Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3.BÖLÜM | "Ben Sana Mecburum..."

@haticeyldr

 

Desteklerinizi Esirgemeyi Unutmayın ☘️

Keyifli Okumalar Dilerim...

***

 

"Su?" Su,uzaktan kulağına ilişen gözlerle kıpırdanırken aynı kadının sesi bir kez daha ilişti kulaklarına."Su? Uyan hadi.Sana kahvaltı hazırladım kızım."

 

Su,gözlerini tamamen açtığında başında ki şiddetli ağrı ile elini alnına attı.Yatakta sağ tarafa dönmüş uyur pozisyondaydı.Sırt üstü döndü.

 

"Ateşini zor düşürdüm.Kahvaltını yap da ağrı kesici ateş düşürücü ilacını iç."

 

"Başım." Alnını ovaladı."Çatlıyor sanki."

 

"Bu ilaçlar sana iyi gelecek kızım."

 

Su,kendini toparlayarak zar zor oturur pozisyona geldi.Ayaklarını

yataktan aşağıya sarkıttı.

 

"Makbule teyze,senin ne işin var burada? İzinde olmalıydın."

 

"Sen sabah bana hasta olduğuna dair mesaj atınca bende iznimi boşverip gelip sana bakayım dedim."

 

"Mesaj mı?" Su,gözlerini kapattı.Başını yana yatırıp boynunu kütleteceği sırada tüm yaşananlar bir anda geldi aklına.Başından aşağıya kaynar sular dökülmesine neden olan çarpıcı gerçekler yüzüne vurulurken anında doldu gözleri.

 

"Gömdü beni." Sesi o kadar kısıktı ki,kendi sesini kendi kulakları bile duymamıştı.

 

"Bir şey mi dedin kızım? Anlayamadım."

 

Başını yaşlı kadına çevirdi.Gözlerinden birer birer yaşlar süzüldü yanaklarına.Dudakları büzülüp titremeye başladığında çok büyük bir duygusal boşluk yaşadığını gören yaşlı kadın,"Kızım,ne oldu?" Diyerek oturduğu koltuktan kalkmış,Su'yun yanına ulaşmıştı.Kızı gibi gördüğü Su'yun hemen yanına oturduğunda yüzünü nasırlı ellerinin arasına aldı.

 

"Ne oldu böyle birden bire kızım? Seni bir anda ne üzdü bu kadar?"

 

Bakışlarını kaçırdı Su.Nasıl anlatabilirdi ki yaşadıklarını? Karşısında ki yaşlı kadına Ateş'in ona yaptıklarını anlatsa inanır mıydı ki ona,yoksa deli muamelesi felan mı yapardı?

 

Yaşlı kadının nasırlı parmakları gözyaşlarını sildi yanaklarından.

 

"Anlat kızım ne oldu? Yoksa bir yerin mi ağrıyor,ondan mıdır bu ağlamanın sebebi?"

 

"Makbule Teyze ben..." Tam o anda ortamda yankılanan mesaj sesi sözlerinin yarıda kesilmesine sebep oldu.

 

"Hadi bak telefonuna." Yaşlı kadın,elini Su'yun yüzünden çekti.Biraz geriye doğru yaslandı.Su,ellerini gözlerine bastırdı.Derin derin nefesler aldı.Ucu kızarmış burnunu çekti.Hafifçe öne doğru uzanarak masanın üzerinden telefonu aldı.Mesajın Ateş'ten geldiğine adı kadar emindi.Nitekim öyle de oldu.Ekran kilidini açıp mesaj kutucuğuna girdiğinde onun mesaj ile karşılaştı.Sulu gözlerini satırlarda gezdirdi.

 

"Aramızda geçen o özel anları kimseye anlatmadığına ve kimseye anlatmayacağına inancım tam.Zira bu bizim özelimiz ve bizim aramızda kalmalı.Bugün saat dörtte alacağım seni.Evleneceksin benimle,oturacaksın o nikah masasına ağlanıp sızlanmadan.Gözyaşlarını gördüğümde nasıl kalbimin yaralandığını biliyorsun.Ben sana mecburum Su,aynı senin bana olduğun gibi..."

 

Daha mesajı okumayı bitirmemişti ki bir mesaj daha iletildi tarafına.

 

"Makbule Teyze de pek şeker.Yazık,kanser hastası bir yakını varmış,öğrendiğimde ne de üzüldüm.Belki evlendikten sonra onu yanımıza alırız,ne dersin? Bir ay sonraki ameliyatı için yüklü bir miktar ödemeleri lazımmış.Düğün hediyesi olarak bu yüklü meblayı ben karşılayacağım."

