Yeni Üyelik
3.
Bölüm

| 2.ʙöʟüᴍ | " 𝑺𝒆𝒓𝒊 𝑲𝒂𝒕𝒊𝒍 "

@haticeyldr

 

 

Oy ve Yorumlarınızı bekliyor olacağım 🌿

 

 

 

Bölüm Şarkısı : Manga - Dursun Zaman

 

 

 

Keyifli Okumalar...

 

*****

 

Bir anda başımdan aşağıya dökülen su ile yerimden sıçrayarak gözlerimi açtığımda tüm bedenim titredi.Başımda ve burnumda keskin bir ağrı hissettim.Öyle ki beynimden vurulmuş gibiydim.Gözlerimi tamamen açtığımda arabada olmadığımı fark ettim.O anda son yaşananlar bir film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden.

 

"Anıl..." Kendi sesimi bile duyamıyordum.Gözlerim doldu.Bakışlarım hâlâ buğuluydu.Başımı kaldırdığım anda karşımda o adamı buldum.

 

Kapkara gözlü,otostop çeken adamı.

 

Elindeki konfetiyi ucundan çevirerek patlattı.Havaya saçılan süsler başımdan aşağıya döküldü.Gözlerim dolduğunda burnumun sarılı olduğunu fark ettim.Bakışlarım onun üzerinden ayrılmadı.

 

"Aslında daha büyük bir evlilik hediyesi vermek isterdim ama ben gösterişi pek sevmem."

 

Onu baştan aşağıya inceledim.Bacaklarını sımsıkı saran siyah bir pantalon,beyaz tişörtünün üzerine geçirdiği siyah deri ceket ve yine aynı botlar...

 

Sonra ellerine kaydı gözlerim.Gördüklerim karşısında şok oldum.Sağ elinin üzerinde anlam veremediğim bir yazı var iken sol elinin üzerinde benim adım yazıyordu.

 

Efnan!

 

O an anladım nasıl bir ruh hastasının eline düştüğümü.Her bir parmağının üzerinde ne olduğunu bilmediğim şekiller vardı.Ne anlama geldikleri konusunda en ufak bir fikrim yoktu.

 

Dudaklarımı araladım öfkeyle.Nerede olduğumu,bu adamın benden ne istediğini ve en önemlisi Anıl'a ne olduğunu öğrenmeliydim.

 

"Kimsin sen?!" Dedim sert ve bir o kadar kararlı sesimle."Kocam nerede?! Ne istiyorsun bizden?!"

 

"Sizden bir şey istemiyorum,senden bir şey istiyorum."

 

O kadar rahattı ki,sanki onu kaçıran bendim.Ellerini ceplerine sokup bir sağa bir sola yürümeye başladı ağır adımlarla.Bakışlarım onu takip etti.Kalın botları ile yerdeki sulara bastığında gıcır gıcır bir ses çıkarıyor,su damlacıkları etrafa sıçrıyordu.Tüylerim diken diken oldu.

 

"Buraya bir anlaşma sunmak için getirdim seni."

 

Kaşlarımı çattım.Elim kolum bağlı ve kuru bir sandalyeye mahkumdum şu an,ne anlaşmasından bahsediyordu bu kaçık herif?

 

"Lafı uzatmayacağım.Söylemem gerekenleri söyleyecek ve gerisini tamamen senin tercihine bırakacağım." Yutkundu.Boğazındaki adem elması yukarı çıkarak yeniden yerine oturdu."Seni bırakacağım ve sen kocan ölmesin istiyorsan verdiğim bir haftalık süre boyunca onu boşanmaya ikna edeceksin.En sonunda da buraya,benim yanıma döneceksin." Gözlerini gözlerime dikti."Bunu nasıl yaparsın bilmem ama bir şekilde başarmalısın,en azından Anıl denilen o herif için." Gözlerini kıstı.Tepkilerimi ölçüyordu."Ha kabul etmezsen eğer,kocanı kendi ellerimle gebertirim." Duyduklarım karşısında kaşlarım sonuna dek çatıldı."Gözlerinin önünde."

 

Dilini,dudaklarının üzerinde gezdirerek ıslattı.Duyduklarıma inanamıyordum.Bizi kaçırması yetmezmiş gibi birde şartlarını sıralıyordu.

 

"Kocan şu an hastanede.Söylediklerimi kabul edersen adamlarım seni hastaneye bırakacak ve sen de beni hiç görmemiş gibi davranarak onun yanına gidecek,söylediklerimi yapacaksın.Ona veya polislere benden bahsetmeyeceksin!" Tehditvari bir şekilde konuşuyordu benimle."Bahsedersen,bundan haberim olur ve senin için hiç iyi şeyler olmaz."

