Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7.BÖLÜM "İSTEK"

@gizzemasllan

Selam canımın içleri ✨

Bölüme başlamadan önce sol alt köşedeki yıldızı parlatırsanız çok sevineceğim.💫

Buraya ben de sizin için kalp ve yıldız bırakıyorum.⭐♡ Sizinkileri de bekliyorum.❥

Keyifli okumalar...

*****

7. BÖLÜM "İSTEK"

Başımdaki şiddetli ağrıyla gözlerimi araladım. Bulunduğum odayı fark edince gözlerimi yeniden kapattım. Kabus olmasını beklediğim her şeyin gerçek olduğu bir kez daha zihnimin içindeki yerini aldı ve bıkkınca ofladım.

"Kurtulmak istiyorum artık!" Kendi kendime konuşarak doğruldum. Açılan saçlarımı toplamak istediğimde saçlarımın dibinin nemli olduğunu fark ettim.

"Saçlarım neden ıslak benim ya?" Yine kendi kendime konuşarak yataktan çıktım ve üzerimdeki kıyafetlerin değiştiğini fark ettim.

"Ne oluyor ya?" Deyip aynada kendime baktım. Bunu bana kim yapmıştı ve ben neden hiçbir şey hatırlamıyorum? Öfkeyle kapıya doğru yürüdüm. En son kilitli olduğum için bağırıp çağırıp uykuya dalmıştım ama şimdi kapı da açıktı. Fakat sorun kapının açılmış olması değil. Benim saçlarımın ıslak, üzerimin değişmiş olması.

Odadan çıkar çıkmaz nereye gideceğimi düşündüm. Salona mı insem yoksa Seçkin'in odasını mı bulsam diye düşünürken çıktığım odanın tam karşısındaki odanın kapısı açıldı ve Seçkin göründü. Sakin olmam gerektiğinin farkında olsam da bu sefer başaramadım ve yanına gittim. Kaşlarını çatmış bana bakarken yakalarına yapıştım.

"Sen ne yaptın bana? Benim neden üzerimdeki kıyafetler farklı?" Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

"Sana diyorum! Cevap ver bana! Elim neden..." Devam edemedim çünkü bir anda ellerimi tutup yakasını kurtardı ve geri gidip benden uzaklaştı.

"Yeter!" Bağırması beni korkuturken devam etti.

"Bağırıp durma evin içinde. Bir şey yapan yok sana." Üzerimdeki kıyafetleri göstererek konuştum.

"Bu ne ya o zaman bu ne? Ben dün uyurken üzerimde farklı kıyafetler vardı! Kim yaptı bunu? Hem benim saçlarım neden ıslak? Sen bana..." Yine devam etmeme izin vermedi.

"Salak salak konuşma. Bir şey yapan olmadı sana. Ateşin çıkmıştı, baygındın. Evde çalışan kadın soğuk suya soktu seni. Ateşini düşürdü." Cevap vermedim.

"Kıyafetini falan da o değiştirmiştir herhalde, ben görmedim. İşim gücüm yok bir de seninle mi uğraşacağım?" Dedi ve yanımdan geçip merdivenlere yöneldi. Her ne kadar hiçbir şey hatırlamıyor olmam beni şaşırtmış olsa da bunu bir kenara bırakıp asıl konuya döndüm.

"Beni daha ne kadar burada tutmayı düşünüyorsun?" Durdu ve bana baktı.

"Misafirlik daha yeni başladı. Yani daha buradasın bir yere gitmek yok." Hızlı adımlarla yanına gidip kolundan tuttum.

"İstemiyorum diyorum anlamıyor musun sen? İstemiyorum!" Dokunduğum koluna bakınca bırakmak zorunda kaldım. Ellerini cebine koydu ve rahat bir ifadeyle konuştu.

"Yani?" Sakin kalamadım.

"Ne yani ya? Burada kalmak istemiyorum! Gideceğim ben, gitmem lazım." Başını salladı.

"İyi tamam git." Dedi ve merdivenleri indi. Dalga geçtiğini anlayınca göz devirip peşinden ben de indim.

"Beni bu şekilde geçiştiremezsin! Gitmek..." Devam etmeme izin vermedi.

"Allah aşkına biraz sus. Sürekli aynı şeyi söyleyip durman sinirimi bozuyor." Yanına gittim ve işaret parmağımı kaldırarak konuştum.

