Yeni Üyelik
5.
Bölüm
@hadizade

 

⚓️

 

Bilmiyorum, belki de arkadaşıydı ya da bir akrabası. Sevgilisi olmayabilirdi ancak bir kadınla bu kadar samimi olması, sorduğu soruyu yeterince açıklıyordu. Ve benim gibi kıskanç bir insan bunu kabul edemezdi, öyle değil mi? Fotoğraf eski yıllara aitti, ancak hâlâ orada durmaya devam ediyorsa demek ki en azından kızın hisleri değişmemişti. Bir de bu fotoğrafı açık bir profilde göğsünü gere gere yayınlamaya devam ediyorsa, kızın ona karşı kesinlikle hisleri vardır ya da birliktelikleri hâlâ devam ediyordur.

 

Ne fark eder ki? Kız arkadaşı bile olsa ben bu tür bir samimiyeti kabul edemem, kim eder ki? Ben gavat mıyım? Asla, ama asla kabul edemem!

 

Gün boyunca sadece kendi işlerimle uğraştım; telefona neredeyse hiç bakmadım ve interneti de açmadım. Bir kez annemle konuştum ve işten kaçta çıkacağımı sordu. Onun dışında ne bir mesaj ne de bir arama... Yani hayatım o eski sıkıcı hâline geri dönmüştü. Zaten bana mesaj atan tek kişi oydu ve onu da kendim susturdum.

 

Ama böyle bir şeyi nasıl kabul edebilirdim ki? Görmezden gelemezdim.

 

İş çıkışında hemen evin yolunu tuttum. Hava bugün bayağı soğuktu. Rüzgar bir uğultu gibi esiyordu ve yürürken neredeyse bacaklarım birbirine dolanıyordu. Kilom çok az olmamasına rağmen bu rüzgar beni bile neredeyse devirecekti.

 

Bir şekilde eve ulaştım ve kapıdan girer girmez içerinin sıcaklığıyla buluşan bedenim bir anlık titredi. Kabanımı ve çantamı kapının önünde bırakıp telefonumu alarak içeriye geçtim. Telefonu arka cebime sıkıştırırken mutfağa doğru baktım; annem mutfaktaydı ve akşam yemeğini hazırlıyordu.

 

"Anne, ben geldim."

 

"Hoş geldin, Helin! Ellerini yıka da gel, bana yardım et kızım," dedi.

 

"Anne, çok yorgunum ya. Uraz yok mu? O yardım etsin sana," dedim.

 

"Kızım, daha kimse gelmedi ki. Hadi elini yıka da gel."

 

"Tamam," deyip elimi yıkamak için banyoya geçtim. Ben banyoya girmiştim ki bir anda telefonum çalmaya başladı. Ekrandaki numarayı tanımadığım için hemen banyonun kapısını kapattım ve kilitleyip telefonu anında titreşime almaya çalıştım.

 

"Bu da kim böyle? Neden beni arıyor?"

 

Bir cep telefonundan aranıyordum ve altında yazan "Ankara" yazısını görünce gözlerim fal taşı gibi açıldı. Benim Ankara'da ondan başka bir tanıdığım yoktu ki...

 

Telefonu açıp kulağıma götürdüm ve fısıltı gibi bir sesle cevapladım:

 

"Efendim?"

 

"Merhaba, Helin."

 

Karşı taraftan duyduğum bu kalın ses... ona mı aitti yani? Hiç duymamıştım, bilmiyordum.

 

Heyecandan kalbim göğsümde çarpıyorken güçlükle kelimelerimi toplayıp konuştum.

 

"Benim de, siz kimsiniz?"

 

"Benim, Hakan," dediğinde elimi kalbimin üzerine koydum. Ah, neredeyse bayılacaktım. Niye bilmiyorum ama ses tonu bile beni öyle çok heyecanlandırdı ki ayakta duramayacak haldeydim. Sırtımı banyonun soğuk duvarına yasladım ama anında geri çekildim, çünkü çok soğuktu.

