Yeni Üyelik
1.
Bölüm
@hadizade

İnsan kaç kitap okursa,o kadar da ömür yaşar.Bu ömrü yaşamaya

hoş geldiniz...

 

Başlama tarihinizi buraya bırakın♡

 

Keyifli okumalar...

 

Saat 12:30

 

Çayımı yudumlayarak dergileri karıştırıyordum.Tam dalmışken, kapı zilinin çalmasıyla irkilip baş parmağımı üst dişlerime sıktım.Kupamı sehpanın üzerine bırakarak ayağa kalkıp kapıya yöneldim.Delikten baktığımda uzaklaşan siyah giyimli birini gördüm.Hemen kapıyı açıp bağırdım.

-"Hey dursana!Nereye gidiyorsun?"

 

Her halde yalnış adrese gelmiş diye düşünüp içeriye girecekken, yere koyulmuş koliyi gördüm.Başımı kaldırıp adama baktığımda, motora binip uzaklaştığını gördüm.Gözlerimi tekrar koliye dikip düşünmeye başladım.Yavaşça eğilip koliyi gözlerimle inceledim.Öne düşen saçlarımı kulağımın arkasına yerleştirerek, cesaretimi toplayıp, elimi yavaşça kolinin üstüne götürdüm.

 

Omzuma biri dokununca küçük bir çığlık attım.Geriye doğru düşüp ellerimi yere yasladım.Başımı kaldırıp kim olduğunu görünce, gözlerimi kapatıp bıkkın bir soluk verdim.

 

-"Senmiydin ya,delirdim burda.Neden öyle sessiz yaklaşıyorsun?"

 

Garipser gibi bakıp dudağını büzerek omuz silkti.

-"Beni bilirsin,sesli olamıyorum.Alışkanlık.."

 

-"Geç içeriye Esma, ödümü kopardın ya."

 

Koliyi elime alıp ayağa kalkarak içeriye geçtim.Esma da arkamdan girerek kapıyı kapattı.Salona geçip koliyi sehpanın üzerine bıraktım.

Fazla bekleyemeden kapaklarını kaldırıp içine baktım.Kolumu içine sokup kıyafetleri çıkardım.Esma arkamdan yaklaşıp elimdeki bir örnek kıyafetlerden birini aldı ve incelemeye başladı.

 

-"Nil ne bunlar?"

 

-"Ne bileyim ben?Kargocu gibi garip bir tip gelip kapının önüne bıraktı."

 

-"Dur,şurada bir not var."Diyerek elini kolinin içine sokup küçük bir not kağıdı çıkardı.

 

Elinden kapıp açtım.

 

Sevgili Nil.

Seni ve kardeşin Esmayı .... adresindeki yatılı okulumuza davet ediyoruz.Gösterdiğiniz üstün başarılar sonucunda okulun sahibi olan, Saruhan ailesi tarafından burs kazandınız.Bu gece 8-de okulumuza davetlisiniz.Geceleri arkadaşlarınızla eğleneceğiniz bir sürü aktivite ve oyunlarla karşılaşacak,gündüzleri normal derslere gireceksiniz.Sizin gibi öğrencileri aramızda görmekten büyük gurur duyuyoruz..

 

Okul müdürünüz Mehmet Ferman.

 

Bakışlarımı kağıttan ayırıp Esmaya baktım.Şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı.

 

-"Ben yalnış okudum değil mi?Saruhanlar bize burs mu yollamış dedi?Ayrıca hangi başarımız?"

 

-"Doğru okudun kardeşim.Seni ve beni okula davet ediyorlar.Ya hem de yatılı.Bir düşünsene,kira ve yemek parası bulma çabasından kurtuluyoruz."

 

-"Bilemiyorum Esma.Hiç gözüm tutmadı.Bence bir gariplik var.Gerçekten okul bu kadar güzelse,neden öğrenci dolup taşmıyor ve neden bizi davet ediyorlar?"

 

-"Okulun en iyi öğrencisi olduğun için ola bilir mi?"

