Yeni Üyelik
12.
Bölüm

Bölüm-11 Zafer

@hvnand

Zafer ile sonuçlandığını sandığımız yalanlar ve mahkumlar...

Her şey yalan ve karmaşık, hiçbir şey olması gerektiği gibi değil. Bundan yıllar önce herkesin zihnini bulandıran bir şey ortaya çıktı. Elbet buna daha sonra AKREP ve TARİKAT isimlerini verdiler. Ne uğruna, kim veya kimler uğruna...

İnsanların inançlarını ve değerlerini tek bir çatı altına aldıklarını, dünya barışını ve eşitliği sağlayacaklarını söyleyerek avlarını tuzaklara çekmeye başladılar. İnsan her ne kadar zeki olduğunu söylese bile, kaldığı ve kalacağı şeyler olacaktı elbette. Düşündüğümüz zaman; buna nasıl kanabildiler, dediler ama ilk kananlarda onlardı. Ses çıkmadı mı?

Çıkmadı.

İşlerine geldi, bir koyun sürüsünü yönetiyor olmak! İşlerine geldi, kendi yaptıkları şeyleri saklamak!

Akrep, her şeyden korkunç ve vahşiydi...

Yaptıkları şeyler normal gelmemeye başladı zamanla, kurban edildi kadınlar...

                        &

"Merak etmeyin, cidden iyiyim."

"Sahra gelmeden bize bir şeyler anlatmanı bekliyorduk Ardil. Nedense zaman kazanmaya çalışıyor gibisin." Doğruydu, bugün birçok sır dökülecekti meydana ama sadece konuşan ben olmayacaktım. "Bugün her şeyi anlatacağıma ve saklı bir şeyin kalmamasına elimden geldiğince çabalayacağım." dedim sadece. Ömer kız kardeşimi alarak olduğum yere geliyordu ve neredeyse burada olacaklardı. Her zaman, önce kendimizden çok düşündüğümüz şeyler olur, biri olur. Benim birden fazlaydı sanırım.

"Sizi uzun bir aradan sonra böyle bir arada görmek bana hayret veriyor." dedi, Burçigin. Toprağın yani başımda olmasından bahsediyordu. Aslında gurursuz ve aptal olduğumuzu alttan alttan ima ediyordu. Öyleydik belki, onunla tanışmadan önce bende bu şeyin 'aptallık ve gurursuzluk' olduğunu düşünebilirdim ancak Toprak bana bunun ne kadar yanıltıcı olduğunu göstermişti. O benim sevdiğim ve ömrümün sonuna kadar sevmiş olacağım kişiydi.

Ömrümün sonuna kadar...

"İlişkimiz hakkında yorum yapmanı istemiyorum." diye yanıt verdi Toprak. Ah bu ikilinin tartışmaları...

"Susar mısınız acaba? Farkında değilsiniz belki ama burası bir hastane." Sanırım öyleydi, sanırım.

"Ben sizi az önce sözde HASTANE odasında bastım da..." çenen kopsun kadın! İçimizde yıllardır patlamayı bekleyen volkancıklar olduğunu bilmeyen yoktur. Ve bu arsız kadin bunu dile getirmekten hiç çekinmiyordu! Hastane odasında Toprak ile bir şeyler yaşama fikri bana yaşam enerjisi katıyordu, ki bundan çok utanasım geliyordu. "Ben ayine kurban edilmekten son anda kurtuldum! Beni teselli ediyordu o!" diye hızlıca kendimi savunmaya geçtim. Ah tabi bir de tam kurban edileceğim sırada nasıl kurtulduğum konusu vardı. Hepsini anlatacaktım, herkes her deyi bilecekti.

Toprak, Burçigine en nefret dolu bakışlarını atarken hasta yatağının ayak kısmında oturuşunu dikleştirdi. Gözlerim ona kaydı, tam da bu yatakta beni s-

"Abla!"

"Minik Serçem, Sahra..." Her şeyim, en güzelim ve en özelim.

