
Keyifli Okumalar...
*****
"Sana o kızdan uzak duracaksın dedim!"
Adamın sesi salonun soğuk duvarları arasında yankılanırken,bakışlarını kardeşine çevirdi.
"O kız,düşmanımız! Uzak duracaksın! Buluşmayacaksın,görüşmeyeceksin!"
Genç delikanlı,abisi karşısında ellerini birleştirmiş,başını yere eğmişti.Zira Köksal bir ortamda konuşuyorsa onun sözünü kesmeye kimse cesaret edemezdi.Abisinin en imkansız kişiye aşık olması ve onu elde etme uğruna yaptıklarını bizzat biliyordu.O da kendi kadını için çabalamak istiyordu lakin bu isteği Köksal tarafından her defasında engelleniyordu.
"Seviyorum abi..." Dudaklarının arasından sadece bu iki kelime çıktı.Daha fazlasını söylemeye cesaret edemedi,beyninden geçen onca düşünceyi kelimelere dökemedi.
"Seviyorsun?" Dedi Köksal,volta atmayı bırakıp kardeşinin tam karşısında tüm heybetiyle dururken."O da seni seviyor mu yoksa abisinin hain emelleri yerine ulaşsın diye senin gibi aptalı kullanıyor mu?" Başını,yanında kısa kalan kardeşine doğru eğdi.Bu,üstünlük göstergesiydi.Başı zaten yere eğik olan Sancar,bir adım geriye çekildi.
Köksal,işaret parmağıyla birkaç kez kardeşinin şakağına vurdu."Beynini kullanmayı ne zaman deneyeceksin oğlum sen?!" Başını sorarcasına salladı.Cevap beklerken sessizce durdu bir süre.Kardeşinin cevap vermeye cesaretinin olmadığını da biliyordu.
Etrafında ki insanlara öyle bir korku salmıştı ki,karşısında kim olursa olsun kendisine karşı çıkamıyordu.
Bunu başaran tek bir kişi vardı: Efnan!
Ama onun da hakkından gelecekti Köksal!
O kadının o asi başını eğecekti yere.
Akıllara durgunluk verecek planları vardı.Kadın,onun ciddi olmadığını düşünedursundu.Adamın yaptıkları karşısında sözünü dinlemediğine pişman olacaktı.
"Ne vadediyor sana mesela?!" Arkasını dönerek adımlamaya başladı çalışma masasına doğru."Evlilik?"
Yeniden kardeşine doğru dönüp masaya yaslandı.Ellerini,baş parmakları dışarıda kalacak şekilde üzerindeki siyah pantolonunun cebine soktu."Bu konuyu açıyor mu sana?" Sorularının cevaplarını tek tek almayı umuyordu.O kadar emindi ki kardeşini tuzağa düşürmeye çalıştıklarından.Ama buna müsaade etmeyecekti.Düşmanlarına fırsat vermeyecekti.
"Açıyor." Sancar,şu yaşına dek aldığı hiçbir kararı tek başına verememişti.Abisi ona hep müdahil olmuştu.Yön vermişti,kendi isteklerini dayatmıştı."Biz evlenmek istiyoruz."
"Tahmin edilesi." Sırıttı Köksal."Seninle evlenmek onun planının sadece bir parçası.Evlendiğiniz andan itibaren seni benden uzaklaştırmak için girişimlerde bulunacak.Seni tatmin etmek ve isteklerini bu doğrultuda sana yaptırmak olacak ikinci görevi.Bana karşı kullanacaklar seni.Anlamıyor musun Sancar,görmüyor musun olanları?!"
Barlas,belki de hayatında ilk kez başını kaldırıp içindeki öfkeyi kusmak adına abisine dikti bakışlarını.Bu onun ilk baş kaldırışıydı.Artık susmak,abisine boyun eğmek istemiyordu.Yorulmuştu sürekli yönlendirilmekten.
"Sen sevdiğin kadın için dünyaları yakıp yıkıyorsun,kadını kocasından boşanmaya zorluyorsun ama konu ben ve sevdiğim kadın olunca herkes sana göre bir anda kötü kesiliyor abi! Artık senin yönlendirmelerine göre hayatımı yaşamak,kararlar almak istemiyorum! Ben de aynı senin gibi sevdiğim kadın için savaşmak istemiyorum! Senin için ne kadar imkansızsa benim içinde bir o kadar imkansız! Ama ben,o imkansızı mümkün kılacağım! Seninle bu noktada bir farkımız olacak; ben sevdiğim kadından karşılık görüyorum,sen ise evli bir kadına aşıksın.O kadın ise kocasına!"
