Yeni Üyelik
15.
Bölüm

Bölüm-14 Kırıklar

@hvnand

Kırıklar ve yoksunluklar.

İşte buradayım, kimsenin anlamayacağı herkesin anlayacağı ve nefret edeceği o yerde. Hatalarım vardı, mecburiyetlerim vardı ve en önemlisi sorumluluklarım vardı. Ben Mavi, hırsımdan köreldim. Ben Ardil, aşkımdan nefret ettim. Bu kirli dünyaya girmeden önceyi özlüyorum, ki o zamanlarda bile masum değildim.

O kadar hızlı nefes alıp veriyordum ki göğsüm ara ara sıkışmaya başlamıştı.

"Sakin ol komiser." dedi, Rosa. Uzun tırnaklarını ışığa doğru tutmuş ne kadar güzel olduklarını söyleyip duruyordu. "Biraz sonra Battal burada olacak." Gözlerini üzerimde gezdirip, sanki karşısında iğrenç bir şey varmış gibi baktı. Ve devam etti. "Şu kıyafetlerden kurtulacaksın çünkü senin için aşırı seksi kıyafetler getirmesini istedim." Ne?

"Bana ve seksi kıyafet? Kızım sen hasta mısın? Sana sadece rahat birkaç şey bul dedim ben!" Sabrımı sınıyordu, onu ekibe almakla hata mı etmiştik?

"Bana bak mesela şimdi şu hemşire kıyafetinin içinde bile bir duruşum var. Ama senin, hiç sanmıyorum." Tarzı için ölüyordu, onu düşürmek için 'çirkin' demeniz yeterli olacaktı. "Rosa, şu becerilerin olmazsa seni şuracıkta bir saniye bile tutmazdım." Otuz iki diş gülümseyerek bana döndü. "Merak etme Mavi, kendim içinde bir şeyler istedim. Umarım Battal her şeyi almıştı." Battal, bu onun kod adıydı. Gazi, henüz çok küçükken tarikattan kaçıp kurtulmuş azınlıkta yer alıyordu. Tıpkı abim gibi onu da kendi ailesi tarikata yüklü bir para karşılığında satmıştı, bunun ona ne kadar zarar verdiğini anlayınca da çocuk aklıyla oyunlar oynamıştı. Başarmıştı da. Gülümsedim, bana kendi abimden yakın davranırdı. Bir Battal, iki Ömer.

Battal Maviyi tanırdı, Ömer ise Ardil i.

Mavi korkusuzdu, tek noktası davasıydı, Ardil'in zayıf noktası aşkıydı. Bu onun sonunu getirecekti.

"Ben doğru mu anladım, sen Battal'dan bizim için seksi kıyafet siparişi mi verdin?" Sanırım jeton sonradan düşmüştü bende. Ah sikeyim Rosa!

"Ben hep isterim ondan. Gayette bedenime göre alır." Bunu daha fazla konuşmak istemiyordum.

"Malların durumu ne?" Bu onun sihiri, kurtuluşu ve hilesiydi. Boşuna ona dolandırıcı demiyorduk. Akıl dahi edemeyeceğimiz şeyleri kullanmaktan çekinmez, sizi ve zihnimizi bu şekilde dolandırırdı.

"Ah, bu sefer harikalar. Cuk oturdular." Malları tırnaklarına işliyordu. Çıplak gözle asla görünmeyecek şekilde. İşte karşınızda ÜFÜRÜKÇÜ. Rakibi ondan her zaman fiziksel olarak güçlü olurdu, o hile yaparak kaybedeceğini düşündüğümüz anda tırnaklarını çıkarır, üfleyerek sizlere zehri enjekte ederdi. Biraz önceki karşılaşmamızda da bunu yapmıştı ama bana doğru üflediği şey yakıcı bir madde değildi.

Tırnakları kopacak, nefesi kesilecekti.

"Battal içeri nasıl girecek?"

"Ben nasıl girdiysem öyle." dedi.

"Savcı bana buraya kimse giremez diye hava atıyordu, siz girdiğinize göre çokta haklı sayılmaz." dedim.

"Ah senin şu savcın. Yanındaki herif tam bir afet." Ömer'den bahsediyordu. Göz devirmekle yetindim. Bu arada onu kovduktan yani tehdit ettikten sonra beni koltuğa oturtmuş hasta yatağında yayılmıştı. "Bu yatağı eve götüreceğim komiser." dedi. Eğlence bulmuştu kendine aklınca. Otomatik kumandayla yatağı bir yukarı bir aşağı indiriyordu ve gelmiş eve götüreceğinden bahsediyordu. Çıldırmalık yemin ederim.

Bu gece yarısı buradan tam anlamıyla gidecektim. Bir kez daha Toprağı arkamda bırakarak ortadan kaybolacaktım. Bu sefer seni affetmesini bekleyemezsin. dedi, iç sesim. Haklıydı. "Rosa, Sahra iyi değil mi?" Kız kardeşim için de planlarım vardı. Kan bağımız yoktu lakin onun güçlü bir soyu vardı. Kimselerin bilmediği akılarına dahi gelmeyecek şeyler.

