@geceninhanimii
|
"Bakıyorum da bu aralar ışık saçıyorsunuz Leyla Hanım." "Aşk olsun doktorcuğum daha önce karanlık mı saçıyordum." Doktorumun bana tek kaşını kaldırarak bakmasıyla kocaman gülümsedim.
"Tabii ki hayır Leyla Hanım. Demek istediğim üzerinizde ayrı bir neşe var gibi."
"Hm... Olabilir de olmayabilir de!"
"Olmuş olmuş belli. Bugünlük size daha fazla serum takmayacağım, bünyeniz az da olsa kendisini toparlıyor. Lütfen yemeklerinizi güzelce bitirin ve bu mutluluğunuzu koruyun. Unutmayın bizler hastaların sadece fiziki yaraları ile ilgilenebiliyoruz. Ama bazen asıl yara ruhta olabiliyor ve ruhundaki yaraları senden başka kimse iyileştiremez. Bu dediklerimi unutma." Gülümseyerek odadan çıkan doktorun arkasından derin bir nefes aldım.
Haklıydı, ruhumdaki yaralar fiziksel yaralara dönüşüyordu. Doktorlar ne kadar benim için çabalasalar da ruhumdaki yara iyileşmediği için yüzeysel yaralarımın da sonu bitmek bilmiyordu.
Düşüncelerimin kirli elleri parmak uçlarındaki pislikleri zihnimin duvarlarına sürterlerken telefonumun sesi beni bu kirli ellerden kurtararak gerçek dünyaya çıkarmıştı. Elimi uzatarak telefonu aldım ve Baran'dan gelen mesaja merakla baktım.
Baran: Yalnızım diyorsun ama sana sunulan teklifi de kenara itiyorsun. Ah siz kadınlar...
Leyla: Anlamadım?
Baran: İşine gelmemiştir.
Leyla: İki gündür hiç konuşmadık ve attığın şu mesajlara bak!
Baran: İmadan bile anlamıyorsun, adamı çıldırtırsın. Diyorum ki yalnızım diyorsun ama uygulamaya hiç girmiyorsun. Bu şekilde bir yer edinemezsin. Gerçek hayat ve sanal hayat çok farklıdır evet ama ikisinin de ortak bir özelliği vardır.
Leyla: Neymiş o?
Baran: Çaba... Gerçek hayatta da sanal hayatta da bir yer edinebilmek için çaba sarf etmen gerekiyor. Birileri için var olmak istiyorsan çaba sarf et ve kendini unutturma. Sen iki gün sonra ya da bir hafta sonra o uygulamaya tekrar girdiğinde seni kimse hatırlamayacak. Sonra gelip de bana çok yalnızım diye ağlama.
Derin bir nefes alarak mesaj ekranından çıktım. Resmen tüm moralimin içine etmişti. Aslında beni üzen şey haklı olmasıydı. İki gündür korktuğum için uygulamaya girmemiştim.
Korkağın tekiydim.
Hiç tanımadığım insanların beni sevmemesinden korkmuştum. Baran haklıydı, çaba sarf etmeden hiçbir şey elde edemezdim. Gerçekten var sayılmak istiyorsam önce oradaki herkese kendi varlığımı benimsetmeliydim. Mesaj ekranına geri dönerek Baran'a "teşekkür ederim." yazdıktan sonra uygulamaya girerek kulaklığımı taktım. Hemen ekrana düşen isme gülümseyerek üstüne tıkladım.
Göğe Bakanlar Durağına tam bir curcuna hakimdi. 10 mikrafonun hepsi doluydu ve sanırım keyifli bir sohbet vardı. Girer girmez duyduğum kankahalar bu sohbetin emaresini taşıyordu.
"İlyas, odaya gelen tüm kızları kaçırıyorsun gardaş. Elimizde bir Gül abla kaldı. Yav bu odanın adını senin yüzünden Erkekler Koğuşu yapacağız."
"Ah Baran'ım tek derdin karı kız olsun be gülüm."
"Baran'a katılacağım hiç aklıma gelmezdi ama cidden İlyas. Nickinin hakkını sonuna kadar veriyorsun."
"Sen de mi be Gencer'im."
"Maalesef ben de İlyas'ım."
"Gençler onu bunu bırakın da bakın ne diyeceğim."
"Buyur, Gül ablam."
"Boş İşler Müdüresi geldi."
Gül Ablanın beni fark etmesiyle heyecanlanmış ve hızlanan kalbime elimi bastırmıştım. Allah'tan kalbime bağlı aletler çok ötmemişti. Hafif giren ağrıyı derin nefes alarak azaltmaya çalışırken İlyas'ın "O kimdi ki?" sorusuyla gözlerim doldu. Ne kadar ahmak bir insandım. Bir kez girdiğim dandik uygulamadaki insanın beni tanımamasına bile üzülebilecek kadar ahmaktım.
