@hvnand
|
"Oğlum şu videoya bak." Ömer kahkaha ata ata yanıma geldi. Yüzü gülmekten kızarmıştı. "Bak şuna." "Bu ne?" Ömer yeni ev arkadaşımdı bir zamanlar aynı fakültede okuyorduk. Hukuk. İlk yılında sinir krizleri geçirerek fakülteyi bırakmış ve bir daha adımını atmamıştı. "Eşek gibi andırdığına göre dünyanın en komik videosudur o zaman?" Telefonunu bana uzatarak videoyu tekrar oynattı. Bir grup genç arabada yüksek sesle şarkı söyleyip değişik hareketler yapıyordu. Sağ ön koltukta oturan biri bunları kayda alıyordu. Arka koltukta, yaşının bizden küçük olduğunu düşündüğüm iki kadın vardı ve bu iki kadının yanında kıvırcık saçlarının fazlasıyla kabarık olduğu bir adam. Adam bile denilmez ki bildiğiniz çocuktu! Bağıra bağıra şarkıya eşlik etmelerinden kafalarının güzel olduğuna kanaat getirmiştim. Aniden kıvırcık çocuk kapıdan dışarı uçarak çıktı, hareket eden bir araçtan bildiğini uçarak çıktı. Hemen yanında oturmuş, küt saçlı esmer bir kadın ise "Sanırım Nevzat durakta indi." diyip gür bir kahkaha attı. Sonra olayın ciddiyetine varıp "ARKADAŞLAR NEVZAT SANIRIM İNTAHAR ETTİ!" diye çığlık atmaya başladı. Yanında ki kadın ise, "Çığlığını duyduysa zavallı geri dirilmiştir. Bir ağız tadıyla ölünmüyor ki bu devirde!" diye sitem ediyordu. Ben videoyu anlamsız gözlerle seyrederken iki kadın kendi aralarında tartışmaya girmişti. "Burçi, Allah'ın belası benim bir kariyerim olacak nasıl adım bir cinayetle anılır?" Bu kadın, farklıydı. "Cırlama hemen Ardil, suçu babaannemin üstüne yıkarız şeytanin sağ kolu!" demek ismi Ardil di... "Asıl komik olan ne biliyor musun, şu esmer kız bizim akademide." "Nereden buldun bu videoyu?" "Ben bulmadım sert çocuk, akademinin bu haftaki gündemi bu. Şu kızın da ilk yılıymış üst sınıflardan biri nerden bulmuşsa öyle yayıldı işte." "Onun ya da onlar için sorun olur mu?" Normalde olmazdı ancak orası basit bir polis akademisi değildi. "Sanmam, hem sen merak mı ettin? Yapayım mı aranızı?" "Siktir git başımdan Kayalı!" "Evini terk edeyim de gör!" "Sikti git!" Gitmemişti Ömer Duru Kayalı, dört yıl gecikme ile o çok istediği polis akademisine girmişti. Mavi Ardil Alçın ise o videodan sonra Toprağın aklından hiç çıkmamıştı. Kader böyleydi işte, tesadüflere inanır hayatı insanlığa karşı ufak merhametlerle doldururdu. Bütün gece o esmer kızı düşünmüştü, tatlı bir heyecan vardı. Çocuksu ve bir o kadarda gerçekçi. & Bir varmış bir yokmuş, iyi sonlu hikayeler aslında yalandan ibaretmiş. Babam yüzünden polis olmak istiyordum, liseyi bitirir bitirmez bir polis akademisine girmeye hak kazanmıştım. Ancak basit bir akademi olmadığı kesindi, oraya gitmek istediğimi söylediğimde kimse inanmaz aksine dalga geçerlerdi. "Sanırım bizim tanışmamızda, Ömer'in büyük rolü var." Bazı gerçekler ortaya çıkalı birkaç gün olmuştu. Bu sürede Toprak beni bir saniye olsun yalnız bırakmamıştı. Ömer, Burçigin hatta Sahra bile sadece arayıp nasıl olduğumu soruyorlardı. Başka bir şey yok. Onları kimin tembihlediniz anlamak zor değildi. "O piç olmasaydı belki de seni asla tanıyamayacaktım." "Kariyerimi bitireceğinden emin olduğum bir videoydu. Ancak bana hem seni hem de güzel şeyler getirdi." Sakalları uzamıştı, kumral saçları da... "O videoda ayık kafada olduğuna hâlâ inanmıyorum." dedi, ama öyleydi sadece Nevzat'ın kafası güzeldi. Hem nereden açılmıştı ki bu video meselesi? "Toprak?" Ona karşı hâlâ çekincelerim vardı. 