Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14.BÖLÜM | FİNAL

@haticeyldr

 

Bugüne dek yanımda olan herkese çok teşekkür ediyorum.Kitabın sonuna geldik ama bu demek değil ki ayrılıyoruz.Sizlerle diğer kitaplarımda bambaşka karakterlerle birlikte buluşabiliriz.

 

 

Keyifli Okumalar Dilerim...

 

****

 

Su, ılık bir duştan çıkarken alt katta bulunan salonun penceresinden usulca bedenini geçirdi adam. Evdeki tüm ışıklar kapalıydı. Etraf o kadar sessizdi ki adamın salonda attığı her adımının sesi kendi kulağına ilişiyordu. Buraya tam bir yılın ardından kadın ile yüzleşmeye gelmişti. Gerçekleşecek olan bu büyük yüzleşme onlar için sonun başlangıcıydı. Usulca adımlamaya devam etti. Kalın botlarının çıkardığı ses üst kata ulaşamazken kadın olacaklardan habersiz üstünü giyinmeye devam etti. Birkaç saniyenin ardından celladı ile burun buruna gelecekti. Bu yüzleşmeye hazır mıydı bilmiyordu ama her şeyini sonlanması onun dileğiydi. Adam onun hayatını mahvetmişti. Hayatına girdiği günden beri Su her şeyini yavaş yavaş kaybetmişti. Geriye ondan hiçbir şey kalmamıştı.

 

Ateş salondan ayrılıp üst kata çıkan sarmal merdivenlere yöneldi.Kadını uzun zamandır uzaktan izliyordu. Onun kokusuna muhtaçtı.Yaşanan O büyük olayın ardından izini kaybettirmek adına bir süre yurt dışına çıkmıştı.Bu süre zarfında Sanem doğum yapmış ve Ateş babalık duygusunu ilk defa tatmıştı.Babasına benzememek için bu yaşına dek elinden geleni yapsa da başarılı olamamıştı. Babası gibi ne hayatındaki kadına değer verebilmişti ne de evladına ufacık da olsa bir sevgi.

 

Doğumun gerçekleşmesinin ardından evladına dair içinde herhangi bir duygu barındıramamıştı.Sanki o bebek ona o kadar yabancıydı ki kendi bebeği değil gibiydi.Bunu hissedememişti.Bebek birkaç aylık olduğunda buna daha fazla dayanamayan Ateş,Sanem ile birlikte kendi öz bebeğini başka bir semte göndermişti.Sanem'e bebeğin ve kendisinin hayatları boyunca tüm masraflarını karşılayacağını ama hiçbir vakit onları görmeyeceğini söylemişti.Reddetmişti bebeğini görmeyi.Büyük bir hayal kırıklığına uğrayan Sanem başına bunların geleceğini bilse de Ateş'in hiç olmazsa bebeğine karşı ılımlı yaklaşacağını zannetmişti ama sonuç büyük bir hüsrandı.Doğum başladığında Ateş onun yanına bile gelmemişti.Bebeğini sadece dört kez görmüştü.Bu Sanem için ve dünyaya getirdiği küçük bebeği için büyük bir hayal kırıklığıydı.

 

Ateş Bebek hayalini her zaman Su ile kurmuştu.Bu zamana dek sudan başkası onun düşüncelerini bu denli ele geçirememişti.Tüm hayallerini ve tüm yaşantısını Su ile birlikte düzenlemişti lakin Su'yun gitgide ondan daha da uzaklaşması bu düşüncelerini teker teker suya düşürmüştü.O yaptıklarından bir nebze olsa pişman değildi. Sadece kadını sevmişti ve bunun karşılığında kadından da aynı ilgiyi ve alakayı,sevgiyi beklemişti. Ama su bunların hiçbirini ona vermemişti.Aksine esirgemişti ondan tüm ilgisini ve alakasını.

 

Bu Ateş'in kaldırabileceği bir şey değildi.

Başlarda her şey güzel giderken Ateş'in hadsiz derecede olan kıskançlıklarını gören Su kendini ister istemez geri çekmişti zira böyle bir adam ile uzun bir ilişki yaşayamayacağının farkına varmıştı.Ki zaman geçtikçe düşüncelerinde ne kadar haklı olduğunu anlamıştı.Ateş ona göre biri değildi.İstiyordu ki o Su'yun yanında olmasa dahi kadın eanki o yanındaymış gibi davransın. Ama bu mümkün değildi.Su hür bir kadındı ve sınırlarını pek iyi biliyordu.Bu sınırlara uymayan Ateş ise kadının üzerinde baskı kurmaya çalışıyor,onu etkisi altına almak adına elinden gelenin fazlasını yapıyordu.

