Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm | "Meczup Bir Adam!"

@haticeyldr

 

 

 

 

 

Başlama Tarihlerinizi Bu Kısıma Not Olarak Bırakabilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

 

Uyarı! kitapta hiçbir şekilde kadın karakterin kendisine bunları yaşatan erkek karaktere aşık olması gibi bir durum söz konusu dahi değildir!

 

 

 

 

 

 

 

Oy Ve Yorumlarınızı Bekliyor Olacağım.

 

 

 

 

 

Keyifli Okumalar Dilerim...☘️

 

 

****

 

 

"Benimle bir kahve içmeye ne dersiniz hanımefendi?"

 

 

 

Su,başını kaldırdığında karşısında bulduğu kişi İlhan'dı.Dudaklarında tebessüm oluşurken adamın tam karşısında ki sandalyeye oturuşunu izledi.

 

 

 

"Sizin gibi güzel bir hanımefendi ile kahve içmek benim için şereftir."

 

 

"Utandırıyorsunuz beni."

 

 

 

Su,tam onaylamak için ağzını aralamıştı ki aklına daha birkaç saat önce okuduğu mesaj geldi.

 

 

 

"İşin biter bitmez buraya gel.Sana sürprizim var."

 

 

 

Yüzünde ki gülümseme aniden soldu.Gözlerinin önüne gelen o mesaj Ateş'tendi.Başına yıllardır bela olan,bir türlü kurtulamadığı adam...

 

 

 

"Bir sorun mu var?" Düşüncelerinden kurtulup adama baktı."Yoksa başka bir planınız mı vardı?"

 

 

 

"Yok." Dedi Su, önüne gelen saçlarını kulağının ardına sıkıştırırken."Sadece bir planım olup olmadığını düşündüm ve olmadığına kanaat verdim.Kahve içmeye çıkabiliriz."

 

 

 

"Buna çok sevindim." Adam,ellerini masanın üzerinde birleştirdi.Huzursuzdu Su.Gidip gitmemekte kararsızlık yaşıyordu şu an.İlhan ile kahve içtiğini öğrenirse Ateş,yer yerinden oynardı.Bir yanı adamın yapabilecekleri karşısında ona bu buluşmaya gitmemesini söylerken diğer tarafı Ateş'in onun sevgilisi veya kocası olmadığını,ona hiçbir surette karışamayacağını ve bu buluşmaya gitmesini söylüyordu.

 

 

 

Kendisi yirmi dokuz yaşında bir kadındı ve kimse ona karışamazdı.O kendi kararlarını kendisi verebilirdi.Buna kendisinden bir yaş küçük olan Ateş de dahildi.Gidecekti buluşmaya.Çok yoğun bir iş haftası geçirmişti ve biraz olsun kafa dağıtmak onunda hakkıydı.

 

 

 

"Ben içeriden çantamı alıp gelirim.Siz isterseniz beni araçta bekleyebilirsiniz.Ben oraya gelirim."

 

 

 

"Pekâlâ." Adam da Su gibi ayaklandı.İlhan arabasına doğru yola koyulurken Su içindeki büyük bir huzursuzlukla adımlamaya başladı.

 

 

 

Ateş'in nasıl bir ruh hastası olduğuna ve öfkelendiğinde bir sınırının olmadığına birçok kez şahitlik etmişti.

 

 

 

Bugün ise bir kez daha onun öfkeli tarafı ile karşılaşmak istemiyordu.Gidecekti ama o buluşmaya.Ateş onun ne sevgilisiydi ne de kocası.

 

 

 

Ateş'e bunu göstererek öğretecekti.

 

 

*****

 

 

Mehmet,arabasından inerek kapıda ki korumaya yaklaştı.

 

 

 

"Ateş'i görmeye gelmiştim.Bildirin."

 

 

 

"Tabii efendim.Ateş Bey salonda,size ben eşlik edeyim."

