Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11.BÖLÜM | "Ruhum Ölürken Dahi Senden Azap Duyacak!"

@haticeyldr

 

Keyifli Okumalar Dilerim...

*** 

 

Kadın,gözlerini kısarak baktı adama.Karşısında normal,sağlıklı bir insan yoktu.Benzin kokusu arabanın içini esir almıştı.İğrenç koku burun deliklerine doluyor,ciğerlerine doğru yol alıyordu.

 

"Bana yaşattığın onca şeyden sonra seninle evleneceğimi düşünmen sadece aptallık olur! Senin başka bir kadından çocuğun olacak Ateş! Daha ne?! Daha ne istiyorsun ha?! Ben seninle evleneyim,sen bir onun yanına git bir benim yanıma gel! Hatta istersen ikinci karın olarak al o kadını! Bir gece onun yanında kalırsın bir gece benim yanımda! Nasıl olur,ister misin?!"

 

Adam,dilini dudaklarında gezdirerek ıslattı.Sesli bir nefes alıp verdi.

 

"Sana bana masal anlat demiyorum Su,sana sorduğum sorunun cevabını ver diyorum!"

 

"Çıkacaksın hayatımdan!" Kadının dudaklarının arasından çıkan kelimelerle sabır çekti adam.Kadın,sözlerine devam etti."Beni rahat bırakacaksın! Sen yaptıklarınla bu savaşı çoktan kaybettin anlıyor musun,çoktan kaybettin! Şimdi istersen o elindeki çakmağı ateşle ve biz burada diri diri yanalım! Lakin şunu unutma! Ruhum son nefesini verirken bile senden azap duyacak!" Yüzündeki o iğreltiyle baktı adama.Ve adam kadının ona ilk kez bu şekilde baktığına şahit oldu.O an anladı bu kadını tamamen kaybettiğini.Kadın,gözlerini ondan çekti kin ve nefretle."Evlenmeyeceğim seninle!" Adama bakmadan son sözünü de söyledi. "Burada diri diri yanar ölümü göze alırım ama seninle zinhar evlenmem! Asla duydun mu beni asla!"

 

"Madem ölmekten korkmuyorsun o halde burada can vereceksin! Lakin ben seninle gelmeyeceğim! Sen,bu sonsuz yolculuğa tek başına çıkacaksın!"

 

Adam henüz yeni bindiği arabadan inerken kadın ne olduğunu anlamaya çalıştı.Kendi tarafındaki kapıyı da açacaktı ki adamın elindeki kumandaya basmasıyla kapılar kilitlendi.Kadın dolu dolu olan gözlerini adama dikti.

 

Hayır,hayır bunu yapamazdı.

 

Bu kadar vicdansız olamazdı.

 

"Elveda sevgilim." Dudaklarını büzdü adam.Kadın onunla dalga geçtiğini sanıyordu ama fena halde yanılıyordu.Adamın şakası yoktu.Elindeki çakmağı çakarken diğer elini cebine attı ve telefonunu çıkardı.

 

"Seni her zaman sevdim Su lakin sen sevgime karşılık vermeyerek çok büyük bir hata yaptın.Bu hata da senin sonunu getirdi.Kalbimde her daim var olacaksın."

 

Kadının arabadaki çığlıklarına,çırpınışlarına kulaklarını sağır etti.Ona son bir şans vermişti ve Su her zaman ki gibi bu şansı elinin tersiyle itmişti.Ama sabrı tükenmişti artık adamın.Buraya kadardı.Madem onunla evlenmiyordu,o vakit elden gelen bir şey yoktu artık.

 

Elindeki çakmağı ansızın arabaya doğru attı.Saniyeler içerisinde alevler arabaya ulaştığında kadının çığlıkları yükselmeye başlamış,göz gözü görmez olmuştu.

 

Ateş,telefondan itfaiyenin numarasını tuşladı büyük bir soğukkanlılıkla.Telefonu kulağına koydu.Az sonra araması cevaplandı.Görevliye konumu söyleyerek yoldan geçerken bir arabanın yandığına şahit olduğunu,paniğe kapılarak hızla onları aradığını söylemişti.Itfaiye görevlisi en kısa sürede orada olacaklarını söylerken Ateş telefonu kapatmıştı.