 

Kendinden emin konuşuyordu.O kadar özgüvenliydi ki,dünyaları o yaratmıştı sanki.Anlaşılan parasına,gücüne ve aklına güveniyordu.Ya da arkasında her kim varsa ona.

 

"Buradan kurtulacak,kocamın yanına dönecek ve seni polise şikayet edeceğim!" O meydan okursa bende onun meydan okumasına böyle karşılık verirdim."Ne sanıyorsun sen kendini?" Başımı sorarcasına salladım."Neye veya kime güvendiğini bilmiyorum ama beni bu şekilde kaçırarak tehditler savurup korkutabileceğini düşünüyorsan fena halde yanılıyorsun."

 

"Demek yanılıyorum?" Dedi dudaklarını büzüp beni tamamen alaya alırken."İstesem düğün gününüzü kana bulayabilirdim.İnan bana bundan daha fazlasına da gücüm yeterdi.Lakin bir şans daha vermek istedim sana.Sen ise verdiğim bu şansı elinin tersiyle ittin.O şerefsizle evlendin.Bu hareketin asla kabul edilemez ve ben buna katlanmayacağım.İş yine bana düştü tabii." Volta atmaya son verip üzerime doğru yürümeye başladı."Beni arabanıza alsaydınız ne olacaktı,az çok tahmin edebilirsin."

 

Tam karşımda durdu.Elini yanağımı okşamak için yüzüme doğru uzattığında onu engellemek adına başımı geri çektim.

 

"Uzak dur benden!" Dedim her bir kelimesine vurgu yapa yapa.

 

"Bundan sonraki günlerde senden uzak durmam pek mümkün gözükmüyor.Zira yeteri kadar ayrı kaldım senden." İşaret parmağını havaya kaldırdı."Son bir hafta."

 

"Sen kafayı yemişsin!" Dudaklarımın arasından çıkan kelimeler onu huzursuz etmiş olacak ki,kasları gerildi.Yüzünde keskin bir ifade belirdi."Beni bırakırsan kimseye bir şey söylemem diyemeyeceğim zira beni bıraktığın anda soluğu polisin yanında alacağımdan emin olabilirsin." Elbette ki ona boyun eğecek değildim."Tehditlerin,ağzından çıkan her bir kelime mahkemede daha çok işime yarayacak."

 

Kaşları havalandı."Anladığım kadarıyla sana bazı hususları daha net göstermeliyim." Başını her iki yana salladı."Senin için artık bir hiç olmayacağım."

 

Elini üzerindeki deri ceketin cebine soktu ve son model telefonunu çıkardı.Keskin bakışlarını ekrana dikti.Ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.Göremediğim bazı yerlere girdi ve en sonunda telefonu bana doğru çevirdi.

 

"En yakın dostun," Ekrana çevirdim bakışlarımı.Gösterdiği fotoğraf karşısında gözlerim irileşti."Lale." Dedi ve ekledi."Birbirimizi fazlasıyla seviyoruz."

 

"Pislik!" Dedim oturduğum sandalyede debelenmeye başlarken."Aşağılık pislik!" Elimdeki iplerden ve bulunduğum sandalyeden kurtulmaya çalıştım lakin ellerim ve ayaklarım o kadar sıkı bağlanmıştı ki, her hareketimde canım daha çok yanıyordu.

 

"Yakın bir tarihte evlenmeyi düşünüyoruz." Üzerime doğru eğilip ellerini sandalyenin her iki yana koydu.Durdurdu beni.

 

Lale ile çocukluktan itibaren arkadaşlığımızı sürdürüyorduk.Ve bana birkaç hafta öncesinde hayatında yeni birinin olduğunu söylemişti.Onun bir iş adamı olduğunu,bir mekanda tanıştıklarını anlatmıştı ama o sıralar düğün telaşında olduğumdan bu konunun üzerinde çok duramamıştım.Onun çok iyi ve dürüst biri olduğundan da söz etmişti.Lakin ben karşımda bunun aksine bir eşkıya görüyordum.

 

Demek ki, o kişi şu an karşımda duran bu pislikti.Bana ulaşmak adına en yakın arkadaşımı kullanıyordu.Göğsüm öfkeyle inip kalktı.

 

"Bu lanet sürtüğe neden katlanıyorum sanıyorsun?" Geriye çekildi."Yalnız göstereceklerim bu kadarla da sınırlı değil." Telefonunu cebine soktu."Ama onları görmek istemezsin diye düşünüyorum.Nasıl desem..." Düşünüyormuş gibi yaptı."İki kişinin arasında yaşanan özel anlar..."

