Yeni Üyelik
12.
Bölüm
@geceninhanimii

"Biraz umutlu çok umutsuz bir insanım. Galiba biraz yaşıyor ve çok çok da ölüyüm. Bir o kadar sakin ve kainat kadar nefret doluyum."

 

🌼

 

"Aliii! Ben çoook sıkıldım!" dedim kelimeleri acayip bir şekilde telaffuz ederek. Ali ise en sonunda dayanamamış olacak ki elindeki kalemi hızla test kitabının arasına koyarak sinirle bana bakmıştı.

 

"Gece! Cidden yeter artık. Biraz sessiz olur musun? Test çözmem lazım."

 

"Ama Ali ben çok sıkıldım."

 

"Bak... Tamam, seninle arkadaş olduk ama şu an beni çok kötü etkiliyorsun. Arkadaşlar birbirlerini kötü etkilemezler, değil mi?"

 

"Saçmalama Ali! Tabii ki arkadaşlar birbirlerini kötü etkilerler. Mesela ben ve Sevgi'ye bak."

 

"Sizin arkadaşlığınıza bakacak okursak durum oldukça vahim olur ve hayır! Arkadaşlar birbirlerini kötü etkilemezler."

 

"Aslında etkilerler. Kankalığın kuralı bu! Biri manyaklık yapacaksa öbürü itiraz etmeden ona ayak uydurmalı. Kankalar diğerinin ikinci beynidir! Mesela ben; Sevgi kiraz istiyor diye yükseklik korkum olmasına rağmen ağaca tırmanıp, kolumu kırmıştım. O da köpekten korkmasına rağmen benim için o ara sokağa girmek zorunda kalmıştı."

 

"Bu nasıl arkadaşlık? Sen onun için kolunu kırmışsın o ise sadece köpek olan bir ara sokaktan geçmiş."

 

"İyi de o ara sokakta bizi dört tane köpek kovalamıştı ve ikisi sevginin bacağını ısırmıştı. Kuduz iğnesi yemişti kızcağız." Ali bana gözlerini pörtletmiş bir şekilde baktığında kıkırdamadan edemedim.

 

"Tamam. Bu kadar gevezelik yeter," diyerek çantasından ince bir test kitabı çıkartarak önüme koyan Ali'ye tip tip baktım.

 

"Bundan sonra ben test çözdüğüm zamanlarda yanımda durmak istiyorsan sen de sessizce test çözeceksin."

 

"Anlamadım?"

 

"Diyorum ki ya yanımda uslu uslu bu testi çöz ya da kalk git!" diyerek acımasızlığın dibini ekmekle sıyıran çocuğa ağlamaklı bir ifadeyle baktım. Onun yanından ayrılmak istemiyordum.

 

Azıcık daha kalayım... Azıcık...

 

Bir dakika...

 

İki dakika...

 

Üç dakika...

 

YETER!

 

"Ali... Sence sevmek mi yoksa sevilmek mi?" Çözdüğü testten kafasını kaldırıp bana şaşkın bir ifade ile bakan Ali, kalemini test kitabının arasına koyarak sandalyede geriye doğru yaslandı.

 

"Şimdi bu soru nereden çıktı?"

 

"Bilmem... Bana da ailemden biri sormuştu. Ona göre sevilmekmiş, peki ya sana göre?"

 

"Hım... Sanırım bana göre sevmek."

 

"Neden ki? Sonuçta herkes sevilmek ister, o hissi tatmak..."

 

"Peki, sana soruyorum Gece. Kimin sevgisine koşulsuz güvenebilirsin ki? Sadece karşındakinin seni sevdiğine inanırsın. Bu sevginin var olduğunu kanıtlamaz. Ama sevmek... İşte asıl olay sevmekte, Gece. Sen birini seversen, senin için de sevginin varlığı o zaman somut bir hale gelir."

 

"Anlıyorum ama asıl anlamadığım şey şu. Sevmek bu kadar güzelse neden aynı zamanda bu kadar tehlikeli? Sonuçta her gün haberlerde sevgilisini, eski sevgilisini ya da karısını öldürüp, sonra da sevgimden öldürdüm diyen insanları görüyoruz."

