Eryon

Ayak topuğuna kadar suya girmiştim, gözlerim ayağımın etrafını saran çakıl taşlarındaydı amacım güzel taşlar ve kabuklar bulmaktı. Kardeşimle her sabah girdiğimiz iddialardan birisiydi bu, en güzel taşları veya kabukları bulan kişi bu sabah babamıza çay koyardı, babamız çayı çok severdi ama en çok bizi severdi annemizin vefatından sonra bize hem anne hem de baba olmuştu boş zamanlarında ise beni dövüş için eğitir her akşam antrenmana tabi tutardı

“Eryon bulduğum kabuğa bak!” pearl’ın sesiyle irkildim yavaşça ona yaklaştım bana kabuğu göstermek için döndü -kabuk beyaz ama parlak ve uçları ise mavi gibiydi-
“şansına küs abi ben kazandım” haklıydı babam o sırada kulübenin dışına çıkmış masaya kahvaltıyı hazırlamış bizi izliyordu.

“Topladığın kabuk veya taşları ver de yeni takılar yapayım” dedi pearl , taşları ona doğru uzattım kız kardeşim takı toka yapmayı çok severdi babam ve ben o takıları çoğu zaman takardık.

Hızlıca kahvaltıya babamızın yanına yürüdük pearl babamın çayını koyup yerine oturdu babam gülümseyerek bize baktı “bugün sizi çarşıya götüreceğim” diye cümleye başladı
“yaşasın! en son 2 ay önce gitmiştik” diye cırları pearl “susta babam konuşsun pearl” babam bana sağ ol anlamında kafa salladı “ev için ihtiyacım olan bir şeyler var hem siz de meyve ya da ihtiyaçlarınız varsa onları alırım” kafamı salladım hızlıca kahvaltı etmeye devam ettik çarşıya gideceğimiz için heyecanlıydım belki bir şeyler alırım yeni kıyafet sandalet ya da şeftali

____________________________________________________

Çarşıda babamın yanında yürüyorduk kız kardeşim Pierre için birkaç saçma şey almıştı almayınca ağlıyor kılıç kalkan satan bir esnafın yanından geçiyorduk gözüm demirden yapılmış bazı takılara kaydı yaklaşıp inceledim “istediğin varsa alırım” babam baktıklarım da göz attı “ne işe yarıyorlar” babam bakarak “bunlar kılıçlara veya kalkanlara takılıyor onları daha güzel gösteriyor” hepsine baktım gözüme en çok tanıdık gelen harmesin asası olana kaydı “bu şey değil mi-“
“kadüse, harmesin asası sevdin mi?”
kafama olumlu olarak salladım babam onu alıp elime verdi ve esnafa para verdi.
elimdeki minik kadüse şeyi inceleyip babamın bez poşetine astım kardeşim bana aldığı takı yapma setini gösterdi “bak abi artık yeni takılar yapabileceğim!” ona gülümsedim
“harika ilk bana yaparsın umarım” babam bir yeri işaret etti “yeni kitaplar ister misiniz yoksa-” babam cümleyi tamamlamadan hızlıca oraya doğru yürüdük kitapçı babamızın bir arkadaşıydı son zamanlarda okuduğum kitap serisinin yeni kitabını almak için harika bir fırsattı, babam bizi beklerken arkadaşıyla konuşuyordu.
Kitapçının sahibinin kızı da kitapçıda müşterilere yardım ederdi, bana yaklaştı
“gene mi aynı seriden kitap istiyorsun eryon?” ona doğru döndüm
“evet elinde var mı?” gülümseyerek ona baktım

“Aslında o kitap daha gelmedi ama yeni bir kitap geldi aşırı güzel bir fantastik kitap, bir dahaki geldiğinde sana kitap serisinin diğer kitabını veririm” dedi
“tamam hem okuyacak bir şeyim olur” diye onayladım
bana kalın bir kitap verdi “bunu beğeneceğini düşünüyorum, milattan önce ki zamanda 2 kişinin aşkını anlatıyor yani Truva savaşı zamanları gibi ama üzücü bitiyor, belki hoşuna gider”
kitabın adına baktım
Akhilleus ve Patroclus
kıza baktım “hey bu Akhilleus tarihin en büyük savaşçısı değil mi?” diye merakla baktım
“evet o” diye onayladı bense kitabı alıp babamın yanına doğru yürüdüm
kız kardeşim birkaç kitap almış beni bekliyordu
“başka bir şey alacakmısın?” diye sordu pearl
kafamı hayır olarak salladım ve kitabı incelemesi için kitabı babama uzattım
babam kitabın adını okuyunca direk gülümsedi
“güzel seçim” diye gülümsedi ve bizi dışarı çıkardı
o ise arkamızdan geldi ve eve doğu yürümeye başladık…
“eve gidince biraz çalışalım eryon.. o sırada kardeşinde bize yeni takılar yapar” dedi
pearl mutlu mutlu güldü
bense gülümseyerek yola bakmaya devam ettim
aklımda sadece kılıcıma aldığım küçük kadüse ve kitabımın nasıl olduğuydu…