Bu sözlerininin üzerine yumruklarını sıktı Köksal.Tam yaslandığı yerden doğrulup kardeşinin üzerine yürüyecekken Sancar'ın sözlerine devam etmesi üzerine duraksadı.
"Sen ne dersen de! Ben sevdiğim kadınla evleneceğim,herkese her şeye rağmen!"
Tek kaşı havalandı Köksal'ın.
"O kadın ile tek bir kez daha görüştüğün haberini alırsam artık kardeşim olarak görmem seni! Arkanda benim desteğimi bulamazsın Barlas! O şerefsiz sahibi olmayan kadın ve abisi tarafından kullanılıp tekmeyi yediğinde sakın ola yanıma gelme! Zira yardım etmem!"
Barlas'ın yanından geçip giderek odadan çıktı.Giden abisinin arkasından bakan Barlas,dudaklarını aralayıp kendi kendine konuştu.
"Yanılıyorsun ağabey...Fena hâlde yanılıyorsun...Hakikat,Efnan denilen o kadının seni bitirecek olması!"
******
Salonda,duvarı boylu boyunca kaplayan camın önünde kollarımı birleştirmiş öylece karşı evi izliyordum.Ne yapacağım konusunda bir çıkış yolu bulmaya çalıştıkça çıkmaz sokaklarla karşı karşıya kalıyordum.Anıl'a söyleyemezdim.O adamın ne denli güçlü olduğunu biliyordum.Ki bu sadece bana gösterdiği kadarıydı.Görmediğim karanlık yüzüydü beni ürperten.
Bir anda belime dolanan kollarla ile ürperdiğimde Anıl'ın sesli şekilde gülümsemesi içime soğuk sular serpti.Ellerimi karnımın üzerinde duran ellerinin üzerine koydum.Baş parmağım ile okşadım elinin üzerini.Başını boynuma gömdü.Gıdıklanarak geri çekilmeye çalıştım ama o buna izin vermeyerek dudaklarını boynuma bastırdı.
Allah'tan annemler bir saat önce gitmişlerdi.Şu halde onlara yakalanmak benim için dünyanın en kötü hissi olabilirdi.Anıl,gıdıklandığımı bildiğinden daha da ileriye giderek başını boynumdan çekip bir anda kucakladı beni.Birkaç adım ileriye gitti.Beni koltuğa yatırdı.Üzerime doğru eğilip karnımdan gıdıklamaya başladı.Kahkahalarım odanın duvarları arasında yankılanıyordu.
Eğlenebileceğim bir adamla evlenmek hayatımda verdiğim en doğru karardı.Ve bundan bir an bile pişman olmamıştım,olmayacaktım.
Kahkahalarım yükseldikçe Anıl daha fazla gıdıkladı.Bayılacaktım neredeyse."Yapma." Dedim gülmekten ölürken."Tamam...Tamam dur...."
Gıdıklamayı bırakıp yüzünü yüzüme eğdi.Yanaklarımdan,dudaklarım,
saçlarımdan öptü.Ellerimi yanaklarına koydum göğsüm hızla inip kalkarken.
"Dur,yaraların var,canın acıyacak."
"Pekala güzelim,duruyorum.Lakin iyileştikten sonra 'başım ağrıyor' cümlesini duymak dahi istemiyorum."
Yaptığı ima karşısında kolunu kıvırdım.Bazen böyle imaları ile yanaklarımın kıpkırmızı olmasına sebebiyet verebiliyordu.
O anda telefonuma gelen mesaj sesi ile ikimizde aynı anda sehpanın üzerinde duran telefona döndük.Anıl,uzanarak telefonu eline aldı.Mesajın o katilden geldiğine emindim.Yüreğim Anıl'ın ekranı açıp mesajı görecek olma ihtimali karşısında hopladı.Her bir hareketini dikkatle izliyordum.Oturur pozisyona geldim.Anıl ise ekranı açmadan telefonu bana uzattı.Yaşadığımız kazadan sonra Anıl o kadar zor günlerden geçiyordu ki,uzattığı telefonun aslında benim olmadığını,o katilin bana verdiği bir başka telefon olduğunu bile anlamamıştı.
