Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5.bölüm: bazı şeylerin farkına varmak

@gozde_edmn

Gözlerimi yavaşça açtım ve etrafta gezdirdim. Nerde olduğumu başta anlamadım ama yanımdaki kadının kıyafetine dikkat edince nerede olduğumu anladım kadın benim uyandığımı görünce elini anlıma koydu ve gülümsedi
"daha iyi misin?"

hiçbir şey anlamayarak kadına baktım tam konuşacaktım ki çenemdeki ağrı ve acı gözümü yaşarttı

kadın bana anlayış ile baktı

"kendini zorlama, getirildiğinde bayılmış bir vaziyetteydin. aniden düşmüşsün ve çeneni sert bir şekilde çarpmışsın çok ağrı çekme diye orayı sardım ama merak etme birkaç güne iyileşirsin.. sadece birkaç gün sıvı şeyler tüket ve gerekmedikçe konuşmamaya çalış"

hafızamı zorladım ve hatırlamayı denedim. İşe yaramıştı bazı şeyleri hatırlamaya başladım..

Victor önümdeydi.. dondurucu bir hava kütüphaneyi kaplamıştı sonrası ise karanlıktı..

beni buraya getirenin kim olduğunu merak ediyordum..

kapı birden açıldı ve Goran koşarak yanıma geldi

"iyi misin?"

Goran elini yanağıma koydu ve üzgün şekilde bana baktı

konuşmak istiyordum ama çenemdeki ağrı ve acı beni öldürücekti

hemşire kadın Goran'a döndü

"çenesini çok kötü vurmuş.. o'yüzden birkaç gün dinlenmesi gerek. zorunda kalmadıkça konuşmamalı ve sıvı şeyler tüketmeli.. burda birkaç saat daha kalsın sonra odasına çıkabilir."

hemşirenin yanına beni Goran'ın getirdiğini düşündüm ama o değilmiş

Goran hemşireye döndü

"onu kim buldu, yada buraya kim getirdi?"

söylediklerini duyunca beni getirenin o olmadığını anladım

"onu Prens Victor getirdi.. kütüphanede onun önünde düşmüş"

Beni Prens Victor mu buraya getirmişti yani ama neden.. hemşire sırıtarak konuşmaya devam etti

"Prens Victor seni kollarında getirdiğinde.. Onun kollarına sıkıcı sarılmıştın.. sana dokunduğumda öldüğünü sandım.. o derece soğuktun"

gözüm ister istemez Gorana kaymıştı moreli bozulmuş gibiydi

"onu yanlız bırakalım.. zor bir şey atlattı"

Goran ve hemşire odadan yavaşça çıktı bense kafamı yastığa koydum gözlerimi kapadım

"bu kadar hızlı değil."

tanıdık sesi duyunca kafamı kaldırdım ve sesin geldiği yere baktım odanın ışık vurmayan bir yerinden geliyordu.. yavaş adımlarla Victor oradan çıktı ve karşıma geldi

gözlerim korku ile açıldı

Victorun yüzünde bir sırıtma oluştu

"Bu kadar dayanıksız olucağını düşünmemiştim.. gerçekten acınası"

ona bir şey demek için ağzımı açmaya çalıştım ama çenemdeki acı beni engelliyordu

"ne o? konuşamıyor musun pamuk prenses."

bu prensin işi gücü yok mu da benimle uğraşıyor..

birden bana yaklaştı ve yanaklarımdan tutup kendine yaklaştırdı ve çenemi inceledi

"seni sinir etmek hoşuma gitse de gerçekten çeneni kötü çarptın."

Victor bana kalem ve kağıt uzattı

"yazarak derdini söyle yoksa sinirden kendini yiyeceksin"

hemen bir şey yazdım

-benimle uğraşmaktan başka işin yok mu senin?

Victor kağıda baktı ve sırıtarak bana baktı

"yok"

gözlerimi devirdim

"Bak pamuk. yanında takılan o erkeğe güvenme, zamanla beni anlarsın onunla fazla takılmanı önermiyorum "

sinirim gene yükseldi

-sana mı sorucam?

gülümsemesi birden soldu

"evet. ve o günlerce aradığın şey benim elimde"

pelerinin arkasından kar küresini çıkardı

"işte"

bana vermedi sadece uzaktan gösterdi ağzımdaki acıyı unuttum ve ona bağırmak için ağzımı açtığımda çenemdeki acı ağlamama sebep oldu

Victor derin nefes çekti ve çenemi tuttu acı yavaşça yok oldu

"kendini zorlama bana ne söylersen söyle o kar küresini bir daha sana vermicem."

sulak gözlerimle ona baktım bana bakıp tebessüm etti

"inan bana iyiliğin için. O çocuktan uzak dur sadece senden bunu istiyorum"

Victor etrafa göz gezdirdi sonra bana döndü

"yemek saatinde yaşananları hatırlıyor musun?"

kafamı yavaşça olumlu bir şekilde salladım

"Lucas orda senin bizimle yemeni tavsiye etti. Kraliçe Sophia bile onayladı ama tek reddeden bendim."

kağıda merakla yazdım

-Kral ? O sizinle yemiyor mu?