 

Öfkeyle fırlattı telefonu masaya.Makbule Teyze onun bu tepkisi karşılığında şaşırdı.Çünkü Su'yu yıllardır tanıyordu ve onun gibi yumuşak huylu bir kadının sergileyebileceği hareketler değildi bunlar.

 

"Kızım,sen iyi olduğuna emin misin?"

 

Su,kadının sorusuna karşılık başını yere eğip avuçlarının arasına aldı.İyi değildi.Kim iyi olabilirdi ki bunca yaşanandan sonra?

 

"Sana boyun eğmeyeceğim!" Kendi kendine konuştuktan hemen sonra ayaklandı.

 

"Benim dışarıda küçük bir işim var Makbule Teyze.Sen dilersen iznine geri dön.Ben yalnız kalmak istiyorum bir müddet."

 

"Kızım,ne oluyor ben anlamıyorum?"

 

"Mühim bir şey yok Makbule Teyze.Sen bana güven,dediğimi yap.Ben iyiyim.Dışarıda işim var."

 

Adımlarını üst katta bulunan odasına,merdivenlere yöneltti.Ateş yaptıklarının cezasını bir bir çekecekti.Ona gününü gösterecekti Su.Mahvedecekti onu.Dört duvar arasına tıkacaktı.

 

Şimdi hemen karakolun yolunu tutacak ve her zaman olduğu gibi kendi ayakları üzerinde dimdik durup polise onu şikayet edecekti.

 

Bağıra bağıra ağlayacaktı.Yaşadıkları yüzünden büyük bir çıkmaza girmişti,bu yoldan çıkabilmek için uzun zaman savaş verecekti ama önce düşmanını büyük bir bozguna uğrayacaktı.Sonra acısını tek başına yaşayacaktı.Uzun süre toparlanamayacaktı belki ama hayatının ruh hastası bir adam tarafından da mahvedilmesine zinhar müsaade etmeyecekti.

 

****

 

Ayağını usulca frene basıp arabayı durdurdu.Sol tarafa çevirdi başını.Polis merkezine gelmişti.Yapacaktı bunu.Ateş'in yaptıkları yanına kâr kalmayacaktı,çekecekti cezasını.El frenini çekmesinin hemen ardından düğmeye basarak camı kapattı.Kontaktaki anahtarı alıp ceketinin cebine koydu.Çantasını ve telefonunu alarak indi arabadan.

 

Omuzlarını dikleştirdi.Derin bir nefes aldı.Emin adımlarla,hırsla yürümeye başladı.Bu polis merkezinde başkomiser olan çok yakın bir arkadaşı vardı.O,yardım ederdi Su'ya.

 

Su,Ateş'i şikayet etmek adına karakola geçerken bu sırada mezarlığın önünde durdurmuştu arabasını adam.Sıkışan göğüs kafesiyle zorlukla kesik bir nefes aldı.Buraya her gelişinde böyle olurdu.

 

Arabadan inip kapısını sert bir şekilde kapattı.Ellerinde kırmızı ve beyaz güller vardı.Arabanın arkasından dolaşarak mezarlığın giriş kapısında ki numaraya baktı.

 

9.

 

Yüzü hüzünle düştü.Ağır adımlarla kapıya kadar yürüyüp sol adımını attı kapının diğer tarafına.Artık mezarlıktaydı.Gözlerini etrafta gezdirdi.Onlarca kabirin arasından geçip gitti.Ortamda sadece kuşların sesi hakimdi.Huzur dolu bu ortamda Ateş oldukça rahatsızdı.

 

Kulağında yine o sesler çalmaya başladığında anlık olarak duraksadı ve başını yana yatırıp boşta kalan eliyle kulağını kapattı.

 

"Ölmek istemiyorum Ateş!"

 

Başını her iki yana salladı.Hayır,bu sesleri duymak istemiyordu.Bir an arkasını dönüp koşarak mezarlıktan çıkmak istediyse de yapmadı.

 

Yerde sürüklenen kadının içler acısı hali geldiğinde gözlerinin önüne hızla araladı kirpiklerini.Ne o sesler yıllardır bırakmıştı peşini ne de aklından bir an olsun çıkmayan o görüntüler.

 

Her gece rüyalarından ağlayarak uyanmasının sebebi olan bu büyük yaşanmışlık peşini ilk kez Su ile birlikte uyuduğu o gece bırakmıştı.İlk defa böylesine huzurlu ve kesintisiz uyumuştu.Su'ya olan bağımlılığının sebebi buydu.Kadın sanki tüm kötülüklerden,huzursuzluklardan korunacak kadar iyi geliyordu ona.