"Sen de benim sinirimi bozuyorsun! Bana bunu yapamazsın! Beni bu evde zorla tutamazsın!"

"Kızım sen anlamıyor musun? Sana hiçbir şey yapmayacağım diyorum! Bir süre kalacak sonra gideceksin diyorum! Sen daha niye..." Devam etmesine izin vermedim.

"Asıl sen beni anlamıyorsun! Kalmak istemiyorum diyorum sana. Zarar vermeyecekmiş neyine güveneyim ben senin ya? Kimsin ki güveneyim ben sana? Gözümün önünde yaşlı bir adamı öldürdünüz siz! Katilin birine güvenecek kadar aptal mıyım ben?" Başını olumsuz anlamda sallayarak konuştu.

"Hayır hiç öyle görünmüyorsun, aksine zeki olduğunu düşünüyorum." Söylediği şey ister istemez hoşuma gitti. Kimin hoşuna gitmezdi ki? Ama tabii ki de belli etmedim.

"Aynen öyle aptal değilim ben! Bu yüzden ne sana ne de o dışarıdaki adamlara güvenmem!" Omuz silkti.

"Sana bana güven demedim ki ben zaten. Senden bize güvenmeni bekleyen yok ama eğer söylediğin gibi aptal değilsen burada kalmaktan başka şansın olmadığını da anlamış olman gerekiyor."

"Şansımın olup olmadığına ben karar veririm." Güldü ve bana doğru bir adım attı.

"Veremezsin!" Geri gitmek yerine ben de ona doğru bir adım attım ve aramızdaki mesafeyi kapatıp ela gözlerinin içine baktım.

"Veririm!" Kaşlarını hayır anlamında kaldırarak konuştu.

"Veremezsin!" Vurmamak için kendimi zor tuttum ve inat edip devam ettim.

"Veririm!" Aramızda mesafe olmadığı için daha fazla yaklaşamadı ve bana doğru eğildi. Bu kadar yaklaşması biraz da olsa korkmama neden olsa da yine de geri adım atmadım çünkü o şu an da bunu yapmamı istiyor ve ben ona istediğini asla vermem!

Seçkin eğildi. Gitgide yaklaşması yutkunmama neden oldu. Sanki boğazımda bir şey varmış gibi hissediyorum. Dursun diye bekledim ama durmadı ve iyice yaklaştı. Derin bir nefes aldığımda kokusu burnuma geldi.

Ağır bir kokusu yoktu ama hafifte değildi. Hoş bir kokuydu.

"Veremezsin." Diye tekrar etti. Konuşurken boynuma çarpan nefesi huylanmama neden oldu.

"Çünkü ben çoktan kararımı verdim bile!" Deyip sonunda geri çekildi. Bir anda dağılan aklımı toparladım ve yeniden öfkeyle ona baktım. Seçkin işaret parmağını bana doğrulttu.

"Ve sen de buna uymak zorundasın!" Başımı olumsuz anlamda sallayarak konuştum.

"Hayır uymak zorunda falan değilim! Sen de en kısa zamanda bunun için herhangi bir zorunluluğum olmadığını anlayacaksın!" Deyip ben de kendimi gösterdim.

"Ben sana anlatacağım!" Elleri cebindeydi, biraz daha yaklaşıp bana doğru eğildi.

"Merakla bekliyor olacağım." Sinirden tırnaklarımı avucuma batırdım, dişlerimi sıktım.

"Çok beklemeyeceksin çünkü en kısa zamanda anlatacağım." Omuz silkti.

"Sabırsızlanıyorum." Deyip arkasını döndü. Bahçeye doğru ilerlerken konuştum.

"Şeytan diyorki tutma kendini vur yüzünün ortasına görsün gününü." Evden çıkmadan önce söylediğim şeyi duymuş olacak ki durdu ve yeniden bana baktı.

"Şeytan diyor işte dinlememek lazım." Dedi ve evden çıktı.

"Sakin ol Ecem. Sakin ol... Sakin ol... Sakin... Sakin..." Kendi kendime mırıldanıp sakinleşmeye çalıştım ama yok sakinleşemedim.

"Yok sakin falan olamam ben böyle bir adamın karşında!" Dedim ve peşinden ben de evden çıktım. Seçkin'in ön tarafa doğru yürüdüğünü görünce koşarak yanına gittim ve önünde durdum. Beni görünce durdu ve derin bir nefes aldı.

