kütüphanede rafları temizliyordum
"daha 2 gün önce temizledim ne bu kir?"
arkadan birisi bana yaklaştı
"gökçe.."
arkamı döndüm
"Prenses Shine? merhaba!"
shine gülümsedi
"şey balo için temizlik ve düzen yapmaya başladılar.. sen neden yardım etmiyorsun?"
"beni çağırmadılar prensesim"
"bunu konuşucağım.. senin de orda emeğini görmek isterim"
gülümsedim
"tabi ki.. Olur, ben yardımcı olurum."
shine ile sohbete daldık arkasından prens light da geldi
kendisini ilk kez görüyordum
shine'a kıyasla saçları beyaz ve gri gibiydi onun da gözleri saçları ile kapalıydı ve biraz uzundu
aslında çoğu kişinin hayallerindeki erkek gibiydi
Shine ona döndü
"noldu?"
Light bana göz gezdirip Shine geri döndü
"sınırdan bir kaç kaçak yakalamışlar.."
kaçak mı.. ne kaçağı
"kaçak mı? buraya kaçak girmeye mi çalışıyorlar.."
Prens Light bana baktı
"evet.. dilleri farklıymış kimse anlamamış.. büyük ihtimal öldürücekler"
"dilleri nedir?"
merak etmiştim
"İnoya adında bir dil"
dur.. ama İnoya benim doğduğum yer.. Annem ile ayrıldığım yer.. 7 yıl yaşadığım yer ve zorla ayrıldığım yer
"ben.. biliyorum o dili, ben orda doğdum.."
Light ve Shine bana baktı
shine hemen elimi tuttu
"o zaman hızlı olalım"
light, Shine ve ben hızlıca Taht odasına koştuk
light ve Shine içeri girdiler ve Kral Walkerdan benim için izin istediler
izin verilince yavaşça içeri girip Kral Walkerın önünde eğildim
İlk kez Kralı yüzyüze görüyordum.. önündeki sandalyede Kraliçe Sophia oturuyordu Kralın elleri onun omzundaydı
bana selam verdi
Victor ve Lucas ise Kralın arkasında duruyordu
Shine hemen konuşmaya başladı
"Kralım Gökçe İnoyada doğmuş.. dili biliyormuş.."
herkes meraklı şekilde bana baktı
Kral bana dikkatlice baktı
"Tamam Gökçe.. bize onların dilini çevirmenden çok mutlu olurum eğer tam zamanında gelmeseydin kellelerini almıştım.."
Krala gülümsedim ve yabancılara döndüm etraflarında 8 tane şovalye vardı
aralarından birisi ile göz göze geldim
kadını tanımadım ama bana doğru koşmaya çalışıp bana seslenmeye başladı
"Gökçe Varisa!"
Şovalyeler kadını tuttu
ses tonundan kim olduğunu anlamıştım
Victor arkadan bana yaklaştı ve bana sordu
"Varisa mı?"
gülümsedim
"soyadım"
Victor şok oldu
"soyadını nerden biliyor?"
"onu şimdi tanıdım.. O benim ortanca ablam Alejia.."
yavaşça ona yaklaştım
onu sevmiyordum hiç sevmedim
İnoya'nın dilini konuşmaya başladım
"Alejia.. neden burdasın,ve Annem nasıl?"
Alejia utanmıştı
"Gökçe..Babam beni öldürücekti o yüzden kaçtım"
gülümsedim ama nazik bir tarz ile değil
"Beni sonunda anladın"
yavaşça kafasını salladı
"Annem nasıl?" annem için umutluydum
Alejia gözlerini kaçırdı
"Annemiz.. 2 yıl önce öldü"
Duyduklarım karşısında Vücut sıcaklığım aniden düştü
ve her şey karardı
"Anne! sana papatyalar getirdim"
Asena Gülümsedi
"Güzel kızım benim.. bak sana ne vericeğim"
Asena saçlarındaki güzel tokayı Gökçenin saçına taktı
"seni çok seviyorum anne"
"bende seni çok seviyorum güzel kızım benim"
/ / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / /
"Anne neden babam diğer ablalarımı daha çok seviyo, beni neden sevmiyor?"
"babana bakma.. ben seni her şeyden çok seviyorum"
sıkıca anneme sarıldım
/ / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / /
Salonda annem ve babam kavga ediyordu..
bense Annemin arkasında ona sarılıyordum
"Neden o cadıyı bu kadar koruyorsun, onda ne buldun?"
babam anneme bağrıyordu
babamın arkasında diğer ablalarım vardı..