"Konuştuğumuz gibi, çiftlik evine götürüldü. Komiser Ömer ve ekibi onu evinde biliyor." Yıllar önce kapıma bir kadın gelmişti. Sahi o zamanlar kaç yaşındaydım? On iki mi? Yoksa on üç mü?.. Bir bebek getirdi ve bu senin kardeşin dedi, doğru Sahra o gün benim kız kardeşim ve her şeyim olmuştu ancak davam gözümü öyle bir kör etmişti ki, herkesi, kendimi bile harcayacak duruma gelmiştim. İyi olması gerekiyordu, hayır hayır ona zarar vermeyecek, zarar verilmesine müsade etmeyecektim. "İyi olması için her şey yapılacak." Gerçek kimliğini gün yüzüne çıkarmayacak kadar ona değer veriyordum. O bile bunu bilmiyordu. Bilmeyecekti, bu son demekti.

"Senin için ne kadar da önemli?" Herkes merak ediyordu, öz kardeşim olmadığını herkes biliyordu. "Bazen kardeş olmak için kan bağı gerekmez Rosa." Yatağı son kez aşağı indirip üzerinden zıpladı. Bileğindeki saati kontrol edip kapıya doğru ilerledi. "Tarikattan ne kadar nefret ettiğimi iyi bilirsin komiser ancak zekaları ile oynamamam gerektiğini de iyi bilirim." Sırıttım. Haklıydı.

"Burası öyle basit bir yer değil. Binanın kroki yapısını incelerken onlarca hata fark ettim. Bunların başında her odada iki giriş-çıkış kapısı olduğu da vardı." İşte gerçek Rosa ile tanışıyordum. Odada ilerlerken aynı zamanda ellerini duvarlarda gezdiriyordu. Kapının hemen sağ tarafında kalan duvarın önünde durdu ve bir çocuk gibi ellerini çırpmaya başladı. "Savcının seni buraya getirmesinin bir nedeni vardı." Bende ayaklandım, bu kızı sevmiştim. Biraz önce onu öldürmek istediğimi kendime saklayarak yatağın yanında duran bilgisayarımı ve dosyaları aldım. Odanın kapısını kilitleyerek kimsenin giremeyeceğinden emin oldum.

"Savcıyı kendi silahı ile vurmak, onu ikinci terk edişinde galip gelmeni sağlayacak." Beni buraya kapatmanın bir nedeni vardı. Eğer kaldığımız yer ifşa olursa aynı odada gizlenmiş diğer kapıdan çıkmak daha kolay olsun, kaçmak için zaman kazanalım diye.

Onu son kez öptüğümde bana buradan bahsetmişti, nerede olduğunu söylememişti ama benim onu bulacağımdan emindi. Kendi yerimi ifşa ederek kaçış planımı organize etmiştim. Basitliği arkamda bırakalı çok oluyor.

Rosa hissizce fısıldadı, "böylesi bir yerde böyle bir duvar kağıdının olması başlı başına dikkat çekiyor zaten. E aptal olmayan biri, hele benim gibi biri, kolaylıkla bulabilir." Hayal kırıklığına uğramış gibi gözlerini devirdi. "Savcıyı daha zeki sanırdım." dedi. Duvar kağıdına tırnaklarını geçirerek kapıya rahatlıkla ulaştı. "BATTAL!" diye seslendi.

2 metrelik boyu ve geniş omuzları ile Battal-Gazi ile göz göze gelmemiz bir oldu. Telefon flaşı ile bizi karşılayan Battal'ın yüzünde memnuniyetsizlik akıyordu. Rosa zaman kaybetmeden, Battal'ın elinde tuttuğu poşetleri alarak soyunmaya başladı. Evet olduğu yerden soyunmaya başladı. "Mavi." dedi. Rosayı görmezden gelerek bana doğru adımlandı. Aynı istekle ona doğru ilerleyerek kollarımı koca gövdesine sardım. "Gazi." dedim. Tıpkı bir baba, tıpkı bir abi gibi sardı beni. Biz kimsesizler kendi aramızda bir aile olmayı öğrenmiştik. Sadece...

"Sanırım, kıyametten önce tekrar görüşmek nasip oldu." dedi.

"Kıyameti koparanlar biz olmayalım da." dedim. O sırada Rosa çıkardığı hemşire kıyafetini bize doğru fırlattı. "Komiser, hemen gel de üstünde ki şu paçoz şeylerden kurtul." dedi. Kendisi çoktan soyunmuş, pembe iç çamaşırları ile bize bakıyordu. Utanması yoktu!

"Senin gibi ortalık yerde soyunmayacağım." dedim. Bana son kez öldürücü bir bakış atıp Battal'ın bizim için aldığı kıyafetleri giymeye başladı. Deri bir mini etek, üstüne ise beyaz gömlek geçirdi. Bilmem kaç santim topuklu çizmelerini de giyerek hızlıca hazırlandı. "Battalcığım gerçekten elinden her şey geliyor. Tam da zevkime göre." Beğeni dolu sesini gizleyemiyordu. Battal sorun gök derecesine başını salladı, geldiğinden beri arkasını dönmemişti adamcağız, Rosa son olarakta deri ceketini de giyindikten sonra diğer poşeti bana uzattı. "Al bakalım." Poşeti ondan alarak odada bulunan küçük banyoya doğru adımlandım.

