@haticeyldr
|
Keyifli Okumalar.... ****
"Ne dedin sen?!" Dedi sert bir tepkiyle Güneş'in kolunu tutup sarsan Su."Ne dedin dedim sana?!"
Kendini bu ani tepkiye hazırlayan Güneş,"Sakin ol." Dedi ve kolunu Su'yun elinden çekmeye çalıştı ama Su buna müsaade etmedi.
Kadının söylediğini anlamaya çalışan Su,ondan gelecek açıklamayı beklemeye koyuldu.Darbe üstüne darbe yiyordu ve artık bu yaşananları kaldıramaz olmuştu.
"Ateş'in bir bebeği mi olacak?! Anlat şunu!"
"Abimin başka bir kadından bir bebeği olacak." Güneş'in hiç çekinmeden,ardı ardına sıraladığı kelimeler Su için acı gerçekleri yansıtıyordu.Öyle ki gözleri dolmuştu.
"Abim ile ablam konuşurken tesadüfen duydum.Abim birkaç kez cadde bara gitmiş.Sanem denilen o kadın da aynı barda hayatını bedenini pazarlayarak sürdüren bir kadın işte.Bizzat kendi ayarlayarak bir iki kez abimin karşısına çıkmış.Sonrasında olanlar isen malum.Bilerek hamile kalmış."
"Nasıl olur bu?"
Su'yun gözünden birkaç damla yaş süzüldüğünde onun için oldukça üzülmüştü Su.Bunları ona anlatırken elbetteki büyük bir yıkıma uğraşacağını biliyordu kadının ama bu denli olacağını bilmiyordu.
"Bir yandan hayatımı mahvederken aynı zamanda başka birinden de çocuk yapıyormuş! Adi şerefsiz! Bana seni seviyorum nutukları çekiyordu,hepsi yalanmış! Bunu ona çok ağır şekilde ödeteceğim!"
Ateş'e hesap sormak adına adımlamaya başladığı anda Güneş tarafından zorlukla durduruldu.
"Dur Su,yapma..." Dedi sakince."Bu sinirle abimin karşısına çıkarsan senin söylediklerini duymadan üzerinde yine baskı kurmaya başlayacak ve başarılı da olacak.Elbet bir gün onun karşısına çıkarak sana yaşattıklarının hepsinin hesabını soracaksın ama o gün bugün değil.Mantıklı düşün." Gözlerini Su'yun gözlerine dikmiş onu hata yapmaması konusunda yönlendirmeye çalışıyordu."Fevri hareketlerde bulunma,ani karar verme.Sana kaçmana yardım etmem için yardımcı ol.Abimden kaç ve saklan.Ne zaman ki kendini akladın polise hayatını yeniden düzene soktun,tüm gücünle abimin karşısına çıkıp saldır.O gün geldiğinde yanında bende olacağım zira burada kalıp kalbimin onlar gibi kararmasına müsaade etmeyeceğim."
"Ne saçmalıyorsun sen be?!" Güneş'in üzerine yürüdü Su."Sen ne saçmalıyorsun?! Senin abin benim hayatımı ellerinin arasına aldı ve bir oyuncak gibi oynayıp,kırıp parçalayarak bir kenara attı! Sevgi olarak nitelendirdiği o saplantılı duygular karşısında hayatım koca bir karanlığa gömüldü! Şimdi de bir bebeği olacağını öğreniyorum! Bu benim için ne kadar zor biliyor musun sen,anlıyor musun beni?" Dudakları titremeye başladı.Sinirleri boşalıyordu.
"Seni anlayamıyorum Su çünkü senin yaşadıklarının zerresini yaşamadım ben.Ama yardımcı olabilirim.Şimdi abimin karşısına geçip ona hesap sormaya kalktığında ne olacak sanıyorsun sen,seni oturup dinleyecek ve sana hak mı verecek? Suçunu kabullenecek ardından üzerinde baskı kuracak.Ama kaçarsan,ne zaman ki gücünü yeniden toparlarsan ve yeniden abimin karşısına en güçlü halinle çıkarsan işte o zaman karşında hiç kimse duramaz."