"Yine ne oldu?"

"Ben git..." Devam edemedim çünkü bir anda elini ağzıma bastırdı.

"Aynı şeyi bir kez daha duymaya hiç tahammülüm yok!" Önce şaşırdım ama sonra şaşkınlığı falan bırakıp birkaç adım geri gittim ve bana dokunmasına engel oldum.

"Bir daha sakın bana dokunma!" Diye sert bir dille onu uyardım. Seçkin cevap vermezken ise degam ettim.

"Hem ayrıca benim de senin yanında, bu evde, kalmaya tahammülüm yok ama beni burada zorla tutmaya çalışıyorsun!" Bir anda kolumu tuttu.

"Ne yapıyorsun sen ya?" Cevap vermek yerine beni yanına çekti.

"Bırak kolumu!" Deyip kendimi kurtarmaya çalıştım ama o kadar sıkı tutuyordu ki başarılı olamadım.

"Ya bırak dedim sana bırak!" Diye çırpınmaya devam ettim ama olmadı. Seçkin bir eliyle beni tutarken diğer eliyle de cebinden telefonunu çıkardı.

"Bak vururum bırak beni!" Göz ucuyla bana baktı ama ne cevap verdi ne de bıraktı.

"İzle şunu." Deyince gözlerimi ondan çekip telefonuna baktım.

"Ne bu?" Deyip dikkatle izledim. Kamera görüntüsü gibi bir şeydi.

"Şu an bu evin dışını gösteren kamera." Kaşlarımı çattım ve merakla izlemeye devam ettim. Bana ne gösterebilirki diye düşünürken evin önünden siyah bir araba geçti.

"Gördün mü arabayı?" Göz devirip Seçkin'e baktım.

"Yani?" Derin bir nefes alıp telefonunu cebine koydu.

"O arabanın içinde Semih'in adamları var. Hâlâ çıkmak istiyor musun evden?" Deyince cevap veremedim.

"Tabii ki istemiyorsun. Anlaştığımıza göre bu konuyu daha fazla konuşmaya gerek yok." Yine sessiz kaldım. Seçkin başka bir şey söylemeden yanımdan uzaklaşırken ben de el mecbur eve döndüm.

Eve girince salondaki koltuklardan birine oturdum. Neden bana bu kadar iyi davranıyordu bilmiyorum ama ona asla güvenmem, güvenemem. Ne onunla burada kalabilirim ne de buradan kaçıp Semih'in yanına gidebilirim. Yakalanmaktan çok korkuyorum.

Düşünmeye devam ederken karnımdan gelen sesler beni artık bir şeyler yemem konusunda uyardı ama bu evde asla bir şey yemem. Başımı ellerimin arasına almış oturmaya devam ederken aklıma Sinan geldi. En son yaralıydı ve ben şu an onun nasıl olduğunu bilmiyorum. Benim yüzümden başına gelmeyen şey kalmamıştı. Yavaş yavaş acımaya başlayan başımı tuttum.

Oturduğum yerden kalkarak kapının yanındaki aynaya gittim ve başıma baktım. Yüzümü buruşturup pansumanı kaldırdım ve yaraya baktım. Neyse ki büyük bir şey değildi. Birkaç güne kadar geçecek bir yaraydı ve dikiş atılmamıştı.

Yaralı başıma bakmaya devam ederken duyduğum sesle hemen arkamı döndüm ve mutfaktan çıkan orta yaşlı kadına baktım. Beni görünce gülümsedi.

"İyi misin kızım?" Sorduğu soruya cevap vermek yerine birkaç adım geri gidip insan uzaklaştım ve konuştum.

"Siz kimsiniz?" Yüzündeki gülümseme değişmedi.

"Ben çalışıyorum bu evde. Sen de dün hiç iyi değildin ama şimdi baya iyi görünüyorsun." Seçkin'in sabah söylediği şey aklıma gelirken üzerimi değiştiren ve duş almama yardım eden kadının bu kadın olduğunu anladım.

"İyiyim, teşekür ederim." Dedim ve yanına gittim. Kadın bana merakla bakarken umutla konuştum.

"Bana yardım eder misiniz?" Başını salladı.

