Yeni Üyelik
62.
Bölüm
@hadizade

 

***

 

Tuana ve Giray gözlerimin önünde buldukları her fırsatta flört ederken, ben de onlara bombastik bakışlar atarak Gökhan'ı beklemeye devam ediyordum.

 

Nihayet telefonumun bildirim sesini duydum ve hemen açıp mesaja baktım.

 

1 yeni mesaj;

 

Patron: Gelince sana her şeyi açıklayacağım, telefondan anlatmak istemiyorum.

 

Patron: Sadece bir gün daha sabret, yarın oradayım.

 

Bir süre öylece ekrana baktım. Bunca zaman sorularıma bir cevap beklemişim, bir gün daha bekleyebilirim öyle değil mi? Beklerim elbet.

 

Ben: Peki, kendine dikkat et.

 

Patron: Baş üstüne yavrum.

 

Okuyup gülümsedim ama bir şey yazmadan uygulamadan çıkıp telefonu tabağımın yanına bıraktım. Başımı kaldırdığımda, Tuana ve Giray'ın bana baktığını gördüm, "Ne var?"

 

"Otuz iki diş sırıtıyorsun yine," dedi Tuana. "Yoksa Gö- Gökhan amıca güzel bir şeyler mi yazdı? Gerçi ondan romantik cümleler beklemiyorum ama işte..."

 

"Sana kaç defa adama amıca deme dedim, değil mi? Oldu bir de dede de istersen... Ve benim ilişkime müdahale etmenin sebebi ilişkinin olmaması, hemen bi' sevgili bul da okulda filan..." Evet bunu bilerek söyledim ve Giray bana, sonra Tuana'ya baktıktan sonra tekrar tabağı ile ilgilendi.

 

Tam tahmin ettiğim gibi Tuana'ya ilgisi vardı ve bence Tuana da onun kibar yapısından hoşlanıyordur.

 

"Aşk olsun," dedi Tuana. "Bunu da yüzüme vurdun ya."

 

"Şaka yapıyorum," dedim gülümseyerek, "ciddiye almazdın hani?"

 

"Ben çıkayım," dedi Giray, "buraya numaramı yazıp bırakıyorum, bir şey olursa beni hemen arayın." Küçük bir not kâğıdına numarasını yazıp bıraktı ve evden çıktı.

 

Tuana ile nihayet baş başa kaldığımızda, "Bir daha yanımızda biri varken bana öyle şeyler söyleme," dedi.

 

Ona kaşlarımı çatarak baktım.

"Anlamadım? Ne diyorsun Tuana?"

 

"Nesini anlamadın? Dedim ya işte, bir daha başkasının yanındayken böyle şeyler söyleme."

 

Çatalımı sertçe tabağın üzerine bırakıp, dirseklerimi masanın üzerine yaydım ve ona doğru yanaştım. "Ben sana hep şaka yaparım ve sen bana çok daha beterlerini yaparsın. Giray, şaka yaptığımızı anlamayacak biri değil, ne de Gökhan. Hatta eşlik bile ettikleri oluyor. Neden bu kadar geriliyorsun? Hoşlanıyorsan, söyle de bilelim."

 

"Ne alakası var?" diyerek kaçtı yine. "Öyle bir şey yok, sen yanlış anlamışsın."

 

"Gözümün içine bile bakamıyorsun. Yalan söylediğin çok belli. Ama Tuana, bana yalan söyleme. Olabilir, henüz kendine bile itiraf etmemiş olabilirsin ama burda bir sorun yok. Kimse seni birinden hoşlandın diye suçlamaz, suçlayamaz. En başta buna ben izin vermem."

 

"Ya yok öyle bir şey!" Diyerek çıkıştı ve ayağa kalkıp, "Beni böyle darlama, sevmiyorum ve dediğim gibi, bir daha onun yanında da bu konuları açarsan seninle fena bozuşuruz!" diyip masayı terk etti ve odasına girip kapıyı çarparak kapattı.

 

Dört kişilik masada yalnız kaldım yine, sanki kendi evimden bir farkı yok gibi. Ortada olmayan bir Murat, sessizce kahvaltısını yapıp giden bir baba ve benimle tartışıp giden bir anne. Bu sahne bana bir yerden tanıdık sanki.

 

Tuana uzun süre odasından çıkmadı, kapısının önüne gittim ve girmeden önce tıklattım. "Müsait değilim," dedi ve ben de üstelemeden kendi odama geçtim.

