Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8.BÖLÜM | "Hayatıma Girdiğin Güne Lanet Olsun!"

@haticeyldr

 

 

Keyifli Okumalar...

****

 

"Hamile mi?" Şaşkınlıkla elini Ateş'in dizine koydu Derya."Nasıl hamile kalır?"

 

"Birkaç kez mekana gittim,onun yanına değil ama.O küçücük beyniyle aklı sıra bana oyun oynayabileceğini sandı,olanlardan haberimin olmadığını."

 

"Ee...Şimdi ne yapacaksın?"

 

Keskin bir nefes aldı Ateş.Geriye yaslandı.Burun kemerini sıktı.Hiç de iyi planları yoktu.Daha doğrusu ne yapacağını bilemiyordu.

 

"Murat onu alarak benim evime götürdü.Sanem,doğuma kadar bu bebekten kurtulacak.Aksi yok.Su bunu öğrenirse bir daha asla bakmaz yüzüme.Daha fazla nefretini kazanırım."

 

"Su şu an zaten senden nefret ediyor Ateş.Senin aşkından ölmüyor yani.Hoş,hangi kadına bunları yaşatırsın da senden nefret etmez ki? Sanem,o bebeğe dokunmayacak.Sen ne zaman bu kadar gaddar bu kadar zalim oldun Ateş? Anlaşılan babamın yolunda emin adımlarla ilerliyorsun."

 

Ateş,kafasını kaldırıp keskin bakışlarını ablasına dikti.Herkes onu babasına benzetiyordu.Nefret ediyordu bundan.Önce Su sonra ablası.O,babasına benzemiyordu.Asla benzemeyecekti.Aynı kefeye bile konulamazdı.

 

Dişlerinin arasından tısladı.

 

"Beni o kansıza benzetmeyi bırakın! Derhal!"

 

Gözlerini kıstı.

 

"Sence de ben onun kadar zalim miyim abla? Çocuklarını para karşılığı evlendiren daha doğrusu satan,karısının elindeki üç beş kuruşa göz diken bir şerefsiz miyim?"

 

Derya,zorlukla yutkundu.Geçmişteki yaşantıları onu zaten rahat bırakmıyordu.Her gece rüyalarında bir daha bir daha yaşıyordu.Şimdi Ateş'in ona bunları bir kez daha hatırlatması canını yakmıştı.

 

"O masum bebeğe kıyarsan,babam gibi zalim olursun Ateş."

 

Ateş'in sesi yükseldi.

 

"O bebek Su'yu benden tamamen koparır abla! Su bunları öğrendiğinde bir daha bile yanımda durur mu sanıyorsun sen?! Onu tehdit ile yanımda tutuyorum,o vakit geldiğinde tehdit bile işe yaramaz."

 

"Ona yaptıkların yenilir yutulur şeyler değil Ateş!" Derya'nın bu ani çıkışı Ateş'i şaşırttı.Başını hafifçe yana eğerek ablasının gözlerinin en derinine baktı."Bu duyguların sadece bir alışkanlık veya bağımlılık olabilir mi kardeşim? Su'yu seviyorsun,bunu anlayabilirim ama anlamadığım bir şey var: Siz ilk tanıştığınız sıralarda gayet iyi bir ilişki sürdürmüşsünüz lakin sizi bu duruma kadar getiren senin haddi hududu olmayan kıskançlıkların mı?Doğru,Su'yu sevmiyorum ama bu demek değil ki senin de yaptıklarını tasdikliyorum.Yanıldığın bir husus var: Sen böyle yaparak onu kendinden daha da soğutuyorsun.Ona zarar vermeye devam ettiğin sürece seni sevmeyecek,hiçbir zaman."

 

Ateş'in ellerini aldı ellerinin arasına.

 

"Bu böyle devam etmez.Seviyorsan eğer ve gerçekten bundan sonraki süreçte adam gibi davranacaksan geç onun karşısına af dile.Gerekirse ayaklarına kapan zira suçlu olan sadece sensin.Belki tüm bu yaşananlardan sonra ufacık da olsa bir şansın vardır.Ona her şeyi anlat,metresinden olan o bebeği de."