 

Ve istiyordu ki kadın ondan bir saniye bile uzaklaşmasın.Onu kaybetmekten deli gibi korkuyordu.O huzursuz,uykusuz ve acı dolu gecelere dönme ihtimaline ödü patlıyordu.Belki çok yanlış davranışlar sergiliyordu kadına ama onu kaybetme korkusu tüm bedenini,ruhunu ve aklını ele geçirmişti.

 

Kadının ondan bir adım bile uzağa gitmesi çıldırmasına yetiyordu.Bu da ikisi içinde içinden çıkılamayacak yollara girmelerine neden oluyordu.

 

Bugün,onun için bambaşka bir hayatın başlangıcıydı.Bu mezarlığı son gelişiydi.Artık huzurlu bir hayat,kesintisiz uykular onu bekliyor olacaktı.Her gece gözlerini Su ile kapatacak Su ile açacaktı.Hayatında gam ve keder olmayacaktı.

 

Bu annesinin mezarına son gelişi olacaktı.

 

Çünkü artık annesinin yerine koyduğu bir kadın vardı.

 

Su vardı.

 

Karanlık maziyi bir kenara bırakmanın vaktiydi.

 

Ateş,annesini ziyaret ederken Su,polis memuru tarafından arkadaşının odasına alınmış,beklemeye koyulmuştu.Gözlerini odada gezdirdi.Ne yapacağını,ne edeceğini,konuya nereden başlayacağını bilmiyordu.Bir yanı Ateş'ten deli gibi intikam almak isterken diğer yanı Ateş'in onun bu yaptığını öğrendiğinde yapacaklarından korkuyordu.

 

Kucağındaki çantayı önünde ki sehpaya koydu.Bakışlarını ellerine indirdi.Titriyordu.Hakim olamıyordu kendine.Ağlayası vardı ve bunu engellemek için kendini son gücü ile sıkıyordu.Direği sızlayan burnunun ucu kızarmıştı.

 

Tedirgindi.İçinde baş edemediği ve anlamlandıramadığı derin bir korku vardı.Kulaĝında Ateş'in sözleri yankılandı.

 

"Bu acıyı yaşamak zorundasın sevgilim,yaşamalısın ki atacağın her adım da ben yanında olmasam dahi sanki ben yanındaymışım gibi davranasın."

 

Bu duyguya kapılmak istemiyordu.Ateş yanında olmasa dahi onun korkusuyla hareket etmek istemiyordu.Ateş tam da bunu istiyordu.Amacı buydu.Kadının yanında olmasa bile sanki yanındaymış gibi davranmasını istiyordu.

 

Buna izin vermeyecekti Su.

 

"Canım,hoş geldin." Rana Komiser odaya girip ardından kapıyı kapatırken Su oturduğu yerden ayaklanmıştı.En yakın arkadaşının ona gülerek yaklaştığını gördüğünde dolan gözleriyle birlikte kollarını her iki yana açtı.Rana ile sımsıkı sarıldılar.Bu ağlayış,Su'yun kendini tutamamasına ve hüngür hüngür ağlamasına sebep oldu.Aslında tek ihtiyacı buydu.Doyasıya ağlayabileceğini dostane bir omuz.

 

Rana,Su'yun ağlaması ile birlikte yüzünde ki gülümsemeyi silerken,olanlara anlam vermeye çalıştı.Su'yun buraya onu ziyaret etmeye geldiğini sanmıştı ama durum öyle değildi belliki.

 

Elini havaya kaldırıp Su'yun sırtını sıvazladı uzun uzun.

 

"Yolunda gitmeyen bir şeyler mi var kuzum?"

 

Geriye doğru çekildi Su.Rana da birkaç adım uzaklaştı.Ellerini Su'yun her iki koluna koydu.

 

"Otur hadi böyle."

 

Su,Rana'nın yardımı ile oturdu az önce kalktığı sandalyeye.Rana ona masanın üzerinde ki sürahiden bardağa su aktararak uzattı.Başını yere eğdi Su.Birkaç yudum aldığı bardağı tekrar arkadaşına uzattı.

 

Rana,bardağı masaya koymasının hemen ardından Su'yun hemen karşısında ki sandalyeye oturdu.

 

"Her şey yolunda mı kuzum?"

 

Su'yun gözünden damla damla yaşlar akmaya devam ediyordu.Başı yere eğikti.Burnunu çekti.Önüne gelen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı.Bu hareketine rağmen birkaç saç teline tekrardan gözünün önüne gelmişti.Başını iki yana salladı olumsuzca.Hiçbir şey yolunda değildi,hiçbir şey...

 

"Diri diri gömdü beni." Dedi sessizce.

