

Gecikmeden dolayı çok özür dilerim.Ne desem bilemiyorum,sizlere karşı çok mahcubum.
Elimden geldiği kadarıyla bölümleri yayınlamaya devam edeceğim.
Multimedya: Karşınızda Köksal Karadağ
Bölüm Şarkısı: Mavi Gri & Ufuk Beydemir - Vazgeç Artık Rüyalarımdan
Bolca satır arası yorum bekliyor olacağım 🍁
Sizleri diğer kitaplarıma da davet etmek isterim. 🍀
*****
Kollarını kadının beline sararak onu kendine çekti.Bu duruma karşı koymayan Lale ise hâlâ şoktaydı.En yakın dostunun böyle alçakça bir oyun kurabileceğine ihtimal dahi vermezken adamın ona gösterdiği mesajlar...Tüm okları Efnan'a çeviriyordu.
"Her şeyi yoluna koyacağım, inan bana." Köksal,az sonra boynuna sarılan kollarla birlikte sinsi bir şekilde gülümsedi.Kadını bu kadar hızlı inandırabileceğini düşünmemişti.Beklediğinden de kolay olmuştu.
İlk adımı başarılıydı.Yavaş yavaş yalnız bırakacaktı Efnan'ı.Kendisinden başka gidecek hiç kimsesi olmayana dek bu savaşı sürdürecekti.Yakıp yıkacaktı.Sevdiği kadına ulaşmak adına her türlü kötülüğü kendine mübah kılmıştı ve bu yolda istediklerini elde edene dek durmayacaktı.
"Adamlarım seni evine kadar bırakacaklar.Dinlenmeli ve benden haber beklemelisin.Güven bana." Kadının cevap vermesine müsaade etmeden omuzunun üzerinden en yakın adamına baktı.
"Lale Hanım'ı evine bırakın." Tekrardan kadına döndü."Hadi," Dedi. "Evine dön."
Kadın,neler olduğunu dahi anlayamazken beynindeki tüm düşüncelerle Köksal'ın adamının arkasından ilerledi.Şoke olmuştu.Buraya nasıl geldiğini,adamın ona Efnan hakkında söylediklerini ve adamın onu nasıl bu denli manipüle ettiğini dahi anlayamamıştı.Hiçbir şey düşünemiyordu.Daha doğrusu ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu.Birkaç saat içerisinde hayatının merkezinde ki önemli hususları kaybetmişti: Oğlunu,işini ve en yakın dostunu...
Tüm öfkesiyle Köksal'a hesap sormak için gelmişti buraya.Şimdi beş dakika dahi olmamışken hayattan ağır bir darbe daha alarak geri dönüyordu.O Efnan'ı çocukluğundan beri tanırdı.Ve şu zamana dek kendisinden hiçbir şey saklamamıştı Efnan.Barda Köksal ile tanıştığından bahsetmemişti ona.Oysaki hayatında giren çıkan herkesi önce Lale'ye söylerdi.
Ki Anıl ile ilişkisinin tüm evrelerine tanıklık etmişti.Arkadaşının,kocasına kör kütük aşık olduğuna şahitti.Efnan böyle biri değildi.Her ne kadar Köksal'ın gösterdiği o mesajlar göz ardı edilemeyecek bir gerçek olarak göz önünde olsada Lale ihtimal veremiyordu.Efnan saf ve temiz bir kadındı.
Lale,kafasındaki tüm düşünceleriyle eve dönmeye başladı.Korumanın açtığı kapıdan arka koltuğa geçti.Kapı kapandı.Camın arkasından kendisine bakan adama baktı.Köksal'ın elbetteki karanlık işlerle uğraştığını biliyordu ama adam onun tahmin ettiğinden daha tehlikeliydi.
"Abi?" Köksal,ellerini cebine sokup arkasına,kardeşine döndü.Onun yanına ulaşan Sancar,harekete geçip bahçeden çıkan arabadan ayırmadı gözlerini.
"Yine dört ayağının üstüne düştün,kadın sana saniyeler içerisinde inandı." Bakışlarını abisine çevirdi."Aptal biri olmalı."
"O kadar aptal ki..." Dişli bir şekilde gülümsedi."İki kelimem yetti ona, Efnan'a düşman olması için.'Ben arkadaşıma güveniyorum, o öyle bir şey yapmaz' bile diyemedi."
"Senin sonunu gerçekten çok merak ediyorum abi.Bunca mazlumun ahını nasıl ödeyeceksin,tedirginim."