"Tabii ki yardım ederim. Ne istiyorsun?" Etrafa bakıp kimse olmadığından emin olduktan sonra yeniden kadına döndüm.

"Bu evden çıkmak istiyorum. Biliyorum bu kadar adamın arasından kaçmam çok zor ama eğer bir telefon verirseniz polisi arayabilirim." Kadın şaşkınca bana bakarken devam ettim.

"Beni zorla tutuyorlar burada. Hiçbirini tanımıyorum, kaçırdılar beni. Bana ne yapacaklarını bile bilmiyorum. Lütfen yardım edin bana. Burada kalmak istemiyorum." Cevap vermedi. Üzüldüğünü fark edince elini tuttu.

"Ne olur yardım edin ne olur. Buradan gitmem lazım benim. Bakın benim arkadaşımı vurdular öldü mü kaldı mı haberim bile yok. Bana da aynı şeyi..." Devam edemedim çünkü kadın yavaşça ellerini çekip benden uzaklaştı.

"Yapmayın ne olur..." Deyip yine sustum. Kadının bakışlarının arkamda olduğunu fark edince korkarak arkamı döndüm ve Seçkin'i gördüm. Hiçbir şey söyleyemeden öylece kalırken kadına gözleriyle gitmesini işaret etti. Kadın mutfağa dönerken ben de ondan birkaç adım uzaklaştım.

"Boşuna yorma kendini. Bu evde hiç kimse sana yardım etmez." Konuşmak için dudaklarımı araladım ama bana engel oldu.

"Çünkü sana yardım edecekleri bir durum yok ortada." Kendimi gösterdim.

"Beni burada zorla tutuyorsun ve yardım edilecek bir durum yok mu diyorsun gerçekten?" Derin bir nefes alıp salonu gösterdi.

"Hadi gel otur şuraya iki dakika düzgünce konuşalım. O zaman..." Devam etmesine izin vermedim.

"Seninle konuşmak falan istemiyorum. Ben sadece..." Bu sefer de o devam etmeme izin vermedi.

"Hiçbir yere gitmek yok. Madem konuşmak istemiyorsun konuşmayalım. Çok da fazla umurumda değil zaten." Dedi ve merdivenlere yöneldi. Arkasından taklitini yaparak konuştum.

"Birini aramam gerekiyor benim." Durdu ve yeniden bana döndü.

"Kimi araman gerekiyor?" Yanına gittim. Her ne kadar ona açıklama falan yapmak istemesem de yapmak zorundaydım.

"Arkadaşımı aramam lazım." Kaşlarını çattı.

"Sebep?" Sakin kalmak için derin bir nefes aldım.

"Semih..." Deyip sustum. Seçkin bana merakla bakarken açıkladım.

"Semih arkadaşımı yaraladı. O beni sadece korumak istemişti ama benim yüzümden vuruldu. Benim onun nasıl olduğunu öğrenmem lazım." Gözlerini kıstı. Şüpheyle yüzüme bakarken göz devirdim.

"Yalan söylemiyorum. Aramam lazım nasıl olduğunu bilmem gerekiyor. İstersen konuşurken yanımda dur ama aramam lazım benim." Cevap vermedi.

"Lütfen." Diye ekledim mecburen. Seckin üst kata çıkmaktan vazgeçip salona geçerken konuştu.

"Gel benimle." Deyince peşinden gittim. Her zaman oturduğu koltuğa otururken ben de karşısına oturdum. Cebinden telefonu çıkarıp orta sehpanın üzerine koydu. Hemen eğilip telefonu almak için hamle yaptım ama bir anda telefonun üzerindeki elimi tuttu. Sinirle ve şaşkınca ona bakarken konuştu.

"Aramak istiyorsan senin de benin istediğim bir şeyi yapman gerekiyor." Kaşlarımı çattım.

"Ben senin istediğin hiçbir şeyi yapmam!" Dediğim an telefonu alıp elini çekti ve telefonu yeniden cebine koydu.

"Sen bilirsin o zaman."

"Ama..." Devam etmeme izin vermedi.

"Bu hayatta her şey karşılıklı sen de çok iyi biliyorsun. Eğer aramak istiyorsan benim istediğimi de yapmak zorundasın." Geriye yaslandım ve ellerimi göğsümün altında birleştirdim.

"Ne istediğine bağlı. Kabul edemeyeceğim..." Devam etmeme izin vermedi.