8 yıllık bir ilişkiyi bitirip asla hak etmediği şeyleri ona söyleyen bendim. O hep geride durup nefretimi kusmama izin vermişti. Kendi isteğim ile yapmayacağımı biliyordu. "Biliyorum o meseleleri konuşmak istemiyorsun ama," 'o' meseleler tamamıyla gerçeklerden ibaretti. Savcı, dünyanın en naif insanlarından biriydi ancak tersi çok pistti. "İnan bana bunun sonunu getirmek istiyorum." Hikayelerin sonu hep iyi bitmezdi, bugün de bunu kararlaştırmak istiyordum. Bana kesin ve net bir cevap vermesini. "Bak Ardil, her ne yapmış olursan ol. Her ne söylemiş olursan ol, bu kalp sadece senin için atacak." Gözlerini yumdu ve devam etti. "Gurursuz dersen de, bildiğin bütün hakaretleri et ama bu kalbe sen girdikten sonra bir başkası olmayacak." Eğer bir gün bana onu ne kadar çok sevdiğimi sorarsa, onun için yaşayacak kadar çok sevdiğimi söylerim. Yaptığım şey ölüm demekti, ben bunu kabullenmiştim çünkü kaybedecek bir şeyim olduğunu düşünmüyordum ama o, bana, benim onun en büyük zaafı olduğumu göstermişti. Senin için yasamayı göze aldım, Savcım. Tekrar derin bir soluk alarak devam etti. "Dünya acımasız bir yer, hayat fazlasıyla boktan başımızda onlarca bela varken seninle mutlu olacağıma inanıyorsam, bu durumu kralı gelse değiştiremez." Beni seviyordu, düzeltiyorum. Bana aşıktı. Ve aşk bu kadar kudretli bir duyguydu. Gururunu hiçe saydıracak kadar, ölüme belki de yaşama itecek kadar. Ve ben bu aşkı seviyordum. "Bugün burada senden bir parçam olsun isterim." Gülümsedi, çünkü bu o ve benim sınırımızdı. Bir parça, benim ve onun. Bunu asla dile getirmezdi ancak o benimle olam her şeyini çok seviyordu. Karnımda taşıyacağım, ondan ve kanından olana neler yapacağını neler hissedeceğini biliyordum. "O gün sana ayrılmak istediğimi ve her şeyin bittiğini söylediğimde, asıl kıyametin o gece benim içimde koptuğunu sandım. Toprak, her şeyim olmuştun ki, ben-," sözlerime devam etmeme izin vermemişti. Beni büyük bir hasret ile, büyük bir özlem ile öperek susturmuştu. Kolu belimi sararak beni kendine daha çok yaklaştırdı, diğer elini ise saçlarıma koyup okşamaya başladı. Zaman durdu, Ve biz iki gurursuz, iki aptal aşık olarak ilerledik. Bize bizden başka kimse zarar veremezdi, en büyük zarar hep en yakınından gelirdi. Dudaklarını o kadar özlediğimi fark etmiştim, harbi ne kadar olmuştu ki? Bir yıl, kaç ay? Ancak o hep saymıştı, bunu ona soramadım. Dudakları dudaklarımdan ayrıldığında gözlerimizi eş zamanlı açtık. Ve işte, Toprak Mavinin uçurumumda kendine yeni bir hayat yolu çizecekken o uçurumdan atlamayı seçmişti. Gülümsedi, gülümsedim. Ellerimi kaldırıp dudaklarına dokundum. "Bir gün kıyametim olacaksın, bir gün yaptığın şeyden pişman olacaksın." Ve ben o gün, beni affetmen için yaşamayı değil ölmeyi seçecektim Savcı. "O kıyamette seninle olacağıma, rüzgarın saçlarını uçuşturduğu gibi seninle sonsuzluğa ulaşacağıma söz veriyorum." Yalancı.