 

İşler içinden çıkılamayacak bir duruma vardığında ise Ateş Su'yu kaybettiğinin farkına çoktan varmıştı ve son kozlarını kadına büyük ve ağır darbeler vurarak oynamıştı.

 

Ama onun sandığının aksine Su çok güçlü bir kadındı.Yaşadığı tüm bu kötü olaylara rağmen yine ve yine ayağa kalkabilmeyi başarmıştı. O, adama boyun eğecek bir kadın değildi ve hiçbir zaman olmayacaktı.Adam ona her ne yaparsa yapsın kendisine yapılan kötülüklerin hesabını ona misliyle soracaktı.İşte o gün bugündü.

 

Pantolonunu da bacaklarından geçirdiğinde gözleri birkaç saniye aynaya kaydı.Ama bedeninin durumunu bildiğinden bakışlarını hemen kaçırdı.Pantolonunu önce sağ bacağından daha sonra sol bacağından geçirerek ipini bağladı.Bacakları üst bedenine nazaran daha az yanmıştı. Hastanedeki ilk birkaç ayda çektiği acılar her gece gözlerini kapattığında beyninde yankılanıyordu.Vücudundaki yanıkların geçmesi hayli bir vakit almıştı ama en sonunda geçirdiği ameliyatlar bir nebze olsun toplamıştı onu.Hayatı boyunca çektiği o acıları unutamayacaktı.Bunu istese de başaramayacaktı Zira zihninden silinmeyecekti.

 

Hastanede acıdan ve bedenindeki yankıdan dolayı geceler boyunca bağırdığı o günleri her daim hatırlayacaktı.Kendisine verilen ağrı kesicilerin hiçbir fayda vermediği o anlarda Allah'a nasıl yalvardığını unutmayacaktı

 

Içindeki almakto büyük yangını her geçen gün daha da harlayarak büyütüyordu.Unutursa onurunu ve gururunu kaybederdi.Tek dileği kendisine bunları revan gören ve hayatını elinde bir oyuncak gibi çeviren,sıkıldığında bir kenara atan o adamdan intikamını en acı şekilde almaktı.

 

Dolabın üstündeki havluyu alarak bedenini iyice kuruttu.Bu sırada merdivenleri usul usul sessizce tırmanan adamın bir nefes kadar yakınında olduğundan habersizdi.Az sonra celladını karşısında bulacak ve hayatının en büyük yüzleşmesini dakikaların ardından yaşayacaktı.Artık onu koruyan polisler yoktu.Ateş ile baş başalardı.Onun kendisinden başka hiç kimsesi yoktu. Gerekirse adamı kendi elleri ile öldürecekti ama bir darbe daha yemeyecekti.

 

Üst kata ulaşan adam gözlerini banyonun kınık bırakılmış kapısına dikti.Banyodan gelen sesler ona kadına ne kadar yaklaştığının haberini veriyordu.Üzerindeki deri ceketin cebine soktu sol elini ve usulca çıkardı bıçağı.Bu gece önce kadını öldürecek daha sonrasında kendini bu dünyadan ebediyen silecekti.Lakin hesaba katmadığı bir şey vardı Rana suyun istediği gibi polis arkadaşlarını evin etrafından çekmemişti.Aksine ekip arkadaşlarını daha da çoğaltmış, adamın bu gece buradan çekilmelerini fırsat bilip Su'ya ulaşmaya çalışacağının farkına varmıştı.Adamın eve girdiğini gördüğünde harekete geçti.Adamı kıskıvrak yakalayacak ve en yakın dostuna bunu yaşatanlardan öcünü alacaktı.Onu bir ömür hapise tıkacaktı.

 

Su kazağını da üzerine geçirdiğinde gözleri tekrardan aynaya kaydı.Zaman ansızın dururken aynadan kapının açılışını,adamın usulca banyoya girişini gördü.Kanı çekildi sanki elleri titredi.Hızla arkasını dönüp gözlerini adama dikti.İşte o an gelmişti.Adam ile küçücük bir banyonun içinde yüz yüzelerdi.Gözleri birbirine değdiğinde içinden soğuk bir ürperti geçti.