"Sen böyle pasif, salak olduğun sürece bu Dünya'da çok yaşamazsın Sancar! Bu sebeple benim sonumu görebileceğine olan inancım neredeyse yok!"
Yüzündeki gülümse yerini sert bir ifadeye bıraktı.Keskin bir bakış attığı kardeşine sırtını dönerek eve girdi.
Sancar, ağabeyinin arkasından baktı.
"Senin sonunu ben getireceğim abi...Göreceksin..."
İntikam ateşini yakmıştı ve bundan sonraki süreçte tek yapması gereken şey: Bu ateşi harlamaktı.
*****
Başındaki şiddetli ağrıyla gözlerini aralayan kadın,elini alnına doğru götürdü.Gözlerini dahi açamıyordu.Boğazındaki kuruluk ne kadar susadığının bir göstergesiydi.Birkaç saniye kendini toparladıktan sonra bileklerini yatağa bastırıp destek alarak oturur pozisyona geldiğinde karşısında hayatını yerle yeksan eden adamı gördü.Tekli koltuğa yayılmış,bacaklarını her iki yana ayırmış, sol kolunu koltuğa dayamış, sağ elindeki sigarasını tüttürüyordu.
Saniyeler içerisinde son yaşananlar bir film şeridi gibi geçip gitti gözlerinin önünden.
"Sen!" Dedi ani bir öfkeyle adamın üzerine saldırmak için harekete geçerken.Lakin sol ayak bileğine dolanan zincir onu yatağa bağlı hale getirmişti ve adama saldırma girişimini başarısız kılmıştı.Bakışları ayağındaki zincire kaydığında öfkesi katlandı.
"Kurtulmaya çalışma, çözemezsin.Ayağının incinmesini istemem."
Adam,kıstığı gözlerini kadına dikti.Bir insanın acıdan nasıl delirdiğine az sonra tanıklık edecekti.O sevgisizlik yüzünden bu hale gelmişti.Sevgisizlik insanı mahvederdi.Bu,insanın kaldıramadığı bir acıydı.Sevilmenin ne demek olduğunu bilmediği içindi kadına olan bu zülmü.Ondan sevgisini zorla almak istiyordu.
Kadın, elini saçlarına daldırarak parmaklarıyla geriye doğru taradı.Dudaklarında bir tebessüm oluştu.Geçen birkaç saniyenin ardından gülümsemesi yerini gür kahkahalara bıraktı.
Akıl sağlığını yitirmek üzereydi.
Hatta belkide yitirmişti.
Adamın,ayağını neden zincirlediğini sorabilecek bir farkındalığa bile sahip değildi.Kendine yabancıydı artık.Bir zamanlar insanlara ürkek ürkek bakan o kadın ölmüştü.Tüm duyguları sömürülmüştü.Hayatın en acı yönleriyle karşı karşıya kalmıştı.Her seferinde daha fazlasıyla, daha beteriyle karşılaşmıştı.
Sinir krizi geçiriyordu.
Attığı kahkahalar, çaresizliğinin feryadıydı.
Gülüşleri, aslında yardım çığlıklarıydı.
O kadar hırpalanmıştı ki,dayanamıyordu artık.Hayatın yükü sırtına binmişti.
Bundan sonraki hayatı böyle geçecekti.Ömrünü bir hapishanede hiç sevmediği bir adam ile geçirecekti.Her gün bir kabusa uyanacaktı.Cehennemi yaşayacaktı bu dünyada.Kurtuluşu yoktu.Kaçmak, imkansızdı.
Adam,ciğerlerine çektiği nefesi dışarıya üfledi.Kadının bu halde olmasına sebep olan kişi oydu ve kendi çocukluğunda yaşadığı travmalar onu böyle bir kişiliğe büründürmüştü.Sevmeyi,karşısındaki insana zulüm etmek,onu kırmak dökmek olarak bilmişti.
Annesinin onu asla sevmeyişiydi bu halde oluşunun sebebi. Annesi,çocuklarına sahip çıkmamıştı.Onlara gereken ilgiyi ve şefkati göstermemiş,annelik görevini yerine getirmemişti. Annesine de kızamıyordu oysa.Babaları ile zorla evlenmişti ve çocuklarını hiçbir zaman istememişti,onları benimseyememişti.
Acıyı,hayal kırıklığını,yok olan umutları,hüznü ve çileyi dibine kadar tatmıştı.
Annesi ihmalkar biriydi ama suçlu değildi.Sevdiğini ve evliliğini kaybetmiş,hayatına kabus gibi çöken bir adam ile ömrünün sonuna kadar yaşamak zorunda kalmıştı.Sevmediği adamın çocuklarını da sevecek değildi elbette.
