Yeni Üyelik
15.
Bölüm
@hadizade

¤¤¤

 

Hemen kalkıp perdeyi kapadım çünkü vücudunu görmeye henüz hazır değildim. Manyak. Biraz tırsmadım değil ama bunu ona nasıl açıklayabileceğimi de bilmiyorum. Karakteri böyle olabilir. Sonuçta yaşıt değiliz, isteklerimiz farklı olabilir ancak hareketlerini ve sözlerini düşündükçe vücudumda garip şeyler oluyor...

 

Sabah pazartesi, yani okul olduğunu bilerek çantamı hazırladım. Yapmadığım tek bir ödev kalmıştı. Onu da yaptıktan sonra çantama koydum. Aslında lise son olduğumuz için sadece sınava odaklanmamıza izin veriliyor ancak yine de lise diplomasında güzel notlar görmek istediğim için ara sıra ödev yapıyorum.

 

Saat on birine geliyordu ve bizimkiler henüz dönmemişti. Işığı kapattıktan sonra pencereye yaklaşıp perdeyi hafifçe araladım. Onun evinin ışığı da kapalıydı ve perdesi de. Acaba uyumuş mudur?

 

Ben: Uyudun mu?

 

Çok az sonra çevrimiçi oldu.

 

Patron: Hayır.

 

Ben: Neden yazmıyorsun o zaman?

 

Patron: Yavrum görültü atan sensin.

 

Ben: Küstün mü yani?

 

Patron: Hayır :)

 

Ben: İyi korktum bir an (°_°)/

 

Patron: Seni de kendim gibi yaşlandırdım galiba, emoji yerine bunu atmak zor olmuyor mu?

 

Ben: Hayır, aksine çok eğlenceli.

 

Ben: Ve yaşlı filan değilsin, düşündüğümden çok daha genç görünüyorsun. 24- 25 gibi <(*_*)>

 

Patron: Teşekkürler yavrum)

 

Bir süre susup öylece ekrana baktım. Ne yazacağımı bilemedim ve yine o yazdı.

 

Patron: Bir şey mi isteyeceksin?

 

Ben: Hayır, ne alakası var?

 

Var var.

 

Patron: Hissettim diyelim.

 

Patron: Her ne istiyorsan gelecek pazara kadar beklet)

 

Ay bana bir şeyler oluyor...

 

Ben: Bir şey istemiyorum, onu da nereden çıkardın? Sadece beraber yatalım mı diyecektim.

 

Patron: Yatarız.

 

Patron: Şimdilik ayrı yataklarda.

 

Sırıttım.

 

Patron: Ama yanımda olsan uyutmazdım zaten.

 

Yüzümdeki o sırıtış kayboldu ve seslice yutkundum. Bu adamın libidosu hep mi yüksek, yoksa sadece bana mı?

 

Ben: Yarın okul var uyumam lazım, uyuyalım mı?

 

Ben: İyi geceler, tatlı rüyalar Patron Bey.

 

Ben: 🤗

 

Patron: İyi geceler yavrum.

 

O son mesajına bir süre baktıktan sonra telefonu bırakıp gözlerimi kapadım.

 

¤¤¤

 

Sabah uyandığımda ilk telefonumu arayıp buldum ve ondan mesaj gelmiş mi diye heyecanla baktım ancak günaydın mesajı gelmediğini görünce yüzüm asıldı. Belki de o böyle şeyleri önemsemiyor, çocukça buluyordu fakat benim için öyle değildi. Ve tam burada yaş farkımız devreye giriyor işte.

 

Telefonu yatağa atıp oflayarak yataktan çıktım ve penceremi açıp karşıya baktım. Yağmur sağanak hâlinde yağıyordu, dün gecenin aksine yüksek sesli şimşekler gökyüzünü deliyordu ve kara bulutlar gökyüzünü ele geçirmişti. Karşı komşumun pencereleri ve perdeleri kapalıydı. Zaten ışık olmadığı sürece içerisi görünmüyordu, camlar biraz koyu renkte yapılmıştı. Şuan bana bakıyor da olabilir ama olmayabilir de, diye düşünerek camın önünden çekildim.

 

Odamdan çıktığımda salonda yanan televizyon sesinden bizimkilerin geldiğini anladım. Babam oradaydı, yakın gözlüğünü takmış defalarca katladığı gazetesini okurken bir yandan da demli çayındann yudumlar alıyordu. "Günaydın," dediğimde bana bakarak, "Günaydın kızım," dedi. Onunla aramız kötü değildi ama iyi de değildi. Ortaydı işte. Pek konuşmaz, hiç dertleşmezdik.