Titreyen ellerini saçlarına daldırdı.Kriz geçiriyordu.Güneş,kapıyı kontrol edip Su'yu kollarından tutarak yatağa oturttu.Üçlü çekmecenin üzerinde ki sürahi ile suya uzandı.Bardağa saniyeler içerisinde doldurduğu suyu zorlukla içirdi hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlayan Su'ya.
Birkaç yurdumun ardından bardağı çektiğinde Su,titremeye başlayan ellerini dudaklarının üzerine kapattı.Kendini fazlasıyla kötü hissediyordu.Çıkmaz bir sokakla karşılaşmıştı ve geriye dönüşü de yoktu.
"Abime hiçbir şey belli etmemelisin.Bu bebekten haberin yokmuş gibi davranmalısın.Giriş kattaki en son odada çiftliğin arkasına çıkan bir kapı var.Oradan kaçabilirsin.Atlardan birini ahırdan getirip oraya bağladım.At sürmeyi bilir misin?"
Başını ağlayarak olumlu anlamda salladı Su.
"Çok küçük yaşta babam beni bir kursa kaydettirmişti.Biliyorum.Ama nereye gideceğim,buralara yabancıyım ben."
Burnunu çekti hafifçe.
"Hızla sürmelisin.Kasabanın çıkışına ulaştığında anayoldan birinden yardım iste.Hadi hızlı olmalıyız."
Su'yu ayağa kaldırdı.Düşünecek vakti yoktu Su'yun.Şu an en mantıklısı Güneş'in yardımı ile burada kaçmak ve Ateş'ten kurtulmaktı.Belki bu yaptıklarının hesabını şu an sormayacaktı ama elbet bir gün yeniden karşı karşıya gelecekti.O gün gerçekleşecekti büyük yüzleşmeleri.
"Ya sana zarar verirse?"
Onun sorduğu bu soru Güneş'i duraklatmadı.Ama cevabını vermekten de geri durmadı.
"Abim merhametsiz bir adam olabilir," kapıyı açarak Su'ya geçmesini için fırsat verdi."Bunu kabul ediyorum lakin bana asla zarar vermez.Bundan adım kadar eminim.Sen kendini kurtarmaya odaklan.Beni düşünme."
Parmak uçlarında yürüyerek çıktılar odadan.
"Buradan elimizi kolumuzu sallayarak çıkabilecek miyiz?"
Güneş,omuzunun üstünden hala ağlamakta olan Su'ya baktı.
"Pek sevgili görümcen bunu da düşündü.Abim ile ablam sabah erkenden kasabanın diğer ucundaki Hasan amcaya gittiler,arabanın tekerleğini yaptırmak için.Abimin arabasının tekerleğini bir gecede patlatmış çocuklar.Abim de şehir merkezine gitmek yerine Hasan amcayı daha yakın bulunca birlikte oraya gittiler.Eve de dört tane koruma dikti.Saat başında görev teslimi yapacaklardı.Kapıda ki iki izbanduta dinlenmeye çekilebilirsiniz dedim,onların yerine gelecek olanlarında yemeğine biraz uyku ilacı katmış olabilirim.Şu an tek yapmamız gereken fazla zaman kaybetmeden seni buradan çıkarmak olacak."
En alt kata indiler.Holün sonunda bulunan odaya ulaştıklarında Güneş,kilitin üzerindeki anahtarı çevirip kapıyı açtı.Onun hemen arkasında duran Su,genç kız ile birlikte odaya girdi.Elinin tersiyle sildi gözyaşlarını.Bu yaptığının doğruluğuna karar veremiyordu ama tek düşündüğü Ateş gibi birinden olabildiğince uzaklaşmaktı.Korktuğu şey ise Ateş'in yokluğunu fark ettiği an ona yardım eden Güneş'e bir zarar verecek olma ihtimaliydi.
