Yeni Üyelik
14.
Bölüm
@geceninhanimii

 

♣️♠️

 

Sabah gözlerimi yıllardır bana ev sahipliği yapan hastane odasında açtığımda kendimi bir peri masalında gibi hissetmiştim. Hapis kaldığım evden çıkıp muhteşem bir baloda prenses gibi salınırken sabah olduğunda kürkçü dükkanına geri dönen o zavallı kız...

Gülümsedim.

 

Umudum vardı. Arslan bir kez daha parti verecekti. Bunu benim için yapacak olması kalbimi sızlatırken sağlığım için bilhassa dikkatli olması bu sızıyı arttırıyordu. Hissettiğim heyecan beni korkutmuyordu aksine hissettiğim çekime kendimi bırakmak istiyordum.

 

Dün gece benim hayatımın miladı olmuştu. Hayal dahi edemediğim mutlulukları ve hüzünleri yaşamıştım. Önce güvendiğim dağlara karlar yağmış ve aslında Baran'ın yaşı konusunda bana yalan söyleyen bir ihtiyar olduğunu anlamıştım. Sonra kendime ilk defa bir arkadaş bulmuş ve birbirimizi tanımasak da sanki kırk yıldır dostmuş gibi samimiyetle eğlenmiştik. Ve gecenin finalinde Arslan karşıma çıkmıştı. Yaptığı incelikler, bana bakış şekli, üzerime titremesi... Bozuk kalbim bu karizma karşısında teklemişti.

 

Bir gecede yıkılmış, toparlanmış ve bir adamdan ölümüne etkilenmiştim.

 

Elime telefonu alarak bir saat önce gelen mesajı açtım.

 

Baran: Uyanamadın mı hala uyuyan prenses?

 

Leyla: Yeni uyandım yalancı ihtiyar.

 

Baran: Alındım, gücendim. Benim ruhum 35'lik.

 

Leyla: Demek imla kurallarına bu kadar dikkat etmen yazar olmandan kaynaklanıyordu.

 

Baran: He.

 

Leyla: He? Gün geçmiyor ki beni şaşırtman asla bitmiyor. Gerçekten kaç yaşındasın.

 

Baran: Erkekler kadınlara yaşlarını sorunca terbiyesiz olurlar ama kadınlar böyle bodoslama sorabiliyor değil mi?

 

Leyla: Aynen öyle.

 

Baran: 65 yaşındayım.

 

Leyla: Dede? Baran DEDE!

 

Baran: Siz bebelerde hiç saygı kalmamış. Dedeymiş. Sana on basarım ben be!

 

Leyla: Benim kalbim bozuk bana herkes on basar Baran Dede.

 

Baran: Dede diyip durma velet, sinirlerim geriliyor.

 

Leyla: Ay sen yaşlandığını kabul etmeyen şu sapık dedelerden değilsin değil mi?

 

Baran: Burada bir sapık varsa o da Arslan'ı görmeden sadece sesinden etkilenen sensin. Nasıl bir yokluksa adamın sesine düştün be!

 

Leyla: Birileri çirkinleşiyor...

 

Baran: Birileri de her geçen gün daha da salaklaşıyor...

 

Leyla: En azından hala gencim ve genç öleceğim.

 

Baran: Tekrar ediyorum benim ruhum 35'lik.

 

Leyla: Senin şimdi ne dertlerin vardır. Tansiyon, şeker, romatizma, mide ağrıları....

 

Baran: Eh bunlar beni ölüme sürüklemiyor?

 

Leyla: Doğru. Benim sorunum beni ölüme sürüklüyor sen de haklısın. Senin için üzüldüm.

 

Baran: Hiç derdin tasan kalmadı da kendinden geçtin bana üzülmeye mi karar verdin?

 

Leyla: Sadece yazdığın için yıllarını hapishanede geçiriyorsun. Kaç yıldır oradasın?

 

Baran: Sadece yazdığım için değil, devlete salladığım için buradayım. Ve 25 yıl oldu.

 

Leyla: 25 yıl... Çok zor. Hadi o zaman şartlar kötüydü ama şimdi özgürlük ve hürriyet kavramları bu kadar ön plandayken neden senin cezan kaldırılmadı?

 

Baran: Kimse beni umursamadığı için hala buradayım ve burada öleceğim. Ben, tarihin devriminde unutulan isimlerden biriyim.