"bazen.. Kralımız çok meşgul.. ama bazen bize zaman ayırıyor. Bizim kararımıza karışmaz ama başta sorgular çünkü hiç yanımızda bir hizmetçi oturtmadık"

-peki beni neden istemedin

"güzel soru, ama sebebini anlatmak istemiyorum"

anlayarak kafamı salladım

"bak gerçekten ona yakın olmanı istemiyorum. odanı değiştirebilirim."

kafamı olumsuz şekilde salladım. buna ihtiyaç olmadığını düşündüm

"ciddiyim. iyileştiğin zaman yemeği bizimle yiyeceksin. ona ve onun gibilere yakın olmanı istemiyorum. i"

kalemi elime aldım hızlıca yazdım

-Senin Goran ile sorunun ne?

yazdığımı okuduktan sonra bana gözlerini kısıp baktı

"hiç bir şey pamuk. sadece bana güven eğer dediğimi yapmazsan odanı değiştiririm. ve kar küresine gelince."

Victor küreyi elleri arasında sıktı ve parçalandı
gözlerim fal taşı gibi açtım ve bunu yaptığı için çok üzüldüm

-bana çok sert davranıyordun ne oldu da bu kadar düşünceli birisi oldun?

gülümsedi ve odadan çıkmak için kapıyı açtı gitmeden önce cevapladı

"senin kim olduğunu öğrendim"

dedi ve beni odada tek bıraktı

 

 

Saatler geçmiş ve sonunda odamın kapısına gelmiştim kapıyı tam açacakken arkamdan gelen bir koku ile arkama göz attım. Lucas duvara yaslanmış bana bakıyordu

ona el salladım

bana yaklaştı

"Sen iyi misin? olanları duydum.. gerçekten üzgünüm ama bu süreçte abim ile aranız düzelmiş seni bizimle yemek odasında yemeni istediğini söyledi"

olumlamak için kafamı salladım

"ben seni tutmayım.. bir kaç gün sonra kendine geleceğini umuyorum lütfen dikkatli ol."

teşekkür etmek için eğildim ve odama girdim.

uzun süredir hemşirenin odasında kalmıştım.. akşam yemeğine 10 dakika kalmıştı

ama ben büyük ihtimal odamda oturacaktım bu çene ile hiç bir şey yiyemem

yatağıma doğru yürürken arkamdan gelen sesle irkildim

"Akşam yemeği için mi hazırlanıyorsun?"

arkama döndüm ve Victor'un gözleri ile karşı karşıya geldim.

bana yaklaştı ve gülmeye başladı

"hala ağzını açamıyor musun?"

neden güldüğünü anlayamadım

"hadi konuşmayı dene"

ağzımı yavaşça açtım ama acı azalmıştı

"Bana ne yaptın?"

sonunda konuşmayı başarmıştım Victor ise sırıtıyordu

"orda çenene dokunduğumu unuttun galiba"

anlamamış şekilde ona baktım

beni kolumdan tuttu

"hadi. gidelim yemek bizi bekliyor.. ve annem bizi bekliyor"

beni kolumdan tutup götürmeye başladı

biraz kalede dolaştıktan sonra kapısında korumaların olduğu bir kapıya geldik kapı korumalar tarafından açıldı ve içeri girdik

masada Kraliçe Sophia, Prens Lucas ve minik Prenses Ashleyn oturuyordu

hepsi bana baktı yanlış bir şey yaptığımı sanıyordum ki Kraliçe Sophia konuşmaya başladı

"Merhaba Gökçe seni sağlıklı görmek çok hoş, peki neden oldu?"

çenemi tutarak konuşmaya başladım

"sabah fazla yemek yemedim. ondan bayılmışım ve çenemi çok şiddetli yere vurmuşum.."

"üzüldüm. Lütfen bir dahakine daha dikkatli ol."

Gülümsedim

"Teşekkür ederim Kraliçem"

Victor beni yanına oturttu

yemekler gelince gözlerim sulu bir şey aradı.

Victor yemekleri getiren hizmetçiye baktı

"istediğim domates çorbası nerde?"

hizmetçi hemen kafasını eğdi

"hemen getiriyorum"

 

Victor bana döndü

"En sevdiğin çorba.. değil mi?"

ben bunu duyunca şaşkına döndüm

"bunu nerden öğrendin.."

Victor sadece sırıttı ve önüne döndü

çorba geldiğinde sıcacıktı ve kıvamı çok güzeldi. Gülümsedim

Victor yemeği yerken aniden durdu ve Kraliçe Sophia'ya döndü

"Anne ben Gökçe'nin odasını Benim ve Lucas'ın odasının arasında bulunan küçük odaya almak istiyorum"

Kraliçe normal olarak şaşırdı

"neden?"

Lucas ise gülümsedi

"evet anne Gökçe benim ve Victor'un odasının arasında bulunan odaya gelsin"

Kraliçe derin nefes verir

"planınız ne bilmiyorum ama bu uygun olabilir"

Victor yemek odasından çıktı

Lucas ise bana baktı

"çenen daha iyi mi?"

"Evet.. İlgin için teşekkür ederim"

Lucas'ın hafif kızardığını gördüm ama önemsememeye çalıştım

Victor geri geldi

"hizmetçiler ile konuştum orayı temizleyip eşyalarını oraya taşıyacaklar komşum olman çok eğlenceli olucak"

İçimden bir stres bulutunun dağıldığını hissettim.. Goran ile misafir olduğum boyunca bu stres beni kovalıyordu sanırım Victora güvenmem gerekiyordu

 

Victor kulağıma doğru fısıldadı

"Beyaz bir gül kadar saçma bir iltifat duymamıştım. şahsen ben seni beyaz bir lale veya yaralı yavru bir ceylan olarak görüyorum"

Victor çapkın şekilde gülümsedi ve iltifatına devam etti

ama bu iltifatlar beni boğmuyordu.. daha çok tuhaf şekilde beni mutlu ediyordu..

Loading...
0%