"Hayır kabul edemeyeceğin bir şey değil. Hem zaten ben senden ne isteyebilirim ki?" Omuz silktim.

"Bilmem onu sen söyleyeceksin ne istiyorsun benden?" Cevap vermeden telefonunu çıkardı ve yeniden sehpanın üzerine bıraktı.

"Sen güvenilir biz kızsın yani ben öyle olduğunu düşünüyorum. Bakalım gerçekten öyle misin?" Anlamamış bir ifadeyle yüzüne bakarken devam etti.

"Kimi istiyorsan ara benim istediğimi sonra yaparsın." Cevap vermedim. Beni denediği çok belliydi. Telefonu aldım. Ekranı açıp verdiği için hemen arama kısmına girdim ve bir an duraksadım. Ben ne Sinan'ın ne de Ceyda'nın numarasını ezbere bilmiyordum ki. Öylece ekrana bakakalırken Seçkin konuştu.

"Ne oldu?" Gözlerim onu buldu.

"Numarayı ezbere bilmiyorum." Birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra cevap vermeden elini cebine attı ve bir başka telefon çıkardı. Dikkatle bakıp bunun benim telefonum olduğunu gördüm ve şaşkınca konuştum.

"Benim telefonumun senin yanında ne işi var?

"Benim değil senin yanındaydı. Ormanda bayıldığında elindeydi." Deyince düşündüm ve doğru söylediğini fark ettim. Başta niye benim telefonu vermedi diye düşünürken konuştu.

"Numaraya bak ve benim telefonumdan ara." Deyince kaşlarımı çattım.

"Sebep?" Derin bir nefes aldı.

"Dediğimi yap. Numaraya bak ve benim telefonumdan ara. Ayrıca hoparlöre al." Sorgulamadan dediğini yaptım. Benim telefonumdan Sinan'ın numarasını bulup onun telefonuna yazdım ve aradım. Tabii hoparlöre almayı da ihmal etmedim.

Sabırla ve Umut'la Sinan'ın telefonu açmasını beklerken Seçkin bir saniye bile olsun gözlerini üzerimden çekmedi. Gergin bir şekilde telefona bakarken sonunda açıldı ve Sinan'ın endişeli sesini duydum.

"Ecem iyi misin? Neredesin sen? Kimin yanındasın?" Seçkin Sinan'ın sesini duyar duymaz kaşlarını çatarken konuştum.

"Beni boş ver sen nasılsın? En son..." Deyip sustum. Göz yaşlarım akarken konuştum.

"Ben çok özür dilerim. Benim yüzümden..." Bu sefer o devam etmeme izin vermedi.

"Ecem saçmalama! Hepsi o şerefsizin yüzünden. Senin ne gibi bir suçun olabilir bu durumda?" Cevap veremedim.

"Neredesin sen şimdi?" Seçkin öyle bir baktı ki yine cevap veremedim.

"Bana o adamın ismini söyle. Polise ifade verdim ama ismini bilmediğim için şikayetçi olamadım. Onlara abini anlattım. Şimdi hemen bana o adamın ismini ve nerede olduğunu söyle." Seçkin'in meraklı bakışları üzerimdeyken konuştum.

"Nerede olduğumu söyleyemem." Seçkin'in yüz ifadesi değişmedi.

"Ama adamın ismi Semih soyadını ben de bilmiyorum." Seçkin'in kaşları hızla çatılırken konuştum.

"Onu mutlaka şikayet et! Benim şimdi kapatmam lazım hiç merak etme en kısa zamanda yanına geleceğim."

"Ecem hayır..." Devam etmesine izin vermeden telefonu kapattım ve yeniden sehpanın üzerine bıraktım.

"Ne yaptın sen?" Diyen Seçkin'e baktım. Sinirli olup olmadığını anlamamıştım ama şu an hiç umurumda değildi.

"Senin ismini vermedim. Burada olduğumu beni zorla tuttuğunu söylemedim ama onun ismini de söylememe engel olamazsın." Cevap vermek için dudaklarını araladı ama ona engel oldum.

"O adam bana yaptığı şeyin cezasını çekecek! Onu şikayet..." Devam edemedim çünkü bir anda Seçkin gülmeye başladı.

"Söylediğin şeye kendin inanıyor musun gerçekten?" Sinirlendim.