 

"Şöyle ki Gece, olay zaten sevmekte değil. Olay nasıl sevdiğinde. En basitinden gözünün önünde duran Ferhat'a bak. Eminim ona birkaç kez vazgeç demişsindir. Peki, o sana ne cevap verdi?"

 

"Şey dedi ki 'Sevgi beni üzse de tek bir gülümsemesiyle bana cenneti bahşediyor. Şimdi sen söyle Yıldız, ben cennetimi nasıl bırakıp da uçsuz bucaksız bir arafa kucak açayım?' demişti."

 

"İşte bahsettiğim şey bu Gece. Evet, herkes sevilmek ister. Peki, kim onu seven kişiye ne yaptığını bilir? Fark etmeden onu kim bilir kaç kez üzer. İşte bu yüzden cevabım sevmek. İnsan sevilmeden önce sevmeli ki onun nasıl can yakacağını ve nasıl mutlu edeceğini bilmeli."

 

"Karışık olsa da anladım sanırım."

 

"Güzel... O zaman gevezeliği bırak da çöz artık şu soruları!" diyerek bir anda bağıran Ali yüzünden hemen kafamı önümdeki test kitabına eğdim. Manyak çocuk! Vallahi manyak! Sen kim köpeksin de ben tembeller tembeli Yıldız Gece Korkut'u test çözmek için zorluyorsun! Evet ya! Ben neden bu salağa uyup, orada test çözmek zorundaydım ki? O kimdi ki yani.

 

"O testi sen mal mal bakasın diye değil çözesin diye yaptılar. Madem benimle arkadaş olmak istiyorsun, o zaman ben test çözdüğüm zaman senin de yanımda sessizce test çözmen lazım!"

 

"İyi de sen her zaman test çözüyorsun." dedim ağlamaklı bir sesle. O ise sinsice sırıtarak bana cevap vermişti.

 

"O zaman her zaman test çözeceksin." Nerede lan benim iki lafı toparlayamayan utangaç Ali'm. Onu getirin bana!

 

"Öf! Vallahi gelemem ben böyle şeylere. Gidiyorum." Sinirle ayağa kalkıp kapıya yöneldiğimde Ali'nin seslenmesi ile ona döndüm. Bana kararsız bir şekilde bakıyordu.

 

"N-nereye gidiyorsun?"

 

"Çok sıkıldım ve bu aralar fazla uslu durdum. Şu yeni gelen dokuzuncu sınıflarla uğraşacağım." Derin bir nefes alarak kafasını yere eğen Ali, ağzında birkaç şey mırıldanarak test kitaplarını toplamaya başladı.

 

"Ne söylediğini anlamadım."

 

"Diyorum ki beni bekle! Ben de geleceğim." Hay bin evin penceresine işerken yakalanan kediler aşkına! Ali az önce, seninle yaramazlık yapmaya geleceğim, mi demişti? Bu çocuğa gerçekten bir şeyler olmaya başlamıştı. Neyse, fırsatını bulmuşken değerlendirmek lazımdı. Ben de fazla sorgulamadan kafamı salladım ve Ali'nin peşimden geldiğine emin olunca birinci kata indim. Nasılsa planım çoktan hazırdı.

 

🌼

 

"Hadi artık Ali! Zaten zamanımız az! Kapıda dikilmeyi bırak da gir artık şu sınıfa," dedim bininci kez. O ise kafasını iki yana sallayarak, burnunun ucuna gelen gözlüklerini düzeltti.

 

"Lan hadisene!" diye koridorun ortasında bağırdım en sonunda.

 

"G-Gece. Bak ceza alacağız. Gel, vazgeç," diyerek korkuyla etrafa bakan çocuğun kolundan tutarak sınıfa sokmaya çalıştım.

 

"Ali... Hadi gir şu sınıfa."

 

"G-galiba k-kusacağım," demesiyle kolunu bıraktığım gibi duvar dibine sokuldum.

 

"Tamam, tamam. O zaman sen burada dur ve gözcülük yap," dediğim gibi sınıfa daldım.

 

"Günaydın çömezler. Ben son sınıftan ablanızım. Şimdi dersiniz neydi?" diyerek 9-A sınıfına daldığımda tüm öğrenciler mal gibi bana bakakalmıştı.

