepinize iyi okumlar dilerim:)
|
0% |