Yeni Üyelik
Gizem Aslan
@gizzemasllan
Profili Paylaş
YAZDIĞI KİTAPLAR
RAİLWAY KASABASI
1872 yılının acımasız topraklarında, Railway Kasabası; kanunların değil emirlerin hüküm sürdüğü, itaatsizliğin idamla cezalandırıldığı bir yerdir. Gün batımından sonra sokaklara adım atmak yasakken ve herkes bu kurallara boyun eğmişken Valencia Pride, bir gün sokağa çıkma yasağına rağmen erkek kılığında dışarı çıkar. Ancak işler beklediği gibi gitmez ve askerler onu fark ettiğinde Valencia’nın küçük bir adımı, büyük bir felakete dönüşür. Kasabanın yeni komutanı Devrim Gürkan Karel, kalabalıklar içinde Valencia’nın sırrını gören tek kişidir. Fakat onu serbest bırakmak yerine, kuralları baştan yazacak bir karar alır. Valencia, şimdi yalnızca hayatta kalma mücadelesi vermekle kalmayacak; kendi hayatını ve tüm kasabanın kaderini değiştirecek bir oyunun içinde yer almak zorunda kalacaktır ve bu, yalnızca bir direniş değil, özgürlüğün ateşini yakacak bir mücadele olacaktır.
2g önce
 
AŞKA SÜRGÜN
"O Doğu`ysa ben Batı`ym." "O siyahsa ben beyazım." Diye haykırdı genç kız. Fakat bu cümleleri kurarken bu hikâyenin aslında Doğu`yla Batı`nın kavuşmasını, siyahın beyaza karışmasını anlattığını bilmiyordu. Öğrendiğinde ise hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Çünkü çoktan kendi hikâyesinde hem kazanmış hem de kaybetmiş olacaktı. Kaybetmek de kazanmak da daha önce onun için hiç bu kadar zevkli olmamıştı.
2h önce
 
KANA BULANMIŞ SIRLAR
Bazı ölümler bir son, bazı ölümler bir başlangıçtır. Çünkü kimileri ölür ve hikâyeleri biter, kimilerinin ölümü de birileri için yeni bir hikâye başlatırdı. Bu kez ölüm, hikâyeyi başlatan şey olacaktı. Onun ölümü, avuçlarıma kanlı bir sır bırakmıştı. Ve maalesef ki o kanlı sır sadece benim ellerimde değildi. Hiç olmaması gereken birinin ellerine de bulaşmıştı. Bu kanlı sır onunla aramızda her geçen gün büyüyecek, zamanla pimi çekilmiş bir bomba hâline gelecekti. Ve yine maalesef ki her bomba er ya da geç bir gün elbet patlardı. İşte o gün suçlular ve suçsuzlar ortaya dökülür, hesap verme vakti gelirdi. Bizim için ise hesap verme vakti asla gelmemeliydi. Çünkü bu hikâyenin masumları biz değildik. Zira bu hikâyede masum da yoktu.
4g önce
 
SUÇ ORTAĞIM
Her gece tam 00.00`da gelen bir ihbar ve ardında bırakılan bir ceset… Sol bileklerinde gizemli harflerle işaretlenmiş kurbanlar ve peşinde iz bırakmayan bir katil… Dört kişilik bir polis ekibi, bu acımasız cinayetlerin arkasındaki sırrı çözmek için karanlık bir yolculuğa çıkar. Ancak bir gece cesetlerden birinin cebinden çıkan bir not, ekibin içindeki sinsi bir ihanetin varlığını ortaya koyar ve güvenin, en beklenmedik anlarda nasıl parçalandığını acımasızca ortaya koyar. Artık bir yandan katili yakalamaya çalışırken bir yandan da aralarındaki hainin kim olduğunu çözmek zorundadırlar. Güvenin her an sorgulandığı bu ölümcül oyunda Mira Aksoylu, hem karanlık bir suçluya hem de giderek derinleşen bir ihanet labirentine karşı tetikte kalmak zorundadır. Cinayetlerin ardındaki sır perdesi aralandıkça, ekip kendini giderek derinleşen bir kargaşanın içinde bulur. Her ipucu, daha büyük bir tehdidin kapısını aralar ve belirsizlik, her birinin ruhunu adım adım çürütür. Katil kim? Hain kim? Her şey gün yüzüne çıktığında, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
2h önce
 