 

Ateş,başını her iki yana salladı.

 

"Bunu yapmayacağım abla.Bunu yaparsam eğer işte o zaman hiçbir şansım kalmayacak.Hayır." Dedi bir kez daha başını her iki yana sallarken."Su'yun hiçbir şeyden haberi olmayacak.Bunları sana anlattım,konuşmalarımız şu kapıdan dışarıya çıkmayacak."

 

Keskin bir nefes aldı Derya.

 

"Er yahut geç Su bu bebeği öğrenecek.Ayrıca şu yaptıklarından sonra seninle asla yan yana gelmez.O mutlu günleriniz sadece anılarınızı süsler.Bunu yapma Ateş,daha fazla kararmasına izin verme kalbinin."

 

Kaşlarını sonuna kadar çattı Ateş.Onun kalbi kara felan değildi.Tek isteği mutlu olmaktı.Aşırı kıskançlıklarıyla Su'yu kaybetmişti ve tek gayesi onu geri kazanmaktı.Zira onsuz bir hayat düşünemiyordu.Olmazdı.Su yoksa bu hayatın,yaşamanın da bir anlamı yoktu.

 

"Onu geri kazanman bana göre imkansız.Annesi yerine koyduğu o kadını öldürmüşsün,senden nefret ediyor.Bırak bari bundan sonrasında daha fazla uzaklaşmasın senden.Hem-"

 

Terasın kapısı bir anda açıldığında ikilinin bakışları o tarafa döndü.Karşılarında duyduklarıyla şok olmuş Güneş'i gördüler.Genç kızın hiçbir şeyden haberi yoktu.Abisinin Su'ya yaptıklarından,buraya hangi sebeple geldiklerinden...

 

"Sen bir kadını mı öldürdün abi,sen bir katil misin?"

 

Ateş,ayaklandı.

 

"Hayır abici-"

 

Eline kızkardeşine uzattığı an Güneş onun elini ittirip birkaç adım geriye çekildi.Duydukları karşısında şok olmuştu.Abisinin bu yönünü asla bilmiyordu.Eğer biri bir gün karşısına çıkıp ona abisinin katil olduğunu söyleseydi buna sadece kahkahalarla gülerdi.Çünkü onun gözünde abisi onları babalarının elinden kurtaran bir kahramandı.Ne de olsa bunca zorluğa göğüs germiş ve onları bir caninin elinden çekip almıştı.Şimdi böyle bir şey ile karşı karşıya kalmak onu derinden etkileyecekti ve abisine bir daha asla eski gözle bakmayacaktı.

 

"Senin başka bir kadından çocuğun mu olacak?" Bir şeyleri anlamaya,kavramaya çalışıyordu ama taşlar bir türlü oturmuyordu yerine."Peki Su yengem,o..." Cümlesinin devamını getiremedi."Ben sizin buraya geliş sebebinizi birbirinize aşık olduğunuz için,yengemi bizimle tanıştırmak için buraya geldiğinizi sanıyordum.Halbuki sen ona neler yapmışsın..." Ellerini dudaklarına kapattı."Sen onu aldatmışsın,annesi yerine koyduğu kadını öldürmüşsün!"

 

Bakışları ablasına kaydı.

 

"Sen de abime arka mı çıkıyorsun?"

 

Derya,dudaklarını araladı.

 

"Hiçbir şey bildiğin yok Güneş..."

 

Gözlerini kıstı Güneş.

 

"Benim artık her şeyden haberim var abla.Tüm konuştuklarınızı duydum." Titreyen ellerini nereye koyacağını bilemedi."Meğer siz babamdan da kötüymüşsünüz.Siz...Sizin kalbiniz kararmış.Artık ne yaparsanız yapın boş." Başını her iki yana salladı."Her şeyi anlayacağım Su yengeme.En ince ayrıntısına kadar,tek tek..."

 

Arkasını dönüp gitmeye yeltendiği an abisinin iri parmaklarını kolundan hissetti.Ateş,kızkardeşini kendisine çevirerek gözlerinin en derinine baktı.

 

"Beni dinlemelisin Güneş."

