Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@gecemavisii

Anılar zihni ele geçirdiğinde, kalp beyni haps ediyordu.

2004/Trabzon Limanı

Yine evden kaçıp limana gelmiştim. Yere oturup bacaklarımı kendime çektiğimde tebessüm ederek öylece gemileri izliyordum. Siyah ve pahalı duran bir araba bana doğru yanaştığında içinden inen sarı saçlı erkek çocuğunu izliyordum. Hüzünle en ihtişamlı gemilerden birine ilerleyip eliyle okşadı. Oturduğum yerden kalkıp yanına gittiğimde "Sen kimsin?" diye sordum. Gözleri dolduğu için bakışlarını gökyüzüne çevirdi.
"Altay Taşkın." diyerek gözlerini gözlerimle buluşturdu. Ela gözlerini bal rengi gözlerime kenetlediğinde bende gülümseyerek cevap verdim.
"Yoza Akyel." Kelimeleri doğru telaffuz edemediğim için tebessüm ederek başını salladı.
"Niye üjgünsün?"
"Batman'a taşınıyoruz, küçük. Gemimi bırakmak istemiyorum." Anlayışla başımı aşağı yukarı salladığımda teselli edercesine ellerini tutarak "Ben bakayım senin gemine. Oluy mu?" deyip kocaman gülümsedim. Ellerini tutan ellerimi sıkıca kavrayarak "Sevdim seni küçük." dediğinde kızaran yanaklarıma bakıp güldü.
"Bende seni." dediğimde bakışlarını kaçırıp boğazını temizledi. Bende onun bu haline gülerek yanağına minik bir öpücük kondurdum.
"Göyüşüyüz Aytay." dedikten sonra eve doğru koşmaya başladım. Giderken arkama kısa bir bakış attığımda beni izliyordu. Daha fazla oyalanmadan koşmaya devam ettim.

Günümüz

Hastanenin kapısında yeni mafyalar göründüğünde arkadan gelen yaşlı adama dönmüştü tüm bakışlar. Yaşına rağmen asker gibi attığı adımları sakin ama tehditkardı. Altay adlı gıcık kişiliğe doğru yürüdüğünde takım elbiseli adamlar kıpırdanmaya başladı. Ukala devi bu adamdan neden koruyorlardı? "Hastanede Bugün" başlıklı, şu anı çekip paylaşmamak için kendimi zor tutuyordum. Anneme fotoğraf atsam kalpten giderdi. Başıma bir iş gelmez derken hastanede mafya kavgası şoku.
"Allah'ım bugün ne oluyor?" diyerek koluma sarılan Umay'ı "Ne demezsin?" diyerek cevapladım. Yaşlı adam konuşmaya başladığında herkes sustu. Adamın insanlar üzerinde değişik bir etkisi vardı.

"Çok ayıp sevgili torunum. Beni almadan hastaneye gelmene üzüldüm." Torunum mu? Altay'ın dedesi miydi?
"Sorun yaratmadan git burdan Nihat Taşkın." Ben dedeme böyle söylesem askerlik zamanlarından kalan silahla beni vururdu herhalde. Nezaket yoksunu işte. Adama o kadar kin beslemişim ki bir gün keşke bıraksaydım da çarpsaydın kapıya diyerek beni kovalayacaktı. Sen kaşındın ukala devciğim! Muayene olarak bana meydan okumuştu ve bende ona karşı güzel duygular hissediyordum. Kin, nefret, öfke, sinir veya boğma isteği gibi...

Nihat denilen adam bu cevabı gülerek karşılamıştı.
"Çok ayıp Altay." dedikten sonra cebinden silah çıkarıp hızla bana doğrulttu. Altay'ın bakışları sertleştiğinde yumruklarını sıkıp "İndir silahını!" diyerek bağırdı. Benim suçum neydi, olayla hiçbir alakam yokken neden kurban ben oluyordum?! Yaşlı adamın, bağırmasından memnun kaldığı belliydi. Hiç düşünmeden silahı sıkıca kavrayarak namlusunu kalbime doğrulttu.
"Ona zarar verme!" dediğinde korktuğum için hızla çarpan kalbimin üzerine elimi bastırdım. Heyecanlandığımdan dolayı zihnimi meşgul etmeye çalışırken fark ettiğim gerçekle kalbim tekledi.
Liman... Gemi... Sarı saçlı, ela gözlü çocuk... Altay...

Ben bunların şokunu yaşarken patlayan silah derin sessizliği böldü.

🦋

Anılar bir bir aklına geldiğinde, tozlu geçmişine parmak sürüldüğünde, beyin kalbin esiri olduğunda gelecek temizlenmesi zor bir lekeye bulanırdı...

Ve ben Roza Akyel, anılarım bir bir aklıma geldi, tozlu geçmişime parmak sürüldü, beynim kalbimin esir oldu ve geleceğim temizlenmesi zor bir lekeye bulandı...

🪶

Hepinize iyi okumalar dilerim🩵

 

 

Loading...
0%