Yanıma koşup kollarını bana doladı. Saçlarıma ve yanaklarıma öpücükler kondurdu. Bazen ona bu acıları yaşattığım için kendimden utanıyordum ama bu o ve onun gibiler içindi. Gözyaşları usulca yanaklarından akıp giderken gözlerini üzerime dikti. Bana benzemezdi ki, kumral biriydi o. Bembeyaz teni ve sarıya çalan gözleri vardı. Ben toprağı temsil ederken o güneş ve yeryüzünü temsil ediyordu.

"Her seferinde beni öldürüp öldürüp diriltiyorsun abla!" Sesi sitemli çıkmıştı. Haklıydı, gözyaşları şiddetini artırırken bana sarılmaya ve öpmeye devam ediyordu. Bir taraftan saçlarını okşarken bir taraftan odada dolu gözlerle bizi izleyenlere baktım. Burçigin, Ömer'in omzuna yaslanmış dolu dolu gözlerini saklamaya çalışıyordu. Toprak dolan gözlerini saklama ihtiyacı bile duymuyordu. Ömer ise sert ama bir o kadar duygusal gözler ile bizi izliyordu. Bu odada olan her şey burada kalacaktı, bu odada herkes suçlu ancak bir o kadar masumdu...

Gece yarısına dek kız kardeşim ile hasret giderdikten sonra onu iyi olduğuma ikna etmiştim. O çocuk değildi, yetişkinliğe adım atmış bir kız çocuğuydu...

Beni her ne kadar yalnız bırakmak istemese bile Toprağın burada yanımda olduğunu ve aramızın iyi olduğunu gördükten sonra eve gitmeye karar vermişti. Ah tabi bu asla kolay olmamıştı, katır inadı vardı.

"Baksana Sahra bizi gördükten sonra ne kadar mutlu oldu." Doğruydu, ona Toprakla ayrıldığımızı söyledikten sonra bizi barıştırmak için elinden geleni yapmıştı. Toprak onun için bir abi ve baba olmuştu, biz bir aile olmuştuk.

Öyle sanmıştık...

"Beni sana emanet ederek gitti buradan." dedim.

"Emanetine canım pahasına sahip çıkacağım." dedi.

"Doğru zaman mı, bilemiyorum artık ama her şeyi anlatmanın zamanı geldi." Evet gelmişti, derin bir nefes alarak başladım. Yıllardır içimi kemiren beni en sevdiğimden ayıran ve herkese yüzümü dönmemi sağlayan o sır, dudaklarımdan firar edecekti bu gece.

Burçigin ve Ömer bu konunun detaylarını bilmeyen ama konunun kendisi olanlardı. Bu odada bu gece üç kişi ağır yaralı vaziyette gömülecekti ve sanırım sağ kalan kişi ben olacaktım. "Biliyorsun, her ne olursa olsun seninleyim." dedi, Burçigin. Desteğini hissederek başladım anlatmaya. "Buradan yıllar önce başladı her şey," anlık aklıma gelen şey ile "şey en son anlatacağım sırada vurulmuştum da, sorun çıkmaz değil mi?" Muhteşem üçlü beni öldürmek ister gibi bakışlar attıktan sonra gözlerimi devirip asıl konuyu anlatmaya devam ettim. "Neyse, yıllar önce işte doğuda ki zorunlu görevimi yaptıktan sonra İstanbul'a dönüyordum. O ana dek her şey o kadar normaldi ki... İstanbul'a ayak bastığım an benim için yazılmış olan oyunu oynamaya geçmişlerdi bile." Toprak anlamayan gözler ile baktı öncesinde, sonra "Yanıma geliyordun, sevgililer gününü kutlayacaktık, bunu nasıl anlatmazsın bana!" Sitem ediyordu, haklıydı bunu biliyordum. Sorusunu görmezden gelerek kaldığım yerden anlatmaya devam ettim.

"Havaalanında önümü bir araç kesti." Hikayenin burasına kadar bilindik şeyler vardı. "O arabada Burçigin Aleda Demirhan vardı." Ve işte başlıyorduk, bu satırlarda ortaya çıkacaktı çoğu gerçek.