 

"Her şey çok farklı olabilirdi Su.Sen ve ben evlenebilirdik.Bu sadece senin tercihindi."

 

O bir manyaktı ve psikolojisinin yerinde olmadığı apaçık ortadaydı.Karşısında araba cayır cayır yanıyordu ve içinde sevdiği kadın vardı.O ise hiçbir tepki vermeden sadece izliyordu.

 

Kafayı yemişti.O asla normal bir insan değildi.Kalbi körelmişti ve içinde bir insana ait olabilecek hiçbir duygu barındırmıyordu.

 

"Hiçbir vakit anlamadın sana olan hislerimi.Bundan sonra istesende anlayamayacaksın zaten."

 

Gözlerini kıstı.

 

"Her daim kalbimdeki yerini koruyacaksın..."

 

Burası onlar için yolun sonuydu.

 

Bitmişti artık.

 

Kadın aldığı ağır darbe ile hayata gözlerini yumarken,

 

Adam aldığı son yenilgi ile geri çekilerek savaş alanından ayrıldı.

 

Ellerini ceplerine yerleştirdi.Arkasını dönüp yanan arabayı gerisinden bırakarak yürümeye başladı.Itfaiye ne kadar hızlı gelirse Su'yun yaşama ihtimali o kadar artardı.

 

Lakin beklediği olmadı.Kulaklarına ilişen ses itfaiyenin değil de polisin ve ambulansın sesi oldu.Omuzunun üzerinden geriye baktığında etrafını saniyeler içerisinde saran polis arabalarını gördü.Dört araba etrafını çevrelerden yanan arabasının yanında duran ambulansa kaydı gözleri.

 

Fena halde enselenmişti.Olay yerine bir polis arabası daha yaklaştı.Ambulansın hemen yanında durdu.İçinden inen polisler ellerindeki yangın söndürücüleri açarak yanan arabasını söndürmeye başladılar.Sağlık ekipleri ise sedye ile birlikte aşağıya inmişler,hazır halde yangının sönmesini ve ardından müdahale etmeyi bekliyorlardı.

 

Diğer arabalardan inen sayısız polisin başında Su'yun en yakın dostu,bu dosyayı en başından beri özenle yürüten Rana vardı.Elindeki silahı Ateş'e doğrulttu.

 

"Dur bakalım orada Ateş Karahanlı!"

 

Ateş,derin bir nefes aldı.Asla paniğe katılmadı.

 

"Bir hayaletin izini sürdüğümü sanıyordum! Doğrusu karşımda ruh hastası bir psikopat bulacağımı ummamıştım! Ama sağolsun,kardeşin polise haber vererek ekmeğimize fazlasıyla yağ sürdü!"

 

Ateş,sırıttı.Onun bu rahat tavırlarından ödün vermeyişi Rana'yı etkilemedi.Zira o uzun yıllardır bu işi yapıyordu ve karşısında çoğu kez Ateş'ten daha tehlikeli kişiler bulmuştu.

 

"Şimdi ellerini havaya kaldır ve teslim ol!"

 

Ateş,ellerini hareket ettirdi.Polisler onun ellerini havaya kaldıracağını sanarken o pantolonunun ceplerine geçirmiş birkaç adım öne atmıştı.Kendisine doĝrultulan silahlardan korkusu yoktu.

 

"Teslim ol!" Bir uyarı daha aldı.

 

Ateş,dudaklarının üzerinde gezdirdi dilini usulca.Polisler yanan arabayı güç bela söndürmeye çalışıyordu.

 

Rana,yanındaki ekip arkadaşlarına başıyla işaret verdi."Tutuklayın onu!" Gözlerinde sadece bir katille karşı karşıya kalmanın verdiği öfke yoktu.En yakın arkadaşına,en önemlisi de bir kadına yapılanların öfkesi ve kini vardı."O nefes almayı dahi haketmiyor! Karakola götüreceğiz! Oradan da bir ömür dört duvar arasına tıkacağız!"

 

"Hadi ateşle o elindeki silahı komiser! Ben buradan elimi kolumu sallaya sallaya gideceğim,sen ise yüreğin varsa biraz ateşle o silahı!"

 

"Seni o dört duvarın arasına bizzat ben sokacağım Ateş Karahanlı! Koğuş arkadaşlarına yaparsın bu artistlikleri! Bol bol vaktiniz olacak ne de olsa! Müebbet hapis yatacaksın! Elimden gelen her şeyi yapacağım bunun için! Hücrede çürüyüp gideceksin!"