 

-"Saçmalama lütfen,benden daha iyiler de var."Deyip koltuğa oturdum.Esma elindeki formayı incelemeye başlamıştı bile.Aramızda bir yaş olmasına rağmen ikiz gibi davranıyorduk.Ama bana göre fazla meraklıydı.

 

Çayımı alıp kollarımı göğüs hizasında bileştirerek, ayaklarımı sehpanın üzerine uzattım.Çayımdan bir yudum alıp Esmanın üzerine tuttuğu formalara baktım.Siyah mini,pileli etek ve kırmızı tişörtten ibaretdi.Bardağı sehpaya bırakıp elimi Esmaya uzattım.

 

-"Versene şunu bana."

 

-"Al."Deyip tişörtü bana uzattı.Esma formaların üzerinde nasıl durduklarına dikkat eder, ben ise farklı şeyler arardım.Tişörtü ters çevirip sırtındaki baskıya baktım.

 

-"Burada benim ismim var.Öbürü senin galiba."

 

-"Ciddimisin?Arkasında neden ismimiz yazıyor ki?Yani bütün okulun sırtında ismi mi yazıyor?Harika desene,birinden hoşlanırsam ismini öğrenmem zor olmayacak."Deyip gülümseyerek zıpladı.

 

Gülümseyerek başımı iki yana salladım.

-"Delisin kızım,bizi asıp keserler mi diye düşünüyorum.Senin düşündüğün şeye bak."

 

Esma'yla konuşurken tişörtü inceliyordum.Sağ omzunda ve sırtında okul amblemi vardı.Tam üstünde büyük harflerle ismim yazıyordu.Düşünüyordum ve bana garip geliyordu.Bizi okula neden saat 8-de çağırdıklarını anlamaya çalışıyordum.Sonuçta okula gündüz gidilir,öyle değil mi?Ama yatılı okul olduğunu düşününce bu şüphem azalıyordu.

 

-"Gidecekmiyiz Nil?"

Düşüncelerden sıyrılıp dudağımı ısırarak tereddütlü bakışlarla Esmaya baktım.

-"Lütfen gidelim.Ne olur,ne olur ya."

 

Başımı sallayıp derin bir soluk verdim.

-"Zaten başka şansımız yok.Sokakta kalacak değiliz.Para da bitdi.Artık hem okul hem iş fazla geliyor bana.En azından bir süre kalırız.Beğenmezsek tekrar ayrı eve çıkarız."

 

Koşarak yanıma gelip koltuğa oturarak boynuma sarıldı.Yanağıma sert bir öpücük kondurup gülümsedi.

-"Sen ablaların bir tanesisin.İyi ki varsın.Yoksa halim nasıl olurdu bilmiyorum."

 

-"Duygusala bağlama şimdi.Madem bu kadar çok istiyorsun gitmeyi,gideceğiz artık ne yapalım.Ama bir şartım var."

 

-"Nedir dünyanın en güzel kızı?"

 

-"Yalakalık yapma,ha yapacaksan gir benim bavulu da hazırla.Vallahi sırtım çok ağrıyor."

 

-"Sen benim için çalışıp yoruluyorsun.Tabii ki hazırlarım."Deyip yanağımı öperek ayağa kalkıp içeriye koştu.

 

-"Umarım pişman olmam."Dedim fısıltıyla.Neden bu kadar tedirgin olduğumu bilmiyorum.Ama umarım ben haksız çıkarım ve her şey yolunda gider.

 

* * *

Saat 19:15

 

Cebimdeki son kalan paralara güvenerek taksiye oturup adresi uzattım.Esma yanımda aşırı mutlu olduğunu vücut diliyle sergiliyordu.Ben ise tedirginlikle tırnaklarımı yemeye devam ediyordum.Gözümü pencereden dışarıya dikip geçtiğimiz orman yolunu seyretmeye başladım.Hava alacakaranlıktı.Dakikalar geçtikçe gökyüzünün kızıllığı kayboluyor,ay güneşle inatlaşıyordu.

 

Yarım saatlik yolculuğun ardından taksi yavaşlamaya başlamıştı.Pencereden dışarıya bakıp ormanlık alanda durduğumuzu gördüm.