 

"Onunla birlikte olurken kamera kaydı mı aldın?! Nasıl bir pisliksin sen?!"

 

Boğazım yırtılırcasına bağırdım.Sesim içinde bulunduğumuz yerin soğuk duvarları arasında yankılandı.O kadar öfkeliydim ki,yerimde duramıyordum.Parçalamak istiyordum onu.Beni önce kocamla sonra yakın arkadaşımla tehdit etmişti.Ve biliyordu onlara ne kadar düşkün olduğumu.

 

"Şimdi anlaşmamızı bir kez daha masaya yatıralım.Bak her geçen saniye daha da sabırsızlaşıyorum ve şartlarımı kabul etmediğin her an oyunun içine başkaları da giriyor.Bir an önce karar versen iyi edersin."

 

Önüme düşen birkaç tutamı omuzumun gerisine ittirdi,boynumu parmaklarının tersiyle okşayarak.Yüzümü buruşturdum.

 

"Sen biraz yalnız kal ve düşün.Ben de sana yemek hazırlatayım."

 

Üzerime daha çok eğildi.Dudaklarını,saçlarımın üzerinde hissettim.Gözlerimi kapattım.

 

Neler yaşıyordum böyle?

 

Nasıl bir belaya bulaşmıştım?

 

O sert adımlarıyla dışarı çıkarken başımı yere eğip gözlerimi kapattım.İyi düşünmeli ve en doğru kararı vermeliydim.

 

Adamın manyak olduğu belliydi.

 

Yıllarca beni takip ettiği de aşikardı.

 

Tehlikeli birine benziyordu.

 

Nasıl kurtulacaktım?

 

Saatler hızla geçerken şu lanet olası adamın nerede kaldığını sorguluyordum.İp bileklerimi fazlasıyla sıkmaya ve canımı yakmaya başlamıştı.Çok sıkı bağlanmıştı çünkü.

 

Demir kapının sesi duyulduğunda 'en sonunda' dedim içimden.İzbandut gibi bir adam kapıyı açtı ve içeriye girmeden kenara çekildi.Kapının açıldığı koridor oldukça karanlıktı.Bir iki saniyenin ardından beklediğim kişi kapıdan giriş yaptı.Ellerini cebine sokmuş,yüzündeki iğrenç sırıtışla bana doğru adımlamaya başlamıştı.Onun alaylı bakışlarına karşılık öfkeyle baktım.

 

"Geç kaldığım için kusuruma bakmamışsındır umarım." Elindeki bardakta içki vardı.Son yudumu da indirdi midesine."Alacaklı olduğum biri gelmişti ziyaretime." Bardağı duvara dayanmış masanın üzerine bıraktı."Sanmış ki,babam ölünce borcu bitti.Yani birinden borç aldıysan ve o kişi öldüyse,onun yerine borcu tahsil edebilecek biri elbetteki vardır." Bana döndü.Bedenini masaya yasladı.Ellerini her iki yanına koydu.Üzerindeki ceketi çıkarmış ve tişörtünü de siyah rengiyle değiştirmişti.Kollarına kaydı bakışlarım.Sayısız dövmesi vardı.Her birinin anlamını bilmek oldukça imkansızdı."Yazık oldu adamcağıza."

 

"Hemen ellerimi çöz ve beni evime bırak!"

 

Onun saçma sapan konuşmalarını dinleyecek kafa kalmamıştı bende.Derin bir baş ağrısı çekiyordum.Ağrı kesiciye ihtiyacım vardı.

 

"Evine bırakmamı istediğine göre söylediklerimi kabul etmiş olmalısın."

 

"Henüz adını bile bilmediğim bir adam için neden daha iki hafta önce evlendiğim adamla boşanayım ki?! Dağ başı mı burası?! Yokluğum eninde sonunda fark edilecektir.Polis arayıp bulduğunda sen kendi derdine yanacaksın! Şikayetçi olacağım senden! Hapislerde sürüneceksin!"

 

"Bana hiçbir şey olmayacak." Başını her iki yana salladı."Ama kocan ile dostuna olabilir.Mesela tek bir emrimle kocan son nefesini verebilir.Fotoğrafların yayılmasıyla en yakın arkadaşın işini kaybedebilir,ailesini kaybedebilir,oğlunu kaybedebilir." Başını yere eğdi.Sakallarını sıvazladı."Ama tabii son karar yine senin." Yaslandığı yerden doğruldu."Adamlarım seni evine kadar bırakacaklar..." Dedi ellerini cebine sokup kapıya doğru adımlarken.