Annesi çocuklarına hiç annelik yapmamış ve onları olabildiğince göz ardı etmişti.Evin içerisinde sadece ilk evliliğinden ve mazide ne kadar mutlu olduğundan bahsedip durmuştu.İlk evliliğine dair tüm anılar zihninin yer edinirken çocuklarıyla alakalı zihninde tek bir anı bile yer almıyordu.
Gözünün içine bakmıştı annesinin; onu biraz sevsin ve şefkat göstersin diye ama annesi ona bunu bile çok görmüştü.
Annesi onu,Sancar'ı ve babasını göz ardı ettikçe babası daha da kinleniyor,kendisini sevmeyen karısına daha çok baskı uyguluyor,bu baskı ile karşı karşıya kalan kadın çocuklarını daha da uçuruma sürüklüyordu.İstemediği bu evliliğin acısını her zaman çocuklarından çıkarmıştı.
Zamanla annesinin psikolojik sorunları gün yüzüne çıkmış ve ev daha fazla yaşanamayacak hale gelmişti.
Sorumsuz anne ve babaları yüzünden o da Sancar da bir bok çukurunun içine sürüklenmişti.
Köksal ise şu an Sancar'ın tabiriyle denenmişi deniyordu ve babasının,annesi üzerinde kuramadığı baskıyı o da Efnan üzerine kuramayacaktı
Kadının kahkahaları son buldu ve yerini acı dolu bir surat ifadesi aldı.
"Bu akşam şehirden ayrılacağız ve sen bir ömür benim yanımda kalacaksın!"
"Anıl..." İçindeki boşluğun verdiği etkiyle başını yere eğerek ağlamaya başladığında adam öfkeyle kalktı ayağa.Dayanamıyordu artık bu kadının kocasını sayıklamasına.
Aynı babasının dayanamadığı gibi.
"Anıl yok artık yok! Unutacaksın! Beyninde de dilinden de silip atacaksın!"
Yatağa doğru yaklaştı.
"Her şeyin müsebbibi sensin! Kulak verecektin bana! Gidecektin boşanacaktın, o zavallı adamcağız da bunları yaşamak zorunda kalmayacaktı, beni bu işe karıştırmayacaktın! Defalarca kez uyardım seni, ben dahil olursam sana da sevdiklerine de bu Dünya'da cehennemi yaşatırım dedim...Dinlemedin be güzelim...Kaybettin!"
Yatağın hemen yanında durdu.Ellerini pantolonun cebine sokarak kadına doğru eğildi.
"Konu sen isen hiç kimseyi gözümün görmeyeceğini anlamış olduğunu umuyorum!"
Kadının çaresizce çırpınması ve umutsuzluğa düşmesi adamı etkilemiyordu.
Onun yaşadıkları sadece bir saplantıdan ibaretti.Psikolojik sorunları vardı, o her ne kadar bunu aile içi sıkıntılara dayandırsada...
Adamın durumunun ne kadar uç noktalarda olduğunun farkındaydı kadın.Ve yanında dişi sinek görse, tehlike saçmaya devam edeceğinin de bilincindeydi.
"Çöz şunu! Hayvan mıyım ben?! Derhal! Çöz şunu!"
Ayağına bağlanan bu zincir,adamın korkunçluğunu göz önüne çıkarıyordu.O gerçek bir ruh hastasıydı.
"Bileğini sarmalayan bu zincir,seni aşağılamak için bağlanmış değil,kaçmayı deneyeceğinden."
Kadına öne doğru eğildi, aynı adam gibi.
"Senin gibi bir manyağın yanında tek bir saniye bile kalmak isteyeceğimi mi düşünüyorsun?! Benim yanında olacağım biri var zaten,kocam!"
Son kelime işiten adam sakinliğini korudu,içinde kopan fırtınalara rağmen.
"Çözmüyor musun, pekâlâ! O hâlde ben çözerim!"
Ayağını bileğinin kırılma ihtimalini dahi göze alarak zincirden kurtarmaya çalıştı.Adam ise onun bu girişimine karşılık tepkisizce izledi.Zira boş bir çabadan ibaretti.
"Burada kal ve uğraşmaya devam et! Belki açabilirsin ha...Ne dersin?"
Arkasını dönerek odanın kapısına doğru ilerledi.Kapıdan çıkmadan hemen önce elini kulpa attırdı ve omuzunun üzerinden kadına baktı.
"Başarılar..."
Odadan çıkıp gittiğinde kadın etrafa bakındı.Zinciri açabilmenin bir yolunu bulmalıydı.Ama ona yardımcı olabilecek herhangi bir şey yoktu.
Bacağını kendine doğru çekerek ayağını zincirden kurtarmaya çalıştı.Defalarca kez denedi,dakikalarca.Bir sonuç elde edemedi.Yılmadı.Tekrar tekrar denedi.Sonuç yine hayal kırıklığıydı.
Sırt üstü yatağa bıraktı kendini.Ellerini yüzüne kapattı.Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Hayatı zindan etmişti adam ona.
Ve kadın bu zindandan bir kurtuluş olmadığı gerçeği ile yüz yüzeydi.
*****
Sancar,etrafı kolaçan ederek hızla girdi abisinin çalışma odasına.Masaya doğru seri adımlarla ilerlediğinde içinde büyük bir korku ve panik vardı.Bu akşam Efnan'ı buradan ebediyyen kurtaracak ve abisini hapise tıktıracaktı.
Masanın arkasına geçti.Dosyalarla ve önemli evraklarla dolu olan ilk çekmeceyi açtı.Efnan'ı kilitli olduğu odanın anahtarı buralarda bir yerlerde olmalıydı.
İlk çekmecede aradığı şeyi bulamadığında diğer çekmeceleri aramaya koyuldu.
Bu sırada üzerinden saatler geçmesine rağmen üst katta ayağını zincirden kurtarmaya çalışıyordu Efnan.O kadar çok çabalamıştı ki, bileği kızarmış ve sıyrılmıştı.
"Allah'ın belası! Allah'ın belası!"
Bileğinin acısına daha fazla katlanamayacak raddeye geldiğinde pes etti.Bileğine zarar gelirse daha sonrasında da kaçma girişimleri başarısız olurdu.Bunu istemiyordu.Ayağını yatağın üzerinde bıraktı.
Beklemeye koyuldu.
Aradan yarım saat kırk beş dakika geçtiği tahminine ulaştığında artık adamın geleceğine dair ümidi kalmamıştı.
Tam ümitleri tükenmişti ki, içeriye büyük bir panikle Sancar girdi.Kadının gözleri onu buldu.Ne olduğunu anlamaya çalışırcasına çatıldı kaşları.
"Sen?"
"Soru sorma.Anahtarı bulana kadar ölümlerden ölüm beğendim." Yatağa yaklaştı.Zincirin kilitine geçirdi anahtarı ve çevirerek saniyeler içerisinde açtı.Kadın da ona yardımcı oldu.Bileğine dolanan zinciri çözdü.
"Bundan sonrası sana kalmış.Kaç kurtar kendini.Az sonra burayı polisler basar,yakalanma sakın.Ortamda oluşan paniği fırsat bilerek kaç."
Efnan daha aklında ki soruları yöneltmeden Sancar odayı terk etti.Ellerini dudaklarının üzerine kapattı Efnan.
Ne yapacağını bilemez bir halde öylece kalakaldı.
Her yerde Köksal'ın adamları kol gezerken o nasıl kaçabilirdi ki?
Vakit kaybetmeden ayaklandı.Kapıya ilerlediğinde sessizce açtı.Önce kafasını çıkardı.Etrafa bakındı.Tek bir kişinin görmesi halinde biterdi.Ve bu sefer adamın ona neler yapacağını kestiremiyordu.
Kimse yoktu.Usulca süzüldü bedeni dışarı.Adımlarını yavaş yavaş attı sarmal merdivenlere doğru.Kalbi hızla atıyordu.Bu cehennemden kurtulmanın bir yolunu bulmalıydı.Evden çıksa dahi kapının önünde korumaların olduğuna emindi.
Sancar'ın ona neden yardım ettiğini düşünmeyi sonraya bırakarak merdivenlerin başına kadar geldi.İlk adımını atmaya niyetlendi.Harekete geçti.Taa ki aşinası olduğu o ses duyulana kadar.
"Nereye böyle küçük hanım?"
Sesin geldiği yöne doğru baktı.Bir üst katın korkuluklarına ellerini yaslamış tüm otoritesiyle kendisine bakan Köksal'ı buldu karşısında.Eli ayağına dolaştı.
Adımını tamamladı ama boşluğa düştü.Bedeninin dengesini kaybetti.Ayağı döndü.Saniyeler içerisinde merdivenin basamaklarında yuvarlandı.
Köksal duygusuz bir şekilde onu izlemeyi sürdürürken oldukça soğuk kanlıydı.Harekete geçmedi.Kadın son basamaktan da düşerek hızla yere çakıldı.
Devam Edecek...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |