Yeni Üyelik
5.
Bölüm

BÖLÜM 5 | DÜN, BUGÜN, YARIN

@hikayelerindeyasar

BÖLÜM 5 | DÜN, BUGÜN, YARIN

 

Yaptığı hareket ile geriye bir adım attım. Birine tam anlamıyla güven duygusu benimsemeden, temas halinde bulunmaktan hoşlanmazdım. Gerçi Seyit'e hayatımın hiçbir zaman diliminde güvenmeyecektim.

 

"Hadi, geç olmadan gidelim." Diyen Kaya ile birlikte Seyit önüne geçmem için elini uzattı. Hızlıca arabaya doğru yürürken, Seyit'in yönlendirmesi ile spor arabasının ön koltuğuna yerleştim. Kaya ise arka tarafımıza geçmişti.

 

"Yolumuz biraz uzun, Girne'ye geçeceğiz. Uykun varsa uyu." Dedi bana hitaben. O esnada arabasını çalıştırıyordu. Spor kıyafetleri ile oldukça karizmatik dururken, kendime gelip başımı olumsuzca salladım.

 

"Gerek yok, yani uykum yok. Pek sevgili arkadaşın bütün yol boyunca susmadığı için, olan uykumuda açtı."

 

Kaya gerçekten geveze bir adam olmalıydı. Bu dediğimle Kaya şaşkınca biraz öne doğru eğilirken, Seyit'in hoşuna gitmiş olmalı ki sesli bir şekilde güldü.

 

"Pardon, sen hiç konuşmadığın için ben çok konuşmuş gibi gözükmüş olabilir miyim?"

 

Dediği şey ile arka tarafa doğru hafifçe döndüm.

 

"Bir düşüniyim, olamaz."

 

"Allah sana sabırlar versin, kardeşim." Diyerek Seyit'in omzunu sıvazladı. Bunu bugün ikinci diyişiydi.

 

"Amin." Diyerek arkadaşını tastiklemesi ile Seyit'e döndüm.

 

"Amin, derken?" Dedim kafamı hafifçe oynatarak.

 

"Zor bir kadınsın, bu belli. İnkar etmeyelim boşuna."

 

"Akıl, akıldan üstündür işte." Diyerek Kaya'nın da aynı şekilde Seyit'i savunması ile iyice sinir olmuştum.

 

Daha fazla bir şey demeden iki kolumu birbirine bağlayarak, camdan dışarıyı seyretmeye başladım. Seyit yüzünü bana döndürmüştü ama herhangi bir şey dememişti. Sadece hâlâ sırıtıyordu.

 

Lefkoşa ve Girne arası oldukça uzundu. Seyit'in evine gidiyor olmalıydık. Kaya kendi halinde telefonu ile oynarken, Seyit bana hitaben konuştu.

 

"Eve geçiyoruz şimdi. Ama bizim 2 saat sonra için bir toplantıya girmemiz gerekiyor. Evde beklesen sorun olmaz değil mi? Toplantıdan hemen sonra yanına geleceğim. "

 

"Yok, beklerim ben. Sıkılırsam dışarı çıkar gezerim zaten."

 

Seyit belli belirsiz başını salladı. "Evde sana yardımcı olacak bir kadın çalışıyor zaten. Normalde sadece temizliğe geliyor da, sen geliceksin diye yatılı kalacak."

 

"Gereği yoktu. Kendi evimde de yardımcım yok sonuçta."

 

"Olsun, rahat etmeni istiyorum." Kendi bilirdi.

"Hem yemek konusunda falan da yardımcı olur. Sürekli dışarıdan yemek yemek istemezsin diye tahmin ediyorum.".

 

"Tamam, toplantın çok geç biter mi?"

 

"Sanmıyorum. Burada almak istediğim bir otel daha var. Oranın sahibi ile görüşeceğiz. Bu arada Kaya'da şirketimizin avukatı zaten. Sözleşmeyi falan inceleyecek. "

 

Dikiz aynasından Kaya ile göz göze geldim.

 

"Sende hiç avukat tipi yok." Dedim onu sinir etmek için. O ise söylemimi pek aldırmadı.

 

Yaklaşık 20 dakika daha yol geldikten sonra güzel bir villanın önünde araba durdu. Seyit Cerkuday'dan böyle bir ev beklenilirdi zaten. Beyaz ağırlıklı dış cephesi ve taş detayları hakim olan 2 katlı bir villaydı. Oldukça huzur verici duruyordu.

 

Arabayı park ettiğinde, arkamızdaki arabada olan diğer korumalar indi. Valizleri yavaşça alarak içeriye doğru taşıdılar. Seyit ise yanıma gelerek kapıya doğru adımlamamı sağladı. Kaya arkamızdan bizi takip ediyordu.

 

"Seni Figen Hanım ile tanıştırıyım daha sonra duşa girip hazırlanacağım." Hafifçe başımı salladım. Kapıda bizi bekleyen orta yaşlarda bir kadın vardı. Gülümsüyordu.

 

"Hoşgeldiniz." Dedi bize gülümsemeye devam ederken.

 

"Hoş bulduk, Figen Hanım. Mehir, size bahsettiğin hanımefendi." Benden mi bahsetmişti?

 

"Merhaba, Mehir Hanım." Diyerek elini uzatmıştı kadın. Uzattığı eli sıkarken, gülümsedim.

 

"Merhaba." Seyit'in gözleri bir süre gülümseyen dudaklarımda kaldı.

 

"Figen Hanım, sana odanı göstersin. Sende yerleşirsin. Daha sonra çıkmadan bir kahvaltı yaparız."

 

Saat oldukça erkendi. Uçağımız sabah 6 gibi inmişti. Şimdilerde saat 8'i geçiyordu. Seyit beni Figen Hanım ile yalnız bıraktığında, beni üst kata doğru yönlendirdi. Kaya çoktan ortadan kaybolmuştu zaten.

 

Odama beni getirdiğinde, bütün Kıbrıs'ı görebiliyordum. Odamın manzarası tek kelime ile muhteşemdi. Bütün oda camekan kaplıydı. Burası gerçekten fazla huzurlu duruyordu.

 

"Siz yerleşin Mehir Hanım, ben kahvaltı hazırlamaya başlayayım."

 

Sadece kafa salladım. Daha sonra hızlıca duşa girmek için ebeveyn banyosuna ilerledim. Duşumu aldıktan sonra, altıma siyah bir mini etek, tül bir çorap ve basic bir beyaz tişört geçirdim. Çizmelerimi bacaklarımdan geçirdikten sonra kemerimi ve aksesuarlarımı taktım. Kıbrıs çok soğuk bir yer değildi fakat ben bot ve çizme giymekten hoşlanırdım. Saçımıda hızlıca kuruttuktan sonra doğal hali ile bıraktım. Zaten hafif dalgalı saçlarım vardı.

 

Hafif bir makyajdan sonra, valizimdeki kıyafetleri boş dolaba yerleştirdim. Bakalım buradaki 10 günüm nasıl geçecekti. Babamlara haber vermemiştim, sadece Cem ve Banu biliyordu.

 

Daha fazla oyalanmamak için hızlıca aşağıya doğru indim. Kaya ve Seyit kahvaltı masasının başında oturmuş sohbet ediyorlardı. Seyit altına geçirdiği siyah kumaş pantolonu ve salaş ince kazağı ile oldukça şık duruyordu. Kaya ise takım giymişti.

 

Daha fazla bekletmeden yavaşça masadaki yerimi aldım. Seyit masaya geçene kadar pür dikkat beni izlemişti.

 

"Evet, Mehir de geldiğine göre artık kahvaltımızı edelim." Dedi Kaya.

 

"Afiyet olsun." Dedim Kaya'nın sözüne hitaben. Seyit çayı ile kahvaltıya başlarken, peynir tabağından bir kaç peyniri kendi tabağıma koydum.

 

"Adamlarla dün görüştüğünde tavırları nasıldı? Olumlu mu?" Kaya ve Seyit iş üzerinde konuşmaya başlamışlarken, sakince kahvaltıma devam ediyordum.