 

-"Ne oluyor ulan?Bizi niye ormana getirdin?Sapıkmısın?Vallahi deşerim seni!"

 

Arka cebimdeki çakıyı çıkarıp aynadan taksiciye gösterdim.Derince yutkunup başını olumsuz anlamda salladı.Esma korkarak koluma tutunmuştu.

 

-"Kardeşim senin verdiğin adres burası.Ben sadece istediğiniz yere getirdim.Şurada ilerde büyük bir bina var.Saruhanlara ait özel bir okul.Araba oraya girmiyor diye burada durdum.Benim paramı verin de gideyim."

 

-"Saçmalama ulan,böyle bir yerde okul ne arasın?"

 

-"Korkuyorsanız sizinle gele bilirim."

 

-"Siktir ulan,biz gideriz!"Deyip cebimdeki parayı alıp ön koltuğa attım.

 

Esma kolumu morartmak istercesine sıkıyordu.Parmaklarını teker-teker açıp saçlarını okşadım.

-"Sakin ol kuzum,ben yanındayım merak etme.Kimse bir halt edemez bize.Bilirsin gebertirim."

 

Derince yutkunup başıyla onayladı.İkimiz de kapıyı açıp aşağıya indik.Kapıları kapatıp bagajı açarak bavullarımızı indirdik.Bagajı kapattığımda taksici dönüp hızla uzaklaştı.Esma korkudan koluma yapışarak bavulunu sürüklemeye başladı.

 

-"Esma sakin ol ve kolumu sıkmayı bırak.Kan gitmiyor morardı."

 

-"Ay pardon abla.Baksana ormanın ortasında bırakıp giti."

 

-"Şuradan ışıklar geliyor baksana.Bence adam doğru söylüyordu.Yoksa böyle çıkıp gitmezdi."

 

Korkunca gözlerini sıkça kırpardı.Fazlasıyla süslü bir kızdı ve ormanda topukluyla gezmekten ayakları ağrıyordu.Ben onun aksine güzelliğime değil rahatlığıma düşkün bir tiptim.

 

Ağaçların arasından gelen ışıklar ve sesler git-gide artıyordu.Hava iyice kararmış,kara gökyüzü tedirginliğimizi artırmak için uğraşmaya başlamıştı.Kim neden böyle bir yerde okul inşa etsin ki?Madem ettiler,o zaman araba yolu da açsalardı.Gelip-gidenler hep bu kadar zorlanırken neden hala bir çare bulunmadığını anlayamıyordum.

 

Nihayet koca bir binayı görmüştük.Tepesindeki ay okulu ürkütücü gösteriyordu.Fakat,bahçesinde bir sürü öğrenci dans edip eğleniyordu.Bazılarının elindeki şarap kadehlerimi dikkatimi çekmişti.

 

Esmayla duraksayıp okula ve bahçesine göz gezdiriyorduk.Göz göze geldiğimizde yüzündeki korkunun silinip,kocaman gülümsemesinin oluştuğunu görünce rahatlamıştım.Gülümsemesine karşılık verip,başımla 'gidelim' işaretini verdim.

 

Parti havasında dans edenlerin arasından geçip okulun girişine yöneldik.Takım elbiseli bir adam okuldan çıkıp bize doğru yaklaşmaya başladı.

 

-"Hoşgelsiniz hanımlar,okulumuza şeref verdiniz."Deyip tokalaşmak için elini uzattı.-"Siz Nil hanım olmalısınız.Hani şu meşhur koşu şampiyonumuz."

 

Şaşkınlıkla kaşlarımı büküp elini sıkarak, başımı olumlu anlamda salladım.

-"Evet benim ama meşhur değilim.Sakatlık geçirdiğim için yarışlardan uzaklaştırıldım."

 

-"Sizin adınıza üzgün olduğumu belirtmek isterim.Bu arada memnun oldum.Ben de okul müdürünüz Mehmet."

Okul müdürü denince aklıma göbekli,kel ve gözlüklü bir adam gelirdi.Şu an karşımda gayet genç ve zinde bir adam görünce şaşırmıştım.

 

Daha sonra Esmaya elini uzatarak tokalaştı.

-"Siz de satranç şampiyonu Esma hanım olmalısınız.Sizin gibi iki güzel ve güçlü kızla beraber olmak çok hoş.Buyurun sizi okulu gezdireyim."

 

Başımı olumlu anlamda salladım. Esmayla kol kola girip Mehmetin peşinden içeriye girdik.Büyük kapı açılınca içerinin loş ışığında okula göz gezdirmeye başladım.Esma da benle birlikte etrafa göz gezdirmeye başlamıştı.

 

Başımı aşağıya indirdiğimde Mehmet ortalıkta yoktu.Etrafımda dönerek gözlerimle onu aradım.

 

-"Nerede bu adam?"

 

-"Bilmiyorum abla ben çok korktum."

 

-"Ya bir dur."

 

Esma yine kolumu kangren yapmak için uğraşıyorken ilerideki koridora doğru adımlamaya başladık.Koridorun sonundaki büyük kapıların ardından gürültülü sesler geliyordu.

 

-"Abla gitmeyelim."

 

-"Seni burada yalnız bırakmamı tercih ediyorsan,bir şey diyemem."

 

-"Hayır tamam,ben de seninle geliyorum."Deyip arkama saklandı.Başımı iki yana sallayıp bıkkın bir soluk verdim.Sakin adımlarla kapıya yaklaştığımda Esma da peşimden geliyordu.

 

Büyük kapının önüne geldiğimizde duraksayıp elimi tahta kulpuna koydum.Derince yutkunup bir anda kapıyı açtım.

Üzerime doğru gelen amerikan topunu görünce refleks olarak eğildim.Top Esmaya çarpmıştı ve arkaya baktığımda Esmanın metrelerce sürüklendiğini gördüm.

 

Esma başında topun geldiği yeri ovalayarak ayağa kalktı.Sersemlemiş gibi gözüküyordu.Arkamı dönüp spor salonunun içinde,topun atıla bileceği hizaya baktım.Önümde bir erkek vardı.Onun arkasında biri daha duruyordu.Hızla öndekinin yanına gidip göğsüne vurdum.

 

-"Ne biçim atıyorsun?Doğru düzgün oynayın şu oyunu!"

 

-"Ama ben.."Deyip ellerini iki yana açmışken arkadaki çocuk konuştu.

 

-"O değil,ben attım."

Önümdeki çekilerek onu görmeme yardımcı oldu.

-"Kusura bakma,biz sert oynarız."Diyerek yanıma yaklaştı.Burnumun dibine kadar girip, göğüs kaslarını ağzıma sokmaya çalırmış gibi durdu.

 

-"Ben de sert oynarım.Ama bu sert oynamak değil.Bir topla insan o kadar uzağa fırlayamaz!"

 

-"Nç fırlar.Gördüğün gibi fırladı da zaten.Başka sorun var mı?"

 

-"Bu güce sahip olman normal değil."

 

-"Sen bizden değilmisin?"

 

-"Sizden derken?"

 

-"Yani yeni mi geldiniz demek istedim.."

 

-"Sana ne?Elinin ayarına dikkat et,yoksa ben de sert oynamak zorunda kalırım."

 

-"Vay canına."Deyip sırıttığında bıkkın bi soluk verip gözlerimi devirdim.Arkamı dönüp kapıya yöneldiğimde seslendi.

 

-"Nil."

 

Önce ismimi nereden biliyor diye şaşırıp duraksadım.Sonra formamın sırtında yazdığını hatırlayıp arkamı döndüm.

 

-"Ne var?"

 

Bana bakıp yandan sırıtarak bir anda sırtını döndü.Bana sırtındaki ismini gösterip omzundan tekrar yüzünü bana döndü.

 

Sırtındaki büyük harfleri fısıltıyla okudum.

-"Demir..."

 

 

Bu hikâyeyi 3 sene önce yazmıştım, yani yazım hataları görebilirsiniz. Keyifli okumalar :)

 

 

Loading...
0%