 

"Şey... Ders matematik," diye cevap veren en öndeki kıza "ıyk" diye acayip bir tepki vermeden duramamıştım. Tabii ki bu, tüm sınıfın gülmesine neden olmuştu. Ciddiyetimi toplayarak ciddi bir ifadeye büründüm. Ya da bürünmeye çalıştım. Cümleyi toparlayamadım ama anladınız siz. Sende ciddiyet ne arar falan demeyin sakın, yolarım saçınızı başınızı!

 

"Yerinizde olsam pek gülmezdim. Beni matematik hocası yolladı."

 

"Yoksa ders boş mu?" diyerek bana umutla bakan en arka sıradaki çocuğa üzgünce baktım. Ah yavrum, kıyamam ben sana. Ay resmen benin küçüklüğüm.

 

"Maalesef ufaklık. Hocanız size sürpriz bir sınav yapmaya karar vermiş. Ufak bir işi olduğu için bana dedi ki 'Yıldız'cığım sen gir ve ben gelene kadar sınavda öğrencilerin başında dur. Bir tek sana güvenebilirim,' dedi. Aynen böyle söyledi."

 

Yalanın daniskası.

 

Yalanın kuyruklusu.

 

Cehenneme VIP bilet.

 

Ayol okuldaki hocalar, başına bir bela açarım diye bana bir kalem bile emanet etmezlerdi.

 

"Neden sana inanalım ki? Sonuçta az önce bize dersimizin ne olduğunu sordun. Daha dersten haberin yokken şimdi gelmiş, beni öğretmeniniz yolladı sınav olacaksınız, diyorsun. Kaldı ki okul açılalı üç hafta oldu. Neyin sınavı bu?"

 

"Hocanız hanginiz daha geri zekâlı acaba diye merak etmiş de onun sınavını yapacakmış tatlım," diye çemkirdim en önde oturan kıza.

 

Alın size ikinci Ali.

 

Tipe bak... En ön sıraya oturmuş. Hoca gelmeden defter kitabı geç, kalemini bile hazırlamış. Bunlar yetmezmiş gibi bir de gelmiş, bana artistlik taslıyor. Yolarım kızım seni!

 

"Pekâlâ... Bana inanmıyorsanız okul birincisine inan-"

 

"Ali Levent!" diyerek bağıran, pardon anıran en öndeki kıza 'Ne oluyor lan, cibiliyetsiz?' bakışlarımı attım. Şimdi bir durum değerlendirmesi yapalım.

 

* En önde oturuyor.

* Defter, kitap, kaleme kadar hoca gelmeden önce hazırlanıyor.

* Şüpheci ve birazcık da zeki gibi.

* Hocaya öğretmen dedi.

* Potansiyel Ali Levent çakması ve geleceğin okul birincisi.

* Bana az önce çemkirdi ve zekilik taslamaya çalıştı.

* Ve en önemlisi Ali'yi tanıyor.

 

Lan, Ali derken kızın gözleri ışıldadı ve bir şekli şemali kaydı. Allah kahretmesin seni, köpek! Sen kime göz diktin böyle.

 

"He canım Ali Levent... Sana ne oluyor yani!" diyerek bağırdığımda kız da yüzünü buruşturarak hafifçe kalktığı sıraya oturdu.

 

"Ali, okul birincisi. Seninle arkadaş olması imkânsız. Ben de bir an ismini duyunca..."

 

"Gece. Bir bakar mısın?" diyerek sınıfın kapısından kafasını uzatmış bize bakan Ali'yi görünce sözü yarım kalan kıza resmen muz görmüş goril gibi baktığıma emindim.

 

"Bir dakika Ali. Şu kızı yolup geliyorum."

 

🌼🌼

 

"Hadi seni anladım, Yıldız. Sorunlu öğrencilerin başını çekiyorsun ama Ali... Sen..."

 

"Teşekkür ederim, hocam. O sizin güzel bakış açınızdan kaynak-"

 

"Kapa çeneni, terbiyesiz! Şu çocuğu bile alet etmişsin oyununa. Söyle, nasıl tehdit ettin çocuğu? Ne dedin de sana uymak zorunda kaldı bu çocuk?" diyerek bana bağıran müdüre şaşkın bakışlar atmaya başladım. Hayda... Olay yine bana patladı iyi mi!