Alejia bana bakıp şeytani şekilde sırıtıyordu
Ablalarım bile beni istemiyordu
"O benim kızım!.. O benim en değerlim"
Canım annem
büyük bir ses odada yankılandı
Babam anneme tokat atmıştı
"ya ondan kurtul yada onu öldürürüm"
/ / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / / /
Büyük bir geminin önünde duruyorduk babam arkada bir adam ile anlaşıyordu
annem ise saçlarım ile oynuyor ve ağlıyordu
bana doğru eğildi ve yanağımı öptü
"bak Gökçe.. Diller öğren, yeni insanlar ile tanış gün gelince tanrı bizi tekrar
kavuşturacak.. Sadece dikkatli ol ve dediklerimi teker teker yap"
"Seni bırakmak istemiyorum anne"
çaresiz ve masum şekilde Ağlamaya başlamıştım
annem sıkıca bana sarıldı
üstündeki yeleği çıkardı ve üşümemem için beni örttü
"bunu benim için sakla tamam mı? gün gelince bunu sen giy"
annemin yanaklarını dikkatlice öptüm
"Bir gün geri döneceğim, birlikte yaşarız.. söz veriyorum anne"
babam kolumdan tuttu ve beni adama doğru itti adam ise beni gemiye bindirdi
ağlayarak anneme baktım
annem de çaresizdi ama bana zarar gelmemesi için buna mecburdu
annemi son görüşümdü
gözlerimi yavaşça attım
kendimi ağlayan bir Serçe gibi hissediyorum
Bilmediğim bir odadaydım ve rahat bir yataktaydım
etrafa göz attım masada Victoru gördüm
arkası dönüktü ve belgelere bakıyordu
uyandığımı hissetmiş olmalı ki
"uyandın mı?"
ses çıkarmadım etrafa baktım
anladım ki Victorun odasındaydım
yaşananların hepsi aklıma gelince tekrar ağlamaya başladım
Victor ayağa kalktı ve yanıma gelip yatağa oturdu
Ağlayan gözlerim ile ona baktım
"Gökçe.. özür dilerim ama sana ne dedi?"
"Annem..2 yıl önce ölmüş"
daha çok ağlamaya başladım
Victor beni kendine bastırdı ve evet bu iyi geldi
buna ihtiyacım vardı
"lütfen.. üzülme Gökçe annen yaşasaydı bile seni göndermezdim"
"neden?"
"seni kaybetmek istemezdim.."
"söz vermiştim, geri dönecektim"
Victor saçlarım ile oynamaya başladı
"biraz daha uyumak ister misin?"
dur bir dakika.. ben ne zamandır bu haldeydim?
"ne zamandır bu haldeydim"
"3 saattir uyuyorsun.. başta seni kraliyet doktoruna götürdüm rahat bir yatakta dinlenmen
lazımmış o yüzden odama getirdim seni"
"işimden aksilik yaptığım için üzgünüm"
"kes çeneni Gökçe hiç bir şey senden değerli değil"
burukça gülümsedim
hala üzgündüm
Birlikte yatakta oturuyorduk
ben Victora baktım durgun ve yorgundu
"Neden üzgünsün, seni kim üzdü?"
Victor hafif titredi
"Büyük annem ve büyük babam.. onlar da Baloya gelicekmiş."
"içini dök Victor ne yaptılar sana"
"ben ilk çocuktum.. babama çok benziyordum ve beni mükemmel yapmaya çalıştılar.. çok zorbaladılar, sadece ben değil annem de çok zorlandı, hiç normal hayatım olmadı veya ne istediğim hiç sorulmadı, babam o sıralar prensti..Hiç bir şey yapamadı"
Victor derin nefes aldı
"bir gün beni ruby ile tanıştırdılar.. bizi aynı odaya defalarca kilitlediler ruby bana dokunmayı çok denedi ama ben izin vermedim, beni döverek eğitiyorlardı ve ben hala korkuyorum."
Victora empati duydum Victorun gözlerinin dolduğunu gördüm
yanaklarını tuttum ve bana bakmasını sağladım"
"ne zamandır korkuyorsun"
"Çocukluğumdan beri.. ne zaman onların geleceğini duysam"
"çok duygusalsın.. ama güçlü durmaya çalışıyorsun"
Victorun gözlerinden yaşlar akmaya başladı
"Ben güçlü durmak istemiyorum"
"ben ağladığım zamanlar hep uzanırım ve masal okurum, deneyelimmi senin için?"