&
Dün Toprak ile yaşadığımız şeylerden sonra beni yalnız bırakmaya karar vermişti. Bunu biliyordu, birbirimizin kıyameti olacağımızı ve her şeyden önce birbirimize karşı olan duygularımızı. Bu kadar yatmak yeterdi, her şey şimdi başlıyordu be hayat beni buna iteliyordu. Sahra'nın buraya gelen ziyaretlerinden faydalanmış bana bilgisayarımı ve istediğim dosyaları getirmesini istemiştim. Ellerim saatlerdir o klavyelerin üzerinde dolaşıp bir şeyler yapıyordu, en güçsüz göründüğüm anda bile her zaman içlerinde bir tehlike olacaktım. Gözlerimi ekrandan çekip hızlıca A.T yazılı dosyayı aldım. Akrep Tarikatı, soyunuzu kurutacak olan o kişi bendim. Olduğumdan daha fazlasıydım, sonuçta hiçbir şey göründüğü gibi değildi. Uzun bir çalışmanın ardından eşyalarımı bir çantanın içine koymuştum. Böyle önemli bilgilerin olduğu çanta hemen bas ucumda yer alıyordu, buradan çıkmam ve en hızlısından eski gücüme kavuşmam gerekiyordu. Toprak telefonumu bana vermişti ama hâlâ açacak fırsatım olmamıştı, düşünerek sonunda telefonu açtım. Telefon açılır açılmaz ekrana düşen onlarca bildirim, mesaj geri kapatma isteğimi canlı tutmaya yetmişti. "Sanki öldük, ne bu şeyler canım. Kısa bir anlık yoktuk sadece." Hızlıca ayılan mesajlara, aramalara, e-maillere baktım. Okuduğum her satır gördüğüm her kare şoke olmama sebep oluyordu, bu da neydi böyle? AKREP TARİKATI GENÇ KADIN POLİSİ ESİR ALDI, DEVLET ENGEL OLABİLECEĞİ KATLİAMA NEDEN ENGEL OLMADI? SADECE BİR TARİKAT MI? Ve daha nicesi, demekki yaptığımız basın açıklamasından sonra değişen şeyler olmuştu. Üstüne üstlük tarikat tarafından kaçırılmam, büyük bir ses getirmişti. Güzel. Kendi ekibimle konuşmam gerekiyordu, kimseciklerin bilmediği o ekiple. Ben basit biri değildim, sonuçta örgütü: TALYA YI kuran, buna öncülük etmiş kadının kızıydım ben. Adımın onunla anılmasını her ne kadar istemesemde o benim annemdi, başıma onlarca bela açmış, omuzlarıma binlerce şey bırakan kadındı. Gülümsedim, son hatıralarımıza, son zamanlara ve alçakça bize yaptıklarına. "Komiserim?" Kapının hemen ardında ürkekçe çıkan sese doğru döndüm. "Evet?" diye yanıt verdim. Artık bir komiser değildim, böyle devam edecek olursa bundan sonra da olacağımı hiç düşünmüyorum. Bakışlarım kapıda oyalanırken içeri 1.50 boylarında oldukça cılız biri girdi. 20'li yaşlarında olduğunu tahmin etmek zor değildi. Sarı saçları beline dökülüyordu, pürüzsüz teni ve o ürkek bakışları ile buraya ne kadar yabancı olduğunu tahmin etmiştim. "Korkma ısırmam." dedim. Aslında kötü bir amacım yoktu ama kız daha fazla korkmaya başladı. Ayakları titriyordu, kesik kesik nefesler alıyordu. Ben o kadar korkunç biri miydim? Belki de. Belki de o çok iyi oyuncudur. "Ş-şey, ben yeni geldim de, p-pansuman i-için." Sanırım gerçekten benden korkuyordu. Tam anlamı ile ona döndüm ve gülümsedim. "Sence korkulacak biri miyim?" diye sordum. Kendimi tutamamıştım. Burası herkesi alan bir hastane değildi, hele burada olduğumu pek kimse bilmezken. Odama girip beni daha önce görmeyen birinin böyle titremeye başlaması, ki tekrar ediyorum burada olduğumu bilen pek kişinin olmaması bana bu kızda bir şeyler olduğunu fısıldamıştı sanki. "Adın ne?" sorularıma cevap ver artık! "Rosa." Merhaba sevgili Rosa. "Rosa, öyle mi?" Hızlıca başını salladı, elinde