 

Adamın bakışları onu tepeden tırnağa süzdü.Gözleri kısıldı.Kadını ilk defa bu kadar yakından görüyordu.Ansızın içi sızladı.Kadın onun yüzünden bu haldeydi ve şimdi bir kez daha bu kadar yakından buna şahit olmak onu bir nebze de olsun rahatsız etmişti. Hiçbir şey böyle olmayabilirdi: Eğer kadın ona itaat edip kaçmaya kalkışmasaydı,eğer kadının gözleri ondan başkasını görmeseydi, bilmeseydi...Dünyayı onun ayaklarının altına sererdi,canını koyardı ortaya ama böyle olmamıştı.Adamın düşünceleri gerçekleşmemişti.Kadın onu birçok kez aldatmış, ondan kaçmaya kalkışmıştı.Halbuki kim olsa aynı tepkiyi verirdi.Kimse durmazdı kendisini diri diri toprağa gömüp yakmaya kalkışan bir adamın yanında. Su ona inanmakla hayatının en büyük hatasını yapmıştı ve bunun bedelini birçok kez en ağır şekilde ödemişti.

 

"Sen hangi yüzle karşıma çıkarsın? Yaptıkların yetmedi,beni öldüremedin! buraya yarım kalan işini tamamlamaya,beni öldürmeye mi geldin?"

 

Çenesini dikleştirdi.Kendinden emin bir şekilde konuşmaya gayret gösterdi. Zira bu adam bundan anlıyordu. Karşısında eğilip bükülen herkes onun tarafından zulme,hakarete maruz kalıyordu.Su artık canından vazgeçmeyecekti.Aksine adamın kalbini söküp alacaktı.Acı çekme sırası adamdaydı.Ona öyle şeyler yaşatacaktı ki Su'ya yaptığı her bir kötülük için canından can alacaktı.Bundan sonra susup oturmak,adama ona zarar vermemesi için yalvarmak yoktu.Adam ona yalvaracaktı.

 

"Hiçbir şey böyle olmayabilirdi.Eğer sen beni sevseydin!" Sesindeki kesinlik kadında bir nebze olsun korku uyandırmamıştı.Onun gibi bir adamı kim sevebilirdi ki,kim dururdu böyle bir katilin yanında?

 

Kadının dudaklarında alaylı bir tebessüm oluştu. O alaylı tebessümün ardından başına geriye yatırıp gür bir kahkaha attı.Yaşadıkları onda öyle bir psikoloji uyandırmıştı ki şu an adamın söylediklerine karşılık böyle bir tepki vermesi gayet normaldi.

 

"Seni kim sever be?! Sen sevilecek adam mısın ki?! Daha doğrusu asıl sormam gereken şey sen insan mısın? Ben seni kapıma it diye bağlamam! Sen insan değilsin! İnsan olan sevdiğim dediği kadına bunları reva görmez! Onun saçının tek teline zarar gelmesini istemez ama bak!" Saçlarını gösterdi." O eski güzelim dersaçlarımdan geriye kalan tek şey kuru bir deri! Ben senin yüzünden hayatımı,mesleğimi, yaşantımı,psikolojimi ve sağlığımı kaybettim! Her gece kafamı yastığa koyduğumda beni diri diri gömüşünü ve diri diri yakışanı rüyalarımda görüyorum ve bunu ne kadar istersen isteyeyim kafamdan atamıyorum! Ben senin bana çektirdiğin acılar yüzünden tam dört kez kendi canıma kastettim!"

 

Kadının bu söyledikleri üzerine adamın gözleri kısıldı.Kadının kendi canına kıymaya kalkıştığını biliyordu. Caner kendisinin kaçtığı o gün Rana tarafından sorguya alınmış lakin elinde yeterli delil bulunmadığından serbest bırakılmıştı.O günden sonra Caner gizli gizli Su'yun her yaptığı hareketi Ateş'e bildirmişti.Su uyanıp da Rana'ya Caner'in ona yalan söylediğini,Caner'i hiç tanımadığını,onunla üniversiteden arkadaş olmadığını ve Caner'in,Ateş'in adamı olduğunu söylemişti.Bunun üzerine Caner,Rana tarafından bir kez daha sorguya alınmış lakin Caner'in olaylardan sıyrılma kabiliyetinden dolayı delil yetersizliğinden yeniden serbest bırakılmıştı.