 

Ateş,kahkaha attı.Onun bu tavrı Rana'yı daha da öfkelendirdi.Elleri sinirden titremeye başladı.

 

Araba söndüğünde seri hareketlerle vücudunun pek çok yeri yanmış olan Su'yu büyük bir zorlukla çıkardılar.Hemen tıbbi müdahaleye başlayarak onu ambulansa aldılar.Ağır yanıklar vardı bedeninin çeşitli yerlerinde.

 

"Tutuklayın dedim onu!" Rana'nın gür sesi ortamda bir kez daha yankılandı.Polisler başkomiserlerinin emriyle harekete geçtikleri an büyük bir patlama gerçekleşti.Depo alev almış,arabanın her bir parçası bir tarafa savrulmuştu.Herkes bir anda paniğe kapılırken ortalık toz duman olmuştu.Birçok polis ekibi yaralanmıştı.Ateş de buna dahildi.

 

Düştüğü yerden doĝrulmaya çalıştı ama başaramadı.Bacağında derin bir yara ve yanık vardı.Herkes bir tarafa dağılmıştı.Ortamda panik hakimdi.Bunu fırsat bilip kaçmalıydı.Yakalanacaktı yoksa.Ve bir ömür hapise tıkılacaktı.

 

Bir kez daha kalkmaya yeltendi lakin bacağındaki yara oldukça yerinden.Yüzünü acıyla buruşturup inledi.Etraftan birçok ses geliyordu ama hiçbiri anlaşılmıyordu çünkü kulağında sesleri algılamasına engel olan bir çınlama vardı.

 

Tüm gücünü toplayarak var gücüyle bir kez daha kalkmaya yeltendi.Bedeninin tüm ağırlığını yaralı olmayan bacağına verdi.Ayaklandı.Omuzunun üstünden geriye baktığında etrafın toz duman içinde olduğunu gördü.Herkes yerde yatıyordu.İnlemeler boğuk boğuk geliyordu kulağına.Herkes bu panik havasındayken aksayarak yürümeye başladı.Arabanın patlayışı burada kaçmasına yardımcı olacaktı.İnleye inleye yürümeye devam etti.Onun peşinden gelebilecek biri yoktu çünkü herkes kendi canının derdine düşmüştü.

 

Tek yapması gereken buradan uzaklaşmak ve izini sonsuza dek kaybettirmekti.

 

Elbetteki Su'yun hayatından çıkmayacaktı.

Tabii...Yutkundu.Su,ölmediyse...

 

*****

 

Sanem,derin bir nefes alırken elini karnına koydu.Ateş'in dağın başında bulunan bir evinde kalıyordu.Buraya Ateş'in isteği ile zorla getirilmişti.Evden dışarı dahi çıkamıyordu.Her yerde korumalar vardı.Onları aşarak kaçmayı birkaç kez denemişti ama her defasında tekrar tekrar yakalanıp bu lanet eve tıkılmıştı.

 

Arkadaşına uyup da Ateş'e bu bebekten en başında bahsetmemeliydi.Aptal kafası,kendi bildiğini okumalıydı.Ateş de kaç gündür yoktu zaten ortalıkta.Nerede olduğu bile belli değildi.

 

Onun ve karnındaki bebeği akıbeti bile belli değildi.Ateş bir kez olsun buraya uğrayıp onunla konuşmaya zahmet etseydi eğer sonunun ne olacağını bilir ona göre hareket ederdi.Bir yanı ona Ateş'in bu bebeği sahipleneceğini söylerken diğer yanı ona bu bebekten kurtulacağını söylüyordu.

 

Ellerini saçlarına daldırdı.Kafayı yemek üzereydi.Elindeki meyve suyunu sehpaya bırakıp ayaklandı.Ayağına terliklerini geçirdi.Yürümeye başladı.Salonla bitişik olan mutfağa doğru yol aldı.İki basamaklık merdiveni tırmandı.O anda kapı açıldı.Sanem,gelenin korumalardan birinin olduğunu sansada gelen korumalardan biri değil Ateş'ti.

 

Korumanın yardımıyla yürüyen Ateş,sargılı bacağını tutuyordu.