 

Güneş,yutkundu.Sulu gözleri abisinin gözlerinin en derinine bakıyordu.

 

"Bana yardım etmelisin,susmalısın." Başını ağır ağır olumlu anlamda salladı Ateş."Senin için onca emek verdim.Seni babamın elinden kurtardım,huzurlu ve sakin bir hayat yaşaman için elimden ne geliyorsa yaptım,görüp görebileceğin en iyi hayatı sundum ben sana.Bunun karşılığında senden isteğim budur: Hiç kimseye hiçbir şey anlatmaman.Eğer Su'yu kaybedersem gözüm kimseyi görmez."

 

"Beni de mi öldürürsün?" Sorduğu bu soru ortamda şimşeklerin çakmasına vesileydi.

 

"Sen mazlum bir insana kıydın! Söylesene bana şimdi ne farkın kaldı babamdan?!" Gerginlik her geçen saniye daha da artarken Derya araya girdi.

 

"Bildiğin bir şey yok Güneş.Duyduğun iki üç kelime ile ne beni ne de abini yargılayamazsın.Bunlar peşin hüküm vermen için yeterli değil.Ateş o kadını öldürmek zorunda kalmış.Eğer Ateş o kadını öldürmeseymiş o kadın Su'yu öldürecekmişti.Bunun sebebini sana söyleyemez ama şunu bil,Ateş o kadını öldürerek sadece Su'yun hayatını kurtarmış." Profesyonel bir şekilde yalan söylemeyi becerebiliyordu Derya.Hayat,ona kötü olmayı öğretmişti.Hayatı boyunca hiç kimse ona iyi davranmamıştı,o da iyi olmayacaktı hiçbir vakit."Hemen esip gürlüyorsun ama fena halde yanılıyorsun.Önce bizi bir dinle,sonra ne yapmak istiyorsan onu yapabilirsin.Bebek mevzusuna gelince,Ateş'in Su ile ayrı olduğu bir dönemde tek gecelik bir ilişkiden meydana gelmiş gayrimeşru bir bebek."

 

Ateş bile şaşkınlıkla izliyordu ablasını.O dahi böyle ayak üstünde bir senaryo yazamazdı.Derya kafasında kırk tane tilkiyi dolaştırır lakin hiçbirinin kuyruğunu birbirine değdirmemeyi becerirdi.

 

"Vakti zamanı geldiğinde elbetteki bu bebeği Su'ya söyleyeceğiz ama şimdi değil.Bu denli ciddi bir meseleyi şu durumda söylemek ancak ve ancak abinle Su'yun arasını bozar.Ve bu ilişkinin bitmesindeki tek etken sen sayılırsın Güneş."

 

Güneş,kolunu Ateş'in elinden kurtardı.Gözleri ablası ile abisi arasında mekik dokuyordu.

 

"Beni böyle yalanlarla etkiniz altına alıp susturamazsınız." Gözleri en sonunda Ateş'te durdu."Tek gecelik bir ilişkiden mi oldu bu bebek?" Kendi sorusuna kendi cevap verdi."Hiç sanmıyorum abi.Sen eğer gerçekten yengemi sevseydin bırak başka bir kadın ile birlikte olmayı gözün ondan başkasını görmezdi.Sen,yengemi aldattın ve onun annesi yerine koyduğu kadını canice öldürdün.Söylediklerinizin hiçbirine inanmıyorum." Başını her iki yana salladı."Beni sözlerinizle etkiniz altına alıp susturamayacaksınız."

 

Arkasını dönerek koşup gitti terastan.

 

Susmayacaktı.

 

O,abisi ve ablası gibi kalbinin siyahlaşmasına izin vermeyecekti.

 

Her daim koruyacaktı saflığını ve temizliğini.

 

*****

 

Duştan çıkan Su,bedenine sardığı havluyla kendisine verilen odaya dönmüştü.Ağlamaktan kızarmış olan gözlerinin ağrıdığını hissediyordu.Vicdan azabı çekiyordu.Bu dayanılamaz bir acıydı.Kendini hem bedenen hem de ruhen kötü hissediyordu ve bu yükün altında eziliyordu.

