Kaenos
Yeni taşındığımız yer bu sefer kalabalıktı yirmiye yakın çadır vardı, sanırım gerçekten yalnız olamayacaktım .Bu orman diğer ormandan daha hoştu ormanın az ilerisinde sahil vardı güzel kabukluları olan bir sahil ,ağaçlarda daha çeşit meyve ve daha çok çiçek vardı.
Babam bana yaklaştı ve elime güneş desenli bir takı verdi “kılıcına takmak istersen diye aldım al” elime yavaşça takıyı verdi güzel tatlı bir güneş “teşekkür ederim baba” kılıcını çıkarıp yavaşça taktım güzeldi “takının üstündeki Apollo’nun güneşi, gardını al” dedi babam kılıçları çıkardık ve sanırım antrenman zamanıydı…
__________________________________________________
Bir saat sonra yorgun yorgun çadırımın yanındaki masada oturmuş dinleniyordum diğer yaşıtlarım bana bakıp birbirleriyle konuşuyorlardı iyi kişilere benzemiyorlar babam onlarla mı arkadaş olmamı istiyordu? şaka yapıyor olmalı, babam elinde 2 bardak ile yanıma geldi ve oturdu bardaklardan birini bana uzattı “limonata?” gülümsedim ve bağırdığı elime aldım
Bir yudum aldıktan sonra baba bana arkadaş bulmamı istedin ama önümdeki ler gibi arkadaşlar istemiyorum babam önümdeki yaşıtlarıma baktı onlardan uzaktır ben seni tanıştıracağım biriyle babam da o çocukları fazla sevmiyor gibiydi kafamı salladım limon atomu içmeye devam ettim babam ayağa kalktı “seni bir saat salıcam ormana gideceksen fazla açılma daha buraları bilmiyorsun” kafamı salladım babam bitmiş bardağımı aldı ve çadıra girdi bense masadan kılıcımı kemerimdeki yuvasına takıp kalkıp ormana doğru yürüdüm.
Az ileride olan göle doğru gittim ay yavaşça kendini göstermeye başlamış hava kararmıştı gölün etrafındaki ağaçların köklerinde farklı renklerde ama aynı cins olan çiçekler vardı çiçeklere yaklaştım ve ne çiçeği olduğunu anlamaya çalıştım sonunda ise anladım
Çuha çiçeği geceleri açan bazen kokan bazen kokmayan renkli bir çiçek türü kokusu ise nefha bir kokuydu ama havaya meyus bir his veriyordu… Yanlarına oturdum ve birkaç tane çiçeği koparıp kemerimdeki minik çanta cebine koydum.
“kuruyunca çok güzel bir koleksiyon parçası olacaksın” diye mırıldandım
babamın sesini duymam ile ciddiliğim geri geldi ve çadıra doğru yürümeye başladım..
adımı bağırıyordu onu görünce yanında yaşıtım bir kız gördüm..
Babam beni görünce gülümsedi
“kaenos tanıştırayım Astris... Yıldızların tanrısı Asteria’nın kızı”
kızın gece siyahı gibi uzun saçları vardı, gözleri güneş ışınları gibi açık sarıydı, ten rengi ise ay gibi beyazdı ve çilleri yüzünü güzel gösteriyordu…
o güzeldi, en azından benim için çok güzeldi.
Astirs gülümsedi “Kaenos demek, merhaba tanıştığıma memnun oldum”
gülümsemedi içtendi ona olan soğukluğumu eritiyordu.
“bende… memnun oldum” diye cevap verdim.
babam bana bakıp gülümsedi, planını anlamıyordum ama içimdeki ses bunu tahmin ediyordu…