O kadar karmaşık duygular yaşıyordu ki,bağıra bağıra ağlamak istiyordu ama Ateş'in başka bir kadından çocuğu olacak olması onu büyük bir boşluğa sürüklediğinden bunu yapamıyordu.
O kendi halinde,tekdüze hayatında gayet mutluyken bir anda hayatının bu kadar mahvolmasına dayanamıyordu.Ateş'in yokluğunu fark ettiği an Dünya'yı yerle bir edeceğini biliyordu.
Güneş odanın içinde bulunan kapıyı açtı saniyeler içerisinde.Su burayı başta bir banyoya benzettiyse de içerisine girdiğinde gördüğü başka bir kapıyla bu kararından vazgeçti.Küçücük oda gibi bir yerdi ve bir kapı daha vardı.
"Ata bin ve ardına bile bakmadan ana yola kadar sür.Ana yola geldiğinde bir araba çevirirsin.At yolu biliyor,tekrar döner çiftliğe.Beni veya geride bıraktıklarını düşünme.Abimi seni bulamaması için oyalacağım."
Güneş bir diğer kapıyı aralarken Su,gözüne gelen ışıkla göz kapaklarını kıstı.
"Teşekkür ederim,Güneş." Dedi sessizce.
Güneş onun bu sözüne karşılık tebessüm etti ve başını ağır ağır olumlu anlamda salladı.
Kapıdan çıktı Su.Geniş tarla gibi bir yerdi burası.Çiftliğin çok büyük olduğuna şimdi kanaat getirmişti.İlerideki ağaca bağlanmış atı gördüğünde etrafı daha fazla incelemeden ata doğru yürüdü.Ayakta duracak hâli yoktu aslında.Bıraksalar yere yığılacaktı.
Atın yanına ulaştığında ipini çözerek bir çırpıda ata bindi.Dizginleri kavradı.Atın yönünü çevirerek son kez kapının pervazında duran Güneş'e baktı.Ona güvenmesi mi gerekiyordu yoksa güvenmemesi mi,onu bile bilemiyordu şu an.O kadar karmaşıktı kafası.Gözlerinden hâlâ yaşlar süzülüyordu.Yanıyordu gözleri.
"Deh!"
Dudaklarının arasından çıkan kelime atı harekete geçirmeye yetti.Koşmaya başladılar.Vakit kaybetmemeliydi.Ateş'in her an dönebilme ihtimali vardı.Kısa sürede ormanlık alana giriş yaptığını aslında ne tarafa doğru gidebileceğini bilmiyordu.Sadece ilerliyordu.Ana yolu bulduğunda gördüğü ilk arabayı durduracak ve uzaklaşacaktı buradan.
Rana'yı bulacak ve başına gelenleri bir bir anlatacaktı ona.Belkide şu an tüm polis ekipleri onu arıyordu.Ne de olsa cinayetle yargılanıyordu.
Ağaçların arasından geçerken yüzüne çarpan rüzgar yüzünden saçları uçuşuyordu.Neyse ki iyi bir sürücüydü.
Bir anda atın ayağı ip gibi bir şeye takıldı.Su,atın takıldığı şeyin ne olduğunu dahi anlayamazken bir anda şaha kalkmasıyla çığlığı basıp geriye doğru savruldu.Atın üzerinden düştü.Ayağı son anda üzenginin ipine takıldı.At koşmaya devam ediyordu.Onun arkasından yerde sürüklenmeye başladı.Yaklaşık bir on dakika atın arkasından yerde sürüklendi.Çıĝlıkları koca ormanda yankılanmaya devam etti.Yüzüne hızla yerleşen çizikler,ayağını bir türlü kurtaramayışı,vücudunun çeşitli yerlerine batan çalılar,kollarını çizen taşlar...Haykırarak ağlamaya devam etti.