"işe yarıyor mu?" kafamı olumlu salladım
"hadi giyin ve uzan ben odamdaki masal kitabımı almaya gidiyorum hızlıca dönüceğim"
"balkondan git"
"tamam"
Victorun balkonundan kendi odama geçtim ve raftaki büyük, kalın bir kitabı aldım yavaşça Victorun odasına balkondan geri girdim
Victor kıyafetlerini giymiş ve yatakta uzanıyordu
yanına sandalye çektim ve oturup kitabı açtım
"kulağa saçma geliyor"
"ama değil prensim.. sadece beni dinleyin"
Victor bana masum gözleri ile baktı elimin birisini onun saçına koydum ve hafifçe oynamaya başladım
"hangi masalı okumamı istersin?
"hayatımda hiç masal dinlemedim veya okumadım.. sen seç"
"tamam ozaman..
"Bir zamanlar, soğuk ve karanlık bir kış gecesinde, küçük bir kibritçi kız, sokak lambalarının altında üşüyerek duruyordu. Elisa adındaki bu kız, elindeki son kibritleri satarak geçimini sağlamaya çalışıyordu."
Victor meraklı şekilde bana bakıyordu
"Çevresindeki insanlar, evlerine sıcacık odalarda huzurla vakit geçirirken, Elisa açıkta ve kimsesiz kalmıştı. Üşümekte olan parmaklarıyla son kibriti çıkardı ve onu sıvazladı. Birdenbire kibrit yanıp alev aldı ve aniden etrafı aydınlattı. Kibritin parıltısıyla birlikte, Elisa hayal dünyasına dalıverdi. İlk ışıkla, bir pencereden içeri bakmaya başladı. İçeride sıcak bir oda vardı. Rengarenk süslenmiş bir yılbaşı ağacı parıldıyordu. Mutlu bir aile, sevdikleriyle bir aradaydı. Baba, anne ve küçük bir kız çocuğu neşeyle sohbet ediyor, şarkılar söylüyorlardı. Elisa, içtenlikle gülümseyen ailenin mutluluğunu seyrederken, içinde sıcak bir duygu uyanmaya başladı."
"ne kadar üzücü.. kimsesi yok"
Victor kendi kendine mırıldanıyordu
Saçları yumuşacıktı
"Sonra bir diğer kibrit alevlendi. Bu sefer, Elisa kendini muhteşem bir ziyafetin kurulduğu bir yemek masasında buldu. Masada lezzetli yemekler, renkli meyveler ve tatlılar vardı. İnsanlar sevgi ve neşeyle bir araya gelmiş, birlikte keyifli bir akşam geçiriyorlardı. Elisa'nın midesi guruldamaya başladı, çünkü uzun süredir bir şey yememişti. Ama o sadece masayı seyretmekle yetindi."
Victor yavaşça yorgun gözlerini kapadı
"Elisa'nın elinde son kibrit kalmıştı. Onu sıvazladı ve kibrit yeniden yanıp ışıldadı. Bu kez, Elisa kendini sıcak bir sobanın yanında buldu. Soba, içinde dans eden alevleriyle ısınmayı vaat ediyordu. Elisa ellerini sobanın etrafında ısıtarak üşümekten kurtulmaya çalıştı. Ama kibrit tamamen yandı ve ışığı söndü."
Victor gözleri kapalı konuşmaya devam etti
"demek her kibrit onun ışığıydı ve onlara tutunmaya çalıştı"
"evet devam ediyorum... Elisa tekrar soğuk kış gecesinde, sokak lambasının altında buldu kendini. Hiç kibriti kalmamıştı ve soğuk hala etkisini sürdürüyordu. Ancak içinde, hayallerinin sıcaklığını ve umudunu taşıyordu. Kibritlerin ışığı altında gördüğü güzellikleri kalbine kazıdı ve artık hayatında daha fazla umut ve sevgi bulunacağına dair bir inancı vardı ve o gece, küçük kibritçi kızın kalbi, soğuk kış gecesinde bile ışıldadı. Elisa, umutla yeni bir güne uyanmak için sabırsızlanarak, sokaklarda dolaşmaya devam etti. Çünkü hayatında, her ne olursa olsun, içindeki umudu hiçbir şeyin söndüremeyeceğini anlamıştı.. Sonuç olarak, Elisa'nın kalbindeki sıcaklık ve umut, kibritlerin ışığıyla birleşerek sonsuza kadar yaşayacaktı."
"donarak öldü değil mi?"
üzgün şekilde cevap verdim
"evet.. ama unutma ölen çocuklar tanrının cennetine gider"
victor hafifçe sırıttı ve uykuya daldı yani ben öyle düşündüm
bense onu uyandırmamak için yavaşça kalktım ama victor aniden kolumdan tuttu
"gitme"
hafifçe gülümsedim ve sandalyeye geri oturup saçları ile oynamaya devam ettim
"asla gitmem"