 

"Nötr. Para konusunda pek anlaşamadık. Artık arayı sen bulursun. O otele dediği rakamı vermek istemiyorum." Kaya sessizce kafasını salladı.

 

"Bir orta yolunu buluruz, mutlaka." Tabağına zeytin alırken tekrar konuşmaya devam etti. "Ablan, sanırım seni özlemiş. Lara'yı da alıp en sonunda çat kapı geleceğim dedi, haberin olsun."

 

Bir ablası olduğunu biliyordum. Ablasının evliliğinin düzgün gitmediğini ve kocası ile ayrı evlerde yaşadığını da biliyordum. Oyuncakçıda yeğeni için hediye baktığını söylemişti. Onlara düşkün olmalıydı.

 

"Buradan döndüğümde mutlaka uğrarım yanına."

 

"Sen dönmeden, o gelmezse iyi. Birde Nehir'i sürükler muhtemelen peşinden." Kısa bir saniye benimle göz göze geldi. Ama umursamadan çayımdan yudum aldım. Sessizce onları dinliyordum.

 

"Nehir, o gün restoranda gördüğün kız." Dedi Seyit bana açıklama yaparken.

 

"Sormadım." Kısa ve net bir cümle kurmuştum. Bu halime Kaya gözlerini devirdi.

 

"Bu kadar da merak etmeyen bir insan olamazsın."

 

"Beni ilgilendirmiyorsa, etmiyorum Kayacım." Çayımı yavaşça bıraktıktan sonra bıçağımla tabağımdaki peyniri kestim. "Hayır, seni rahatsız eden ne anlamadım?"

 

"Seyit için burada olduğun belli, etrafındaki kadınları merak etmiyor musun?" Tek kaşını kaldırarak sorduğu soru ile dikkatimi daha da verdim.

 

"Kaya, karışma!" Dedi sert ifade ile Seyit.

 

"Eğer, Seyit benim yerime onları isteseydi, onlar olurdu diye tahmin ediyorum." Seyit'in konuşmasına müsade etmeden tekrar konuşmaya başladım. " Ayrıca, oradan bakıldığında kıskanç birisine mi benziyorum?"

 

"Oldukça umursamaz duruyorsun. "

 

"Keyfime göre yaşarım genelde. Nerede, nasıl, ne zaman istersem."

 

"Ba-"

 

"Tamam, yeter artık. Anlaşıldı bugün birlikte fazla zaman geçirdiniz. Birbirinize laf sokmayı kesin!" Dedi sinirle Seyit.

 

Ona doğru dönüp konuşmaya başladım.

 

"Arkadaşını sevmek gibi bir zorunluluğum umarım yoktur." Bu cümlemle ikiside gülümsedi.

 

"Bana bile laf söylüyor kardeşim, tuttum bu kızı." Hiçbir şey demeden Seyit'in omzunu sıvazlayarak bizi yalnız bıraktı.

 

"Anlamadım, neydi şimdi bu?"

 

"Aklınca seni test ediyor, boşver." Daha sonra tabağıma salatalık ve domates koydu. Ortada duran haşlanmış yumurtadan da bir tane koyduktan sonra konuşmasına devam etti.

 

"Peynir harici bir şey yemedin. Bunlarıda bitir."

 

"Herkesle bu kadar ilgili misindir?"

 

"Hayır, genelde bende senin gibiyim. Kimseyi umursamıyorum."

 

"Peki, beni neden umursuyorsun?" Gözlerini gözlerime sabitleyip, yavaşça bana yaklaştı.

 

"Bunu, zamanı gelince öğreniceksin." Daha sonra salık bıraktığım saçlarımın ucuna hafifçe dokundu.

 

"Saçların, çok güzel." Hala ucunu okşarken, bu sefer hiçbir şey diyemedim. Saçımın bir tutamı hala elindeyken, kolundaki saate baktı.

 

"Geç kalacağım, eğer dışarı çıkarsan mutlaka bana haber ver. " Kafamı belli belirsiz salladım.

 

"İyi toplantılar." Gülümsedi ve saçımdan elini çekti. Daha sonra yanımdan kalkarak uzaklaştı.

 

^^

 

Seyit gideli tam 3 saat olmuştu. Ben ise Figen Hanım ile biraz evi dolaşmıştım. Pek fazla dışarıda takılmayı sevmediğim için evde kalmak istemiştim. Şimdi ise Figen Hanım türk kahvesi yapmıştı, onu içiyordum.

 

Orta sehpanın üzerinde duran dergilerden bir tane alıp, okumaya başladım. Bir ekonomi dergisiydi. Bu evde kadın yaşamadığı o kadar çok belliydi ki. Hiç bir yerde süs eşyası dahi yoktu. Oldukça minimal bir evdi. Hala dergiyi okumaya devam ederken, kapı çaldı. Sanırım Seyit olmalıydı. Figen Hanım, yukarı katı temizleyeceğini söylediği için duymuyor olmalıydı. Yerimden kalkıp, yavaşça kapıyı açtım.

 

Tahmin ettiğim gibi, Seyit karşımdaydı.

 

"Hoş geldin." Dedim sessizce. O ise gözlerini gözlerime kenetlemiş şekilde bekliyordu.

 

"Kapıyı senin açıcağını tahmin etmemiştim."

 

"Figen Hanım yukarıda, sanırım duymadı." Kafasını salladı.

 

"Hoş buldum." Dedikten sonra hala aynı bakışı atıyordu. Gözlerine baktıkça, içerisinde kayboluyormuş gibi hissediyordum. Bu düşünceden hemen kendimi uzaklaştırdım. Seyit'te o sırada içeriye doğru adımladı. Elindeki evrakları yan taraftaki konsola bırakırken, bana doğru döndü.

 

"Sıkıldın mı?"

 

"Yok, evini gezdim biraz. Spor salonu var, bu hoşuma gitti. Şimdi de kahve içiyordum. Sen geldin zaten."

 

Birlikte salona doğru adımladığımızda az önce oturduğum koltuğa o da oturdu. Bende yanına oturduktan sonra konuşmaya başladım.

 

"Toplantın nasıldı?"

 

"Daha henüz bir netliğe kavuşmadı." Az önce baktığım ekonomi dergisini aramızdan alıp orta sehpaya koydu. Ve koltukta bana biraz daha yaklaştı.

 

"Ne yapmak istersin bugün? Dışarıya çıkalım mı?" Kaya ile gelmemişti, anlaşılan o bizimle kalmayacaktı.

 

"Fark etmez. Çıkmasakta olur. En son geldiğimde baya bir gezdim. "

 

"Sen ne istersen onu yapalım. Yarın akşam otele geçmek durumundayım. Bir oyun var, orada olmam lazım. Gelmek ister misin?"

 

Bu fırsatı asla kaçırmazdım.

 

"Olur, gelirim. Bugün evde dursak o zaman." Kafasını salladı.

 

"Ben bir üzerimi değiştirip, geliyim o halde."

 

Daha sonra üzerini değiştirmek için Seyit yanımdan ayrıldı. Yarın oyunu kiminle oynayacağını merak ediyordum doğrusu.

 

Figen Hanım aşağıya indiğinde, Seyit içinde bir kahve yapmasını rica etmiştim. Üzerini değiştirip, inene kadar kahvesi olmuştu. Benim kahvemin yanına koyduğunda Seyit'te aşağıya inmişti. Tekrar az önceki yerine otururken pür dikkat beni izliyordu. Her hareketimi böyle incelemesi beni oldukça rahatsız ediyordu.

 

"Kaya'dan bugün rahatsız olmadın değil mi?"

 

"Hayır, olmadım. Sadece fazla meraklı."

 

"Öyledir. Nehir'in falan kafana takılmasını istemiyorum. Aynı şekilde kız kardeşinin de."

 

"O gün sana biraz fazla tepki verdim. Ama Çağla'nın görmesi hiç hoş olmazdı, emin ol."

 

"Ben kardeşini yalnızca bir kere gördüm. Zaten babanla, babam arkadaşmış önceden biliyorsundur." Baban kelimesini vurgularken çok zorlanmıştı. Beden dilinden bunu anlamam oldukça kolay olmuştu. Ama, neden?