"İki gün önce gelmişti ya odadan atın bunu demiştin nickinden dolayı. O kadar karı kıza yürürsen böyle aklın şaşar tabi. Neyse, Gııııız müdüre nerelerdeydin sen? Hele gel bakayım yamacıma, senin için yanımdaki kişiyi mikrafondan atıyorum bak değerimi bil. "
Gülmeden edemedim. İlk mikrafonda ლ(Kazanova)ლ nickli oda sahibi İlyas vardı. Onun yanında ୧( GençEr)୨ nickli Gencer varken diğer 3 mikrafonda tanımadığım kişiler vardı. İlyas'ın altındaki mikrafonda “❥ Gül Çiçek” nickli Gül abla varken onun yanındaki 3 mikrafonda da tanımadığım kişiler vardı. En son 10. Mikrafonda ise (・ω・)つ Doğu’nun Celladı⊂(・ω・) nickli Baran vardı. Baran'ın yanındaki mikrafon boşalınca direkt üstüne tıklayarak mikrafona çıktım.
"Hoşgelmişsin Müdüre Hanım. Bugün de konuşmayacak mısınız acabaaa?" Baran'ın oyunbaz sesine tebessüm ederek derin bir nefes aldım.
"Hayır Baran Bey, konuşacağım."
"Aman yaraaaabbiiim! Bu nasıl naif bir ses? O ton, o nefes alış.... Düşüyorum sanırım!"
"Ay başladı yine." Gül ablanın sıkkın ses tonuna gülerek İlyas'a cevap verdim.
"Efor harcayıp bana yürümeyin İlyas Bey, yanımda Baran gibi biri varken size bakmam. Ben, Baran'ları daha çok severim." Dudağımı ısırarak odayı kaplayan sessizliği dinledim. Sadece eğlenmek ve biraz da benim mahkum Baran'a laf atmak için kurduğum cümleye gelecek tepkiyi korkuyla beklerken ilk tepki yanımdaki Baran'dan gelmişti.
"Ama müdüre ben nişanlıyım, sana karşılık veremem ki. İki gün önce fark etmeden sana umut mu verdim ki Allah belamı versin benim. Pü sıfatsız sıfatıma!" Baran'ın mahçup bir ses tonuyla kendine kızmasıyla herkes kahkaha atmıştı. Mikrafonda olmayan iki üç kişi de alttan Baran'a güldüklerini yazıyorlardı.
"Ah güzelim, yine bana kaldın. Bence yamacıma gelmelisin! Gencer, yer ver bakayım yengene."
"Nereden yengem oluyor? Hayır yani belki senin yengen olacak?"
"Yuh!" Gencer'in lafına herkes aynı anda yuhlayınca merakla konuşmayı dinlemeye devam ettim.
"Gencer, annem iyi misin sen?"
"Gül ablaya katılıyorum. Gardaş, iyi misin sen? Hayır ilk defa burada birine yürüdüğünü gördüm de."
"Aman be şaka yapıyordum, şakadan da anlamıyorsunuz. Gidiyorum ben!" Bir anda mikrafondan inerek odadan çıkan Gencer'in arkasından konuşan İlyas'la tekrar kahkaha atmaya başlamıştık.
"Utandı gızanım. Neyse, Müdüreciğim bak yanım boşaldı, hadi zıpla yanıma." İlyas'a tam cevap verecektim ki bir anda yanındaki boş mikrafona nicki ♤KareAs♧ olan biri geçti. Odadaki herkes kahkaha atarak vay demeye başlayınca sessiz kalarak dinlemeye devam ettim.
"Aman aman kimleri görüyoruz!"
"Adamın hası geldi be!"
"Ah be Arslan'ın nerelerdesin sen?"
"Selamün aleyküm gençler. Ben de sizleri çok özledim."
Hızlanan kalbime aniden giren kramp kalbime bağlı olan aletlerin çok yüksek seste ötmesine neden olmuştu. Çıkan seslerin yüksek frekansı odada bulunan kişilerin telefonlarında yankı bulurken titreyen ellerimle zar zor uygulamayı kapattım. Ben, kalbimi tutarak iki büklüm olurken odaya dolan hemşire ve doktorların dedikleri hiçbir şeyi algılayamıyordum. Aklımda olan tek şey duyduğum ses tonuydu.
Duyduğum ses o kadar karizmatik bir tona sahipti ki benim eksik kalbimi dahi maraton koşusuna çıkartmayı başarmıştı.
Nicki ♤KareAs♧ adı Arslan olan bu adam beni kurduğu tek bir cümleyle yerle bir etmişti.
Ve benim gibi ahmak bir kadın, bir erkeğin ses tonuna yerle bir olmuştu.
☆♧ Keyifler nasıl? Hikaye nasıl gidiyor? Sizce bizim Mahkum Baran kim? Şimdiye kadar nicki geçen kişiler mi yoksa henüz kendisiyle tanışmadınız mı? Teorileri alalım?
|
0% |