 

Aslında Su,Ateş'in onu izlettirdiğini ve onu takip ettirdiğini biliyordu.Ateş'in bir gün geri gelebileceğinden bu kadar emin oluşu da bu sebepten dolayı idi. Ateş'i hiç kimsenin tanımadığı kadar tanıyordu.Onun kendisine ne kadar saplantılı duygular içerisinde olduğunu ve içinde barındırdığı duyguların ne denli tehlikeli boyuta ulaştığını biliyordu.Bu nedenle buna bir son vermek istemişti.Ya ölecekti ya da öldürülecekti.Bu iki ihtimalden birinin başına gelmesi mühim değildi.O sadece her gün ölüm korkusu ile yaşamak istemiyordu.Bunu her gün yaşamaktansa bir kez yaşamayı yeğlerdi.

 

"Beni bunları yapmaya ve sana bunları yaşatmaya sen teşvik ettin! Beni asla sevmedin! Senden yaşça küçük oluşum benimle sadece gönül eğlendirmene ve benim sana olan sevgimi sevmene vesile oldu.Sen benim sana olan sevgimi sevdin.Bunun ilerisi senin için yoktu.Kalbinde asla bana karşı ufacık da olsa bir sevgi barındırmadın! Sen benimle alay ettin ve etrafındaki o şerefsizlerle görüşmeye devam ettin! İlhan denilen karaktersiz herif de buna bir örnekti! Şimdi benim sana yaptığım şeyler yüzünden beni sorumlu tutamazsın! Sen benimle resmen oynadın ve benim sana yaptığım her bir kötülüğü hak ettin!"

 

Ve arkasına sakladığı bıçağı usulca çıkardı. Işte şimdi yolun sonuna gelmişlerdi.Buradan çıkış yoktu.Su'yun gözleri usulca adamın elindeki bıçağı kaydı.O ölmekten korkmuyordu çünkü zaten ölümle birçok kez burun burnuna gelmişti.Eskiden olsa şu an Ateş'e bunu yapmaması için yalvarır, ağlar ve sadece korkudan titrerdi. Şimdi ise dimdik ayaktaydı ve adamdan korkmuyordu. korkmayacaktı da...

 

"Senden korkmuyorum! Beni öldürmen ise beni sadece hoşnut eder zira bu kirli dünyada daha fazla seninle aynı havayı solumak benim için bir eziyettir.Eğer beni öldürürsen bana sadece iyilik yapmış olursun.Beni senin gibi adi ve şerefsiz birinden kurtarmış olursun! O yüzden hadi dilediğin şeyi yap beni öldür!"

 

Adam usulca kadına doğru yaklaşmaya başladı.Ağır adımları banyonun ıslak zemininde gür bir ses çıkarıyordu.Kadın dik duruşunu bozmadı.Olduğu yerden geriye adım atmadı.Önce çenesini sonra omuzlarını dikleştirdi.Hemen arkasında bulunan banyo dolabının üzerinde kutunun içinde bir makas vardı.Onu kullanacak adama belli etmeden eline aldığı aleti tam kalbine saplayacaktı.Adam tam burnunun dibinde durduğunda burun deliklerini dolan kokuyla yüzünü bile isteye buruşturdu.Adamın kendisinden ne kadar tiksindiğini görmesini istiyordu.Nitekim öyle de oldu.Adam kadının yüzünü buruşturduğunu gördüğünde hızla kavradı çenesini. Kadın tenini saran buz gibi kalın parmaklarla bakışlarını adamın gözlerine dikti.Ondan korkmadığını aksine ondan tiksindiğini göstermek için elinden gelenin fazlasını yapıyordu.Adamın boşta kalan elindeki bıçak boynuna dayandı.Az sonra adam Gözünü kırpmadan onun boğazını kesecekti.

 

"Gerçekten ölmekten korkmuyor musun,benim seni öldürmemden?"

 

Adam hala kadının üzerine bir baskı kurmaya,onu etkisi altına almaya çalışıyordu.Bunu ölümün eşiğindeyken dahi yapıyordu. Lakin asla anlamadığı bir şey vardı ki; kadın ondan ve ölmekten korkmuyordu.Tüm bunlar eskide kalmıştı.

