"Bırak beni bırak!"
Kadın,ellerini adamın iri parmaklarından kurtarmaya çalıştı.Adam ise onun bileklerini kavramış,bükerek belinde bir araya getirmişti.Tek eliyle kadına yetiyordu gücü.Su,belinde birleştirilen ellerini kurtarmaya bir kez daha denedi.Bu girişimi adam tarafından engellendi.Adam,elindeki ipi kadının bileklerine dolayarak sıkı sıkıya bağladı.
"Sana beni bırak dedim! Zorla mı tutacaksın beni burada?! Ne yaptığını sanıyorsun sen?! Bu çabaların boşa! İstediğini yap bana! Son nefesimi verinceye dek nefret edeceğim senden!"
Adam,kadının ellerini bağladıktan sonra onu bir çırpıda aldı omuzuna.Su,bir an düşme hissine kapıldığından çığlığı basarken adam birkaç adımda ulaştı koltuğa.Kadını boylu boyunca yatırdı yüz üstü.Ayakları çırpmaya başladı Su.
"Ne yapıyorsun Ateş?! Bırak beni!"
Adam,onun hiçbir sorusuna cevap vermiyordu.
Ateş,kadının ayaklarını da bir araya getirip aynı elleri gibi sıkı sıkıya bağladı.Kadının hareketleri tam anlamıyla kısıtlanmıştı şimdi.
"Elinden kurtulamayacağı mı sanıyorsun?! Polise şikayet edeceğim seni! Hapise tıktıracağım!"
Adam,usulca eğildi kadının üzerine.Yüz üstü yatmakta olan kadının saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı.Bilerek üfledi nefesini kadının ensesine.Usulca fısıldadı kadının kulağına.Bir sır veriyor gibiydi.
Su,önce kulağında adamın dudaklarını hissetti ardından ahlaksız sözlerini işitti.
"Polis seni arayıp bulana dek ben çoktan parçalara ayırmış olurum seni güzelim...Sıra kalbine geldiğinde oldukça özenli davranacağımdan hiç kuşkun olmasın...Madem biz bir bütün olamıyoruz,o halde nefes almanın senin için hiçbir anlamı yok öyle değil mi?"
Dudaklarını, kadının kulağının hemen arkasına bastırdı.
"Biliyorum çok seviyorsun beni.Öyle ki,benim için kendi canından bile vazgeçebilirsin."
Bunlar gerçekler değildi.
Henüz iki haftalık çiçeği burnunda olan çift balayına gitmek üzere yola çıkarlar.
Sadece Ay`ın aydınlattığı karanlık,yağmurlu havada ilerlerken yol kenarında arabası arızanlanmış,otostop çeken bir adamla karşılaşırlar.
Arabalarına aldıkları adamın ruh hastası bir manyak olduğundan haberleri yoktur.
Yolun sonunda kocasını kaybeden kadın, yıllarca takip edildiği adamın hayatının merkezinde bulur kendini.
Öldürürüm! Sen benden ayrılamazsın anlıyor musun?! Ben seviyorum seni! Asla bırakmam! Öldürürüm kendimi!"
Cengiz, kadına doğru yaklaştı.
"Bırak şunu Hazal,hadi."
Kadın, geri çekildi.
Elinde ki silahı daha sıkı tuttu.
"Bırakmayacağım!" Boğazı yırtılırcasına bağırdı."Sen nasıl beni terk etmeyi düşünebilirsin?! Sen gidersen ben yaşayamam!"
"Hazal,ver şu silahı..."
Elini, kadına doğru silahı vermesi için uzattı.
"Şimdi bana beni sevdiğini ve beni terk etmeyeceğini söyle! Söyle hadi! Söylemezsen öldürürüm kendimi!"
Kadının ağlayarak bağırması üzerine daha fazla dayanamadı Cengiz.
"Hazal! Sorunlarımızı böyle halledemeyiz."
"Sana olan aşkım, şımartıyor seni! O yüzden sarfediyorsun bana bu sözleri! İlgim hoşuna gidiyor! Yanına yaklaşan herkesle kavga etmem mutlu ediyor seni! Beni bırakamazsın Cengiz! Beni terk ettiğin an öldürürüm kendimi!"
"Hazal dedim!"
Ortamda gerginlik git gide artıyordu.
"Bana beni terk etmeyeceğini söyle Cengiz! Çekerim bu tetiği! Bir dakika bile düşünmem öldürürüm kendimi! Benden her gitmeye kalktığında denedim bunu biliyorsun! Senin sevgine nasıl muhtaç olduğumu biliyorsun,bu yüzden beni süründürmek için ayrılmak istiyorsun!"
Silahı daha sıkı kavradı.
"Hazal dedim!"
Kadın tam tetiğe basacakken Cengiz onun bileğini ansızın tutarak kendine çekti.Neye uğradığını şaşırdı kadın.Parmaklarını kolayca açarak silahı ondan aldı adam.Odanın bir köşesine fırlattı öfkeyle.
"Sensiz yaşayamam ben Cengiz..." Omuzlarını sarsarak ağlamaya devam etti."Beni terk etme...Unut bu kelimeleri..."
Cengiz, kadını kollarının arasına çekip onu sarıp sarmaladı..
Onun, kendisini nasıl saplantı haline getirdiğini biliyordu.
Bu kızın sevgisinin hastalık derecesinde olduğunu da...