 

 

 

Mehmet,Ateş'in çok yakın bir dostuydu.Çocukluk arkadaşıydılar ve aralarında yıllardır süregelen bir kardeşlik ilişkisi vardı.Önünde ki korumanın eşliğinde köşke girip büyük salona doğru ilerledi.

 

 

"Açın kapıları."

 

 

 

Korumanın emriyle yüksek tavana kadar uzanan kapı işlemeli kapı iki tane hizmetli tarafından büyük bir zorlukla açıldı.

 

 

"Ateş Bey içeride."

 

 

 

"Teşekkür ederim ilginiz ve alakanız için."

 

 

 

Koruma,başını yere eğip kaldırarak karşılık verdi.Mehmet,kapıdan içeri girerek büyük salona giriş yaptığında onu gören Ateş,elindeki dosyayı masanın üzerine firlatırcasına bırakarak ayaklandı.

 

 

 

"Oooo...." Ellerini her iki yana açtı."Kimleri görüyorum böyle?" Birbirlerine doğru adımlamaya başladılar.Salonun tam ortasında karşı karşıya geldiklerinde erkekçe tokalaştılar.

 

 

 

"Dedim bir uğrayayım kardeşimin yanına.Biraz karşılıklı sohbet edelim,konuşalım."

 

 

 

"Elbette." Eliyle camın önünde yer alan iki tane sandalyenin sol tarafta olanını gösterdi."Geç bakalım,alalım bir boyunun ölçüsünü."

 

 

 

Mehmet,kahkaha atarak sandalyeye geçip otururken Ateş kapıda dikilen hizmetli kadına onlara biri şekerli biri orta iki tane kahve getirmelerini söyledi.Hizmetli kadın başını olumlu anlamda salladıktan sonra çıktı salondan.Ateş,kendi sandalyesine geçip oturdu.Bakışlarını dostuna dikti.Yüzündeki dişli bir gülümseme mevcuttu.

 

 

 

"Hangi rüzgar attı seni buralara,evlendikten sonra pek göremez olmuştuk?"

 

 

 

"Ne olsun kardeşim.Evlilik,iş güç,çocuklar."

 

 

 

Geriye doğru yaslandı Ateş.

 

 

 

"Hiç bunları bahane etme.Karımın koynundan çıkamıyorum demiyorsun da bahaneler sıralıyorsun bana,sanki inanacakmışım gibi..."

 

 

 

Manidar konuşması Mehmet'i de gülümsetti.

 

 

 

"Hanımcılık kazanacak kardeşim." Aklına gelen şey ile sırıttı."Senin benden çok farkın var sanki? Ayrılamıyorsun yenge hanımdan,sonra gelip laflarını bize sıralıyorsun."

 

 

 

"Akşam için çok güzel bir sürpriz hazırladım onun için.Az sonra burada olur herhalde.Okuldan henüz çıkmamıştır."

 

 

Mehmet,sırıttı.

 

 

 

"Az önce benimkiyle yemeğe çıktığımız restoranda gördüm yenge hanımı.İlhan Ok ile yemektelerdi.Yemek hazırlattıysan boşuna uğraşma bence,daha çok geceye yönelik bir hazırlık yap."

 

 

 

Ateş,duyduklarıyla beyninden vurulmuşa döndü.Yüzündeki gülümseme soldu aniden.Tüm duyguları yok oldu bir an,yerlerini öfkeye bıraktılar.

 

 

"Emin misin Su olduğuna?"

 

 

 

"Nasıl emin olmayayım,bunca yıldır tanıdığım kadını tanımayacak mıyım?"

 

 

 

Ateş,başını yere eğdi.Burun kemerini sıktı.Burun kemerini tutan eli hafiften titremeye başlamıştı.Nefesleri keskinleşmeye başladı.

 

 

 

"İyi misin Ateş?" Dedi Mehmet,yerinden hafifçe ayaklanırken.