"Çocukluğumuzda tanışıklığımızı biliyorlardı ve sadece o kadar, bizim bir örgüt için çalıştığımızı ve sadece arkadaş olmadığımızı bilmiyorlardı. Burçigin o arabada bana, benim bu görevdeki yerimi hatırlatmasaydı eğer şu an burada olmayabilirdim." O zamanlar hatırlamak istemediğim şeylerdi. "Beni alıp oldukça görkemli bir yere götürdüler, tabi bu sırada Burçigin yoktu. Neresi bilmiyorum çünkü bulunduğum araçtan dışarıyı göremiyordum, sadece onlara güvenmekten başka şansım kalmamıştı..." Atladığım yerler ve sırlar vardı herkesin güvenliği içindi. "Bir askeri üsse getirilmiştim, yerin dibine kadar ilerlemiştik ve karşımda kocaman bir toplantı odası vardı. O oda da aklınıza gelebilecek bütün kötü adamlar vardı. Belliydi, bu bir görevdi ancak nasıl bir görevdi. Mit'ten olduklarını ve ulusal bir soruşturma olduğunu bu soruşturulma için seçildiğimizi söylediler. İnanılması çok güçtü ama o oda da gördüklerim bana bunu misli ile inandırdı." Bakışlarımı kaldırdığımda onların dökül ifadeleri ile karşılaştım. Alttan alttan sızdırılan özel soruşturma dedikoduları vardı elbet, bunlar bilindik şeylerdi onları asıl donduran şey onlarca işin ehli insan olmasına rağmen henüz benim gibi mesleğe yeni adımını atmış biri olmasıydı. Evet buna bende şaşırmıştım, taa ki o günlere dek.

"Her ülkeden birileri vardı, her camiadan... Asıl amaçları tarikatı kopyalamak ve her yerden seslerini duyurmaktı. Neden benim gibi basit birini seçtiklerini bilmiyorum, neden o oda da bizlere-," lafımı bölen şey kapının destursuzca açılmasaydı. Asıl sürpriz gelen kişiydi, hikayenin devamını ondan dinleyecektik çünkü bu görevde gizli ortaklarımdan biri, oldukça tecrübeli ve kimsenin tahmin bile edemeyeceği biriydi.

"Ne sikim dönüyor burada?"

"Ben, Musap Sinan Ateşoğlu. Bu hikayenin geri kalanını benden dinleme vakti."

Abim.

                            &

Asklarimm heloyyuyyyyyyuuuu.....

Evet ben bu satırları yazarken belli bir kitlem yoktu ancak hiç pes etmeyerek tam kendimi dört yıl boyunca bu kurguyu adım adım işledim. bu yolda bana inanan bir çok arkadaşım oldu yazmamı bırakıp ders yazmamı söyleyen arkadaşlarım da ancak sadece kendi bildiğimi yaptım ki bu kitap gelecekte okunursa diye sizlere ufak bir tavsiye asla asla kimseyi dinlememeniz...

Evet kurgu kurgu genel itibari ile biraz karışık gibi görünüyor ancak öyle değil ilerki bölümlerde bunu tekrar ve tekrar dile getirmekten çok sıkıldım ilerki bölümlerde onu çok daha iyi anlayacağınız bir dile gelecek.

Öncelikle kısaca hala kurguyu anlamayanlar için bir tarikatı yok etmek amacıyla kurulan gizli bir örgüt var ki biz bu gizli örgütü henüz okumadık ardil ve Burçin'in bu örgütle ne gibi bağlantıları var bunları henüz okumadık ve son yazdığım şeye göre herkesten saklanan ardil'in oz mu öz abisi. Ufaktan ufaktan toprak ve Ardil in neden ayrıldığı Ardil'in kimler için çalıştığı sadece basit bir komiser olmadığını okuduk çok kısa bir bölümdü evet ancak daha çok sıklıkla bölümler gelecek💙

 

Loading...
0%