 

Leyla: Baran abi.

 

Baran: Abiyi bir nebze kabul edebilirim.

 

Leyla: Şu bozuk kalbimle dilerim ki inşallah oradan kurtulursun.

 

Baran: Buradan çıkmak istemiyorum Leyla. 25 yıl geçti. Benim hiçkimsem yok. 25 yıldır burada yalnızım. Dışarıda ne bir evim ne bir tanıdığım var. Aç, sefil bir şekilde köprüaltında ölür giderim. Ve ufaklık sana sadece şunu söyleyebilirim. Arslan madem sana bir fırsat vermeye karar vermiş o zaman bu fırsatı kullan. Ölmeden önce, mezarına çiçek koyacak insanları bul.

 

Gözlerimden akan yaşlarla telefonu kapatarak yanıma koydum. O, çok yalnızdı. Benden bile daha yalnızdı. 25 yıldır oradaydı ve onu ziyarete gelen bir kişi bile olmamıştı. Gözyaşlarımı silerek derin bir nefes aldım. Baran, haklıydı. Ölmeden önce güzel dostluklar edinecektim ve bu listenin başında O vardı. Telefonu geri alarak Baran'ın bana önerdiği sohbet odalarının olduğu uygulamaya girdim ve Arslan'ın nicki olan KareAs'ın mesaj kısmına girdim. Numarası bende olmadığı için buradan mesaj atmam gerekiyordu.

 

BoşİşlerMüdüresi: Arslan?

 

KareAs: Leyla?

 

BoşİşlerMüdüresi: Merhaba.

 

KareAs: Merhaba.

 

BoşİşlerMüdüresi: Sana bir şey sormak istiyorum.

 

KareAs: Dinliyorum.

 

BoşİşlerMüdüresi: Baran hangi cezaevinde kalıyor?

 

KareAs: Bunu neden soruyorsun?

 

BoşİşlerMüdüresi: Çünkü onu ziyaret etmek istiyorum. Görüş günleri hangi gün oluyor?

 

KareAs: Oraya elini kolunu sallayarak giremezsin. Baran'ı görebilmen için ya aileden biri olman gerekiyor ya da Baran'ın seni ziyaretçi listesine eklemesi.

 

BoşİşlerMüdüresi: Ya... Anladım. Teşekkür ederim.

 

KareAs: Üzüldün?

 

BoşİşlerMüdüresi: Üzüldüm. Çok uzun zamandır orada yalnız. Sadece onu ziyaret etmek istemiştim.

 

KareAs: Görüş günleri Pazartesi ve Cuma günü saat 09.00-16.00 arası. Eğer gerçekten gitmek istiyorsan yarın bana mesaj at. Seni alması için bir araba göndereceğim. Madem bunu yapmak istiyorsun bana da yardımcısı olmak düşer.

 

BoşİşlerMüdüresi: Arslan... Ben çok ama çok teşekkür ederim.

 

KareAs: Peki ben senden bir şey rica edebilir miyim?

 

BoşİşlerMüdüresi: Tabii ki!

 

KareAs: Ben de girip çıksam da yıllardır bu hapishanedeyim ve benim de hiç ziyaretçim olmadı. Beni de ziyarete gelir misin?

 

İçim sızladı... Acılar farklı olsa da yalnızlığa çıkan sonuç hepimizi aynı hissiyata sürüklüyordu. Arslan, Baran ve ben aynı acıları, aynı yalnızlığı paylaşıyorduk.

 

BoşİşlerMüdüresi: Gelirim. Seni her zaman ziyarete gelirim Arslan. Sözüm olsun.

 

♣️♠️♣️♠️

Ah benim yaralı bebeklerim... Yaralarınızdan öperim sizi. :(

Mahkumu yazmayı çok sevsem de karakterlerin acıları içimi sıkıyor.

Baran'ın bir ihtiyar olduğunu anlamayanlar vardı. Bu bölümde önce onu netleştirmek istedim. Böyle bir şey bekleyen olmuş muydu? Yoksa hepiniz ters köşe mi oldunuz?

Doğru söyleyin ihtiyarım hepinizin ağzını açık bıraktı değil mi? Kskskks

Benim sempatik Arslan'ım da sürekli bir atak halinde farkındasınız değil mi? Sizde Arslan"ın amacı ne?

 

 

Loading...
0%