AŞKA DÜŞÜŞ
"Biliyor musun?" dedi gözlerimin içine bakarak. Eş zamanlı olarak bana doğru bir adım daha attı, aramızdaki mesafeyi iyice kapattı. Gözlerimi ondan kaçırıp geri çekilmek yerine korkmadan, tüm cesaretimle ben de konuştum.⠀ ⠀ "Neyi?" Yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. İlk defa yüzüne bu kadar dikkatli bakıyordum. Bu yüzdendir ki günlerdir beraber olmamıza rağmen sol yanağındaki küçük gamzeyi şimdi fark etmiştim. ⠀ "Seninle..." dedi ve sustu. Bu sefer yüzündeki gülümsemeyi daha da büyüterek devam etti. ⠀ ⠀ "Başka bir zamanda ve başka bir yerde tanışmış olsaydık..." diyerek bir adım daha attı. Ela gözleri gözlerime odaklıydı, anlamlı bakışları vardı. ⠀ "Ve sen o adamın kızı olmasaydın." diye ekledi ve ilk kez gözlerini benden kaçırdı. Aynı zamanda kaşlarını çattı. Ne zaman babamdan bahsetse yüz ifadesi sertleşiyordu. ⠀ ⠀ "Ne olurdu o zaman?" diye sordum merakla. Öfkeyle yanan ela gözleri beni bulduğunda bakışları yumuşadı ve iç çekerek cümlesini tamamladı. ⠀ "Muhtemelen sana aşık olurdum." Kapak tasarımı @hestianinkalemi`ne aittir.
3g önce
 
STAJYER
"Senden yapmanı istediğim küçük ve basit bir şey daha var Stajyer." Sakin kalmak için derin bir nefes aldım. "Benden daha ne isteyebilirsiniz ki? Tüm gün yapmadığım şey kalmadı. Sizce de artık bu kadarı fazla olmuyor mu?" Sonunda bir tepki vermiş olmamdan memnun olduğunu belli edecek bir ifadeye büründü. Bu sinirlerimi bozarken gözleri üzerimde geziyordu. "Hayır Stajyer bu kadarı yetmez. Yapman gereken bir şey daha var." "Neymiş o?" Bakışları üzerimde gezinmeye devam ederken bir adım yaklaştı. Ondan uzaklaşmak istedim fakat belimden tutup kendine çekerek buna engel oldu. Şaşkınca olduğum yerde kalırken dudaklarıma baktığını fark ettim. Yutkundum. Bir şey söylemek için cesaretimi toplayıp dudaklarımı araladım ama o daha önce davranarak beni şok edecek o cümleyi kurdu. "Çok güzel olmuşsun bugün, bir daha bu kadar güzel olma. Aklım sende kalıyor ve işime odaklanamıyorum, senin yüzünden bugün tüm işlerim aksadı."
3g önce
 
ESİR
"Öldürün o zaman." Duyduğum sert ve soğuk sesle irkildim. Sanki normal bir şeymiş söylüyormuş gibi bir çırpıda söylemişti. Bunların bana yardım etmelerini beklerken daha tehlikeli çıkmışlardı. Ölüm emri verilen adama bakıp vicdanımın sesine engel olarak usulca geldiğim yoldan geri döndüm. Yanlarından birkaç metre uzaklaşmışken bir silah sesi duydum. Bağırmamak için kendimi tutarak korku dolu gözlerimi adamlara çevirdim. Az önce ölüm emri verilen adam başından akan kanla yerde cansız bir şekilde yatıyordu. Diğerleri de başında hâlâ bir şeyler konuşmaya devam ediyorlardı. Yerdeki ölü adama bakıp kaldım. Hiç acımadan, bir saniye bile düşünmeden öldürmüşlerdi adamı. "Sen de kimsin?" Birinin beni fark etmesiyle hepsi bir anda bana döndü ama ben sadece az önce ölüm emrini veren adamın soğuk gözlerine baktım. "Ben şey..." Sustum. Söyleyecek bir şey bulamadım. Karanlıktan dolayı yüzlerini net olarak göremedim. "Sen ne?" dedi, bana doğru bir adım attı. Eş zamanlı olarak geri gittim. Bir saniye olsun bakışlarını benden çekmezken yutkundum. "Ben hiçbir şey görmedim." Tek kaşı kalktı. "Bizi mi izliyordun?" Korkuyla birkaç adım daha geri gittim. "Öyle bir amacım yoktu." Yine bana doğru bir adım attı. Korkudan tüm bedenim titremeye başladı. "Ne amacın vardı?" Cevap vermek istedim ama söyleyecek bir şey bulamadım. Tek istediğim şey şu an buradan kaçıp gitmek. Gözlerim adamın elindeki silaha kaydı. Bu daha çok korkmama neden olurken daha fazla durmanın bana bir faydası olmayacağına kanaat getirdim ve koşarak yanlarından uzaklaştım. "Yakalayın şunu!" Arkamdan bağırdı. Bunu duymak daha hırslı bir şekilde koşmama neden oldu. Resmen başımdaki bela birken iki olmuştu. Koskoca ormanda bir mafyadan kaçarken bir başkasının kucağına düşmüştüm.
3g önce
 