 

"Hocam, çocuğu tehdit ettiğimi nereden biliyorsunuz? Belki çocuk peşimden kendi isteği ile geldi!"

 

"Ali, öyle bir şey yapmaz!" diyerek çemkiren kıza doğru bir adım attım. O ise hemen oturduğu koltuktan kalkarak müdürün arkasına saklanmıştı.

 

"Bana bak kızım! Yolduğum saçların yetmemiş galiba. Elimin tersi de yüzüne âşık olmuş. Sevenleri kavuşturmak sevaptır. Bir gel sen şuraya da elimin tersiyle yanağını kavuşturalım."

 

"Öğretmenim görüyorsunuz, değil mi? Resmen tehdit ediyor, şiddet uyguluyor bana."

 

"Hocam ne şiddeti! Şurada sevenler kavuşsun diye şey ettim ben."

 

"Yeter Yıldız! Seni gayet iyi tanıyoruz. Bu sefer suçun iyice büyük! Okul birincisini tehdit ettin, bir öğrenciyle kavga ettin ve öğretmeninin ismini kullanarak sahte sınav yapmaya çalıştın! Bu sefer disiplinden kurtulamazsın!"

 

"Müdür bey..." diyerek fısıltıyla konuşan Ali'ye dönmüştü tüm bakışlar. Müdür Bey'in yanında elleri önünde, kafası yere eğik bir şekilde idamı bekleyen mahkûm gibi duruyordu.

 

"Efendim yavrum?" diyerek Ali'ye cevap veren müdür pisliğine tip tip baktım. Resmen öğrenci ayrımı!

 

"Müdür bey, ben... Ben... Şey... Aslında ben de suçluyum. Ben... Gece ile birlik olup... Dokuzuncu sınıflara şaka yaptım."

 

Ve hayatında ikinci kez müdürlük olan Ali Levent geleneği bozmadan bir kez daha müdür masasına kusmuştu!

 

🌼🌼

 

"Ha ha ha. Masasına kustuğunda müdürün yüzünü görmen lazımdı Ali."

 

"Kusura bakma. O an kendi kusmuğumla utanç içinde ölmek üzereyken kimsenin suratına bakamadım. Şu an bu durumda olduğuma gerçekten inanamıyorum," diyerek yerdeki bir sigara izmaritini daha alarak elindeki poşetin içine fırlatan Ali, hâlâ mızmızlanmaya devam ediyordu.

 

"Ya okulda sigara içmek yasak değil mi? Bu otoparkta neden bu kadar sigara izmariti var!"

 

"Burada kamera yok. Öğrenciler arabaların arasına çömelerek gizlice sigara içiyorlar."

 

"Çok biliyorsun sen."

 

"Yani... Burada zamanında az çömelerek sigara içmedim."

 

"Sen sigara da mı içtin! Allahım ben kiminle arkadaş oldum böyle." Suçlu çocuklar gibi kafamı yere eğerek sessizce mırıldandım.

 

"Özür dilerim. Benim yüzümden sen de ceza aldın."

 

"Özür dilemene gerek yok. Sonuçta ceza alacağımı bile bile seninle geldim."

 

"Sahi! Neden benimle geldin ki?" diye sorduğumda önce bana bakıp, sonra kafasını yere eğen Ali'ye diktim gözlerimi. Bana cevap vermeden yerdeki izmaritleri toplamaya devam ederken ona yaklaştım ve omzundan dürttüm.

 

"Sana diyorum. Neden benimle geldin ki?" Derin bir nefes alarak eğildiği yerden doğrulan Ali gözlerini yere dikerek fısıldadı.

 

"Sen söylemiştin."

 

"Ne dedim ki? Sonuçta çok şey söylerim ben." dedim anlamadığımı belli etmek için. O ise bana döndü ve kızaran yanaklarına inat, gözlerimin içine bakarak yutkunmama neden oldu.

 

"Sen söylemiştin. Arkadaşlar birbirlerine kötü örnek olsa da birbirlerine destek olur demiştin."

 

"Ben.. .Ben öyle bir şey demedim."

 

"Hayır, dedin. Sen Sevgi için kolunu kırmışsın, o da senin için köpekler tarafından ısırılmış. Bundan çıkarılacak sonuç da benim dediğim şey oluyor."