 

 

 

Ateş henüz yeni oturduğu sandalyeden ayaklandı.Mehmet,bir anda ne olduğuna anlam veremedi.Söylememesi gereken bir şey mi söylemişti.

 

 

 

"Hemen odama gidip geleceğim.Sen burada bekle beni,kahveni yudumlamaya başla.Birkaç dakika sonra yeniden burada olacağım."

 

 

"Tamam."

 

 

 

Mehmet yerine tekrardan otururken Ateş hızlı adımlarıyla salona giriş kapısına yürüdü.Öfke tüm damarlarında kol gezmeye başladı.Hizmetlilerin açtığı kapıdan geçerek salondan çıktığında az önce Mehmet'e eşlik eden koruma hareketlenerek Ateş'in peşinden ilerlemeye başladı.Ateş bu sırada emirlerini yağdırmaya başlamıştı.

 

 

 

"İçerideki ahmak herifi kahvesini içtikten sonra yollayın.Su hanım geldiğinde ise onu en alt katta bulunan kilitli odaya alın.Tüm hizmetlilere izin veriyorum,birkaç gün izinliler,sende dahil."

 

 

"Emriniz olur efendim."

 

 

 

Ateş,öfkeyle sıktı yumruklarını.

 

 

 

"Kahve demek ha?!" Kendi kendine söylediklerinin üzerine başını tehditvari bir şekilde aşağı yukarı ağır ağır salladı."Ben içireceğim sana o kahveyi!"

 

 

 

İşte şimdi kimse Su'yu onun elinden alamazdı.

 

 

 

Su için bu gece hiç iyi şeyler olmayacaktı.

 

 

*****

 

 

"Ateş Bey onu burada beklemenizi emrettiler."

 

 

 

Su,gözlerini loş kırmızı ışığın hakim olduğu odada gezdirdi.Birçok nesneyi seçemiyordu gözleri.

 

 

 

"Burada ne işimiz var,neden onu salonda beklemiyorum?"

 

 

 

"Bilemiyorum efendim,bize söylenen şey buydu.Bu doğrultuda talimat aldık."

 

 

 

Su,anladığını belirtircesine salladı başını.Adam,odadan ayrılmak üzere kapıya doğru yürüdü.Su,arkasını dönerek ilerledi masaya doğru.Korkutucu görünüyordu oda.Masanın üzerindeki eşyalarda gezdirdi gözlerini.Bu aletlerden bildiği şey şey makastı.Diğerlerinin adlarını bilmiyordu.İçinde de tarif edemediği bir sıkıntı vardı.Ateş onu normal zamanlarda salonda karşılardı.

 

 

 

Kapının kulak tırmalayan gıcırtılı sesi hafiften ortamda yankılansada onun kulaklarına ilişmemişti.Aletleri incelemeyi sürdürdü.

 

 

 

Odaya giren Ateş,kadını gördüğünde kaşlarını çattı.Başta belli etmeyecekti kadının başka bir adamla buluştuğunu bildiğini.Daha sonrasında ise en acı şekilde anlatacaktı ihanetinin bedelinin ne olduğunu.

 

 

 

Yavaşça yaklaştı kadının yanına.Adımlarını sonlandırıp tam arkasında durduğunda elini aniden sardı kadının beline.Su,irkilerek omuzunun üstünden gerisine baktı.

 

 

 

"Benim sevgilim." Kadın,elini kalbinin üzerine koydu.

 

 

 

"Ödüm patladı Ateş." Bedenini adama çevirmeden ucu sivri olan metal aleti aldı eline.

 

 

 

"Bunlar nedir?" Dedi sessizce.Ateş kadına arkadan sarılarak kollarını kadının karnına doladı.

 

 

 

"Bunlar çok özel aletler güzelim." Dudaklarını kadının kulağının arkasına bastırdı.