 

"Ateş!" Sanem,adamın halini görüp şaşkına uğradı.Ellerini dudaklarının üzerine kapattı."Ne oldu sana böyle?"

 

Adamın yüzünün çeşitli yerlerinde ve kollarında da çizikler vardı.

 

"Aksiyon filminden çıktım!" Ateş'in ters ters verdiği cevap kadının susmasına sebep oldu.İri bedenini koltuğa bıraktı adam.Olay yerinden bir hayli uzaklaştıktan sonra en yakın adamı olan Caner'i aramış, onu bulunduğu yerden gelip almasını söylemişti.

 

Daha sonrasında ailesini telaşlandırmamak adına ve polisinde oraya gelebilecek olma ihtimali yüzünden buraya gelmişti.Ne de olsa kendi kızkardeşi Güneş tarafindan polise bizzat şikayet edilmişti.Bu Ateş'in kaldıramayacağı bir yüktü.

 

Ateş'in gözleri Sanem'in karnına kaydığında kaşları çatıldı.Ciğerlerindeki nefesi dışında üfledi.Birde bu sorun vardı başında.Bitmezdi ki dertleri.Şu kısacık dünyada dertsiz tasasız bir günü geçmemişti ne de olsa.

 

Ayağını koltuğa uzattı.Caner,eski bir doktordu.Ve Ateş'e arabada ilk müdahaleyi o yapmıştı.

 

"Bacağın kötü durumda.Dinlenmelisin.Hatta bir süre yerinden kalkma.Ben her gün uğrayıp pansuman yapacağım."

 

"Bana Su'dan haber getir Caner.Öldü mü yoksa hâlâ yaşıyor mu bilmek istiyorum."

 

"Sana nasıl haber getirebilirim ki Ateş,hastane ile bir bağlantım kalmadı."

 

Caner,ilk yardım çantasını da alarak gitmeye hazırlandı.

 

"Orada tanıdıkların elbetteki vardır Caner.Sana ne dediysem o."

 

Caner,derin bir nefes aldı.

 

"Ölmediyse ne yapacaksın? Yeniden mi deneyeceksin?"

 

"Ölmediyse ne yapacağımı o vakit düşünürüm.Ölsün istemiyorum anladın mı?"

 

Caner,ellerini saçlarına daldırdı.Ateş ile çok yakın dostlardı.Bu nedenle ona karşı gelmeye bu denli cesaret edebiliyordu.

 

"O yüzden mi kadını arabaya kitleyip ateşe verdin her yeri? Ateş,bir uzmandan destek almanı sağlayacağım."

 

"Başladı yine zırvalıklar.Kendi düşünceni kendine sakla Caner.Benim işime karışma.Su'yun durumunu öğrenmek istiyorum." İşaret parmağını Caner'e doğru tehditvari bir şekilde salladı."Bir an evvel."

 

"Tamam." Dedi Caner pes ederek.Zira ne kadar konuşursa konuşsun Ateş'in laftan anlamayacağını ve yine her zaman olduğu gibi başına buyruk hareket edeceğini biliyordu.Üstelemedi bu nedenle.Çantasıyla birlikte kapıya doğru yürürken son sözlerini sıraladı."Hastaneye gidiyorum.Akşam uğrarım yanına.Durumu öğrenip haber ederim sana."

 

Ateş,cevap vermedi.Dış kapının sesi duyulduğunda Ateş ile Sanem evde yalnız kalmışlardı.Kadın hiç konuşmadan adamın tam karşısında ki koltuğa oturdu.Ateş,gözlerini ona dikti.

 

"Benden bir çocuk peydahladığın için hiç de mutlu değil gibisin.Oysaki bunun için üstün bir çaba sarfettin sen!"

 

Sanem,yutkundu.

 

"Sen gerçekten o kadını..." Cümlesinin devamını getiremedi.Zira bir insan bu kadar gaddar,bu kadar acımasız olamazdı.Evet,Ateş haklıydı.Ondan bir çocuk meydana getirmek adına birçok plan yapmıştı ama adamın bu denli zalim biri olduğunu bilmiyordu.En azından tahmin etmiyordu.

 

Ateş,sert bir şekilde başını olumlu anlamda salladı.

 

"Öğrenmiş senin gibi bir ahlaksızdan çocuğum olacağını.Kaçmaya yeltendi bende cezasını verdim."