 

"Ama... Ama ben seninle oturup test çözmemiştim," dedim kısık bir sesle. Ali ise gözlerini benden çekerek umursamaz bir şekilde omuz silkmişti.

 

"Demek ki burada iyi arkadaş ben, bencil arkadaş sen oluyorsun," diyerek işine devam eden Ali'ye bakakalmıştım.

 

Haklıydı... Ben bugün Ali için kendi tembelliğimden taviz verememiştim ama o benim için çalışkanlığından taviz vermişti.

 

Ve ben, o anda kendime yemin ettim. Ne olursa olsun, Ali için çok iyi bir arkadaş olacaktım.

 

🌼

 

Gece'nin Günlüğü

 

Ah ne garip insanların ve olayların arasında yaşayıp gidiyoruz. Önceden bize garip gelen olaylara o kadar alışıyoruz ki ister istemez artık en kötü olay bile bizlere normal gelmeye başlıyor. Sanırım artık ben de sana normal gelmeye başladım, Ali Levent.

 

Çoğu zaman korktuğunu görebiliyorum fakat sen görünenin aksine çok cesur bir çocuksun. Korkmana rağmen çabalamaktan da geri kalmıyorsun. Korkunun, başarının önüne geçmesine izin vermiyorsun ve sanırım ben en çok bu huyuna hayran kaldım.

 

Ben senin aksine gerçekten de korkağın tekiyim. Hayatım boyunca bana acı veren her şeyden arkama bakmadan kaçtım. Bu kadar mutlu görünmemin asıl nedeni de bu ya.

 

Kaçmak... Sorunlarımdan arkama bakmadan kaçtığım için bu kadar gamsız bir insan olup çıktım.

 

Sanırım benim sana öğretecek çok şeyim olduğu gibi, senin de bana öğretecek çok şeyin var Ali. Umarım bu oyunun sonunda yalan zaferlerle kendimizi kandırmak yerine, gerçek bir zafer kazanarak mutlu oluruz. Gerçi benim için mutlu olmak önemli değil. "Gerçek" olduğu sürece zafer ya da yenilgi benim için fark etmez. Sadece kendimi kandırmayı bırakmam yeterli.

 

🌼

Ali'nin Günlüğü

 

Çok kıymetli dert ortağım, sevgili günlüğüm...

 

Artık kesin olarak emin olduğum bir şey var ki ben delirdim. Gerçekten delirdim. Yoksa bu yaptıklarımın başka bir açıklaması olamaz! Gece'den kurtulmak isteyen ben, şu an resmen onunla olan arkadaşlığımı sağlamlaştırmaya çalışıyordum!

 

Yahu test çözmeyi bırakıp da onun peşinden gitmek ne demek! Müdür Bey'in masasına kusarak bir kez daha ceza almak ne demek! Hadi beni geçtim, delirdi diyerek bir köşeye fırlatıp atın beni fakat anneme ne demeli?

 

Müdür Bey benim için endişelenerek annemi aramış ve olanları anlatmış. Eve geldiğimde gördüğüm manzarada sinirli bir adet anne olması gerekmez miydi? Peki, benim annem ne yapıyor? Bana "Aferin oğlum, hep böyle ol. Biraz hayatını yaşa canım," diyerek yanaklarımı sıkıp öpüyor.

 

Gerçekten ben mi sorunluyum yoksa benim etrafımda çok garip insanlar mı var? Yahu bir insanın çevresinde bir tane mi akıllı olmaz! En azından babam ucundan bir akıl belirtisi gösterip de "İyi yapmışsın ama sakın fazla abartma," dediği için göbek atacak duruma geldim!

 

Sevgili günlük...

 

Daha ne kadar akıl sağlığımı koruyabilirim bilmiyorum. O yüzden sen artık sadece benim gülüğüm değil aynı zamanda delil niteliğini taşıyorsun. Olur da bir gün delirirsem bunu nedenini sana bakarak öğrenecekler.

 

Son olarak şunları da yazarak günü kapatıyorum. Delirmeme vesile olan kim varsa onlara dava açılmasını talep ediyorum. Onlardan alınan parayla bana özel bir tımarhane yapılmasını ve bana güzelce bakmalarını istiyorum! Madem delirttiler, bakmayı da bilsinler değil mi?

 

🌼

 

 

Loading...
0%