 

 

 

"Böyle hareketleri sevmiyorum Ateş biliyorsun." Kadın,adamın hareketi ile elindeki aleti yerine bırakıp bedenini adama çevirmek istedi ama başarılı olamadı.Ateş,kadının bileklerini tuttu sertçe.

 

 

"Ateş,ne yapıyorsun?"

 

 

 

Adam,ona cevap vermedi.Kadının ellerini büküp belinde birleştirdikten sonra onu masa ile bedeni arasına sıkıştırdı.

 

 

"Ateş bırak!"

 

 

 

Kadının git gide sinirlenmeye başlaması adamın umurunda değildi.Kadın,çırpınmaya başladı.Adam,boşta kalan eliyle masanın üzerinde ki aletleri köşeye itip kadını yüz üstü yatırdı masaya.Tek eliyle kadının belinde ki ellerini sabitledi.

 

 

"Ateş saçmalıyorsun!"

 

 

 

Ateş,kendini kadına bastırdı.Bu hareketi kadının kopma noktası oldu.Ellerini kurtarmaya,masadan doğrulmaya çalıştı.

 

 

 

"Ateş bırak! Saçmalıyorsun!"

 

 

 

Ateş,boşta kalan elini kadının gömleğinin içinde sızdırdı.Sırtını boylu boyunca okşayarak gömleği yukarı kadar çekti.

 

 

 

"Ateş sana beni bırak dedim!"

 

 

 

Adam,eğilerek dudaklarını kadının çıplak sırtına bastırdı.

 

 

 

"Sana hakettiğin gibi davranacağım." Dilini kadının sırtında gezdirmeye başladı.Çırpınmaya daha çok başladı.Adam en sonunda dayanamayarak kadının bacaklarını kendi bacaklarının arasına sıkıştırıp hareketlerini tamamen kısıtladı.

 

 

 

Dilini ve dudaklarını kadının sırtında gezdirmeye devam ederken boşta kalan eli rahat durmuyor kadının bel boşluğuna okşuyordu.

 

 

 

"Ateş bırak!" Kadının bir tepkisi daha sonsuzluğa karıştı.Ellerini bir türlü kurtaramıyordu.Adam o kadar sıkıyordu ki,canı acıyordu.Tüm sırtında dolaşan dudakların sıcaklığı ayrıca rahatsız ediyordu onu.

 

 

 

"Delirmişşin sen yine?! Buraya gelmem hataydı!"

 

 

 

Adam,bu sözlerinin üzerine duraksadı.

 

 

 

Elini kadının bel boşluğundan çekerek saçlarına götürdü.Usulca doladı tüm saçlarını eline.Ansızın,kadının hiç beklemediği bir anda hızla saçlarına kendine çektiğinde Su acıyla çığlık attı.Saçlarının acısının yanında birde belinin bükülmesiyle duyduğu acı yakmıştı canını.

 

 

 

"O zaman delirtme beni güzelim!"

 

 

 

"Canımı acıtıyorsun Ateş!"

 

 

 

Geriye düşen başı boynunun ağrımasına sebebiyet veriyordu.

 

 

 

"Canımı acıtıyorsun!" Yineledi sözlerini.

 

 

 

Adam,eğilerek dudaklarını kadının boynuna bastırdı.Ardından emerek dişlerinin arasına aldı ve ezdi tenini.Kadın hiçbir şekilde hareket edemiyordu.Sadece çığlıkları karışıyordu havaya.

 

 

 

Adam,dudaklarını kadının boyun girintisine yerleştirip yalayarak boynuna kadar çıkardı.Kadın,gözlerini büyük bir tiksintiyle yumdu.Adam,kadının saçlarını daha da doladı eline.Daha sıkı çekti kendine doğru.

 

 

 

"Benim delirmeme sebebiyet veren hareketlerde bulunma güzelim,çıldırıyorum sonra biliyorsun."

 

 

 

"Ben hiçbir şey yapmadım."

 

 

 

Adam,kadının saçlarını serbest bıraktı.Kadının sırtından baskı uygulayarak bir daha yatırdı masaya.