 

"Ya öldüyse..." Gözleri doldu kadının.Bedeni buz kesmişti.

 

"Öldüyse bende daha fazla yaşayacak değilim.Tek bir kurşun yeterli olacaktır."

 

"Kalbini bu kadar karartan şey nedir?"

 

Kadının sorusu adamın en hassas noktasına değindi.Kalbini bu kadar karartan şey,babasının ona yaşattıklarıydı.Babasına olan derin ve bitmek bilmeyen öfkesiydi.Hiç haketmediği hâlde yaşadıklarıydı.Ona reva görülenlerdi.

 

"Kes sesini!" Dedi öfkeyle."Sesini duymak istemiyorum!"

 

Geriye yaslandı.Dünya hayatı ona fazlaydı artık.

 

"Sen o kadını sevmiyorsun,hiçbir zamanda sevmedin."

 

Adam,bakışlarını ondan çekti.Kadın sözlerine devam etti.

 

"İnsan sevdiğinin saçının tek teline zarar gelmesine müsaade etmez.Gelmişse de hesabını misliyle sorar.Bu sevgi değil,takıntılı bir adamın anlamsız duyguları.Seninki hırs! Belliki kadın birçok kez reddetmiş seni,yedirememişsin erkeklik gururuna."

 

"Gurur?" Başını geriye yatırıp kahkaha attı adam.Ardından derin bir nefes aldı."Bunu bana yıllarını pavyonda harcayan bir kadın mı söylüyor? Ciddi misin sen,gurur dediğin o şey sende kaldı mı ki?"

 

"Yoktu." Dedi Sanem,elini karnına koyarken."Beni pavyona düşüren hayat hiçbir zaman gülmedi yüzüme.Zor bir hayatım oldu hep.On sekiz yaşında evlendiğimde eşim tarafından borçlarımızı ödemek pavyona adına işe girdik.En başta bilmiyordum tabii böyle bir iş yapacağımı.Sonra o çalışmaya başka bir yere gideceğini söyledi.Gidiş o gidiş...Ne o geri geldi ne de günlerce çalışmama rağmen o borç bitti.Yaşım yirmi dört karnımda bebeğim ve ben...Bu zalim dünyada bir başıma değilim artık, o var."

 

Ateş,sol elini boynuna atıp ovaladı.

 

"Hayat kime merhamet göstermiş ki sana gösterecekti?"

 

"Haklısın." Adama sessizce cevap verdi kadın."Artık onurlu bir hayat sürmek istiyorum.Bu pis işe devam etmeyeceğim.Kendi ayaklarımın üzerinde duracak ve çalışacağım.Bebeğim geçmişimden haberdar olmayacak."

 

"Kirimiz o bebeğe de bulaşacak!" Adam derin bir nefes aldı."Annesi hayat kadını babası bir katil olacak..."

 

****

 

"Onun durumu nasıl?"

 

Rana,doktora Su'yun durumunu sorarken tesadüfen tam o anda koridora Caner girmişti.Elbetteki bilmiyordu Caner'in,Ateş'in en yakın dostu olduğunu.

 

"Vücudunun pek çok yerinde ağır yanıklar var.Ne yazık ki yüzünde de..."

 

Caner,onlarında hemen yanında durduğunda Rana'nın sert bakışları onu bulmuştu.Bu rahatsız bakışların odağında olan Caner,kendini tanıttı.

 

"Profesör Doktor Caner Kaya." Dedi kendinden emince.

 

Rana,önüne gelen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı.

 

"Başkomiser ben!" Dedi ne adını ne de soyadını söylerken.

 

Onlar da bu şekilde tanışırken yoğun bakımda olan Su'yun hâli içler acısıydı.

 

Ateş ile tanışmanın,onu hayatına almanın bedelini feci bir şekilde ödemişti.

 

"Ateş Karahanlı!" Rana,öfkeyle dolup taştı."Elimden bugün kaçmış olabilirsin lakin seni yakalayacağım! Andım olsun ki," Onun bu yeminine Caner de şahit oldu."Seni dört duvarın arasına tıkacağım! En ağır cezayı alman için canımı dişime takacağım! İnim inim inleteceğim seni..."

 

 

Devam Edecek...

 

 

Loading...
0%