 

Daha doğrusu hepsi üzerimde öyle bir baskı yaratıyor ki, başıma bir şey gelse bile hiçbirine anlatamam. Ben tamamen büyüyüp güçlü bir kadın olana dek beni koruyacak babam ve abim, bana şefkat gösterecek bir annem var. Ancak beni derdimi onlara anlatmaya çekinecek duruma getirmeleri ne acı...

 

Maalesef çoğu aile bu hatayı yapıyor ve özgüveni düşük, assosiâl ve mükemmel yalancılar yetiştiriyorlar.

 

Ama annem her zaman uyarır:

"Haline şükret! Yerinde olmak isteyen binlerce evsiz, barksız, yetimler var. Şükretmeyi bil!" İşte bu yüzden tüm şikâyetlerimi içimde yaşıyorum. Dışa vurmak haddime değil.

 

Mutfağa geçtiğimde annemi görüp, "Günaydın," dedim önce, hemen ardından, "Amcam nasıl? İyi mi?" diye sordum.

 

"Günaydın, iyi oldu çok şükür."

 

Kahvaltı hazırladığını görünce ben de yardım etmeye başladım. Fakat o malum soruyu yine sordu. "Dün biz yokken bir yere mi gittin?"

 

Bir elimde bıçak, bir elimde peynir öylece donup kaldım ve omzumun üzerinden dönüp ona baktım. "Yoo, evdeydim."

 

"Cemile öyle demiyor ama." diyince mobeselere yakalandığımı anladım.

 

Sana ne be kadın? Sana ne? Neden her mahallede herkesin işine burnunu sokan biri olur ki zaten?

 

"Yanlış görmüştür, kadın miyop zaten nereden görecek beni? Hiçbir şey görmüyor yalandan iftira atmasın!"

 

Yalan öyle bir bağırdı ki, doğrunun bağrı yandı.

 

"İyi, sen öyle diyorsan öyle olsun. Aman kızım, aman diyim laf verme şunun ağzına. Bir şey duysa görse sabahına tüm mahallenin dilinde zaten."

 

Kollarımı boynuna dolayıp yanağını öptüm. "Merak etme anam, seni üzecek hiçbir şey yapmam ben. Sınavım var gelecek sene, ona hazırlanıyorum zaten."

 

"Ben yine testi kırılmadan lafımı edeyim de, gerisi sana kalmış."

 

Bir şey söylemeden ona yardım etmeye devam ettim. Nasıl olsa ne söylesem konuşacak bir şey bulacaktı. Yakında nefes almama bile karışacaklar diye korkuyorum.

 

Hâl böyleyken nasıl buluşacağız? Sabahı da muhteşem açtım. Umarım günün devamında yerle bir olan moralim birazcık düzelir.

 

Günaydın mesajı da almadım anam üstüme gelme sen de ya.

 

Kahvaltı masası hazırdı ve biz geçmiştik ancak Murat hâlâ uyanmamıştı. Annem yine, "Git kaldır Murat'ı, gelsin bir şeyler yesin aç gitmesin," dediğinde elimdeki çatalı tabağa attım ve onlara hiç bakmadan sofradan kalktım.

 

Ahırın kapısını açıp içeriye baktığımda, Murat'ın odada olmadığını gördüm ve hemen telefona sarıldım.

 

Ben: Neredesin sen? Bizimkiler git kaldır kahvaltıya gelsin dediler daha yatağın bile bozulmamış.

 

Gerizekâlı: Kurban olayım idare et, farketmesinler. Yatağı boz, işi varmış erkenden çıkmış de.

 

Ben: Ne kadar vereceksin?

 

Gerizekâlı: Ne kadar istersen.

 

Ben: İki yüz, bir de gelirken cipsle kola getir.

 

Gerizekâlı: Taman başımın belası.

 

Ben: Şimdi aklıma geldi.

 

Ben: Dün bir adam geldi, şapka takmıştı yüzünü göremediğim için kapıyı açmadım. Seni sordu ben de evde olmadığını söyledim. Adını sordum ama söylemeden gitti.

 

Gerizekâlı: Bir daha gelirse de kapıyı sakın açma.

 

Gerizekâlı: Bak uyarıyorum seni.

 

Gerizekâlı: Sakın açma Esra.

 

 

Loading...
0%