 

Yeni ev daha ilk günden tek arkadaşım ile kavgamıza şahit oldu. En korktuğum şeylerden biri de, bir erkek yüzünden aramızın açılmasıydı ve bu korku içimde git gide büyüyordu.

 

***

 

Ertesi sabah yataktan daha hevesle kalktım. Çünkü bugün Gökhan'ın geleceğini biliyorum ve bu bile daha zinde uyanmak için güzel bir sebep.

 

Hemen yataktan kalkıp banyoya koştum. Tabii henüz Giray ve Tuana uyumaya devam ettikleri için sessiz olmaya çalıştım. Banyoda güzel bir duş alıp, orman meyveli bir duş jeli ile kendimi köpükleyip beş dakika beklettikten sonra durulandım. Saçlarımda beklettiğim bakım kremi de saçlarıma hoş bir koku verdi. Aynanın önünde kendime bakarken, yüzümün temizlenmeye ihtiyacı olduğunu farkettim. Ellerimi ve yüzümü temizleme jeli ile temizledikten sonra kil maskesini yüzüme ve ellerimin üzerine sürdükten sonra banyodan bornoz ve başımda havlu ile çıkıp odama geçtim.

 

Maske kuruyana dek yatağa uzanıp, telefonda bir kaç video izleyeyim dedim. Sabah Gökhan'a günaydın yazmadım, onun yazmasını bekledim ve o inadım hâlâ devam ediyordu.

 

1 yeni mesaj;

 

Patron: Günaydın güzelim.

 

Patron bir fotoğraf gönderdi:

 

 (Medya yukarıda)

 

Gözlerim fal taşı gibi açıldı.

 

Ben: Günaydın.

 

Bir fotoğraf gönderdin.

 

 (Medya yukarıda)

 

 

Patron çevrimiçi.

 

Patron yazıyor...

 

Patron: Yeni mi uyandın?

 

Ben: Evet, daha yeni açtım gözlerimi. Ya sen?

 

Patron: Ben de senin gibi bir saat önce uyandım ve duş aldım. Bugün toparlanıp, akşam yola çıkacağım.

 

Utandım.

 

Ben: Erken geleceksin sanıyordum, kaç gibi geleceksin?

 

Patron: Akşam sekiz civarı eve varmış olurum.

 

Patron: Yoksa beni özledin mi?

 

Ben: Hayır, ne alakası var? Hiç özlemedim.

 

Çok özledim.

 

Patron: Peki, öyle diyorsan.

 

Patron çevrimdışı.

 

İlla söylemem mi gerekiyor? Özledim tabii, deli gibi özledim hem de ama ben, eskisi gibi olmayı özledim seninle. Kavuşalım istiyorum, kötü bir şey yapma istiyorum, ayrılmayalım istiyorum... Kırmayalım birbirimizi, kavga etmeyelim hiç.

 

Belki de tüm sorun, içimizden geçenleri karşımızdaki kişiye söylemeyip, sadece içimizde tuttuğumuz o ân başlıyor.

 

***

 

Tüm evi temizliyorduk. Tabii Tuana da bana yardım ediyordu. Misal, Giray'ın uyuduğu salonu ve kendi odasını toparladı. Sabah erkenden kendi odamı temizlediğim için bana mutfak ve banyo kalmıştı. Her yer pırıl pırıl olsun, mis koksun istiyordun ve tüm bunları, kendisini sevip sevmediğime emin olmayan bir adam için yapıyordum.

 

Akşam için yemekler yapmak istiyordum ve bir liste hazırlayıp Giray'ın eline tutuşturduktan sonra onu kapı dışarı ettim. Tuana sessiz ve benimle konuşmama konusunda istikrarlı görünüyordu. Bana sanki babasını öldürmüşüm gibi tavır alması zoruma gidiyordu.

 

Evet Gökhan geleceği için mutluydum ama bir yandan da Tuana ile bozuk olmak moralimi sıfıra indirmişti. Temizlik bittikten sonra banyodan çıktım. Giray alışverişten dönmüştü ve Tuana ile birlikte aldıklarını dolaplara yerleştiriyor, bir yandan da sakince sohbet ediyorlardı. Beni görünce sustular, onları rahatsiz etmemek için, "Ben biraz odamda dinleneceğim," diyip bir fincan kahve aldıktan sonra odama çekildim.

 

Sanırım Giray da Tuana ile aramızın bozuk olduğunu fark etmişti ancak karışmaması daha iyiydi. Tuana hayatıma neşe, renk katan bir kızdı, bir anda kendini geri çektiğinde böyle boşluğa yuvarlanacağımı hiç tahmin etmemiştim...

 

 

Loading...
0%