At bir adam tarafından durduruldu.Ayağı,takıldığı yerden çıkarıldı.
Ve karşısında görmek isteyeceği en son kişiyi,celladını gördü.
Adamın ateş saçan gözleriyle karşı karşıya kaldığında sol eli ile sağ kolunu kavradı.Kolu ve bacağı kadar zonkluyordu ki,gözlerini acıyla kapattı.
"Aptal!"
Kulağına ilişen ses iliklerine kadar titremesine vesile oldu.Adam,ona acımadan ayağını,bacağının üzerine koydu.Attığı acı dolu çığlık tüm ormanda yankılandı.
"Gitmek mi istiyorsun?!"
Belinden çıkardığı silahı kadına doğrulttu.Ayağını,kadının bacağından çekti.Zorlukla oturur pozisyona gelerek sol elini bacağına koydu kadın.
"Git o halde!"
Tetiğe korkusuzca bastığında silah kadının hemen yanında patladı.Korkuyla ellerini kulaklarına kapatıp bacağını ağrımasına rağmen kendine çekti.Saçları dağılmış,korkudan daha fazla ağlamaya başlamıştı.
Büyük bir oyuna getirilmişti.
Karşısında öfkeden kuduran bir adam vardı ve şu an ne yapacağını bilemiyordu.
"Güneş benim kız kardeşim,sen gidip nasıl inanabilirsin ki onun iyi niyetine,güler yüzüne?! Abisi dururken seni mi savunacaktı?!"
Kadın,bir kez daha ağrısını belli eden bacağını tuttu.Canı fazlasıyla yanıyordu ve acı her geçen saniye daha da katlanıyordu.
"Bacağım..."
Ateş,gözlerini kısarak baktı kadına.
"Benden korkmuyorsun öyle değil mi?" Başını sorarcasına salladı."Gözünü ne kadar korkutarsam korkutayım o cesaretini kıramıyorum!"
Kadın başını kaldırıp adama baktı.Kin ve nefret dolu bakışlarını dikti adama.
"Senin gibi bir şerefsizden ne için korkayım ki? Gücü ancak bana yeten bir korkaksın sen! Başka bir kadından çocuğun olacağını söyledi Güneş! Sözde beni seviyordun,gözün benden başkasını başkasını görmüyordu güya! Sen bir yalancısın,bir ödleksin sen! Sana ne söylersem söyleyeyim anlamıyorsun çünkü sende o kafa yok!" Bakışlarını adamın elindeki silaha çevirdi."O silahla beni mi öldüreceksin ha?!" Adamı bile isteye kışkırtıyordu."Öldür,korkmuyorum çünkü senden! Senden ve yaptıklarından...Korkmuyorum Ateş! Cesaretin yetmez çünkü o tetiğe basmaya! Az önce sıktığın o kurşun tam yanıma denk geldi! Cesaretin el vermedi çünkü o kurşunu kalbime ya da beynime denk getirmeye!"
Başını geriye yatırıp gür bir kahkaha attı Ateş.
"Ciddi anlamda sen karşıma geçmiş neyden bahsediyorsun Su?! O kurşunu sana sıkacak gücüm olmasaydı eğer pek sevgili zavallı Makbule teyzeni de öldürecek cesaretim olmazdı!"
Makbule teyzenin adının geçiyor olması Su'yu derinden yaraladı.
"Zavallı kadın senin yüzünden kim vurduya gitti! Senin aptallığın yüzünden!"
Ağır adımlarla ilerledi kadının yanına.Silahının hedefine kadını koydu.
"Seni öldürmeyeceğim Su!" Yutkundu.
"Ama ölmekten beter edeceğim!"
Tetiğe bir kez daha bastı,
Ve ardından hiç vakit kaybetmeden bir kez daha...
Devam Edecek...
|
0% |