Etrafta pek kimse yoktu, bunu da içeridekiler yapmıştır diye kendi kendime hallendim. Sonra hızlıca benim için alınmış kıyafetlere baktım. Rosa'nın aksine pantolon, boğazlı beyaz bir kazak ve deri montumla gayet rahat ve şık hissediyordum. Battal benim için topuklu çizmeler yerine gayet güzel botlar getirmişti. Hayatını mahvetmek için güzel bir kombin.

Banyodan apar topar çıkarak içeridekilere yöneldim. "Siz çıkın hemen arkanızdan geliyorum." dedim. Veda etmem gereken biri vardı.

Toprak Aladağ.

Ne yapacağımı anlamış gibi tek kelime etmeden ikisi de gizli geçitten ilerledi. Savcının bana verdiği telefonu çekmeceden çıkararak onu aradım. Telefon ilk çalışta açılmıştı.

"Ardil, iyi misin?" Yutkunuşuma engel olamadım.

"İyiyim Toprak, sana söylemem gereken bir şey var." Bir yerden başlamam gerekiyordu. Bunu daha önce yaptın, şimdi tekrar yapacaksın.

"Bir sorun mu var?" Anlamıştı, o beni hep anlardı. Ben ona hep zarar vermiştim.

"Sadece beni kesmeden dinle olur mu?" Telefonum diğer ucundan hareketlendiğini anlayabiliyordum. Yalnız kalacağı bir yere geçmişti. Onu bu kadar iyi tanıyordum. "Dinliyorum." dedi.

"Bir gün sana 'Eğer tek kurtuluş yolu kendini feda etmekse, kendini feda eder miydin?' diye sormuştum. Ve sende bana 'Benim hayatım onlarca, yüzlerce, sayısı kaç olursa olsun kişinin hayatını kurtaracaksa hiç düşünmeden ederdim.' Demiştin. O gün tekrar sana aşık olmuştum. Çünkü bende öyle yapardım."

"Ardil? Düşündüğüm şeyi yapmayacaksın değil mi?" Tamda onu yapacaktım sevgilim.

"Dur Toprak, sadece beni dinle." Derin bir nefes alarak devam ettim. "Basit bir ölümlüyüm, süper kahraman değilim ama benim sonum onlarca, yüzlerce veya sayısı kaç olursa olsun, insanların hayatını kurtaracaksa kendimi feda etmeye hazırım."

"Sen yine neyin peşindesin Ardil?" Sesi sitemli çıkmıştı. Ayaklanmıştı buraya gelecekti. Devam ettim. Sesim titredi. "Beni bu sefer affetmeyeceğini biliyorum ama benden nefret etme sevgilim. En başından beri bizim bir sonumuz olmayacaktı."

"Sana yemin ederim Ardil, kendi canımı versem bile senden nefret etmem. Çünkü ben seni gerçekten seviyorum ama affetme konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim."

"Buraya geliyorsun biliyorum, senin için yastığın altına bir şey koydum. Onu al ve tekrar yazmaya başla Toprak. Bizim sonumuz böyle olacak." Yanağımdan usulca süzülen göz yaşları kalbimi orta yerinden kesti. Toprak, Toprağım etrafındakilere emir veriyordu. Onu tekrar terk eden ve bırakan kadın için. "Seni seviyorum Toprak, her şey için sana minnettarım."

"Ardil, Ardil, bu terk edişin bana ve sana en çok korktuğun şeyi getirecek. Yapma be kızım, seni kendimden bile uzak tutarım." Ağlıyor mu? Onu hak etmeyen bir kadın için. Arabaya binmişti, kapıyı öyle bir kapatmıştı ki yer yerinden oynamıştı.

Bana ve sana en çok korktuğun şeyi getirecek.

Nefreti.

"Toparlayamam." dedi.

"Değmez." dedim. Böyle bir kadın için.

"Özür dilerim." Son sözüm bu olmuştu. "ARDİL!" diye son yakarışını duymazdan gelmiştim. Elimin tersiyle göz yaslarımı silip telefonu yatağın üstüne fırlattım. İçinde bilgisayar ve dosya olan çantayı da alıp son kez odaya baktım.

Hoşçakal.

 

&

 

Ben aşk yazamam hacı, illa ayrılık ve göz yaşı olacak.

Şaka şaka, nasıldı?

Yeni ekiple tanışıyoruz ve Rosa-Battal ikilisi dışında dört kişi daha var. Siz bunlardan birini daha önce okudunuz ama bakalım kimmmm????

Ardil sevdiği adamı ikinci kez terk etti ve bu farklıydı, onu suçlamayın olur mu çünkü o kendini feda etmek zorunda.

Karakter incelemesi:

Ardilim🥹

Toprak🤭

Rosa🔥

Battal😎

Loading...
0%