 

 

 

"Hissediyorsun öyle değil mi?"

 

 

 

Kendini bir kez daha bastırdığında kadına,derin bir nefes aldı.

 

 

 

"Sana bir soru sordum Su,cevap ver bana?!"

 

 

 

Elini kadının bacağına atıp eteği ile birlikte yukarı toplamaya başladığında bu ızdıraptan kurtulmak adına,"Hissediyorum." Dedi kadın.Adamın eli durdu.

 

 

"Bırak beni bırak!"

 

 

 

Kadın,ellerini adamın iri parmaklarından kurtarmaya çalıştı.Adam ise onun bileklerini kavramış,bükerek belinde bir araya getirmişti.Tek eliyle kadına yetiyordu gücü.Su,belinde birleştirilen ellerini kurtarmaya bir kez daha denedi.Bu girişimi adam tarafından engellendi.Adam,elindeki ipi kadının bileklerine dolayarak sıkı sıkıya bağladı.

 

 

 

"Sana beni bırak dedim! Zorla mı tutacaksın beni burada?! Ne yaptığını sanıyorsun sen?! Bu çabaların boşa! İstediğini yap bana! Son nefesimi verinceye dek nefret edeceğim senden!"

 

 

 

Adam,kadının ellerini bağladıktan sonra onu bir çırpıda aldı omuzuna.Su,bir an düşme hissine kapıldığından çığlığı basarken adam birkaç adımda ulaştı koltuğa.Kadını boylu boyunca yatırdı yüz üstü.Ayakları çırpmaya başladı Su.

 

 

 

"Ne yapıyorsun Ateş?! Bırak beni!"

 

 

 

Adam,onun hiçbir sorusuna cevap vermiyordu.

 

 

 

Ateş,kadının ayaklarını da bir araya getirip aynı elleri gibi sıkı sıkıya bağladı.Kadının hareketleri tam anlamıyla kısıtlanmıştı şimdi.

 

 

 

"Elinden kurtulamayacağı mı sanıyorsun?! Polise şikayet edeceğim seni! Hapise tıktıracağım!"

 

 

 

Adam,usulca eğildi kadının üzerine.Yüz üstü yatmakta olan kadının saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı.Bilerek üfledi nefesini kadının ensesine.Usulca fısıldadı kadının kulağına.Bir sır veriyor gibiydi.

 

 

 

Su,önce kulağında adamın dudaklarını hissetti ardından ahlaksız sözlerini işitti.

 

 

 

"Polis seni arayıp bulana dek ben çoktan parçalara ayırmış olurum seni güzelim...Sıra kalbine geldiğinde oldukça özenli davranacağımdan hiç kuşkun olmasın...Madem biz bir bütün olamıyoruz,o halde nefes almanın senin için hiçbir anlamı yok öyle değil mi?"

 

 

 

Dudaklarını, kadının kulağının hemen arkasına bastırdı.

 

 

 

"Biliyorum çok seviyorsun beni.Öyle ki,benim için kendi canından bile vazgeçebilirsin."

 

 

 

Bunlar gerçekler değildi.

 

 

 

Dakikalar sonra adam,ellerini bağladığı yetmiyormuş gibi bileklerine sardığı ipin bir kısmını da makaraya bağlamıştı.

 

 

 

"Bırak beni dedim sana manyak herif! Ruh hastası psikopat!"

 

 

 

Ateş,makarayı çevirmeye başladı.O rahat tavırlarından hiçbir zaman vazgeçmemişti.Hep sakindi ve yapacaklarını üstün bir yavaşlıkla yapıyordu.

 

 

 

"Ateş çöz beni! İyice saçmaladın! Bu yaptıkların yanına kar mı kalacak sanıyorsun?! Mahvedeceğim seni!"