Rahatladım.
"Önemli bir şey olabilir,bakmalısın." Eğilip yanağımdan öptü."Ben biraz çalışma odasına çıkacağım." Oturduğu yerden kalkıp dışarı çıkmak için adımlamaya başladı.Salondan çıktığında elimi kalbimin üzerine koydum.
Neler yaşıyordum ben böyle?
O katil sonum olacaktı.
Bakışlarımı elimdeki telefona indirdim.Ekranı açtığımda tahmin ettiğim gibi ruh hastasından gelen mesaj gözlerimin önüne serildi.
"Sana ne kadar ciddi olduğumu anlatamadım sanırım.Sana bir fırsat sundum: Ailen ile aranın bozulmasını istemiyorum,kocandan kendi isteğin ile boşan yoksa devreye ben girerim,her şeyini kaybedersin dedim! Ancak görüyorum sözlerimin senin nazarında hiçbir kıymeti yok.Öyle ki gözlerimin önünde kocan ile cilveleşebiliyorsun.
Pekâlâ küçük hanım.
Köksal Karadağ'ın kim olduğunu en acı şekilde öğreneceksin, sana öğreteceğim!"
Bakışlarım anında cama kaydı, karşı evi buldu.
Köksal Karadağ tüm heybetiyle karşımda duruyordu.
Bundan sonrasında neler yapabileceğini kestiremiyordum.Camın önünde durmuş,bacaklarını her iki yana ayırmış,keskin bakışlarını üzerime dikmişti.
Bakışlarını benden çekip telefonuna indirdi.Parmaklarını tuşlarda gezdirdi.Birkaç saniyenin ardından telefonum titredi.Gelen mesajı okudum.
"Video yayında!
Bundan sonrasını o ahmak arkadaşın düşünsün!"
Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü sanki.Neye uğradığımı şaşırdım.Lale,o video yüzünden her şeyini kaybedebilirdi.Gözümden bir damla gözyaşının süzüldüğünü hissettim.Başımı kaldırdığımda onu göremedim.
Buna engel olmalıydım.Kimse o videoyu görmemeliydi.Hızla elimdeki telefonu koltuğun üzerine fırlatıp koşar adımlarla salondan çıktım.Hızlı olmalıydım.Geçen her saniye benim ve Lale'nin aleyhineydi.
Askıdan montumu alıp üzerime geçirdim.Ayağımdaki terlikleri alelacele soyup beyaz spor ayakkabılarımı giydim.Evden çıktığımda birilerinin beni görebilecek olmasını umursamadan yolu aşındırıp karşı eve koştum.Bu, onun evine ikinci kez gidişimdi.Cesaret ile aptallık arasındaki o ince çizgilerde dolaşıyordum bu aralar.Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemiyordum artık.Düşünmem gereken tek şeyin ailemi ve sevdiklerimi korumak olduğu kanaatindeydim.
Bahçeye girdiğimde arka kapıya yöneldim.Yüksek ihtimalle evine geldiğimi görmüştü.Arka bahçeye giriş yaptığımda son model arabasına doğru ilerlediğini gördüm.Üzerine giydiği siyah kabanı,siyah botları ile ne kadar gizemli ve tehlikeli olduğunu gösteriyordu.Daha da hızlandırdım adımlarımı.Şoförünün ona açtığı kapıdan araca binmesine ramak kala kolundan tutup durdurdum.Omuzunun üzerinden keskin bakışlarını bana çevirdi.Gözlerinin en derinine baktım.O kadar sertti ki bakışları içim ürperdi.Dişlerini sıkıyordu,öfkeliydi.
"Hemen sileceksin o videoyu, kimse görmeden!"
Uzun,kalıplı bedenini bana çevirdi.Küçücük kaldım yanında.
"Söyledim sana,şakam yok benim!"
Üstüne bastıra bastıra söyledikleri yaptıklarının arkasında olacağını ve geri çekilmeyeceğini gösteriyordu.
"Ne istiyorsun sen benden ya!" Gözyaşlarım istemsizce akmaya başladı."Nereden bela oldun başıma?!"
Bakışları,yüzümün her bir santimini inceledi.En son gözyaşlarımda durdu.Yutkundu.Boğazındaki adem elması yukarı çıkıp yeniden yerine oturdu.
