Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8.Bölüm: İhanet ve uyku

@gozde_edmn

Gözlerimi yavaşça açtım odam aydınlanmıştı sanırım ilk kez bu kadar geç uyanmıştım..

yavaş adımlar ile yataktan kalktım ve odamın banyosuna doğru ilerledim
ihtiyaçlarımı giderdim ve dolaba doğru yürüyüp kıyafetlerimi çıkardım ama kıyafetlerin arasından bir şey yere düştüğünü duydum yere bakınca güzel bir kolye gördüm
her kim koyduysa odama girmiş ve bunu dolapta özellikle bu kıyafetlerimin arasına koymuş..

eğildim ve güzel kolyeyi elime aldım üstünde beyaz bir gül vardı..
aklıma direk Goran geldi.. bana verdiği ve sonra Victor'un parçaladığı kar küresindeki gül gibiydi..

hoşuma gittiği için kıyafetlerimi giydikten sonra onu da taktım ve dışarı çıktım
kütüphaneye doğru gittim
Zamanımın çoğu orda geçmişti..

birkaç saat sonra Lavabo ihtiyacım için koridorun sonuna yürüdüm..

O sırada karşımda Goranı gördüm sinirli bir şekilde bu tarafa doğru yürüyordu karşıma doğru gelince ona seslenme kararı aldım
"Goran? sen iyi mis-"

goran aniden boynumdaki kolyeyi çekti ve beni yere doğru ittirdi bense arkamdaki bir şeye takılıp yere sertçe düştüm
"Bu kolyenin sende ne işi var?! bu Anneme ait.. Seni hırsız!"

etrafımızda diğer hizmetçiler etrafımızda toplanmıştı
Goran kolyeyi aniden çekince boynum çok acımıştı..

etrafımızdaki diğer hizmetçi insanlar bana bakıp gülüyordu
bense çok utanmıştım ve gözlerim sulanmıştı

"aww minik şeytanımız üzüldü..."

"hm.. şuna bir bak kesin şans eseri buraya girdi.."

etrafımızdaki insanlar bana bakıp böyle şeyler söylüyor ve gülüyordu
Gorana baktım
"ben onu dolabımda buldum.. onun senin olduğunu bilmiyordum bile.. hoşuma gittiği için taktım"

Goran hafif sırıttı sonra hemen sinirli yüzüne geri döndü bunun arkasında onun olduğuna emindim..

"umrumda değil sen hırsız bir şeytansın.."

artık dayanamadım ve ağlamaya başladım ayağa kalktım
arkamı döndüm ve uzaklaşmayı denedim.. ama kalabalık beni ittirdi ve içeride tuttu

"hey hey.. nereye böyle.."

"prensin gözdesi olmak nasıl bir duygu şeytan? sırların neler?"

etraftaki sesler yükselmişti

ama sanırım hayatımdaki tüm şansı lucasın ordan geçmesi ile harcadım..
"burada neler oluyor!"
lucasın bağırması ile herkes sessizleşti

lucas beni görünce şok olmuştu ve siniri tavan etmişti..
"Gökçe... benimle gel.."

kafamı salladım ve arkasından gittim. Göz ucuyla Gorana baktım korkmuş görünüyordu

_______________________________________________________

Lucas beni aile odasına getirmişti.. koltukta ağlamamı susturmaya çalışıyordum
"Gökçe.. tam olarak neler oldu? anlatmak ister misin.."

Lucasa baktım
"anlayamıyorum.. Prens Lucas.. bu sabah üstümü giyecektim dolaptan kıyafetleri aldım tam o sırada bir şey düştü.. yere baktım ve bir kolye gördüm.. çok güzeldi.. ama bunun kıyafetlerimin arasına koyması için gece birisinin gelip koymuş olması gerekir.. sonra ben bunu takmak istedim.. çünkü çok güzeldi.. kütüphaneye gittim ve birkaç saat sonra lavabo için çıktım koridorda Goranı gördüm.. ve her şey o anda oldu.."

Lucas tam bir şey söyleyecekken burnunu kapadı
"sen yaralandın mı?"

ondan biraz uzaklaştım
"..eski zar zor geçen bir yaram yere düşünce tekrar kanama yapmış olmalı.. ben gerçekten oluşturduğum kargaşa için özür dilerim.."

"senin bir suçun yok Gökçe"
kapıdan gelen ses ile oraya döndüm Kraliçe sophia bize doğru geliyordu

"Olanları duydum.. Victor ilgileni-"

"Kraliçem... buna hiç gerek yok.."
bunu istemiyordum.. ben sadece basit bir özür istiyordum

"hayır gökçe.. bu gerekli ben senin gibi değerli bir hanımımı kimsenin üzmesine izin vermiyeceğim.. merak etme Victor ilgilenicek.."

gülümsedim ve kafamı salladım..

o sırada victor aile odasının kapısını açtı ve bana baktı

"Gökçe gel buraya."

yavaş adımlar ile onun yanına gittim benimle bahçeye doğru yürümeye başladık.

__________________________________________________

victor ile bahçede yürüyorduk

"Gökçe.. senin saçmalıkların ile uğraşmaktan bıktım."
biraz üzüldüm
"ama ben senden hiç bir şey istemedim hep yardım etmek isteyen sendin.."

"Sorun bu! bunu yapmamam gerek.. ama bir şey beni sana çekiyor ve bundan nefret ediyorum!"

sessiz kaldım.
"bu olaydan sonra.. benimle lütfen iletişime girme.. beni çok riske sokuyorsun. beni de değil bizi.. senin gibi hizmetçiye fazla değer veriyoruz diye arkanı toplayacak değilim gökçe "

birden dondum.. . durdum ve victora baktım
"beni hiç tanımamışsın Victor.. ben bu yaşıma kadar arkamı tek başıma toplamak zorunda kaldım.. siz her şeye sahip olarak doğdunuz.. ben ise savaşın içinde doğdum ve annem hariç kimsem olmadı."

Arkamı döndüm ve yanından ayrılıp Odama doğru gittim giderken çoğu hizmetçi bana bakıyordu.
onlara aldırış etmeden yürüdüm ve odama girdim..

kapıyı ardımdan kapayınca derin bir nefes aldım

"bugün herkesin sorunu ne..."

aynaya doğru ilerledim ve üstüme baktım yüzüm ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu..

yüzümü düzenle yıkadım ve birbirine girmiş saçlarımı taradım.. o sırada kapı çaldı
yavaşça kapıya doğru ilerledim ve açtım
bu Lucastı..
"iyi misin? birkaç gün dinlenmek ister misin?"

"şey.. bu çok iyi olurdu.."

"goran hakkında.. Eğer annem ile yetişmeseydim goran çoktan ölmüş olabilirdi.."

"... Prens Victor ne yaptı?"

"senin olduğun her olayı ciddi alıyor.. nedenini biliyorum.. ama bilirsin sır."

sinirle bir nefes verdim

"beni rahat bıraksın artık az önce tartıştık!"

Lucas şaşırmış gibi görünüyordu

"ne.. neden?"
Derin nefes aldım
"bana.. sizi riske attığımı söyledi arkamı toplamaktan sıkıldığını söyledi.. ve bana iletişimimizi keselim dedi.. ama ben ondan hiç benim için bir şey yapmasını istemedim"

Lucas elini benim başıma koydu ve saçımla oynadı

"merak etme pamuk.. Victor sadece sinirliydi.. eminim öyle demek-"

"Hayır Prens lucas.. Victorun Yüzünü görmek istemiyorum.."
Lucas anlayış ile kafasını salladı

"annem sana 4 gün izin verdi.. lütfen dinlen ve kendine bolca zaman ayır.."

"her şey için teşekkür ederim.."

lucas ile vedalaştıktan sonra dolaba ilerledim ve kıyafetlerimi değiştirdim sakince yatağa uzandım sadece uyumak istiyordum.. ve tekrar uyanmamak
yavaşça gözlerimi kapadım



karşımdaki kanlar içinde insan bedenlerine bakıyordum ellerim ve güzel elbisem kan ile kaplıydı
ama duygusuz gibiydim.. karşımda başka bir insanın cesedi devrildi.. ve insanları öldüren kişiyi gördüm.. ama bu kişiyi tanımıyordum victora çok benziyordu.. ama daha uzun saçlı ve hafif sakallı birisiydi..
"siz... kimsiniz" diyebildim sadece ama o sadece kırmızı gözleri ile bana baktı ve arkadaki karanlık odaya doğru ilerlerdi

elbisemi tuttum ve onu takip ettim

elbisem bembeyaz ve güzeldi.. ama üstündeki kan lekeleri onu kirletmişti, elbiseden tuttum ve adamın arkasından koştum ve ona yetişmeye çalıştım korkmadan karanlık odaya girdim
koridorun sonundaki ışığa koştum ışığa vardığımda kalenin balkonuna çıkmıştım
tam karşımdaydı arkası dönüktü .. kim olduğunu bilmediğim kişi

yavaşça ona yaklaştım ve arkasında durdum
"o insanları neden öldürdünüz.."

adam beni duymamış gibiydi.. balkondan krallığın Şehrine doğru bakıyordu yavaşça yanına doğru gittim ve baktığı tarafa doğru baktım

turuncu saçlı güzel bir kadın odunları taşıyordu
...bu kadın Kraliçe sophia ya benziyordu..
adamın yüzüne baktım gözleri gülümsüyordu

yoksa bu kral Walker mı..

"ona sorun açan herkesi ortadan kaldırmak istiyorum.. onu sevmeyi seviyorum hem de her şeyden çok.."

adamın sözleri beni gülümsetti..

"ona aşıksınız.. herkes sizin kraliyet ailesine bağlı birisi ile aşk yaşayacağınızı düşündü.. ama siz basit bir oduncunun kızı olan Sophia ya kalbinizi kaptırdınız.."

adam kıkırdadı
"beni anladığın için sağol.. ailem buna çok karşı çıktı.. ama ben onu asla bırakmayacağım"

"bahsedildiği gibi ciddi biri değilsiniz.."
dedim gülümseyerek

"söz konusu Sophia olunca ciddi olamıyorum."

sessizce gülümsedim ve kadına baktım
"rüyadayım değil mi.."

adam kafasını salladı

"zekisin.. Victor'un bahsettiği gibi.. normalde kimsenin rüyasına girmeyi sevmem.. ama senden bir şey istemeliyim.."

"buyurun kralım.."

"Victoru yalnız bırakma.. seninle tanıştığından bu zamana kadar büyük bir değişimi var.. çok fazla çalışıyor sadece artık mutlu olmasını istiyorum çok uğraştım ama yapamıyorum Victor benim gençliğime çok benziyor Victor düşündüğünden daha kötü halde.."

"prens Victor.. beni çok üzdü.. ondan hiç bir zaman arkamı toplamasını istemedim ama sanki zorluyormuşum gibi davranıyor"

"bazen zor günler olur.. olmaz değil ben bile sophia ile zor günler geçiriyorum.."

kadın o sırada Walker'a doğru baktı ve gülümseyip karnını tuttu

"Sophia... yoksa-"

"hamile.. şuan karnındaki çocuk Victor'un ta kendisi"

Kral walker sophia'ya bir umuda bakar gibi bakıyordu

"bana söz ver... Victoru yalnız bırakma.. odasına girince arkasından koş.. o sana asla zarar vermez."

"ben.. Söz veriyorum... ama bana bir daha iletişime girmeyelim dedi-"
Kral Walker'a doğru baktığımda orda yoktu
aşağıya baktım ve Kral Walker'ın Sophia'yı anlından öptüğünü gördüm

ve aniden her şey karardı ve düşmeye başladım Çığlıklar attım ama hiç bir işe yaramamıştı karanlık beni içine çekiyordu ve ben yalnız başıma karanlığa gömülüyordum

Terler içinde gözlerimi açtım
kral walker benden tam olarak ne istiyordu.. ve neden böyle bir rüya gördüğümü düşünüp durdum.. göz ucu ile camdan baktım.. gece yarısı gibiydi.. uyumak istiyordum.. ama uyuyamıyordum.. kalktım ve rahatlamak için yüzümü yıkadım ve masama oturup defterime bu rüyayı not ettim..

rüya beni derinden etkilemişti ve ben Prens Victor için her şeyi yapmaya hazır olucaktım.

 

Loading...
0%