tuttuğu pansuman kitini masaya bıraktı. "İsterseniz uzanın, ben şey yapayım." Pansumana dair tek bir şey bilmiyordu değil mi. Çıplak ayaklarımı usulca yataktan sarkıttım. Fayanslara temas ettiği an içimi bir titreme almıştı sanki. Hep böyle biriydim, soğuğa karşı dirençsiz. "Gel bakalım Rosa."Hemen karşısında ayakta dikiliyordum. Bir adım attı, ve bir tane daha... Aramızda çok az bir mesafe kalmışken hızla boynundan tutup onu duvara yasladım. Boy avantajımı kullanıyordum çünkü karşımdaki benden kısa ve çelimsizdi. "Kimsin sen Rosa?" sesim fazlasıyla sakin çıkmıştı. Mavi, mavi gözleri ile bana baktı. Yüzünde korkunç bir sırıtış peydah oldu. Ellerim hâlâ boğazında dururken kendi elini kaldırdı ve yüzüme doğru bir şey üfledi. "Sürpriz." "Aptal kız!" İşte karşınızda Rosa. Ekibimin bir üyesi, dolandırıcılıkta bir dünya markası. "Gözlerim acırsa ağzına tükürürüm!" sitem dolu sesime engel olamamıştım. Küçücük boyu var türlü türlü huyu var, terimine en çok uyan kişi Rosa'dan başkası değildi. "Canın ne kadar tatlıymış be komiser, sadece toz. Kendi tozlarımdan değil ama, aramızda kalsın beni öldürürsün diye basit bir şeyle giriş yapmak istedim." Aptal kız! Tamam gözlerim acımıyordu ama az önce gözlerime bir şey girdiği şeyini de değiştirmiyordu. "Tamam tamam yok bir şey ama bu numaraları malum kişilere yapsan çok daha iyi olacak. Rosa, kod adı ÜFÜRÜKÇÜ. Sahada herkes onu Rosa olarak bilirdi ancak kendi aramızda ona Üfürükçü lakabını takmıştık. Dolandırıcı ve strateji uzmanıydı. Biraz önce onu duvara yasladığım zaman boy ve vücut yapısı olarak avantajı kendime görmüştüm ancak Rosa, kimsenin beklemeyeceği bir şey yaparak beni gafil avlamıştı. Bu yüzden ona dolandırıcı derdik, rakibini onu küçümseyeceğini bilir ve ona göre önlem alırdı. Ve bu onu galibiyete götürürdü. "Seni buradan çıkaracağım komiser." Bunun için gelmişti. "Bu gece." "Bu gece." "Umarım benim gibi gösterişli bir plandır yoksa gidişimin hiçbir önemi kalmaz." "Komiser komiser, inanın bana savcı bile sizden nefret edecek." Savcı bile. Onun nefretini kaldıramam ama affetmesi için canımı bile verebilirim. Verecektim de. "Bu onu ilk terk edişim değil." dedim. Rosa kalktığım yatağa doğru ilerledi, ve ayakkabıları ile utanmadan oraya uzandı. "Geçen sefer mecburiyetine inandı peki ya bu sefer? Çünkü bu sefer mecburiyetten değil, kendin istediğin için gideceksin." "O siktiğim ayakkabılar ile yatağıma basmaya devam edersen seni kendi ellerimle tarikata teslim ederim." Hızlıca yerinden doğruldu ve bana atabileceği en pis bakışı attı. "Seni hiç özlemediğimi fark ettim." "Sus, bende." "Sarılsak mı?" dedi. "Olur." dedim. Ve piti piti adımlarla yanıma geldi. Kollarımı ona doladım ve geleceği düşünmeye başladım. "Diğerleri nerede?" diye sordum. Diğer ekip üyelerini kastetmiştim. "Herkes sırasını bekliyor Mavi." "Bu gece bu iş bitecek." Ve hayatta...
&
Allahım ne oluyor NOLUYOR Bu aralar fazlasıyla yazmaya heveslendim. Keşke watty açık olsa ve sizlere bunları ulaştırabilsem. Bölüm hakkında ki düşünceleriniz? Karakter analizi= Küfür etmeyin olur mu?🥹 çünkü asıl olaysı yerlere giriyoruz ve ben çok heyecanlıyım. Bookstagram/hvnand Wattpad/Hvnand Tik tok/hvnand (pek kullanmıyorum ama yine de bilin!" Öyle işte. 🏅✨🎄❄️🎭🐷🍀😭😌🤭💜❤️🥰❤️💚🔥🛬🔥⚪️🎭🥳🤩😎🫥👽😻✊🏻👊🏼 |
0% |