 

"Normalde girmediğim, bir yemeğe gittim. Ortak arkadaşlarımız vasıtası ile tanıştım. Nehir'de benimleydi o gün hatta. O da o yüzden tanıdık geliyorsun dedi."

 

"Nehir hayatının neresinde peki? " Gülümsedi.

 

"Nehir'i tanısan çok seversin. Sadece sevdiklerini kimseyle paylaşmak istemiyor. Benim küçük kız kardeşim gibi. 5 yaşından beri tanıyoruz birbirimizi."

 

"Çocukluktan beridir yani?" Kafasını salladı sadece. "Seni de paylaşamıyor yani?"

 

"Etrafımda pek kız görmek istediği söylenemez."

 

"Sebebi ne?" Koltukta biraz daha bana yaklaştıktan sonra tekrar dikkatini bana verdi.

 

"Sana karşı duyguları mı var yoksa?" Gözleri hala gözlerimdeyken tekrar elleri saçlarıma gitti. Bugün tuttuğu tutamı tekrar tutmuştu.

 

"Hayır, öyle bir şey olamaz."

 

"Sebep?"

 

"Çünkü, kalbimde sadece ikizinin olduğunu biliyor." Kaşlarım çatılmıştı.

 

"Anlamadım?"

 

"İkiz kız kardeşi, benim çocukluk aşkımdı. Daha sonra onu kaybettik. Etrafıma kız yaklaştırmak istememesinin sebebi bu. Sanki kardeşine ihanet ettiğini düşünmesi."

 

"Nehir ve Nehir'in ikizi senin çocukluk arkadaşların yani. Doğru mu anlıyorum? Biride çocukluk aşkın."

 

"Evet, doğru anlıyorsun. Kalbim bu zamana kadar onu kaybetmiş olsamda, çocukluk aşkım için çarptı. Ta ki seni görene kadar Mehir. Kalbim ilk defa yeniden seni gördüğü an, çarpmaya başladı. "

 

Ellerini perçemimden geçirerek kulağım arkasına saçlarımı yerleştirirken, gözlerim benden istemsiz kapandı.

 

"Kalbim, seni gördüğü andan itibaren benimle değil. " Alnını alnıma yaslamasıyla gözlerimi açtım. Hızlıca kendimi geri çekerken, bu durumdan kendimi kurtarmak istedim.

 

"Ne-Nehir'in kardeşinin ismi neydi?" Neden merak ediyordum bilmiyordum ama merak ediyordum.

 

Kendimi uzaklaştırmanın şaşkınlığı ile Seyit bana bakarken soruma kaşları çatılmıştı.

 

"Neyra, Neyra'ydı ismi. "

 

Neyra...

Bana bu kadar tanıdık gelmesi normal miydi?

 

 

ARALIK 「 2005 」

 

Neredeydim? Hatırladığım tek şey bahçede oynadığım oyundu. Gözlerimi açmak bana çok zor geliyordu. Sadece kendimi çok yorgun hissediyordum. Başımda benim uyandığımı anlamayan iki adam konuşuyordu.

 

"Bu ilaçlar çok fazla tehlikeli olabilir, henüz daha 8 yaşında. Çok ağır psikolojik ilaçlar, hafızasının tamamen ona bir oyun yaşattığını düşünebilir."

 

"Bende onu istiyorum ya doktor! Bundan sonra Neyra Karaca diye birisi yok! Onun kafasından bu ismi kazıyacaksın!"

 

Bu adamlarda kimdi ve ben neredeydim? Babam, annem çok merak etmiş olmalıydı beni. Nehir, Anıl deli gibi korkmuştur şimdi.

Gözlerimi sakince açmaya çalışırken beyaz önlüklü bir adam karşımda belirdi.

 

"Çok fazla uyudun küçük hanım, şimdi uyanma vakti."

 

Daha sonra kulağıma eğildi.

 

"Ya da asıl şimdi, uyuma vakti Neyra Karaca!"

 

Bölüm Sonu.

Loading...
0%