 

 

 

Ateş,makarayı çevirmeye devam ettikçe kadının ayakları yerden kesildi ve gitgide yukarı çıkmaya başladı.Belirli bir yükseklikten sonra durdu adam.

 

 

 

"Ateş çöz beni! Korkutuyorsun beni..." Sona doğru ince çıkmıştı sesi."Çöz beni,korkuyorum..."

 

 

 

Ateş,kadına yaklaştı.Tam karşısında durdu.Kadının karnı adamın yüz hizasındaydı.Masaya eğildi.Kadın küt küt atan kalbiyle adamın makası alışını izledi.

 

 

 

"Ne yapacaksın onu?" Çırpınmaya başladı."Korkuyorum Ateş...Çöz beni...Tamam kaçmaya yeltenmeyeceğim,terk etmeyeceğim seni,burada kalacağım,senin yanında..."

 

 

 

Adam kadının üzerindeki beyaz gömleği tuttu ve makas yardımı ile kesmeye başladı.

 

 

"Yapma Ateş..."

 

 

 

Yarısına kadar kesti gömleği.Daha sonrasında işinin kalmadığı makası masaya koydu.Gömleğin kalan kısmını tutup ikiye ayırdı tüm gücüyle.Kadın siyah sütyeni ile öylece kaldı.Dolgun ve dik göğüsleri dantelli olan sütyenden taşıyordu.Adam bakışlarını kadının göğüslerinden çekti.

 

 

 

"Beni aldattın!" Adamın ansızın söylediği ile dumura uğradı kadın.

 

 

 

Ne diyordu,ne saçmalıyordu bu adam?

 

 

 

Onların arasında bir ilişki bile yoktu ki,ne aldatmasından söz ediyordu?

 

 

 

"O alçak ile görüşmeye başlamışsın sen! Bugün kahve içmeye gitmişsiniz birlikte! Söyleseydin,birlikte içerdik kahveyi?" Kirli sakallarını sıvazladı."Bu hayatta affetmeyeceğim tek şey ihanettir,bunu en iyi sen biliyorsun güzelim."

 

 

 

Kadın,kaşlarını çattı.

 

 

 

"Sen benim hayatımın herhangi bir yerinde yer almıyorsun.Hiçbir zaman da almayacaksın."

 

 

 

Kadının söylediği acı gerçekler adamın belli etmese de canını sıkmıştı.

 

 

 

Kadının karnına koydu sağ elini.Okşayarak göğsüne kadar çıkardı.Oradan sırtına sızdı parmakları.Saniyeler içerisinde sütyenin kopçası çıktı.Adam,önde kalan parçayı kadının kol hizasına kadar çıkardı.

 

 

 

"Bunu yapamazsın! Bu kadar ileri gidemezsin!" Kadının yüksek sesi ilişti adamın kulaklarına.Yüzünü buruşturdu adam.

 

 

 

"Önce şu fazlalıklardan kurtulalım diyorum ben." Dedi kadının göğüslerini kastederek."Sonrasında o adama yavaş yavaş kayan kalbine geçebiliriz."

 

 

 

Bir kez daha aldığı makas ile kadının kollarını kavrayan sütyenin iplerini kesti.Kumaş parçasını odanın bir köşesine attı.

 

 

 

Makası masaya bıraktı.Küçük ilaç şişesini alıp masaya kapağını açtı.Kadın korkuyla izliyordu onu.Ne yapacağını bilemiyordu.İlacı çektiği şırınga ile kadına yaklaştığında ağlamaya başladı kadın.

 

 

 

"O nedir?! Bana Ateş! Bana bunları o adam ile kahve içmeye gittiğim için mi yapıyorsun?! Bırak lütfen."

 

 

 

Adam,kadının kolunu tuttu.

 

 

 

"Bu senin acı çekmemen için güzelim.Acısız ve huzurlu bir ölüm sunuyorum sana.Elimden gelen ne yazık ki bu."

