@gecetasi
|
Naz'ın Anlatımıyla Duyduğum sesle bütün benliğim ele geçirilmiş ve havasız bi' odaya atılmış gibi hissediyordum. Tek istediğim şu an bu andan kendimi soyutlamak ve hiç yaşanmamış gibi varsaymaktı. Hala arama devam ederken o gecede ki gibi o sustu, ben sustum. Saate bakıyor zamanın nasıl aktığına bizzat ben şahit oluyordum. Kapıda bir silüet olduğunu görmemle irkilmem bir oldu fakat bu kişinin Esila olduğunu anlamam uzun sürmedi. Elinde örnek davetiyeler ile içeri geldiğinde hayatın gerçeği büyük bir buz kütlesi gibi üzerime yığılmıştı. Esila soru sorar gözlerle bana bakıyor, elim kapatma tuşuna gitmiyordu. Saate bakıyor her bir saniyenin sırtıma saplandığını hissediyordum. Fakat yapamıyordum. O telefonu kapatamıyordum. Sanki o telefonu kapatırsam kıyamet kopacakmış gibi hissediyordum. İçimi saran karışık duygu topluluğu dengemi sarsıyordu. Bilinçaltım yavaş yavaş kapanıyor, elimden telefon düşüyordu. Son duyduğum sesler ise Esila'nın "Naz!" diye bağırışları olmuştu. *** Esila'nın Anlatımıyla Eren'in bir arkadaşıyla inceleyip seçelim diye gönderdiği davetiyelere bakarken içeriden Naz'a dair bi' ses gelmiyordu. Varlığımı belli etmeden içeriye adım attığımda Naz'ın biri ile konuştuğunu gördüm fakat gözleri dolu, yanakları sırılsıklamdı. Ona 'Kim?' olduğunu soran bakışlarımı gönderdiğimde ise hiçbir tepkide bulunmadı. Öyle durdu. Bana uzun uzun baktı, saate baktı. Sonrada bakışları elimdeki davetiyeler değdi. Ve ağlaması yavaş yavaş hiddetlendi. Ani bi' şekilde elinden ilk telefon düştü ve ardından bedeni yere serilmiş bi' şekilde kaldı. Davetiyeleri yere fırlatıp hemen Naz'ın yanına koşmam bir oldu. İçeriden Beren'e sesleniyordum. Beren hızlıca gelip olanlara anlam vermeye çalışıyor, eli ayağına dolaşıyordu. O ara fark ettiğimde telefondaki kişi telefonu kapatmamış, 'Naz!' diye haykırıyordu. Duyduğum sesin etkisiyle bir havası kaçmış balon misali yere süzüldüm. Naz'ı düşünemiyordum. Ne kadar çok etkilendiğini. Taşıyamamıştı bedeni işte. Artık her bir sözcük bile ağır geliyordu ona. Telefonu bir hışımla elime aldım ve sesimi toparlamaya çalıştım. "Kerem, ben Esila. Bir daha Naz'ı arama. Naz artık nişanlı bir kadın. Bir hafta sonra evlenecek. Kafasını karıştırma." deyip telefonu suratına kapattım. Kurduğum cümlelerdeki soğukkanlılığa ben bile inanamazken eminim ki Kerem ağzı iki karış açık şekilde kalmıştır. Ambulansın gelmesi Naz'ın hastaneye kaldırılması, Eren'lerin gelmesi, ne olduğunu sormaları bir oldu. Bütün olanlar bir göz açıp kapaması derecede hızlı gerçekleşmişti. İnsanlara robot gibi bakıyor, bir an önce Naz ile konuşmak istiyordum. Burada bulunan her insan Naz için endişelenmişti. Hepsinin gözlerinin içine baktığımda acıdan başka bir şey göremiyordum. Bu koridorda bulunan herkes Naz'ın kendini toparlayamadığının farkındaydı. Eren bile. Fakat herkes susmayı tercih ediyor, bir gün hepsi geçer diyerek kenara geçiyordu. Buradaki çoğu kişiye göre Naz evlenerek her şeyi unutabilirdi. Ama herkesin bildiği bir şey daha vardı. Naz'ın ilacı Kerem idi. Ama Kerem Naz için şiddetli bir depremden başka bir şey olmamıştı. Ve şimdi Naz sadece Kerem'in artçı depremlerine şahitlik ediyordu. Eğer Kerem Naz'ın hayatına girerse Naz bu sefer, daha şiddetli bir deprem ile yıkılabilirdi ve buna ben dahil kimse izin vermezdi. Bakışlarım Beren'e yöneldiğinde ise bana meraklı gözler ile bakıyor, bir açıklama bekliyordu. Şu an olanları sadece