KARANLIK
"Bade Karahanlı." Duyduğum tok sesle eş zamanlı olarak derin bir nefes aldım, ağır hareketlerle sesin geldiği yöne döndüm. Kapıyı yavaşça kapattı, gözleri beni buldu. "İsmimi bile öğrenmişsin." Dudakları yana kıvrıldı, bana doğru geldi. "Öğrenmek zorunda kaldım diyelim." Gülümsedim, biraz daha yaklaştı, birkaç adım geri gittim ama sırtım soğuk duvara temas edince durmak zorunda kaldım. Fakat o durmadan üzerime gelmeye devam etti. Kaçmak için sağ tarafa doğru geçecekken kolunu önüme kalkan etti. Boş bir anında sol taraftan kacayım dedim ama bu sefer de diğer koluyla önümü kapattı. Tamamen onunla duvar arasında kalmıştım, kaçmama izin vermiyordu. Sırtımı duvara yasladım, yemyeşil gözlerinin içine baktım. "Ne yapıyorsun?" "Konuşmamız gereken şeyler var." "Evet var ama bunu aramızda mesafe varken de yapabiliriz." "Yapamayız, böyle konuşmak istiyorum." Cevap verecekken gördüğüm şeyle sol gözünün altına düşen kirpiğini nazik bir şekilde aldım. "Kirpiklerin dökülüyor." Dudaklarındaki tebessüm büyüdü, sessiz kaldı. Sağ yanağında küçük bir gamzesi vardı, yakın olduğumuz için fark edebilmiştim. Kirpiğe usulca üfleyerek gözlerimi yeşillerine çevirdim. "Badem yağı sürebilirsin, çok iyi geliyor." Tek kaşı kalktı, söylediğim şeye şaşırmış gibiydi. Fakat bu şaşkınlığı üzerinden çabucak atıp kaçmamı engellemek için önüme kalkan ettiği elini duvardan çekti, cebine attı. Merakla ona bakarken elini cebinden çıkardı, badem şekerlerini uzattı. "Yer misin?" Elinden bademleri alarak birini ağzıma attım. "Çok severim." Biraz daha yaklaştı, derin bir nefes aldı. "Badem şekeri gibi kokuyorsun." Badem şekeri mi demişti o? Şaşkınca bakarak elimdeki bademleri kokladım. "Güzel kokuyorlar yalnız." Başını salladı. "Biliyorum." Gülümsedim, kendisi de bir şeker yedi ve ekledi. "O yüzden söyledim zaten."
3g önce
 
MASKELİ KIZ
Kendi geliştirdiği bir uygulama sayesinde insanlara ulaşıp para karşılığında her türlü işi yapan, bu sayede şehir efsanesine dönüşen MK`nın yeni işi ünlü iş insanı Alaz Demiray`ın iş dünyasında yaptığı tüm yolsuzlukları ortaya çıkarmaktır.
3g önce
 
YAKAMOZ
Yakamoz nasıl oluşur bilir misiniz? Denizde yolunu kaybetmiş, yalnız kalmış ve ışık saçan canlıların bir araya gelmesiyle, onların birbirlerine dokunmasıyla oluşur. Bu da bizim bir araya gelme, birbirimizin hayatına dokunma hikâyemizdi. Bu, beş kişinin yakamoz oluşunun hikâyesiydi. Farklı yerlerde ışık saçan beş kişiydik. Bir araya geldik, birbirimizin hayatına dokunduk, ışığımız parladı, yakamoz olduk. Birimiz sönsek yakamoz kaybolurdu. Karanlıkta kalır, yolumuzu kaybederdik. Fakat biz ne söndük ne de kaybolduk. Biz, dünyanın en güzel yakamozu olduk.
3g önce
 
Loading...
0%