"İnanıyorum neden inanmayayım?" Yüzünde alaylı bir ifade oluştu.

"Çünkü abin hâlâ sana bunları yapabiliyor? Söylesene bana kaç defa şikayet ettin abini?" Deyince cevap veremedim.

"Abin gibi sıradan birisi bile hâlâ dışarıdayken tutuklandığı zaman arkasından bir avukat ordusu gelecek birisinin ceza alacağına inanıyor musun gerçekten?"

"Sinan'ı vurdu. Silahla birini yaraladı. Daha ne gibi bir suç işlemesi gerek ceza alması için?" Ellerini göğsünün altında birleştirerek konuştu.

"Emin ol arkadaşın yaraladığı ya da öldürmek için vurduğu ilk kisi değil. Son da olmayacaktır." Sakin kalmaya çalıştım.

"Yani?"

"Yanisi şu; boşuna uğraşma."

"Ne oldu? Onun cezaevine girmesinden falan mı korkuyorsun?" Başını salladı.

"İtiraf etmeliyim biraz korkuyorum ama girmeyeceğinden de eminim." Deyince kaşlarımı çattım.

"Sizi düşman zannediyordum ama onun için endişeleniyorsun. Bu çok tuhaf."

"Aslında hiç tuhaf değil. İçeriye girerse onu öldüremem ama dışarıda olursa işim daha kolay olur." Dediği an vücudumdaki kanın bile soğuduğunu hissettim. Ona daha fazla bakmayarak ayağa kalktım.

"Bu övünülecek bir şey değil! Bir de geçmiş karşıma normal bir şey anlatıyormuş gibi anlatıyor. Sonra da sana zarar vermem diyor. Sen kimsin ki ben sana güveneyim ya?" Cevap vermedi. Konuşmak istemediğim için yanından uzaklaşıp merdivenlere yöneldim ama sesiyle durmak zorunda kaldım.

"Buraya gel." Durdum ama dediğini tabii ki de yapmadım.

"Sana buraya gel dedim!" Deyince inat edesim geldi ve yürümeye devam ettim. Merdivenleri çıkıp çıktığım odaya girecekken bir anda geriye savrulmam ve kapının hemen yanındaki duvara yaşlanmam bir oldu. Aniden olduğu için ağzımdan küçük bir çığlık kaçarken Seçkin'in yüzünü gördüm. Sinirliydi.

"Uzak dur!" Deyip onu ittim ama yerinden bile hareket etmedi.

"Sen gelmiş olsaydın uzak duruyor olurdum." Deyince bir kez daha ittim ama yine hareket etmedi.

"Ne istiyorsun?" Dudakları yana kıvrıldı.

"Seninle bir anlaşma yaptık aşağıda. Ben senin istediğini yaptım şimdi sıra sen de."

"Ben senin..." Devam etmeme izin vermedi.

"Eğer ben senin istediğin şeyi yapmam diyeceksen ileriyi de düşünsen çok iyi olur. Uzun süre daha buradasın. Benden bir daha bir şey isteyebilirsin." Sakin kalmaya çalıştım.

"Tamam ama uzak dur benden!" Bu sefer dediğimi ikiletmeden geri gitti. Her ne kadar yapmak istemesem de ben sözümü tutan biriyim bu yüzden sordum.

"Ne istiyorsun benden?" Seçkin'in yüzünde öyle bir ifade oluştu ki tek bir kelime bile etmeden isteyeceği şeyden korktum.

Bölüm Sonu!

Selam, nasılsınız, neler yapıyorsunuz?❥

Sizce Seçkin Ecem'den ne isteyecektir? Bu bölüm eski kitapta yoktu. Bu yüzden hiç kimse bu sorunun cevabını bilmiyor sanırım.(◔‿◔)

Yeni bölümde neler olacaktır dersiniz? Semih yeniden ortaya çıkar mı?

Bir sonraki bölümün alıntısını okumak duyurulardan haberdar olmak ve sohbet etkinliklerimize katılmak için beni aşağıya bırakacağım sosyal medya hesaplarımdan da takip edebilirsiniz.♡

Yeni bir bölümde görüşmek dileğiyle... Kendinize çok iyi bakın. Sevgiyle ve sağlıkla kalın.♡

Instagram: gizzemasllan

Twitter: gizzemasllan

SİZİ ÇOK SEVİYORUM.♡

Loading...
0%