 

Kadın boynunda gezinen bıçağı umursamadı.Bıçak boynundan gerdanına,gerdanından göğsüne doğru indi.Ve hiç beklemediği bir anda üzerindeki tişört ortadan ikiye kesilerek yanmış olan tenini gözler önüne serdi.Şimdi adamın karşısında sadece göğüslerine sardığı bant ile duruyordu.

 

"Benim seninle olan savaşım sadece kalbinleydi Su. Dış görünüşün asla umrumda olmadı.Eğer olsaydı bugüne kadar sana çoktan sahip olmuş olurdum.Hiçbir vakit dikkatimi çekmedi teninin güzelliği.Ben senin kalbini ve merhametini sevdim.Gerisi umrumda değildi."

 

Usulca kadına doğru eğildi.Bıçağı kadının karnına indirdi.Ölüm korkusu biraz da olsa sarmıştı kadının bedenini.Adamın dudakları kulağının tam dibinde durdu.

 

"O yar gelir yazıya bana gül olur yar yar

Gül olur yar yar

Gül olur"

 

Adamın ansızın kulağına fısıldadığı o şarkının sözleri geçmişe gitmesine sebep oldu.

 

"Yüzün görsem tutulur dilim lal olur yar yar

Lal olur yar yar

Lal olur"

 

Adamın ince sesiyle söylediği kelimeler az sonra olacakların habercisiydi.

 

"Aşka düşen divane gezer deli olur yar yar

Deli olur yar yar"

 

Bir anda kulağına fısıldanan sözler adamın yine aynı psikopat ruh haline büründüğünü gösteriyordu.

 

"El kızını ben kendime yar sandım yar yar

 

Yüreğime hançer de soktu gül sandım yar yar

Gül sandım yar yar

Gül sandım... " (Sözleri Aytekin Ataş-O yar gelir adlı şarkısına aittir.)

 

Adamın keskin ve sesli bir nefes alışına şahitlik etti.

 

"Ahh canım sevgilim," Derin bir iç çekti."eensizim... " Bıçak kadının çıplak karnında dolaşmaya başladı."Artık beni duymuyorsun,görmüyorsun,

bakmıyorsun." Kadın,teninde gezinen bıçağın soğukluğunu hissettikçe her an saplanacağı korkusu iyice yayılıyordu damarlarına."Şimdi burada alsam canını... Kalbim bu acıya dayanır mı,tutunabilir mi hayata? Sensiz bu dünyada her şey yalan değil mi?"

 

Su,daha fazla dayanamayarak tüm gücüyle ittirdi adamı.Ateş,birkaç adım geriye savrulurken bu tamamen kendini serbest bıraktığı içindi.Eğer böyle yapmasaydı kadının onu ittirmeye gücü yetmezdi.

 

"Yeter! Dinlemek istemiyorum senin bu aptal saptal sözlerini!"

 

Sabrının son demlerini yaşıyordu. Artık bu adamın ne sabrı kalmıştı ne de tahammülü. Bu kadarı onun için yeter de artardı.Artık bu adamı hayatında istemiyordu.Kendisine bu denli zarar veren psikopat ruhlu hasta bir adamdan uzakta huzur dolu bir hayat yaşamak istiyordu.Adamın hayatına girdiği güne lanet etti.Bu dünyada ne günah işlemişti ki başına böyle bir şey gelmişti.O kalbi tertemiz bir insandı.Hiç kimseye bile isteye kötülüğü dokunmazdı.Tek amacı kendi ayakları üzerinde duran bir öğretmen olarak zamanı geldiğinde sevdiği adamla birlikte mutlu ve sıcacık bir yuva kurmaktı. O, aile sıcaklığını hiçbir zaman tadamamıştı ve hayallerini süsleyen bu acımasız gerçek onu dört bir tarafa savurmuştu.

 

"Sen karşıma geçmiş ne sevgisinden ne aşkından bahsediyorsun?! Sen kendini ne sanıyorsun ki benden sevgi bekliyorsun?! Sen sevilecek bir adam mısın ki?! Bunu başarabildin mi ki karşındaki insandan saygı ve sevgi bekliyorsun?! Sen saygı duyulacak bir adam değilsin! Hiçbir zaman da olmadın ve olmayacaksın! Hatırlıyor musun sana babana benzediğini söylemiştim?" Boğazı yırtılırcasına bağırıyordu."Bu yaptıkların ile benim bu sözlerimi tasdikledin! Sadece babanı örnek almadın onu bizzat kendin yaşadın! Evet baban sana ve ailene,annene çok fazla eziyet etmiş ama bu demek değil ki sen de hayatına giren insanlara aynı eziyetleri edebilirsin!"

 

Adam daha fazla dayanamayarak kükredi.Çünkü karşısındaki kadın onu her zaman yanlış anlamıştı,aynı şu an olduğu gibi.İşte bu yüzdendi onu sevmemesinin nedeni.Eğer kadın onu bir kez olsun anlamaya çalışsaydı sevmeyi de başarabilirdi ama kadın bunu hiçbir zaman istemedi.

 

"Çünkü bana sevmenin böyle bir şey olduğu öğretildi.Küçükken babam beni hiç bilmediğim sebeplerden dolayı döverdi ve sonra bana, bunu beni sevdiği için yaptığını söylerdi. Ben ise bu yaşıma kadar sevmeyi,sevdiğim insanlara zarar vererek gösterebileceğimi düşündüm. Ta ki seninle tanışana kadar...Seninle tanıştığımız o günden itibaren sevmenin tanımını yanlış bildiğimi öğrendim.Sevmenin ne demek olduğunu ben seninle bildim.Sen bana bunu öğretirsin sandım ama sandığım gibi olmadı.Ben seni sevmeye çalışırken sen her geçen gün benden uzaklaştın.Teselliyi başka adamlarda buldun."

 

"Sen beni sevmedin! Sadece hırslarının peşinden koştun ve hedefinde ben vardım! Ben teselliyi başka adamlarda bulmadım, sen ise hedefine ulaşamadığın her gün daha da delirdin ve bana ulaşamayacağını,senden uzaklaştığımı gördüğünde beni öldürmeye kalktın! Bu sevmek değildir! Bu acı çektirmek, zulmetmektir ve hiç kimse kendisine bu denli acı veren bir adamın yanında kalmaz! Şimdi buraya ne için geldiğini çok iyi biliyorum ama lütfen hayatımı daha fazla mahvetme! Polise teslim ol ve bu süreçte uzman birinden yardım al çünkü sen iyi değilsin! Beni öldürdüğünde eline ne geçecek sanıyorsun? Birkaç yılın ardından gözüne başka bir hedef kestirecek ve bana yaptıklarının bin mislini ona yapacaksın! Tedavi olmadığın sürece bu böyle uzayıp gidecek ve nice insanın canı senin yüzünden yanacak! Bunu ne kendine ne de başka insanlara yapma!"

 

Adamın gözlerinin en derinine baktı.Söylediklerini ne kadar anladığını ölçmeye çalıştı ama her zamanki gibi beklediğinin tersi oldu ve adam üzerine gelerek onu kolundan hızla tuttu, yere doğru savurdu.

 

Dirseğinin üzerine hızla düştüğünde acı dolu çığlığı banyonun soğuk duvarları arasında yankılanmıştı. Kalkmaya fırsat bulamadan adam üzerine doğru geldi.Ve eğilip üzerinde şınav pozisyonu aldı.Saniyeler içerisinde bıçak tekrardan boynundaki yerini almıştı.

 

Bu adam hiçbir şeyden anlamıyordu. Buraya geliş amacı belliydi.Su'yun söyledikleri onun için hiçbir anlam ifade etmiyordu.Çünkü gözünde kadın onu terk eden ve onu aldatan bir pozisyondaydı.Kendi yaptıklarını göz ardı ediyor ve sadece kadının hatalarına odaklanıyordu.Yaptıklarının sorumluluğunu kadına yüklüyordu.Aralarında geçen tüm bu olayların nedeni onun için tamamen kadının onu aldatmasıydı.Halbuki böyle bir durum söz konusu dahi değildi.

 

"Merak etme seni Makbule teyzenin yanına göndereceğim. Onu çok özledin öyle değil mi?"

 

Resmen kadınla alay ediyordu ve Su'yun gözlerini sulandığını gördüğünde iğrenç sözlerine devam etti.

 

"Ne yazık ki o kadın senin yüzünden,senin hatalarının bedelini ödeyerek bu hayattan erken göçmek zorunda kaldı. Bak! Bu da senin yüzünden oldu.O kadının ahı senin omuzlarının üzerindedir."

 

Kadının gözlerinden bir damla yaş süzüldü.

 

"Cehennemin kör kuyularında yanacaksın! O masum kadın benim değil senin yüzünden öldü! Sen eli kanlı bir katilsin ve her daim insanlar tarafından böyle anılacaksın! Herkes senden bahsederken ne kadar şerefsiz, soysuz olduğundan bahsedecek ve ölüp gittiğinde bir mezarın dahi olmayacak!"

 

Adam bıçağı kadının boynuna daha fazla bastırdı.Yüzünde yine alaylı tebessüm vardı.

 

"Hoşça kal sevgilim! Seni her daim sevdim ve her daim seveceğim..."

 

Tam kadının boğazını kesecekti ki banyonun kapısı büyük bir gürültüyle açıldı ve içeriye Rana girdi.Hemen arkasında polis arkadaşları vardı.Su ölümün eşiğinden bir kez daha dönerken iki el silah sesi duyuldu.Kurşunlardan biri Ateş'in bacağına isabet ederken diğeri tam olarak koluna denk gelmişti.Bıçak elinden düştü.Rana, "Yakalayın şunu!" diyerek elindeki silahı daha da sıkı kavradı.

 

"İşte şimdi elimden kurtulamazsın Ateş Karahanlı! Seni bir ömür dört duvar arasına bizzat kendi ellerimle tıkacağım ve arkadaşıma yaptıklarının bedeli olarak kendi hayatından vazgeçeceksin!"

 

Ateş yolun sonuna geldiğini anladığında son kez bedenindeki acıyı unutup yere düşürdüğü bıçağı tekrardan aldı ve saniyeler içerisinde Rana ve arkadaşlarının müdahalesine fırsat vermeden Su'yun karnına sapladı.

 

O anlarda iki el daha silah sesi duyuldu. Bu seferki iki kurşun Ateş'in tam olarak bel boşluğuna denk geldi. Su büyük bir acıyla karnını tutarken gözleri şokla açılmıştı. Her zaman duyumsadığı o acıyı işte bir kez daha bedeninde hissediyordu.

 

"Su!"

 

Rana büyük bir panikle elindeki silahı yere atıp Su'ya doğru koştuğunda Ateş kadının üzerinden çekilerek iri bedenini sol tarafa bıraktı.Üzerindeki beyaz tişört çoktan kana bulanmıştı.Su üstünden kalkan ağırlıkla kesik bir nefes aldı.Rana yanına gelerek dizlerinin üzerine çöktü ve ellerini Su'yun yüzüne koydu.

 

"Su! Hayır!"

 

Onu tam kurtarmanın eşiğine getirmişken kaybetmek Rana için bir ömür boyu vicdan azabını neden olurdu.Ne kendini affederdi ne de Su'yu.

 

"Hemen ambulansı arayın!"

 

Ekip arkadaşlarına küpler gibi söylediklerinin ardından tekrar Su'ya döndü.

 

"Pes edemezsin! Bu kadar acıya katlanıp güçlü bir şekilde ayağa kalktıktan sonra pes edemezsin! Sen güçlü bir kadınsın ve ben biliyorum ki bu yaradan da sapasağlam bir şekilde kurtulacaksın! Dayan arkadaşım, seni hastaneye yetiştireceğim,ölmene müsaade etmeyeceğim!"

 

 

2 Ay Sonra, Mahkeme Günü

 

Su, hakim karşısına çıktığında kendinden emin bir şekilde konuşmaya başladı.Sanık sandalyesinde oturan adamın kendisine yöneltiyi keskin bakışlarını umursamıyordu.