 

 

 

"Hastasın sen,hastasın...." Bağırmaya,yardım istemeye başladı.Adam,kadının damarını bulduktan sonra vurdu iğneyi.

 

 

 

Kimsenin onu durmayacağını bile bile ağlamaya ve bağırmaya devam etti kadın.

 

 

 

"Ne demiştik: Önce fazlalıklardan kurtuluyoruz."

 

 

 

Masadan ucu sivri,kesici olan bir aileti aldı.Onun her hareketini en ince ayrıntısına kadar inceleyen kadın gözyaşları içerisinde yalvarmaya başlamıştı.

 

 

 

"Yalvarırım sana Ateş! Bir daha çıkmayacağım sözünden! Sen neyi istersen o olacak!"

 

 

 

Normalde bu cümleler onun gibi asi ve fevri bir kadının kurabileceği cümleler değildi.Fakat şu an durum her zamankinden farklıydı.

 

 

 

Bir ruh hastasının elindeydi ve adam onu parçalara ayırmaktan söz ediyordu.Bu durumda yalvarmaktan ve özür dilemekten başka bir çaresi yoktu.Çünkü karşısında normal bir insan yoktu.

 

 

 

"Özür dilerim...Bir daha değil İlhan ile yemeğe gitmek onun yüzünü bile görmeyeceğim." Hıçkırdı.Kolunda ki ağrı baş gösteriyordu.Tüm vücudunun yavaş yavaş uyuştuğunu hissediyordu."Sen ne istersen onu yapacağım.İstersen evlenirim seninle,karın olurum."

 

 

 

Adam,duysada duymamazlıktan geliyordu.

 

 

"Ateş ne olur?"

 

 

 

Adam,elindeki aletle yanına yaklaştığında kadının bedeni daha fazla titremeye başlamıştı.

 

 

"Lütfen...Lütfen..."

 

 

 

Adam,başını kaldırıp kadının korkudan titreyen çenesini kavradı.

 

 

 

"Şhhh..." Dedi dudaklarının arasında havanın akmasını sağlarken."Acımayacak,söz veriyorum."

 

 

 

Kadın,sulu gözlerini adamın merhametten yoksun gözlerine dikti.

 

 

 

"Yapma Ateş!" Başını ağlayarak her iki yana salladı."Yapma...Lütfen..."

 

 

Adam,gözlerini kıstı.

 

 

 

"Yapmak zorundayım." Dedi başını ağır ağır olumlu anlamda sallarken."Öğrenmek zorundasın."

 

 

 

Elini kadının çenesinden çekti.Yavaşça kavradı sol göğsünü.Kesici aleti göğsünün hemen altına yerleştirdi ve kesmeye başladı.Kadın korkunun doruklarındaydı.Bağırıyor,ağlıyor,

 

 

yalvarıyor ve inliyordu.

 

 

 

"Bana ihanet etmemeyi öğrenmek zorundasın.Bu acıyı yaşamak zorundasın sevgilim,yaşamalısın ki atacağın her adım da ben yanında olmasam dahi sanki ben yanındaymışım gibi davranasın."

 

 

 

Kadın duyduğu acıyla daha fazla danayamayıp korkunun ve iğrenin de verdiği etkiye danayamayarak bayılırken adam kesmeyi bırakarak kafasını kaldırıp bayılan kadına baktı.

 

 

 

Elindeki aleti masanın üzerine fırlattı.Kadının göğsünden karnına doğru süzülen kana dikti gözlerini.

 

 

O hasta bir adam değildi.

 

 

 

Bunların hepsini bilinçli olarak yapıyordu.

 

 

 

Kadına karşı bir ruh hastası gibi davranarak hareket ediyordu ki,korksun.

 

 

 

Korksun ki,gitmeye hiçbir vakit cesaret edemesin.

 

 

 

"O adam ile bir daha görüşmeyeceğini umuyorum Su..."

 

 

 

 

 

 

Devam Edecek...

 

 

Loading...
0%