ben biliyordum ve Beren'e anlatacak bir fırsatım olmamıştı. Ya da halim. Naz yavaş yavaş gözlerini açmaya başladığında hepimiz gözlerimizi doktora çevirmiş, girmek için izin istiyorduk. Fakat doktor odaya iki kişiden fazla kişinin girmesinin Naz'ı yoracağını söyledi. Hepimiz birbirimize bakarken Nalan abla her şeyin farkında olduğunu belli eden bakışlarını bize gönderdi. Ve kafasıyla odayı işaret ederek, bizim girmemiz gerektiğini belirtti. "Sen geç Nalan abla. Biz sonra geçeriz yanına." desemde kabul etmedi ve Naz'a iyi gelecek kişilerin biz olduğunu, içeri bizim girmemizin daha uygun olduğunu belirtti. Berenle ikimiz odaya girerken içimde küçük bi burukluk vardı. Naz tam kendini düzeltmişken bu darbenin olmaması gerekiyordu. Olmamalıydı. Kerem olmamalıydı o. Naz'la göz göze geldiğimde öyle kırgın, yorgun ve yıpranmış bakıyordu ki. İçimden bir parçanın gittiğini o an hissettim. Neler hissettiğini en iyi anlayan kişilerden biri bendim. Beren hala susarak bizden bir açıklama beklerken onun bakışlarını es geçtim. Şu an tek önemli şey Naz'ın kendine gelmesiydi. Hastane yatağının yanında olan tekli koltuğu iyice yatağa yaklaştırıp oraya oturdum. Beren odadan çıkması gerektiğini anlamış olacak ki adımlarını kapıya yöneltti. Kapı kapanma sesini duyduğumuzda ise ikimizde birbirimize baktık. İlk Naz'ın elini tuttum sonra da ikimizde dolmuş gibi gözümüzte ki yaşları serbest bıraktık. Naz'ı böyle görmek beni daha da çok mahvediyordu. Ve şu an onunla konuşmak bi kenarda dursun ağzımı bile açamıyordum. Sadece destek vermek istercesine elini tutuyordum. İkimizin de göz yaşları yanaklarımızdan süzülüyordu. Hıçkırıklarımız odada yankılanırken, bu sefer kelimeler değil hıçkırıklarımız konuşuyordu. Cebimdeki telefon titrediğinde ilk Naz'ın elini bıraktım, sonrada kendimi toplayıp telefonu cebimden çıkardım. Mesaj yabancı bir numaradandı. Kimden 05********* Esila ben Kerem. Naz'la biz ayrılığa mecbur bırakıldık. Hiçbir şey dış pencereden görüldüğü gibi değil. Sana kendimi açıklamama izin ver. Esila, ben bebeğimi özledim... Mesajı okumanın verdiği burukluk içimdeki yerini alırken gözlerim tekrardan dolmuştu. İkisi de böyle bir sonu hak etmemişti. İçimden bir ses Kerem'e yardım etmem gerektiğini, onu dinlemem gerektiğini söylüyordu. Naz'ın bize anlattığı hikayede hep bir eksiklik kalıyordu. Mecburdum deyip durmuştu. Hiçbir zaman gerçeği itiraf etmemişti. Şimdi ise her bir gerçek ortaya çıkacak. Yıllar sonra eski defterlerin tozlu yaprakları çevrilecekti. Ve deftere yazı yazmaya belki de tekrar başlanırdı. Mesaj bölmesinden çıkıp ilk işim Kerem'i telefonuma kaydetmek oldu. Telefondan gözlerimi çekip Naz'a baktığımda bana arkasını dönmüştü. Sessizce ağlayarak camdan dışarıyı izliyordu. Naz ve Kerem belki ikinci bi şansı hak ediyor olabilirlerdi. Ben hep Naz tarafından dinlemiştim. Bir kez de Kerem'den dinlemekten zarar gelmezdi. Telefonu tekrar açıp mesaj sekmesine girdiğimde bakış açıma Eren'in yeni attığı mesaj girdi. Kimden Eren Konuşmanızı hızlı bitirseniz nişanlımı görmek istiyorum. Kerem'e gidip görüşmek doğru olan mıydı bilmiyorum ama tek bildiğim eğer bu hikayede bi kaybeden olacaksa bu kişinin Naz olmamasıydı. Eren'den çıkıp Kerem'e tekrar girdiğimde mesajımı attım. Kime Kerem 15 dakikaya Deniz Park'ta ol. Belki Naz bunu öğrendiğinde bana çok kızacaktı fakat ben onun için uğraşıyordum ve umarım her şeye değecek bir gelecek bizi bekliyordur. *** |
0% |