 

"Başlarda güzel bir ilişkimiz vardı. Bana kendini çok iyi bir insan gibi tanıttı.Onun gerçekten iyi bir insan olduğuna inanmıştım ama zamanla sergilediği hareketlerden dolayı ondan uzaklaşma ihtiyacı hissettim.Sonradan anlamıştım hasta ruhlu psikopat bir insan olduğunu.Ben Bir Öğretmenim. Meslektaşım olan İlhan Yılmaz ile tamamen dostluk çerçevesinde kahve içtiğim için Ateş Karahanlı tarafından kendi evinin mahzeninde uzuvlarım kesilmeye kalkışıldı.Bu olaydan sonra polise gittiğim için ise Ateş Karahanlı annem yerine koyduğum Makbule teyzeyi şiş ile öldürdü.Ardından suçu benim üzerime attı.Dosyam kayıtlarda mevcuttur.Bu konuda suçsuz olduğum ispatlanmıştır.Bana bu denli acı çektirirken başka bir kadından bebeği olacağını öğrendim ve esir tutulduğum ablasının evinden kız kardeşi Güneş'in yardımı ile kaçtım.Lakin çok geçmeden yakalandım.Ormanda silahını bana yönelterek iki kurşun sıktı.Bununla da kalmadı.Onun tarafından diri diri gömüldüm ve arabaya kitlenerek diri diri yakıldım.Bana bunları yaşatan insan vasfına bile layık görmediğim Ateş Karahanlı'nın en ağır şekilde yargılanmasını talep ediyorum."

 

Su'yun sözlerini bitirmesinin ardından Ateş'in avukatı Hakim Bey'den söz istedi lakin onun bu isteği Hakim Bey tarafından kesin bir dille reddedildi.

 

"Müvekkilinizin savunulacak hiçbir tarafını görmüyorum! Bu nedenle size söz hakkı vermeyi uygun bulmuyorum!"

 

Ateş,Hakim'in sözleri üzerine sessiz kalırken avukatı da susmak mecburiyetinde kalmıştı.

 

"Gereği düşünüldü!"

 

Hakim'in sözlerinin ardından duruşma salonundaki herkes ayaklandı.O anda kadının gözleri zaten dakikalardır kendisine olan adama döndü.Çenesini dikleştirdi.İçinde zafer naraları atıyordu.O kazanmıştı.Ateş ise yolun sonuna gelmişti.Buraya kadardı,bitmişti.

 

"Sanık Ateş Karahanlı'nın kasten yaralama suçundan on yıl,kasten adam öldürme suçundan yirmi beş yıl,adam öldürmeye tam teşebbüsten yirmi beş yıl ve diğer suçları da göz önünde bulundurularak altmış beş yıl tutukluluğuna karar verilmiştir."

 

İşte o an Su'yun dudaklarında eşi benzeri görülmemiş bir gülümseme oluşmuştu.Rana oturduğu sandalyeden kalkarak hızla onun yanına geldi ve sımsıkı sarıldılar.

 

İnsan kaybettiğinde değil,vazgeçtiğinde yenilirdi.

 

"Başardım." Dedi Su,gözyaşları eşliğinde gülümserken.

 

Ateş polisler tarafından kelepçelenerek salondan çıkartılırken Su, Rana'dan ayrılarak ona döndü.

 

"Kıyıya vurduğun liman çoktan yandı.Başka çaren yok, batmaya mahkumsun..."

 

O gün Su ve Ateş için unutulamayacak,hafızalardan silinemeyecek bir gündü.

 

Ve her ikisi de biliyordu ki, kazanan belliydi.

 

Ateş, belinde kelepçelenmiş bileklerini kurtarmaya çalışıp yumruklarını sıktı.

 

 

 

Adam bir ömür geçirmek için hapise girdi.

 

Kadın ise zamanla geçirdiği estetik ameliyatlarla bir nebze de olsun eski güzelliğini kazanıp mesleğine geri dönerek hayatına kaldığı yerden daha huzurlu bir şekilde devam etti.

 

Taki bir gün kapısının önünde bir zarf buluncaya dek..

 

Zarfın içinde yazılanlar aynen şöyleydi:

 

"Bu sefer yaptıklarımdan ya da yapacaklarımdan söz etmeyeceğim.Söylemek istediğim tek şey: Sonunda, ait olduğun yere...Bana geri söneceksin."

 

Kendisine gönderilen zarfta yazılanlar eski kabus dolu günlerin geleceğinin haberini verirken Su'yun içini o alışık olduğu huzursuzluk kaplamıştı.

 

Ama bekledi gibi olmadı.Bir yıl Ateş'in her an yeniden onu bulacağı ve hayatını cehenmeme çevireceği korkusu ile geçse de bir zaman sonra onun hapishanede şişlenerek öldürüldüğü ortaya çıktı.

 

 

- SON -

 

 

Loading...
0%