 

Islak saçlarını sol omuzunda topladı.Burnunun ucu kızarmıştı ve bu fena halde hasta olacağının işaretiydi.Bedeni halsizdi.Bedenine sardığı havluyu çözüp yere düşmesine izin verdi.Güneş'in ona getirdiği siyah iç çamaşırını geçirdiği uzun ve sık bacaklarından.Ardından yatağa oturdu.Aynı renkteki sütyene uzandığı anda diz kapağının hemen arkasında ki morluk çarptı gözüne.Sütyene uzanan elini bacağına götürdü.

 

Eskiden ruhen karşı karşıya kaldığı şiddet fiziki şiddete dönüyordu ve Su bunun farkındaydı.İşaret parmağını morluğun üzerine bastırdığında gözlerini acıyla yumdu.Bacağını büküp uzatarak ağrının ne denli fazla olduğuna baktı.Fazla değildi ağrısı ama belirgindi yine de.

 

Sütyeni geçirdi üzerine,iki ucunu birleştirip ön kısmında yer alan kopçasını taktı.Siyah şortlu takımı giyerek yatağa geçti.

 

Başını yumuşacık yastığa koyduğunda gözlerini acıyla kapattı.Yok,olmuyordu.Aldığı nefes ciğerlerine batıyordu sanki.Kendini uykunun kollarına bırakmaya çalıştı ama olmadı.Gram uykusu yoktu.

 

Henüz birkaç saniye önce yattığı yataktan tekrardan kalktı.Oturur pozisyona geldi.Ayaklarını yataktan sarkıttı.Başını yere eğdi.Elini boğazına götürdü.Nefesi yetmiyordu ona.Boğazında kocaman bir şey vardı sanki ve nefes almasını engelliyordu.

 

"Allah'ım yardım et bana..."

 

Kalbini yakıp kavuran sıkıntı onu her geçen saniye daha da halsiz bırakıyordu.Başını kaldırdığında karşısında anlık olarak Makbule Teyze'yi gördü.Gözlerinden yaşlar süzülmeye devam etti.Ağlayışları saniyeler içerisinde iç çekişlere döndü.Hıçkırıklar eklendi.Makbule Teyze karşısında bembeyaz elbisesiyle öylece durmuş tepki vermeden ona bakıyordu.

 

"Özür dilerim..." Dedi zorlukla."Özür dilerim Makbule Teyze affet beni."

 

Ağlayarak yumdu gözlerini.Yaşamak istemiyordu.Bu dünyada bu vicdan azabıyla bir saniye bile nefes almak istemiyordu.

 

Kirpiklerini araladığında aynı noktada Makbule Teyze'yi göremedi.Önüne gelen saçlarını parmaklarını tarak gibi kullanarak geriye ittirdi.

 

Deliriyordu.

 

Evet,evet kesinlikle deliriyordu.

 

Omuzlarını sarsarak anlayışlarına devam etti.O anda kapı açıldı.İçeriye Ateş girdi.Kadın o denli kendinden geçmişti ki,adamın odaya girişini dahi hissetmedi.

 

Ateş,kadının ağladığını gördüğünde ardından kapıyı kapattı.

 

"Sen iyi misin?" Dedi sessizce.

 

Kadının kan çanağına dönmüş keskin gözleri anında üzerine döndü.

 

"İyi miyim?!" Öfkeyle ayaklandı."Çok iyiyim sayende bak turp gibiyim!" Ses tonu birkaç ton yükseldi.

 

"Hayatımı mahvettin!" Ses telleri yırtılırcasına bağırdı."Hayatıma girdiğin güne lanet olsun!" Başını her iki yana salladı."Hayatımı mahvettin Allah'ın belası! Allah'ın belası!"

 

"Beni bu konuma sen getirdin Su! Şimdi geçmiş karşıma beni suçluyorsun ama tüm bu yaşananların sorumlusu sensin! Ağzını kapalı tutacaktın! Arkamdan iş çevirip polise gitmeyecektin!"

 

"Sen beni diri diri gömdün!" Adamın burnunun dibine girdi."Ne yapacaktım,sana boyun mu eğecektim?!" Yüzünü iğrenerek buruşturdu.