"Seni istiyorum!" Oldukça kararlıydı."Sana bir fırsat sundum! Ailen ile aranın bozulmasını ve onları kaybetmeni istemiyorum,kocandan boşan ve bana gel dedim! Her şey güzellikle olsun istedim! Ama sen bu fırsatı elinin tersiyle ittin! Sana 'ben dahil olursam her şeyini kaybedersin' dedim ama bu söylediklerim bir kulağından girip diğerinden çıktı." Yüzünü yüzüme doğru eğdi."Ben dahil oldum!" Başını tehditvari bir şekilde salladı.Bu son söyledikleri benim için sonun başlangıcıydı."Bundan sonra her geçen gün sevdiklerini bir bir kaybedeceksin! Bunu sen istedin!"
O anda telefonu çalmaya başladı.Elinde tuttuğu telefona indirdi bakışlarını."Bak!" Telefonu havaya kaldırıp bana gösterdi.Lale arıyordu."Kaybedeceğin ilk kişi!" Gözyaşlarım şiddetini arttırdı."En yakın dostun!"
Hırslanarak ellerimi kaslı göğsüne yerleştirdim ve tüm hıncımla vurdum."Defol git hayatımdan!" Bir kez daha vurdum."Siktir git!" Ve bir kez daha vuracakken bileklerimden yakaladı beni."Rahat bırak beni ve ailemi,sevdiklerimi!"
Bileklerimi ellerinden kurtarmaya çalıştım,müsaade etmedi.
"Benim dünyamda iyilerin yeri yok!" Yüzüme doğru kükredi."Ve seni kendi karanlığıma öyle bir çekeceğim ki,kendini unutmak zorunda kalacaksın! Ailen kim,sevdiklerin kim,sen kimsin...Unutacaksın!"
Bileklerimi bırakmadan üzerime doğru birkaç adım attığında mecburen bende geriye doğru adımlamak zorunda kaldım.Bu hareketi,üstünlük belirtisiydi.Davranışlarıyla üzerimde baskınlık kurmaya çalışıyordu.
"O videoyu hemen sileceksin! Derhal!"
Ben,onun baskısına boyun eğecek bir kadın değildim.İstediği kadar bunun için uğraşabilirdi.Tüm bu çabalarının karşılığında koca bir hayal kırıklığı ile karşı karşıya kalacaktı,haberi yoktu.
Bana cevap vermediğinde yüzüne doğru bağırdım."Hemen sileceksin!"
Bana cevap vermedi.Her geçen saniye daha sahiplenmek istiyordu beni,hayatımı kontrol altına almaktı amacı.Korku ve endişe hissediyordum.Yapabileceklerinin bir sınırı yoktu.Bir sonraki adımını anlayamıyordum.Asla açık vermiyordu.Konuşmaya devam ettim.
"Yapma bunu." Dedim gözyaşlarım akarken."Nasıl dahil olduysan hayatıma,aynen öyle çık git şimdi.Ben evliyim.Başka bir adamın karısıyım."
Biraz olsun anlamasını istedim.Ama beklediğim gibi olmadı.Ansızın eve doğru adımlamaya başladı sağ bileğimi bırakıp sol bileğimi bırakmadan beni peşinden sürüklerken.
"O kalın kafan almıyorsa sana söylediklerimi,birde görsel olarak anlatayım!"
"Senin evine girmeyeceğim." Dedim ayaklarımı yere tüm gücümle basarak bileğimi ondan kurtarmaya çalışırken.Daha sıkı kavradı bileğimi.Beni peşinden sürüklemeye devam etti.Eve giriş yaptık.Büyük salona doğru ilerledi.Sesli bir şekilde güldü.Onun bu hareketine karşılık kaşlarımı çattım."Komşum bana kahveye gelmiş,kapıda ağırlayamam öyle değil mi?" Dedi benimle resmen dalga geçerken.
O an anladım ki bu adamın ruh sağlığı yerinde değildi.Onunla ne kadar konuşursan konuşayım bunun bir faydası yoktu.Sadece çenemi yormuş olurdum.Zira o anlasa dahi salağa yatıyordu.Ve nerede salağa yatacağını da çok iyi biliyordu.
Büyük salona geldiğimizde bileğimi bıraktı.Tam karşımda vurdu.Gözyaşlarımı sildim.Kocam evimizde beni beklerken ben burada hiç tanımadığım bir adamın,daha doğrusu bir katilin,yanındaydım.Yaptığım bu hareketin değer yargılarıma ne kadar ters düştüğünün farkındaydım ama burada oluş sebebim tamamen en yakın arkadaşımın hayatının mahvolmamasıydı.