 

"Şey, benim tanıdığım tek bir Hakan var," dedim.

 

"Benim de tanıdığım tek bir Helin var," dedi. "Ama o Helin bugün sabahtan beri mesajlarıma bakmadı ve beni merakta bıraktı."

 

"Biliyorum ve anlıyorum, ama numaramı nasıl buldun? Ben sana numaramı vermemiştim."

 

"Bir şekilde buldum diyelim, çok da zor olmadı. Elbette senin kendi rızanla seni aramak isterdim, ama beni mecbur bıraktın, çünkü senin için endişelendim."

 

"Endişelenecek ne var? Daha konuşmaya başlayalı 24 saat bile olmamıştı. Neden beni bu kadar merak ediyorsun ki?"

 

"Edemez miyim?"

 

"Sadece mantıksız bulduğumu söylüyorum. Ayrıca Instagram'a girmemeye karar verdim ve şu an evdeyim, hiç müsait değilim. Kapatmam lazım," deyip onun cevap vermesini beklemeden telefonu yüzüne çat diye kapattım.

 

"Bu adam nasıl buluyor benim numaramı ya?" diye söylendim kendi kendime. Nasıl birine bulaştım ben böyle? Hiç bilmiyorum ama çok korkuyorum. Ya bizimkilerin yanında da ararsa yine? O yüzden en iyisi telefonu sessize almaktı. Sessize aldığım gibi cebime koydum. Bir daha masanın üzerine koymak gibi bir hata da yapmayacaktım.

 

Nasıl olsa konuştuğum biri yok diye rahatça masanın üzerine koyabiliyordum. Ama artık yok, koyamazdım. Numara değişsem, bizimkiler sebebini sorardı, açıklayamazdım. Büyük ihtimalle aynı numarayla Instagram'da giriş yaptığım için bir şekilde bulabilmişti, fakat en iyisi o açtığım Instagram hesabını da kapatmak. Neden başıma bela oluyordu ki? Sadece bir gün konuşmuştuk ve aklıma o fotoğraftaki kız, yani Alya geldikçe sinir katsayım artıyor ve onunla konuşmak istemiyordum.

 

Banyodan çıkmadan önce sifonu çektim ve musluğu açıp ellerimi yıkadım. Mutfağa geri döndüğümde annem çoktan masayı hazırlamıştı.

 

"Sağ ol, kızım," dedi sitem dolu bir sesle. "Ben hazırladım. Sen de iki saatte ellerini yıkamışsındır artık."

 

"Anne, tuvaletim vardı, olamaz mı? Benim tuvalete çıkmaya bile hakkım yok mu? İşten geldim ya..."

 

"Aman, sanki çok bir şey kazanıyorsun! Asgari ücret bile vermiyor o kadın sana," dedi yine sinirli ifadesiyle.

 

Sabır dileyip sustum ve bir bardak su alıp içerken "Ben bir şey yemeyeceğim," deyip mutfaktan çıktım. Odama geçip kapıyı kapattığımda hemen cebimdeki telefonu çıkardım. Ekranı açtığımda Hakan'dan gelen birkaç WhatsApp mesajı olduğunu gördüm ve kaçınılmaz son gerçekleştiği için mecburen mesaja tıklayıp okudum.

 

> Neden yüzüme kapatıyorsun? (19:21)

> Ben sadece seni merak ettim. (19:21)

 

< Çünkü izinsizce telefon numaramı buldun ve ailem çok sıkı olduğu hâlde beni evde öyle kafana göre arayabiliyorsun. Bu yaptığın hareketin başımı derde sokabileceğini hiç mi düşünmedin?

 

> Ben senin ailenin bu kadar katı olabileceğini nereden bilebilirdim? Ben böyle bir ailede büyümedim ve erkek arkadaş konusu bizim için normal bir şeydi.

 

< Sen benim erkek arkadaşım filan değilsin.

 

> Henüz değilim.

 

 

Loading...
0%