 

Rana,bu sözleri duyduğu an şok olsa da sakinliğini korumaya çalıştı.O bir polis memuruydu ve yıllar bu meslekte neler görmüş neler duymuştu.

 

"Kim gömdü seni Su?"

 

Su,git gide daha kötüye giderken ağlama isteğini bastıramıyordu.Boğazına oturan derin yumru konuşmasını engelliyordu sanki.Yutkunamıyordu.Saniye geçtikçe daha da kötüleşirken Rana bir kez daha araladı dudaklarını.

 

"Uzman bir kişi eşliğinde anlatmak ister misin kuzum? Bu senin için eminim daha iyi olacaktır.Bunu sana her kim yaptıysa cezasını çekecek,bunun teminatını veriyorum sana."

 

Su,zorlukla da olsa yutkundu.Başını kaldırıp Rana'nın gözlerinin içine baktı.

 

"Ateş Karahanlı." Dedi anlatmaya başlayarak."Okuldan meslektaşım olan bir arkadaşımla yemeğe gittiğimiz için zorla evinin bodrumunda işkence etti bana.Onun bana olan duyguları normal değil Rana.Beni önce makaraya bağladı daha sonrasında göğsümün hemen altını beni cezalandırmak için kesti Rana." Üzerinde ki beyaz tişörtünü yukarı kadar sıyırdı.Göğsünün hemen altında ki yara izini gösterdi."Ondan sonrasında da şiddet gördüm.Beni ellerimden ve ayaklarımdan bağlayarak tabuta koydu.Diri diri gömdü beni Rana."

 

Başını onaylarcasına aşağı yukarı salladı Rana.

 

"Onun tutuklanmasını ve en ağır suç ile yargılanmasını istiyorum.Bu süreçte benim yapmam gereken ne varsa elimden gelenin fazlasını yapacağım.Senden tek isteğim bu: Ateş Karahanlı'yı sonsuza dek hapse tıkman!"

 

Ve evet,yapmıştı işte.

 

Ateş'i şikayet etmişti.

 

Boyun etmeyecekti ona.

 

Hiçbir zaman etkisi altına girmeyecekti.

 

****

 

Makbule Teyze yaptığı çeşit çeşit yemeği buzdolabına yerleştirdikten sonra üzerine ceketini giymiş,çantasını almak adına fortmantonun yanına ulaşmıştı.

 

Tam o anda zilin sesi tüm evde yankılandı.Zaten kapının hemen yanında olan kadın iki adımda ulaştı kapıya.Elini kapının kulpuna bastırıp açtığında karşısında Ateş'i bulmuştu.

 

Ateş,bacaklarını her iki yana ayırmış sağ eli belinde yüzünde ki sahte masum gülümsemesiyle öylece duruyordu.

 

"Buyrun?" Makbule Teyze ona ne istediğini sorarken Ateş,arkasında sakladığı uzun şişi daha sıkı kavradı.

 

"Ben Su Hanım'a bakmıştım.Bir arkadaşıyım.Aradım ama ulaşamadım ne yazık ki.Evde olabileceğini düşünmüştüm." Gözlerini evin içinde gezdirdi."Ama sanırım yanılmışım."

 

"Su,bir işi olduğunu söyleyerek gitti.Şu an nerede olduğunu bilemiyorum."

 

Ateş,biliyordu.

 

Su'yun nerede olduğunu çok iyi biliyordu.

 

"Pekâlâ,teşekkür ederim."

 

"İyi günler dilerim oğlum."

 

Yaşlı kadın kapıyı tam kapatacağı sırada Ateş harekete geçti.Kapıya boşta kalan eliyle hızla vurduğunda neye uğradığını şaşıran kadın kapıyla birlikte geriye savrulmuştu.Daha bu şoku atlatamamışken eve girip iki üç adımda kadına ulaşan Ateş,arkasına sakladığı şişi çıkarmış ve kadının karnına saplamıştı.

 

Üstün bir soğukkanlılıkla yaptığı bu eylem kadının çığlıklar eşliğinde yere yığılmasına sebep oldu.Şiş kadının karnından girmiş,sırtından çıkmıştı.

 

Ateş,elindeki kana bulanmış şiş ile kadının yere yığılışını izledi.

 

"Beni şikayet etmek neymiş göreceksin Su! Bu zavallı kadıncağızın suçu üzerine kaldığında tıpış tıpış geleceksin ayaklarıma..."

 

Ve ölüm,Su'yun yıllardır annesi yerinde gördüğü Makbule Teyze'nin kapısını çalmıştı.

 

Devam Edecek...

 

 

 

Loading...
0%