"En yakın arkadaşlarınla bardan çıkarken gördüm seni." Kaşlarım daha fazla çatıldı."O barın sahibi bendim."
Dört yıl önce...
Derin bir nefes aldım.Karşımdaki bu adam beni dört yıl boyunca uzaktan izlemişti.
"Hayatımdan bugüne dek onlarca kadın geçip gitti lakin ben ilk kez seni gördüğümde bir kalbe sahip olduğumu hatırladım." Sözlerine devam etti."Ben sana aşık oldum!"
"Neden dört yıl boyunca bekledin?" Dedim.Merak ediyordum.Bunca yıldır karşıma çıkmak yerine neden uzaktan uzağa takip etmişti beni?
"Benim dünyam senin gibi biri için çok kirli.Karşına çıkmadım zira düşmanlarım benim bile baş edemeyeceğim kadar çoktu." Yüzünü yüzüme eğdiğinde geriye çekildim.Bana bu denli yakın duramazdı."Hepsini birer birer yok ettiğimde uzun bir süre seni hiç görememenin verdiği özlem ile kapına kadar geldim.O gün nişan günündü."
Kendini o kadar iyi kamufle etmişti ki, dört yıl boyunca beni bu denli yakından takip etmesine rağmen ondan habersiz yaşamıştım.
"Düğünden evvel çıkacaktım karşına lakin düşmanlarım tarafından arabam tarandı.Ağır yaralar aldım.Ben tedavi sürecindeyken sen evlendin o şerefsizle!"
Bir anda biçimli kaşları çatıldı.Keskin yüz hatları belirginleşti.Öfkelendiği ortadaydı.Hızlı göğsünden ittirdim onu.
"Kocam hakkında düzgün konuş!" Uyarım, onun bir kulağından girip diğerinden çıktı.
"Çok yakın bir zaman zarfında seni benim karım olarak anacaklar!"
"Asla!" Dedim haykırarak."Anlaşılan sen,sana boyun eğeceğimi felan sandın!"
"Senin ne kadar dikbaşlı bir kadın olduğuna birçok kez yakından tanıklık ettim.İşte bu yüzden seninle çok iyi bir çift olacağımızdan kuşkum yok."
Telefonu bir kez daha çalmaya başladı.İkimizinde bakışları telefona kaydı.Arayan yine Lale'ydi.Ruh hastası telefonu cevaplandırıp hoparlöre aldığında gözlerimi yeniden gözlerine diktim.Lale,büyük bir panikle ağlayarak konuşmaya başladı.
- Neden yaptın bunu bana ha?! Neden yaptın?!
Öyle bir bağırıyordu ki,neredeyse ses telleri kopacaktı.
- Aramızda yaşanan o özel anlar sadece ikimizin arasında kalacak sanıyordum ama sen o videoyu oğluma gönderdin! Oğlumu kaybettim! Terk etti beni! Ben sadece sevdim seni! Ne istedin benden?! Cevap ver bana!
Gözlerimden yaşlar süzüldü.Lale'nin onca haykırışına rağmen Ruh Hastası sesini çıkarmadı.Beni izliyordu.Yarattığı eserin suçlusu olarak beni görüyordu.
- Patronum aradı ve kovulduğumu söyledi! Ne istedin benden?! Amacın neydi?!
Lale'nin sorularını cevapsız bırakarak aramayı sonlandırdı.
"Ne yazık." Dedi,telefonunu yeniden cebine sokarken."Senin yüzünden önce oğlunu kaybetti daha sonrasında yıllardır emek verdiği işini."
Kirli sakallarını sıvazladı.
"Anlıyorsun öyle değil mi, dediklerimi yapmadığın sürece sevdiklerine zarar vereceğimi?"
Başını tehditvari bir şekilde salladı.
"Belli mi olur,belki bir gün kocanın ölümüne de şahit olmak sana nasip olur..."
Çenemi kavradı.
"Bir labirenttesin,çıkış yolunu biliyorsun ama bile isteye yanlış yola sapıyorsun Küçük Hanım.Hata yapıyorsun.Koru kolla kendini,sevdiklerini.Her an kaybedebilirsin..."
Devam Edecek...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |