@haticeyldr
|
Keyifli Okumalar... *****
"Siz Su ile ilgilenen doktor değilsiniz.Burada ne işiniz var?"
Rana'nın sorusu ile kafasını kaldırıp ona baktı Caner.Bir anda karşı karşıya kaldığı soru karşısında ne diyeceğini bilemezken yaslandığı duvardan ayrıldı.
Rana,tek kaşını kaldırıp adama yaklaştı."Derhal soruma cevap verin.Aksi halde sizi derin ve zorlu bir sorguya çekmek zorunda kalırım."
Adamın tam karşısında durup gözlerini adamın gözlerine dikti.Caner, hızlı bir yalan uydurarak bu durumdan kurtulması gerektiğini biliyordu ama kahretsin ki beyni şu an durmuş gibiydi, aklına da bir şey gelmiyordu.
"Yoksa Su'yu bu hâle getiren o psikopatın adamı mısınız? Buradan Su hakkında bilgi mi taşıyorsunuz?"
"Siz beni neyle itham ediyorsunuz böyle?" Gözlüğünü düzeltti Caner."Ben Su'yun çok yakın bir arkadaşıyım,üniversiteden.Okuldan sonrada görüşmeye devam ettik."
Rana,ellerini belinde birleştirdi.
"Soruma hızlı bir şekilde cevap verin.Su," Dedi aynı zamanda adamın tepkilerini ölçerken."O hangi branşta öğretmenlik görevini sürdürüyor?"
İçinden büyük bir küfür savurdu Caner.
"Beş saniyeniz var.Beş, dört..."
Adam,fena hâlde köşeye sıkışmıştı.
"Üç,iki.."
Kafadan attı Caner.İki şansı vardı.Ya attığı tutacaktı ya da şimdi, şu anda,bu kadın tarafından tutuklanacaktı.
"Tarih." Dedi aklına gelen ilk branşı söylerken.
Ve hayattaki tüm şansını resmen burada kullanmıştı.Kadının onu doğrulamasını bekledi.Resmen kafasından atmıştı cevabı ve yüzde doksan ihtimalle yanlıştı.O nereden bilebilirdi ki Su'yun hangi alanda öğretmenlik yaptığını.
"Doğru biliyorsunuz." Dedi başını hafifçe olumlu anlamda sallayan kadın. Caner,derin bir nefes aldı.Şükür çekti.Kadının geri çekilişiyle sırtını yeniden duvara yasladı.
"Su ile bu kadar yakın arkadaş iseniz ona bunları yaşatan adamdan haberiniz vardır?"
Ateş'ten bahsediyordu.Nedense bu adama hiç güvenmemişti ve Su ile üniversiteden arkadaş olduklarına da inanmıyordu.O bir polis memuruydu.Karşısındaki insanın tek bir bakışından anlardı her şeyi.
"Su bana bu mesele hakkında neredeyse hiçbir şeyden bahsetmedi.Tek bildiğim,onların eskiden birlikte oldukları ve birbirilerini gerçekten sevdikleri.Sanırım o adamın kıskançlıklarından sonra bu hale geldikleri. "
"Yani Ateş denilen o şerefsiz başlarda Su'ya oldukça iyi yaklaşmış lakin daha sonra gerçek yüzünü gizleyememiş ve yavaş yavaş gerçek kişiliğini ortaya çıkarmış.Bunu görüp ondan ayrılmak isteyen Su'ya çeşitli işkenceler yapmış.Onu bağlayarak psikopat bir tavırla uzuvlarını kesmeye kalkmış,onu diri diri gömmüş.Su'yun annesi bildiği Makbule Hanım'ı şişleyerek öldürmüş.Tüm bunların ardından en sonunda da tamamen kaybettiğini anlayıp benimde gözümün önünde onu yakmaya kalkıştı.Bunlardan haberiniz var mıydı?"
"Yoktu." Dedi Caner.Bir an evvel kadının ona olan sorgusu bitsin istiyordu.Çekip gitmek istiyordu.Tüm bunlar onun başına Ateş yüzünden geliyordu.
"Komiserim."
Yanlarına yaklaşan diğer polis memuru Caner'in yardımına hızır gibi yetişmişti.Rana, meslektaşına dönerek, "Ne oldu?" Diye sordu.
"Su Hanım'ın evini inceledik.Bu günlüğü bulduk.Belki içerisinde Ateş Karahanlı'ya ait bir bilgi bulabiliriz."
Rana, kendisine uzatılan günlüğü alıp Caner'e döndü.
"Siz kendi işinize dönebilirsiniz.Aklınıza gelen herhangi bir şey olur da anlatmak isterseniz bize başvurabilirsiniz."
"Elbette.İyi günler dilerim."
Hızla arkasını dönüp uzun koridorda adımlamaya başkadı.Bir eliyle çantasını taşırken diğer eliyle kravatını bollaştırdı.
"Ulan Ateş! Yaktın beni, yaktın!"
Rana,koltuğa oturarak elindeki günlüğü açtı.Herhangi bir sayfada durduğunda gözlerini satırlarda gezdirmeye başladı.Gerekirse tek tek okuyacaktı tüm sayfaları.Ateş Karahanlı'ya ait bir bilgi bulabilmek adına yapacaktı bunu.
Su,Ateş ile geçen bir gününden bahsediyordu.
Geçmiş,
"Bu özel akşam yemeği için teşekkür ederim."
Su, ellerini masanın üzerinde birleştirip gözlerini masanın diğer ucunda,tam karşısında oturan Ateş'e dikti.
Ateş,tebessüm etti.Başını manidar bir şekilde öne eğip kaldırdı.Bu 'rica ederim' demekti.Az sonra garson gelerek masanın tam ortasında durdu.Elindeki tableti açarak dudaklarını araladı.
"Buyrun hanımefendi,ne yemek tercih edersiniz?"
Onun Su'ya olan bu itici konuşması ve önce Ateş'e ne yemek istediğini sormaması Ateş'i rahatsız etti.Su'yu bu yemeğe o davet etmişti ve ne yemek sunulacağını daha önceden belirleyip mekanın sahibine bilgi vermişti.Bu koskoca restorantı boşuna kapatmamıştı.Bu aptal garsonun şu an burada durup ne yemek istediklerini soracağı yerde çoktan servise başlamış olması gerekirdi.
"Balık!" Dedi sessiz ama sert bir üslup ile.Garsonun'un gözleri üzerine döndü.Su, onun sesindeki sertliği anlamıştı.Susarak Ateş'in garson ile iletişim kurmasına izin verdi.
"Daha önceden ne yemek sunulacağını biliyor olmanız gerekirdi.Şu ana dek çoktan servis başlamalıydı.Müşterilerinizin bilgilendirmesine sanırım pek dikkat etmiyorsunuz."
Su, araya girdi.
"Mühim değil.Servisin şimdi başlamasında herhangi bir sakınca yok."
Ateş'in bakışları ona kaydığında tebessüm etti.Adamın garsona neden bu denli kızdığını anlayabiliyordu: İşler istediği doğrultuda gitmemişti.Bu nedenle kızgındı.
"Üzgünüm efendim,afedersiniz.Servis hemen istediğiniz doğrultuda başlayacak."
"Sevinirim." Ateş'in tek kaşını kaldırarak konuşması üzerine garson hemen oradan ayrıldı.
Su, adama baktı dikkatle.Kendisine dönen gözler üzerine tebessüm etti tekrar.Adamın iri bedenini geriye yaslayıp rahat bir oturuş tarzına geçişini izledi.Sohbete o mu başlamalıydı yoksa adam mı, bunu bilmiyordu ama ortamdaki bu sessizliğin daha da uzamayacağını biliyordu.Beklediği gibi de oldu.Adam söze girdi.
"Ailen, onlar neredeler?"
Su,derin bir nefes aldı.Annesini, babasını ve küçük erkek kardeşini trafik kazasında kaybetmiş,yetimhanede büyümüştü.
"Çok küçük yaştayken ailem ile tatile gitmek üzere yola çıkmıştık.Yolda trafik kazası geçirdik.Onları ne yazık ki kaybettim." Bu acıya alışmıştı.Annesizliğe, babasızlığa, bir kardeşinin olmayışına dayanabiliyordu artık."Kazada ağır yaralandım.Beyin ameliyatı oldum.Benim için gerçekten çok zor bir dönemdi." Bakışlarını masanın üzerinde birleştirdiği ellerine dikti.Parmaklarıyla oynamaya başladı."Sonra yetimhaneye yerleştirdiler beni.Orada Makbule Teyze ile tanıştım, şu anki yardımcımla."
"Senin adına üzüldüm."
Buruk bir tebessüm etti kadın.Kalbi acıyla sancılanıyordu bu konu açılınca.Yutkundu.Annesizlik ve babasızlık kötüydü her daim.Özellikle babasını özlüyordu.Ona bir prensesmiş gibi davranışını,her banyodan sonra saçlarını özenle kurutuşunu, kuruttuktan sonra dudaklarını alnında hissedişini, erkek kardeşiyle yaptığı her ön koltuk kavgasında onun tarafını tutup ön koltuğa onu geçirmesini...Aile sıcaklığından uzak kalmıştı epeydir.
"Ateş, hoş geldin." Bir anda restoranın sahibinin içeri girmesiyle konu dağılmıştı.Ateş,yakın arkadaşını görerek ayaklandığında Su da onu tekrar etti ve ayağa kalktı.
"Hiç hoş bulmadık Mete!"
Mete ile erkekçe tokalaştılar.Bu tokalaşmanın ardından Mete,Su'ya döndü.
"Hoş geldiniz hanımefendi."
Su,gözlerini kapatıp açtı."Hoş bulduk." Dedi sessizce ve ince sesiyle.
Mete,gözlerini ondan çekip tekrar Ateş'e çevirdi.
"Bir sorun yaşanmış sanırım.Şimdi söylediler."
"Yemekte ne sunulacağını daha önceden bildirmiştim ama sanırım çalışanların bunu pek dikkate almadılar.Ya da ne bileyim,beceremiyorlardır bu işi.Bence tekrar bir gözden geçir, aksi takdirde sen çok müşteri kaybedersin."
"Bu konu ile bizzat ilgileneceğim.Servisimiz hemen başlayacak.Ben buraya size hoş geldiniz demek için gelmiştim,mutfağa dönmek zorındayım.Lütfen rahatsız olmayın."
(Burada Rana Satırları atlayarak sayfanın sonuna geliyor,Ateş ve Su'yun restoranttan ayrıldığı kısıma)
Güzel bir yemeğin ve derin bir sohbetin ardından masadan ayrılan çift restoranın çıkışına yönelmişti.Ateş,kadının belini kavrayıp onu çıkışa yönlendirdi.Su,kapının önünde dizilen çalışanlarda göz gezdirdi.Aralarında onların yanına siparişlerini almaya ilk gelen ve Ateş'ten sert bir uyarı alan garson da vardı.
"Kolay gelsin." Dedi tebessüm ederek hepsine ama özellikle o garsona ithafen.
Onun bu eylemi karşısında adamın belini kavrayan eli sıkılaştı.Bunu hissederek bakışlarını garsondan çekip Ateş'e dikti.Adamın gözleri de aynı zamanlama ile onu buldu.Öyle sert bakıyordu ki adam,ateş püskürüyordu adeta.
Bu denli kıskanmış olamazdı değil mi?
Su,sadece üzülmüştü o garsona.Ateş'in verdği talimatlardan haberi yoktu belkide.Ateş'in onu bu denli azarlamasına üzülmüştü.
Üzerindeki bakışları dağıtmak adına adımlamaya devam etti.Ona ayak uydurdu adam.Birlikte mekandan çıktıklarında vale saniyeler içerisinde arabayı getirmişti.Ateş,valeye fırsat vermeden kapıyı açtı ve kadının binmesini bekledi.Kadın,arabaya binmeden evvel bir kez daha baktı adama.Aynı bakışlar hakimdi gözlerinde. Dakikalar içerisinde büyük bir kavganın fitilini o garsona 'kolay gelsin' diyerek ateşlemişti.Adam arabaya binmeyi bekliyordu.Elbetteki açacaktı konuyu.
Eteğinin açılmamasına dikkat ederek koltuğa yerleşti.Bacaklarını toparladı.Onun tamamen yerleştiğini gören adam,kapıyı uyarı dolu bir şekilde sertçe kapattı.
Onun bu uyarısını anlayan kadın,adamın arabanın önünden dolaşarak şoför koltuğunda ki yerini alışını izledi.Ateş,arabayı çalıştırdı.Kadının yüzüne bakmıyordu.Araba harekete geçti.
Arabaların arasına karışıp yoğun bir trafiğe karıştılar.Arabada sessizlik hakimdi.Kadın, göz ucuyla adama baktı.
"Tüm yol böyle mi geçecek?"
Onun sorusu üzerine adam kafasını çevirip de kadına bakmadı.Gözlerini yoldan ayırmadı.
"Sen nasıl o aptala 'kolay gelsin' dersin? Kim ki o senin nazarında? Basit bir garson!"
Kadın,adamın konuşmasını bitirmesini bekleyip cevapladı.
"Adama çok sert bir tepki verdin.Belkide bilmiyordu senin servis konusunda daha önceden bilgi verdiğini.Belkide söylemediler ona.Olabilir yani bunlar muhtemel şeyler.Ayrıca ne var 'kolay gelsin' dediysem? Bunun kadar normal bir şey var mı?"
"Her şeyi kusursuz yapmaları gerekir,bu onların işi! Boşuna restorantı kapatıp onca para vermedim onlara! Her şeyin kusursuz olmasını umuyordum ama daha ilk dakikadan içine etmeyi becerdiler."
"Bu benim için sorun değil,çok güzel bir yemek yedik.Bu gibi küçük sorunlar her daim olacaktır.Kusur gören gözlerdedir.Sana teşekkür ederim bu yemek için.Ben ortada bir kusuru görmedim."
Adam,kafanı çevirip kadına ufak bir bakış attı.Bu kadar temiz kalpli bir kadının yanında onun kalbi simsiyah kalıyordu.
Birçok kez bu yoldan dönmek için çaba sarfetmişti ama becerememişti.Geriye kalan tek yol kadından asla vazgeçmemekti.Zamanla kadını da kendisine benzetmeye çalışacağından habersizdi.Ve büyük bir uçurumun kenarında hayatlarının son bulacağından...
Şimdiki Zaman,
Rana, günlüğü kapatarak yanında polis arkadaşına döndü.Günlüğü ona uzattı.
"Su'yun burada bahsettiği mekanın sahibine ulaşın.Belliki Ateş Karahanlı'nın en yakın dostu."
"Tamam başkomiserim."
"Birde şu Caner Bey'in peşine adam takın.Eminimki Su'yun arkadaşı felan değil.Aksine Ateş Karahanlı'nın dostu.Buradan ona haber götürmeye geldi."
Arkaşı oradan ayrılırken gözlerini kısarak ellerini birleştirdi Rana.
"Seni bulacağım Ateş Karahanlı! Ve dört duvar arasına kendi ellerimle bizzat tıkacağım!"
****
"Onun durumu nasıl? Ne yaptın,öğrenebildin mi?"
Caner,sandalyeye attı bedenini.Masanın üzerindeki sürahiye uzandı.Bardağı tamamen doldurup birkaç yudum aldı.Dudaklarını ıslattı.
"Oğlum cevap versene!"
Ateş,sinirle konuşurken Caner bakışlarını ona çevirdi.Sanem ise onları izliyordu sessizce.Caner,içinde biriken tüm öfkesiyle konuşmaya,daha doğrusu bağırmaya başladı.
"Eceline yürürsün Ateş,eceline! Ne yaptın oğlum sen?! Kızın tüm bedeni yanmış,yüzü tanınmaz haldeymiş! Rana denilen o kadın her şeyden bahsetti bana! Sen Su'yu diri diri gömmüşsün! Bu nasıl sevgi Ateş! Hadi sevgiyi bir kenara bırak bu nasıl insanlık?!
Ateş,keskin bir nefes aldı.Caner ise sözlerine devam etti.
"Kadının tüm bedeni yanmış! Günler sonra uyanıp kendini,bedenini, yüzünü o halde gördüğünde yaşayacağını travmayı düşünebiliyor musun? Hoş,sen kıza ne travmalar yaşatmışsın! Senin saplantılı düşüncelerinin kadını getirdiği şu hale bak! Ben sana söyleyeyim Ateş,ecelin çok yakında gelecek! O Rana denilen kadın,seni bulup hapise tıkmaya yemin etti gözlerimin önünde! Su'yun üniversiteden arkadaşı olduğum yalanını uydurarak dikkat çekmemeye çalıştım ama inanmadı tabii,sorguya çekti beni! Su'yun hangi branşta görev yaptığını sordu,Allah'tan attığım tuttu da koz vermedim!"
"Su,yaşıyor?" Dudaklarında oluşan istemsiz gülümsemeyle parmak uçlarıyla sakalını sıvazlamıştı.
"Bir an evvel bir hastaneye yatmalı ve tedavi görmelisin Ateş."
Caner'in söylediklerini duymuyordu bile Ateş.Gözlerini yere sabitlerken beyninden geçen düşünceler dile döküldü.
"Hastaneye gideceğim, Su'yu göreceğim... "
"Hey Allah'ım!" Ellerini birbirine vurdu Caner."Vallahi kafayı sıyıracağım!"
Ayaklandı Caner.
"Ateş,kafayı mı yedin se-"
Sözlerini tamamlayamadan polis arabasının sesleri yankılandı evin etrafında.Ateş ve Caner anında göz göze gelirken Sanem,panikle karnını tutup oturduğu yerden kalkmıştı.
Saniyeler içerisinde kapı sertçe vurulmaya başlandı.
"AÇIN KAPIYI! POLİS!"
Ateş için sonun başlangıcıydı bu.
Devam Edecek...
|
0% |