 

"Şerefsiz!"

 

Dediği anda adamın sert parmaklarını çenesinde hissetti.

 

"Bak işte başına her şey tutumadığın bu zehirli yılan dilin yüzünden geliyor! Sözlerinle beni çığrımdan çıkarıyorsun sonrasında suçlu ben oluyorum!"

 

Su,içindeki öfkenin önüne geçmedi bu sefer.Dizginlemeye çalışmadı kendini,yutmadı sözlerini.Bu adam alttan alınmayı hak etmiyordu.En kötü sözleri,en ağır hakaretleri hak ediyordu.Herkes hak ettiği hayatı yaşardı bu hayatta.Ne ekersen onu biçerdin.

 

"Bu raddeye gelmemizin tek sebebi sensin Su! Sen ve hataların! Bu asi tavırların!"

 

Kadın,çenesini adamın elinden zorda olsa kurtardı.

 

"Bu kadar yüzsüz bu kadar utanmaz nasıl olabiliyorsun aklım almıyor! Sen masum bir kadını öldürdün ve bana tüm suçun benim olduğunu mu söylüyorsun?!" Başını geriye yatırıp kahkaha attı."Cidden çok komiksin!" Gülmeye devam ettiğinde adam ona şaşırarak baktı."Aynen,aynen her şey benim yüzümden!" Başını öne eğerek bir elini karnının üzerine koydu."Deprem olsa diyeceksin ki Su hızlı yürüdü ondan yer sarsıldı!"

 

Ateş,kadını kolundan tutarak kendisine bakmasını sağladı.

 

"Kendine gel!" Dedi sert sesiyle.

 

Kadının yavaş yavaş aklını kaybettiğinin farkına yeni varıyordu.

 

"Ben kendimdeyim." Dedi Su,gülmeyi keserek."Az önce Makbule Teyze'yi gördüm.Bembeyaz elbisesi ve beyaz baş örtüsü ile bana bakıyordu,buradaydı."

 

"Sen iyi değilsin." Adam,kaşlarını çatarak baktı kadına.

 

"Yoo..." Su,omuzlarını küçük bir çocuk gibi kaldırıp indirdi."Ben gayet iyiyim!" Yüzündeki alaylı tavrı silip yerine ciddi yüz ifadesini takındı.

 

"O kadar iyiyim ki,senin yanında hala sapasağlam durabiliyorum.Bana yaşattıklarına karşın hala dimdik ayaktayım.Ama beni yıkmaya gücün yetmeyecek.Madem bir savaş başlattın,saldırıyı bırakıp savunmaya geçmeye hazırlan."

 

Bu bir meydan okumaydı.

 

"Zira karşında ben varım,en büyük zaafın var..."

 

*****

 

 

"Yenge!"

 

Pencerenin oyuğunda oturmuş dışarıyı izleyen Su,gözlerini yeni yeni doğmaya başlayan günden çekip odaya hışımla giren Güneş'e dikti.

 

Bu kızın bu acelesi neydi?

 

Anlamsızca baktı kıza.

 

Başını 'ne var?' Dercesine salladı.

 

"Buradan kaçmana yardım edeceğim." Dedi Güneş,seri hareketlerle yengesinin yanına ulaşırken."Her şeyden haberim var." Yutkundu ve sözlerine devam etti."Abimin sana yaptıklarından haberim var.Öyle ki,senin bilmediğin birçok şeyi de dün geceden itibaren öğrenmiş oldum."

 

Su,kendine çektiği ayaklarını aşağıya sarkıttı.

 

Neler söylüyordu bu kız böyle?

 

Onun bilmediği neyi biliyor olabilirdi ki?

 

"At sürmeyi bilir misin?" Dedi Güneş,başını sorarcasına sallarken.Bu defa da Su'dan bir cevap alamadığında ofladı."Abimin karşısında da bu kadar sessizsin sen anlaşılan.O yüzden senden yüz bulup başkasından çocuk peydahlamış!"

 

İşte bu sözler Su için son noktaydı!

 

 

 

Devam Edecek...

 

 

Loading...
0%