 

"Hiçbir şey yapamazsın! Senin gibi bir eşkıyadan korkmuyorum!"

 

"Pekâlâ." Durdu.Omuzunun üzerinden bana baktı.Gözlerime dikti kapkara gözlerini."Lakin olacaklardan ben sorumlu değilim."

 

O an içime 'ya gerçekten yaparsa' düşüncesi yerleşti.Korku usulca dolaşmaya başladı damarlarımda.Tedirgin oldum.

 

"Yeniden görüşeceğimiz o güne dek hoşça kal küçük kız..."

 

Adımlamaya devam etti.Kapıyı açarak henüz yeni girdiği odadan çıktı.

 

Arkasından bakakaldım.

 

Hiç iyi şeyler olmayacaktı,belliydi.

 

Büyük bir bela almıştım başıma.

 

Nereden bilebilirdim ki balayına giderken başıma bunların geleceğini.

 

*****

 

Son model araba evimin önünde durduğunda bakışlarımı cama çevirdim.Elimi kapının kulpuna attığım anda kilit sesi duyuldu.Başımı şoföre çevirdim.Dikiz aynasından bana baktı.

 

"Patronun emriyle sizi takipte olacağım.Polise gitmek ya da olanları polise bildirmek gibi bir hata yapmayın.Fikrinizi değiştirip patronla iletişim kurmak isterseniz bana bildirebilirsiniz."

 

"İstemem!" Dedim ters bir şekilde cevap vererek."Kapıyı açın!"

 

Kapıları açmadı.Ön bölmeye uzanarak açtı ve içinden son model bir telefon çıkardı.Bana uzattı.Almadan boş boş baktım sadece.

 

"Patron bu telefonla ulaşacak size.Kimseye göstermezseniz iyi olur."

 

"Kapıyı açın!" Onun söylediklerini duymazdan geldim.Bir an önce evime girmek ve Anıl'ın yanına gitmekti niyetim."Patronunuzu bir daha görmek isteyeceğimi sanmıyorum.Ayrıca beni takip ederseniz bunu da polise verdiğim ifade de bildireceğimden kuşkunuz olmasın."

 

"Telefonu almazsanız kapıyı açamam."

 

Elinden öfkeyle aldım telefonu.Kapıları tek bir düğme ile açtı.Kendi tarafımdaki kapının kulpuna attım elimi.Açarak aşağıya indim.Aynı öfkeyle sertçe çarptım kapıyı.Arkama bakmadan eve doğru ilerlediğimde annem ile babama babama ne yalan söyleyeceğimi hâlâ bilmiyordum.Bunu düşünmeye fırsatım olmamıştı.Bir tane psikopatın beni kaçırdığını söylesem inanmazlardı herhalde.

 

O anda elimdeki telefona bir mesaj geldi.İnce kavisli kaşlarım çatıldı.Tuş kilidini açtığımda mesaj ana ekrana düşmüştü.

 

"Sana biraz kendimi tanıtmak isterim."

 

Ve bir mesaj daha.

 

Bir haber sitesinin linki.

 

Sayfaya giriş yaptım.Karşıma çıkan haberde gezdirdim bakışlarımı.Gözlerim önce koskocaman yazılan başlığa kaydı.

 

"OTOSTOP ÇEKEN SERİ KATİL!"

 

Kaşlarım daha da çatılırken ana metni okudum.

 

"Otostop çekerek arabasına bindiği insanları vahşice katleden seri katil yeniden görüldü."

 

"Seksen bir ayrı suçtan aranmasına rağmen ona dair bir iz bulunamadı."

 

Okuduklarım karşısında gözlerim sonuna dek açılmış,tüylerim diken diken olmuştu.

 

"Kurbanlarının sayısı henüz bilinmeyen şahsı arama çalışmaları sekiz yıldır sürüyor."

 

"Yetmiş dört kişinin cinayetinde suçlu bulunsa da gerçek sayının bundan çok daha fazla olduğu belirtiliyor."

 

Haberden kesit kesit parçalar okudukça korku tüm bedenimi kapladı.

 

Bu adam bir seri katildi ve aynı bize yaptığı gibi insanları 'arabam bozuldu' yalanı ile kandırıp arabalarına binerek onları vahşice katlediyordu.

 

Bir mesaj daha aldığımda titreyen ellerimle açtım.Dolu dolu olan gözlerim satırlarda dolaştı.

 

"Aptal kocanı boşanmaya ikna etmen için sadece bir haftan var."

 

 

 

Devam Edecek...

 

 

Loading...
0%